« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

02 May

2022

ÖZLEYİŞ

02 Mayıs 2022

Mübarek kadir gecesi rüyada görmenin bir hikmeti olmalı. Belli ki yine “yaz” diyorsun ağabey. Fakat ne yazalım, faydası olmadıktan sonra. Zaten bildiğimizden değil, safımız belli olsun diye yazardık. Size yazardık; iyi kötü biz de buradayız, haksızlığa karşıyız, haklının yanındayız demek için yazardık. Soysuza teslim olmayacağımızı, zalime boyun eğmeyeceğimizi ilan etmek için yazardık.

Göresim geldi, derdin. Bizim memlekette özleyişi böyle tabir ederler, böyle demeyi seviyorum diye altını çizerek. Cân-ı gönülden derdin. Memleketi mi özlerdin, yitenleri mi, yoksa bizi mi. Sen öyle deyince mutlu olur, kuvvet bulurduk. Şimdi bizim göresimiz geldi ağabey… Hem de nasıl…

Her defasında üstüne basa basa tembihlerdin. Amman kardeşim, sağlığınıza dikkat edin!... Biz sağ olsak ne olacak ağabey. Sesimiz ermez, gücümüz yetmez. Bize düşen seni anlatmak. Elverir ki, memleket evlatları gerçek kahramanları tanısınlar, hür, adil ve müreffeh bir ülke mücadelesine daha mücehhez çıksınlar.

Hali ahvali fazlaca sorgulamadan gönül lisanıyla bilirdin. Sathi değil, hissederek, anlayarak, güven vererek. Bak kardeşim, o ağır ameliyatı olursan, bir ay, üç ay, beş ay, ne kadar sürerse iyileşmesi, o kadar burada kalacaksın, derdin. Otuzbeş sene önce de, dostluk henüz taze iken, bir konu için aradığın muhatabına, “ha ben, ha o” diyerek aynı asaleti ortaya koymuştun.

Ha ben, ha o… Bu ne güzel bir deyiştir ağabey. Feleğin çemberinde geçmiş bir ömürde kimbilir nicesi boşa çıkmış tecrübeye rağmen ne sağlam itimattır. Ve ne büyük derstir. Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz, hadis-i şerifinin tatbikidir ki, sen bunları önemseyip, hatırlamazsın bile. İnsanın insandan imkânlarını, muhitini, çevresini sakındığı, kıskandığı, sakladığı; öne düşüp yol açmak bir kenara, iki çift kelamı esirgediği bir devranda hâlâ ülküdaşına gözü kapalı kefil olacak, varını yoğunu seferber edecek kaç kişi kalmıştır.

Kalleş Abdo’nun yoldaşları kadar seciye sahibi olamamak ne acı şey. Kimi yaran kapılarda taltif bekleye bekleye eriyip gitmiştir. Kiminde ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı. Her soruya çarpık bir cevapları, her müşküle uydurma bir bahaneleri vardır. Dolayısıyla, her şeyin basitleştiği bir vasatta bu utanç verici sükûttan daha tabii ne olabilir. Yarınlar neler getirir, göreceğiz. Etrafı saran karanlık, demir dağ değil, fildişi kuleyi koruyan tenekeden bir muhafaza. Yakındır bir rüzgârla yıkılıp gitmesi.

Elalem yediği yemeği, gezdiği yeri, tuttuğu balığı, aldığı evi, bindiği arabayı konu ediyor, bizimki de bu defalık rüya oluversin. Enteresandır; gayba dair alâkalarımız nadirattan olduğu halde son konuşmamızın da bir kısmı bu minval üzereydi. Sevginin tezahürü olsa gerek.

Rüya bu ya; yine dirlik vermedik size, bu da bizim yörenin deyimi. Akşama birkaç saat kala buralarda ahali açık havada iftar hazırlığı yapıyor. Muhtelif yerlerden sekiz on kişilik bir karma, bildik arkadaşlar. Metin abiyi de arayalım diyorlar. Metin abiyi arayalım. Arayalım da, vakit yanaşmış, Üsküdar nire, Bursa nere… Ortada niyet var, henüz şekillenen bir sofra yok. Hatta biri yeni uyanmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Herhalde bu ayrıntılar hafızada kalması için. Ancak, herkes emin ki, Metin abi bizdendir, bizim gibidir, bizimledir. Tepeden bakmaz, mesafe koymaz, darılmaz, gücenmez, garipsemez. Nasibi olan kapasitesi kadar sohbetinden istifade eder. Ülküdaşlarında kusur aramaz, bu saatte davet olur mu, rahatsızlığımı da biliyorsunuz demez.

Arayalım bakalım belki gelir, gelemezse de hal hatır sormuş oluruz diyorum. Her zamanki çekingenlikten olacak ilkinde yanlış çevirmişim, başka bir tanıdık çıktı, onu savdım. Tekrar çevirdim, konuştuk. Biraz derinden gelen sesle, kimler var diye sordun, bir iki isim saydım. Tamam, gelmeye çalışacağım, dedin. Aaa cevap verdi, yaşıyor işte diye sevince kapılmışken bitiverdi… Millet var oldukça yaşayacağından şüphemiz yoktu, bir kat daha kuvvetlendi.

Ahvalimiz işte böyle ağabey. Tadımız yok, dilimiz tutuk, gönlümüz mahzun. Bayram da geldi. Toparlanınca devam edeceğiz…

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,08 M - Bugn : 33119

ulkucudunya@ulkucudunya.com