« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

15 Kas

2006

BAHÇELİ’NİN KIBRIS GÜNÂHI

15 Kasım 2006

Devlet Bahçeli’nin günâhları saymakla bitecek gibi değil, ama benim o kadar vaktim yok… “Devlet Bahçeli’nin Günâh Galerisi”ni MHP Kurultayı’ndan evvel bitirmem lâzım… Sırf bu yüzden, haftada iki olan yazıların periyodunu, her güne çıkarmak durumunda kaldım… O sebeple, Devlet Bahçeli’nin sadece en mühim günâhlarını yazıyorum.

Devlet Bahçeli’nin, ülkücülükle ilgili ve ilişkili en büyük ve önemli günâhlarından biri de “Kıbrıs Meselesi” sebebiyle işlediği günâhtır… Tek başına bu günâh bile, ülkücülerin Devlet Bahçeli’yi “cehennem”e yollamalarına yeter! Çünkü “Kıbrıs” hiçbir ülkücünün; Müslüman ve Dokuz Işıkçı Türk milliyetçisinin asla ihmâl edemeyeceği kadar ehemmiyetli, millî bir meseledir! Türklük meselesidir!

Bırakın ülkücüleri, top yekûn Türk milleti için millî bir davâ olan Kıbrıs, !974 yılında yapmak zorunda kaldığımız “Kıbrıs Barış Harekâtı” ile kısmen hâl yoluna girmişti… “Harekât” başka hiçbir fayda sağlamadıysa bile, en azından Kıbrıslı milletdaşlarımızın can güvenliklerini sağlamıştı… Daha sonra, KKTC kuruldu ve böylece “kör topal” 1999 yılına kadar gelindi.

11 Aralık 1999 tarihinde, MHP’nin de ortağı bulunduğu 57. Hükümet, hayalî AB hedefi uğruna Helsinki Deklerasyonu’nu imzalayınca, Türkiye Cumhuriyeti’nin o güne kadar yaptığı her şey ile Türk milletinin millî bir davâ uğruna çektiği bütün sıkıntılar boşa gitmiş oldu… Çünkü Devlet Bahçeli’nin başbakan yardımcısı ve devlet bakanı olarak içinde, hatta tam merkezinde bulunduğu 57. Hükümet; bu imza ile birlikte “Kıbrıs Meselesi”ni BM zemininden alıp , ki Türkiye bu konuya daha evvel BM’yi bile pek fazla karıştırmıyordu, Yunanistan’ın üyesi olduğu AB’nin insafına teslim etmiş oldu.

Devlet Bahçeli ile MHP’nin içinde bulunduğu 57. Hükümet, attığı bu imza ile birlikte, 1959 Londra ve Zürih antlaşmalarından doğan haklarından bilerek ya da bilmeyerek vazgeçmiş oldu… Ki, söz konusu antlaşmalar; meâlen “Türkiye ile Yunanistan’ın birlikte üye olmadığı bir birliğe Kıbrıs giremez” demekteydi… Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, sırf bu yüzden AB’ye alınamıyordu.

Londra ve Zürih antlaşmalarının bahis mevzuu hükmü, Helsinki Belgesi’nin 9. maddesindeki şu madde ile ortadan kalkınca; “Avrupa Birliği Konseyi (Kıbrıs ile ilgili M. Kaplan) politik bir çözümün, (Türkiye’nin M. Kaplan) Avrupa Birliği’ne katılımını kolaylaştıracağının altını çizer. Üyelik müzakerelerinin tamamlanmasına kadar (Kıbrıs Meselesi M. Kaplan) kapsamlı bir çözüme ulaştırılamamış olursa, konsey Kıbrıs’ın üyeliği konusundaki kararını yukarıdaki hususa bağlı kalmaksızın verecektir’’, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti bütün Kıbrıs’ın devleti imiş gibi, AB’ye tam üye olarak kabul edildi.

Ve Türkiye iin dertler başladı… AB’ye tam üye olan Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, AB’den aldığı güç ve destekle Türkiye’yi işgalcilikle suçlamaya, işgalci Türk Askerî Birliği’nin Ada’dan çekilmesini istemeye başladı… Devlet Bahçeli’nin 57. Hükümeti’nin Helsinki Belgesi’ne attığı imzaya kadar, Türkiye’nin belki küçük, küçücük bir AB üyeliği şansı vardı… O da bu imzadan sonra tükenmiş oldu. Çünkü artık Türkiye’yi veto edecek ülkelerin sayısı, ikiye (Yunanistan ve KRC) çıkmış oldu… En önemlisi de gerek Yunanistan gerekse de Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, bu veto silâhını ileri sürerek, Türkiye’den Kıbrıs konusunda taviz üstüne taviz istemeye başladılar.

Devlet Bahçeli ve 57. Hükümet’in, Helsinki Deklerasyonu’na attığı imza ile, yukarda ortaya koymaya çalıştığım bütün bu olumsuzluklara karşılık, Türkiye ne kazanmıştır? “Aday Ülke” sıfatı altında, kocaman bir hiç!

Bu günâh, Devlet Bahçeli’ye yeter de çok gelip artar, bile!

Hâlâ bazı ülküdaşlarım, “Devlet’in başına Devlet gelecek!” diye slogan atmıyorlar mı, buna bayılıyorum, işte… Bu sloganı duyunca, ben de içimden “Gelsin, gelsin de eksik kalan kısmı tamamlasın… Kıbrıs’ın tamamını Yunanistan’a teslim etsin” diyorum… Başka ne diyeyim? Allah, Devlet Bahçeli’yi ıslah etsin… Allah, Devlet Bahçeli’ye akıl, izân ve insâf versin!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

İdris Savaş

17 Ara 2025

Hüseyin Nihâl Atsız (1905–1975), Türk fikir ve yazı hayatının en önemli, aynı zamanda en tartışmalı isimlerinden biridir. Asıl kimliği tarihçi, yazar ve Türkolog olsa da, tüm hayatı boyunca Türkçülük ve Turancılık düşüncesi uğruna mücadele etmiştir.

Halim Kaya

17 Ara 2025

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

08 Ara 2025

Nurullah KAPLAN

17 Kas 2025

M. Metin KAPLAN

29 Ağu 2025

Efendi BARUTCU

25 Haz 2025

Yusuf Yılmaz ARAÇ

04 Nis 2025

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 250,86 M - Bugn : 278645

ulkucudunya@ulkucudunya.com