« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

07 Haz

2011

İNADINA MHP (2)

07 Haziran 2011

‘İNADINA MHP’ başlıklı geçen yazıma HABERERK de pek yorum yapılmasa da telefonla hayli yorum yapıldı… Çoğu tebrik mahiyetindeydi ki bunlardan biri neredeyse yirmi yıldır görüşemediğim bir ülküdaşımdan/hemşehrimden (Rıfkı Ataseven) geldi. Ve beni tarifsiz sevindirdi… Ama konu bunlar değil… Bazılarındaysa acımasız tenkidler vardı. Meselâ bunlardan -ismi bende mahfuz- biri şöyle diyordu; “Yahu M. Metin Kaplan sen nasıl bir adamsın? Devlet Bahçeli seni hain ilân etmemiş miydi? Bunun üzerine sen de internet sitende aklına ne geldiyse yazmamış mıydın? Şimdi ne değişti ki ‘inadına MHP’ diyerek, seni hain ilân eden adama destek veriyorsun? Sen de Ümit Özdağ’lar, Koray Aydın’lar gibi ‘affı şahane’den faydalananlardan mısın? Yoksa zina kasetleri yüzünden istifa edenlerin birinin yerinde Devlet Bahçeli seni mi değerlendirecek? Böyle bir vaadde mi bulundu, sana? Bir koltuğa mı sattın, kendini?”

Tenkidlere ‘eyvallah’ da buna, cevap vermek mecburuiyetindeyim, çünkü bu, tenkid filan değil, basbayağı suçlama... Aksi halde ‘sükût ikrardan gelir’ denilerek, bütün bu zırvaları kabul etmiş olduğum sanılacak ki bunu, katiyen kabul edemem. Üstelik bu, Sayın Genel Başkana da haksızlık olur.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin beni gıyabımda hain ilân ettiği doğrudur!

Şöyle olmuştu: Fatih Altaylı o vakit TEKE TEK adlı programını ATV’de yapıyordu. Bir gün -sanırım 25 Mayıs 2006 günü- beni programına davet etti. Hiç düşünmeden kabul ettim. Çünkü MATRUŞKA / Kurşun Adres Sormaz ve CORPS / Sarı-Kırmızı-Yeşil başlıklı romanlarım çıkmıştı. Bu, kitaplarımın tanıtımı için iyi bir fırsat olabilirdi. Üstelik Teke Tek, Türkiye'nin prestijli programlarından biri olduğu gibi, Fatih Altaylı da itibarlı gazetecilerinden biriydi. Böyle bir programa kim olsa katılmak isterdi, ben de katıldım… Programa benden başka MHP eski milletvekili rahmetli Mehmet Gül ve Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Başkanı Taner Ünal davet edilmişti… Ne ise programa katıldım ve neye/nelere inanıyorsam onları sırf kendi adıma ifade ettim. Oldu, bitti.

Bundan bir-iki ay sonra MHP Bursa İl Kongresi yapıldı. Adaylardan biri de bendim, seçimi kaybettim… Seçilen heyet kongre sonrası Ankara’ya Genel Başkanı ziyarete gitti… Sayın Devlet Bahçeli işte bu ziyaret esnasında yaptığı konuşmada benim hain olduğumu söylemiş. O sözleri Genel Başkanın ağzından kendi kulaklarıyla dinleyen İl Yönetim Kurulu’ndan bir arkadaş, bunu bana anlattı. Tahkik ettim, söylenen doğruydu… ‘Sırf kendisine muhalefet eden merhum Mehmet Gül ile aynı programa katıldığım için’ MHP Genel Başkanı tarafından hain ilân edilmiştim!

Benim, Sayın Genel Başkan hakkında yazdıklarıma gelince: Bu yazılar Kongre ortamı içinde, 19 Kasım 2006 Kongresi öncesinde yazılmış yazılardır… O yazılarımda ifade ettiğim bütün tenkidlerimin altına bugün de imzamı atarım. Birini bile ne inkâr ederim, ne de reddederim. Nitekim o yazılarımın her biri halen internet sitemde (www.ulkucudunya.com) aynen durmaktadır... Üstelik o kongreden sonrasıyla ilgili tenkidlerim de vardır.

Sayın Devlet Bahçeli ile ilgili tenkidlerimi genel olarak şu başlıklar altında özetleyebilirim:

1- Başka alternatifler varken DSP ve ANAP ile hükümet kurması,

2- MHP’ye % 18 oy veren/kazandıran üyelerin üyeliklerini sildirmesi,

3- APO’yu idamdan kurtarmak üzere idamların kaldırılması sözkonusu olduğunda ‘böyle bir şey yapılırsa hükümetten ayrılırım’ diyerek bunu engellememesi, engelleyemeyince de hükümetten ayrılmaması,

4- Kemal Derviş’in dışarıdan bakan olarak atanmasını kabul etmesi,

5- Hükümet’te uyum ve Başbakana saygı adına Sadi Somuncuoğlu’nun tartaklanmasına göz yumması, Ali Güngör’ü MHP’den ihraç ettirmesi,

6- Kendisinin Başbakan olması sözkonusu olduğu halde bundan kaçınarak, erken seçim kararı alması,

7- Bütün bu yaptıklarından ya da yapmadıklarından ötürü 2002 seçimlerinde MHP baraja takıldığı halde Genel Başkanlıktan ayrılmaması,

8- Ülküdaşlık gibi mükemmel bir kavramı terk ederek, yol arkadaşlığı (yoldaşlık) kavramını tercih etmesi,

9- Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlaması,

10- MHP’lileri referandumda istedikleri yönde rey kullanmak üzere serbest bırakmak yerine hayır oyu kullanmaları hususunda ısrar ettiği halde, kendisinin bunun gereklerini yerine getirmemesi!

Af meselesi… ‘Affı şahane’den faydalanmadım! Zaten kimse beni davet de etmedi… Hoş davet edilseydim de ‘af edilmeyi’ kabul etmezdim. Çünkü af edilmeyi kabul etmek demek, ‘ihanet’ suçunu işlediğimi kabul etmek demektir. Hâlbuki ben ne Ülkücü Dünya Görüşü’ne ne de MHP’ye ihanet etmedim… O halde ben affedilmeyi değil, Sayın Genel Başkan’ın özür dilemesini hakediyorum… Dolayısıyla kendimi ne bir koltuğa, ne de başka bir ‘şey’e satmam sözkonusu değildir! Üstelik ben fiilen siyaset yapmayı düşünüyor da değilim… Kaldı ki Ülkücü Dünya Görüşü’ne de Ülkücü Hareket’e de sadece siyaset yapmak suretiyle hizmet edilir diye, bir kural olduğunu da sanmıyorum/bilmiyorum… Okumak ve yazmak, düşünmek ve sentezlemek –şimdilik- bana yetiyor!

O halde niye İNADINA MHP diyorum?

İnadına MHP diyorum, çünkü MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli beni ihanetle suçlamış... Ben de kendisini şiddetle tenkid etmiştim… Bugün bütün bunlara rağmen MHP diyorum da onun için İNADINA MHP!

İkincisi, tüm iç ve dış şer odakları ile emperyalist kuvvetler elbirliği ve güç birliği içinde Türkiye’yi seçim sonrasında yeniden dizayn edebilmek için MHP’yi seçim barajında boğmaya çalışmaktadırlar! Hâlbuki Türk Milleti ile Türkiye’nin MHP’ye ve Ülkücü Hareket’e önümüzdeki dönemde her zamankinden daha çok ihtiyacı olacaktır. O yüzden İNADINA MHP diyorum! Çünkü MHP, her şeye rağmen Türk Milleti ile Türkiye’nin tek güvencesidir!

Ve üçüncüsü… Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli son günlerde yaptığı iki icraat ile ülkücü gönlüme su serpmiştir:

Birincisi, aziz ülküdaşım/kardeşim Erdem Karakoç ile arkadaşları uğradıkları müthiş iftira sonunda haksız yere tutuklanınca, Sayın Devlet Bahçeli, Erdem Karakoç ile arkadaşlarına alenen sahip çıkmıştır ki MHP’nin Genel Başkanı’na yakışan da budur! (Keşke bu dirayeti ‘Rahşan Affı’nın çıkarılması esnasında da gösterse ve cezaevlerindeki ülküdaşlarımıza sahip çıksaydı!) Ve biz, böyle bir Genel Başkanı her şeye rağmen başımıza tac ederiz! Bunun için İNADINA MHP!

İkincisi, Sayın Devlet Bahçeli 1995’ten beri Diyarbakır’da yapılamayan mitingi, hem de büyük bir kalabalık toplamak suretiyle yapmıştır ki MHP Genel Başkanına yakışan budur! (Keşke 2007 Genel Seçimleri ile son Referandum’da da Diyarbakır’da mitingler yapılmış olsaydı) Çünkü gidemediğiniz yer sizin değildir! MHP olarak biz Diyarbakır’a gidemiyorsak, Diyarbakır Türkiye’nin değil demektir… Oysa Diyarbakır özbe öz Türk şehridir! İşte bunun için İNADINA MHP!

Evet, İNADINA MHP! Ve bütün ülkücü oylar İNADINA MHP’ye!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,79 M - Bugn : 35327

ulkucudunya@ulkucudunya.com