« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

30 Eki

2012

“İLK MAAŞLARINI ALDILAR!”

30 Ekim 2012

Bir sual; bir devlet, PKK’yı maaşa bağlasa bu duruma Türkiye ne der? Yahut ne yapar?
Meselâ PKK Merkez Komitesi üyelerine 200’er dolar, PKK Komutanlarına 150’şer dolar ve PKK militanlarına 100’er dolar maaş verse Türkiye bu durumda ne yapar? Milletlerarası hukuk bunu nasıl karşılar?
‘Yahu M. Metin Kaplan, böyle soru olur mu? Çoğu büyük devlet ile komşularımızın bazıları bunu zaten yapıyorlar! Öyle olmasa PKK bu kadar senedir Türkiye’ye kafa tutabilir miydi?’
Doğru, lâkin tamamen doğru değil… Daha doğrusu, eksik… Çünkü PKK’yı destekleyen devletleri Türkiye bilse de bunu bir türlü ispat edemiyor… O devletler de bunu hiçbir zaman açıkça itiraf etmiyorlar… O sebeple Türkiye bu devletlere karşı somut hiçbir müeyyide/yaptırım uygulayamıyor/uygulatamıyor... Onlar da melânetlerine rahatça devam edebiliyorlar.
Ne ise. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için suali biraz daha netleştirerek tekrar sorayım: İran, PKK’yı maaşa bağlasa bu duruma Türkiye ne der? Ne yapar?
Meselâ PKK Merkez Komitesi üyelerine 200’er dolar, PKK Komutanlarına 150’şer dolar ve PKK militanlarına 100’er dolar maaş vermiş olsa Türkiye bu durumda ne yapar? Milletlerarası hukuk bunu nasıl karşılar?
TC Dışişleri Bakanlığı hemen harekete geçer, İran’ın Ankara Büyükelçisi TC Dışişleri Bakanlığına davet edilir, İran’a nota verilir… Yetmezse Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi geri çağrılır… O arada TC Dışişleri Bakanlığı Birleşmiş Milletlere müracaat eder. BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçmesini sağlamaya çalışır… Bu ara ABD ve İsrail, İran’a diş biledikleri için BM Güvenlik Konseyi acil toplantıya davet edilir… Toplantı yapılır… Rusya veya Çin eğer veto haklarını kullanmazsa İran şiddetle cezalandırılma yoluna gidilir… Çünkü terörizmi ve terör örgütlerini desteklemek suçtur! Bu bir.
İkincisi, bir devlet başka bir devlete karşı mücadele eden bir terör örgütünü desteklerse, uluslararası ilişkilerdeki mütekabiliyet esasına göre, o devlete de diğer devlete karşı mücadele eden terör örgütünü destekleme hakkı doğar! Meselâ Türkiye de misilleme olarak Halkın Mücahitleri örgütünü desteklemeye başlar.
Bu iki ilkeyi aklımızda tutalım… Sonra da şu iki haberi hatırlayalım…
‘Suriye Ulusal Konseyi (SUK)’nin (Nisan ayı başında) İstanbul'da düzenlenen "Suriye'nin Dostları" toplantısında saf değiştiren (SUK saflarına katılan) Suriyeli askerlere para ödenmesi kararı alındı.’
İki. ‘Suriye’de Esad rejimine karşı aylardır savaşan muhalif güçler maaşa bağlandı. Dün ilk olarak Halep’teki silahlı muhaliflere parmak izi karşılığında dağıtılan paraların Türkiye, Körfez ülkeleri ve diğer Müslüman ülkelerden geldiği öne sürüldü.’
‘Dün muhaliflerin kalesi haline gelen Halep kentindeki silahlı güçler ilk maaşlarını Muhalif Devrimciler Askerî Kurulu’nun finans işlerinden sorumlu Albay Abdüsselam Humaidi’den parmak izi karşılığında aldı. Maaşları dağıtan Humaidi, maaş dağıtılan kişilerin listesini kentteki muhalif komutanların hazırladığını ifade ederken, ödenen paraların nereden geldiği konusunda bir açıklama yapmadı. AFP ajansına konuşan Suriyeli Albay, “Devrimci Askerî Kurul savaşçılara aylık maaşlarını vermekle uğraşıyor, bu özellikle ilk plânda ön saflarda bulunanlar içindir” dedi.’
‘İlk etapta aylık 150 dolar olan maaşların ileriki günlerde değişeceğine dikkat çeken Humaidi, “Evli olanların ve ön cephede savaşanların aylıkları daha farklı” bilgisini verdi. Halep El Şahba Tugayları Komutanı Şeyh Mahmud Mucadami ise, paraların Türkiye, körfez ülkeleri ve diğer Müslüman ülkelerden geldiğini öne sürdü… İlk maaşını alan muhalif savaşçı Muhammed el Nasır, “Eşim ve çocuğum Türkiye’de kurulan kamplarda yaşıyordu. İhtiyaçları da Türkiye tarafından karşılanıyordu. Artık maaş aldığım için ailem Suriye’ye geri döndü” diye konuştu.’
Şimdi…
Sorulması gereken sual şudur; yıllardır PKK’yı destekleyen ülkelerin desteklerinden şikâyet eden Türkiye, nasıl olur da SUK’u açık açık desteklemektedir? Bu, milletlerarası hukuku ihlal değil midir? Bu, mütekabiliyet esasına göre Suriye’ye PKK’yı destekleme hakkı vermez mi?
Bize göre bu iki sualin cevabı da maalesef evettir; yani bu milletlerarası hukukun ihlalidir ve Suriye’ye PKK’yı destekleme hakkı verir!
‘M. Metin Kaplan SUK terör örgütü değil, özgürlük mücadelesi veren bir örgüttür. O sebeple Türkiye bir terör örgütünü destekliyor sayılmaz… Dolayısıyla bu, Suriye’ye de PKK’yı destekleme hakkı vermez!’
Öyle mi? PKK’yı destekleyen ülkeler de PKK’yı özgürlük savaşı veren bir örgüt kabul ediyorlar… Peki, buna ne diyeceğiz? Bu ülkelerin iddialarını doğru mu kabul edeceğiz? Böyle bir şey olabilir mi? Terör örgütü olup olmamanın ölçüsü bellidir; örgütün verdiği mücadelede kullandığı vasıtalar hukuka uygunsa o örgüt terör örgütü değildir... Hukuka aykırı ise örgütün gayesi meşru ve hatta kutsal dahi olsa terör örgütüdür!
SUK, bomba, silah hatta ağır silahlar kullanıp insanları öldürüyor mu? Öldürüyor! Bunları kullanmak ve bu suretle insanları öldürmek hukuka uygun mu? Değil! Öyle ise SUK da bal gibi bir terör örgütüdür!
En kötüsü de nedir biliyor musunuz? Bugün işlerine geldiği için Türkiye’nin SUK’a desteğini görmezden gelen hatta teşvik eden ‘çağdaş düvel-i muazzama’ –emin olun- yarın konjonktür değiştiğinde bunun hesabını Türkiye’den sorarlar!
Meselâ Türkiye’yi terörü destekleyen ülkeler listesine sokuşturuverirler! Ve teröre destek veren devletlere uygulanan müeyyidelerin kat be kat fazlasını tatbik ederler! Bitti mi? Ne gezer? Türkiye’nin PKK’ya karşı yaptığı meşru mücadeleyi Kürt halkına yapılan zulüm ilân ederler! Ve Kürt halkına yaptığı zulmü (!) engellemek için –Allah korusun- Türkiye’ye de –Libya’ya yaptıkları gibi- askerî bir müdahale yaparlar!
Türkiye bunu mu istiyor?
İkinci Yazı:
MHP KURULTAYI
Kurban Bayramı’nın dördüncü günü Zafer Hoca (Özbek) ve eşi Hanımefendi lütfettiler ziyaretimize geldiler. Hoşbeşten sonra konu ister istemez siyasete geldi. Siyaset konuşulur da MHP Kurultayı’ndan bahsedilmezse olmaz, hepimiz de ülkücüyüz, çünkü… ‘Tilkinin on muhabbetinden dokuzu tavuk üzerinedir.’
Zafer Hoca dümdüz sordu; MHP Kurultayı ne olur?
Vallahi bilmem dedim… Ben delege değilim. Delege olsam ne yapardım bilmiyorum. Çünkü bir tek Genel Başkanın değişmesiyle MHP’nin sıkıntıları bitmez. MHP’nin daha ciddi yapısal problemleri var… Meselâ MHP’liye iktidar olmak mı daha önemli ülkücülük yapmak mı diye sorsak yüzde doksanı iktidar olmak diye cevap verir! (1999’da iktidar olduklarında ne yaptıysalar?) Sanki hem ülkücülük yapmak hem de iktidar olmak mümkün değilmiş gibi… Böyle ülkücülerle(!) ne, ne kadar yapılabilir ki? Ha, ben değil Koray Aydın sokaktaki sıradan bir ülkücünün bile Genel Başkanlığı Devlet Bahçeli’den daha iyi yapacağına inanıyorum… Ancak ben delege olsam oyumu nasıl/kime kullanırdım hiç bilmiyorum.
Böyle dedim, ama misafirlerim gittikten sonra aldı beni bir düşüce. Ben delege olsam oyumu kime verirdim? Düşünmeye başladım. Şimdi sizlerle bunları paylaşmak istiyorum.
Kimse, ama hiç kimse kendisine akıl verdiğimi sanmasın. Benim şahsen hiç kimseye verecek aklım yok. ‘Kendisi himmete muhtaç bir dede, kime himmet ede’ misali ülkücüler içinde akla ihtiyacı en çok olan kişi benim.
Ben delege olsaydım oyumu hiç düşünmeden Koray Aydın’a verirdim!
Böyle dedim diye hiç kimse Koray Aydın’ı yakından tanıdığımı sansın istemem. Ben Koray Aydın ile biri MHP Genel Merkezi’nde (pek de tatlı bir sohbet olmamıştı) ve ikisi Bursa’ya geldiklerinde olmak üzere sadece üç kere görüştüm.
Neden Koray Aydın?
Kısa başlıklar halinde arz edeyim.
1. Koray Aydın, MHP geleneğinden gelen bir aday olduğu için. (12 Eylül öncesinde MHP İl Gençlik Kolları Başkanı sonra sırasıyla gele gele MHP adına Bayındırlık Bakanı).
2. Kimse kusura bakmasın muhalif adaylar içinde seçilme şansı olan tek kişi olduğu için.
3. Verdiği sözleri tutarsa eğer MHP’nin yapısal sorunlarının hiç olmazsa önemli bir kısmına çözüm getirecek gibi göründüğü için.
4. Halkla ilişkileri en iyi kullanan aday olduğu için. (Bu, siyasette çok çok önemli bir özelliktir.)
Peki, kazanma şansı nedir?
Bunu, elbette sadece ve yalnızca Allah bilir, ama bana kesin olarak kazanacak gibi görünüyor. Devlet Bahçeli’ye karşı bu kadar yıldır o kadar büyük bir muhalefet birikti ki bana Koray Aydın’ın bu seçimi kazanamaması, kazanmasından daha zor gibi görünüyor.
MHP’ye üyelikleri silinen milyonlarca MHP’li… Belediye Başkanı seçilmeyen bine yakın MHP’li eski belediye başkanı… Milletvekili yapılmayan yüze yakın eski MHP milletvekili… Özellikle MHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde ülkücü idealleri yıkılan milyonlarca ülkücü Devlet Bahçeli’yi devirmeye/düşürmeye yetmezse… Zaten ne denir bilmem/bilemem!
MHP Kurultayı ve Koray Aydın’ın Genel Başkanlığı MHP’ye, Ülkücü Harekete, Türk Milletine, İslâm âlemine ve insanlığa hayırlı ve uğurlu olsun!
M. Metin KAPLAN

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,02 M - Bugn : 11723

ulkucudunya@ulkucudunya.com