« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

14 Kas

2006

BÜYÜK BİR GÜNÂH DAHA

14 Kasım 2006

Recep Tayyip Erdoğan’ı, Devlet Bahçeli de biz ülkücüler de hiç sevmeyiz… Ama biz ülkücüler; Recep Tayyip’i “Kürt soruncu”, “mozaikçi”, “Türkiyelici” ve “federasyoncu” olduğu için sevmediğimiz halde; Devlet Bahçeli bu sebeplerle değil, “iktidar koltuğunu” altından çektiği için sevmez, aramızda böyle bir fark var.

“Çok insafsızsın, bu kadar acımasız ve gaddar olma! Her şeye rağmen, Devlet Bahçeli, bizim genel başkanımızdır… Devlet Bahçeli de aynı sebeplerle sevmez, Recep Tayyip’i” dediğinizi duyar gibiyim… Kulaklarım çınlıyor, çünkü.

Devlet Bahçeli’nin, her şeye rağmen Parti’mizin genel başkanı olduğu doğrudur… Biz de bu yüzden, hiç sevmediğimiz halde, saygıda kusur etmemeye özen gösteriyoruz, ya… “Sevmek zorunda değiliz, ama, saygı göstermeye mecburuz.” Ancak, Recep Tayyip’i Devlet Bahçeli’nin de biz ülkücülerle aynı sebeplerle sevmediği doğru değil.

Eğer öyle olmasaydı; sayın Genel Başkanımız, Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı’ya “Git, Kürtçe konuşarak, herkesten rey topla” der miydi? Devlet Bahçeli böyle bir emir vermemiş olsaydı, Abdullah Arzakçı, MHP Diyarbakır İl Kongresi’nde konuşmasının yarısını Kürtçe yapabilir miydi? Başbuğumuz, rahmetli Alparslan Türkeş’in sağlığında bir kimsenin, hele hele bir MHP il başkanının böyle bir “herze” yemesi mümkün olabilir miydi?

Eğer öyle olmasaydı; sayın Genel Başkanımız, Türk milletini “çeşitli çiçeklerin bulunduğu, çiçek bahçesi”ne benzetebilir miydi? Devlet Bahçeli’nin “çiçek bahçesi” ile Recep Tayyip’in “mozaik”i arasında, kavramları kullananların karakter farklarından başka, nasıl bir fark olduğunu bana kim anlatabilir?

Eğer öyle olmasaydı; sayın Genel Başkanımız, Türk milletini “tabiyet” unsuru ile tarif ederek, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Türk denir”, der miydi? Türk vatandaşlarına Türk demek ile, Türk demek yerine Türkiyeli demek arasında nasıl bir fark olduğunu, bir zahmet, bana da anlatabilir misiniz?

Eğer öyle olmasaydı; sayın Genel Başkanımız izin vermeseydi, bir başkanlık divanı üyesi, “Türkiye’yi, farklılıkları esas alan bir yönetim tarzı ile idare edeceğiz” diyebilir miydi? Bu cümle ile anlatılmak istenen, “federasyon” değilse nedir? Gariban M. Metin Kaplan’ı, sadece şahsı adına ATV’de Teke/Tek Programına katıldı diye, “hain” ilân eden Devlet Bahçeli bu “hezeyânı” ifade eden başkanlık divanı üyesi için, hangi sıfatı kullanacaktır, acaba?

Bütün bunlar ne anlama geliyor, yahut, Devlet Bahçeli ne yapmaya çalışıyor?

Bu yapılanların bir tek anlamı var: “Üyeliklerin Güncelleştirilmesi” bahânesiyle; ülkücülerin üyeliklerini silerek-ülkücüleri yeniden üye yazmayarak ve yerlerine başka kitle partilerinin “ıskarta”larını üye yaparak, MHP’nin teşkilât yapısını darmadağın eden Devlet Bahçeli, bu sefer de Ülkücü Dünya Görüşü’nü yok etmeye çalışıyor!

Bu, çok ağır bir hüküm gibi görünebilir, ama hiç de öyle değil… Niye değil, az bekleyin de anlatayım.

Türk Milliyetçiliği; Türk milletini ve Türk milletini teşkil eden unsurları sevmek, korumak, yükseltmek ve yüceltmek ülküsüdür, diye tarif edilir, doğru mu? Evet!

Ülkücü Dünya Görüşü’nün ideolojisi, Türk Milliyetçiliğidir, değil mi? Evet!

Milliyetçilik, “cemiyet birimleri içinden milleti tercih etmektir”, değil mi? Evet!

Millet; “ din, dil, soy, ülkü, kültür, tarih, vatan, tabiyet ve menfaat birliklerinin birinin, birkaçının veya hepsinin birlikte meydana getirdikleri, cemiyet birimidir”, diye tarif edilir değil mi? Evet!

Bu, ilmî ve genel tarife bağlı kalmak şartıyla her millet farklı farklı tarif edilir… Doğru mu? Evet, doğru!

Ülkücü Dünya Görüşü’nün ideolojisi olan Türk Milliyetçiliği, Türk milletini; aynı soydan gelen, aynı dili konuşan ve aynı dine inanan insanların meydana getirdiği insan topluluğu olarak; yani Türkçe konuşan, Müslüman olan ve Türk soyundan geldiğine inanan insanlardan meydan gelen bir cemiyet birimi olarak tarif etmektedir, değil mi? Evet!

Peki, Devlet Bahçeli Türk milletini böyle mi tarif etmektedir? “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Türk denir”, dediğine göre… Hayır! Hayır da, bu, niye bu kadar önemli? Milleti ha öyle tarif etmiş ha böyle tarif etmiş, ne olur sanki? Milliyetçilik için önemli olan milleti esas almak değil mi?

Önemli çünkü; milleti böyle tarif ederseniz, Ülkücü Dünya Görüşü’nün çok mühim bazı özgün tezleri yerle bir olur… Meselâ Türk Birliği tezi, dış Türkler Devlet Bahçeli’nin bu tarifine göre, Türk sayılmadıkları için havada kalmaktadır… Türk Birliği’ni hedeflemeyen milliyetçiliğe Ülkücülük denebilir mi? İkincisi; Türk soyuyla da, Müslümanlıkla da ve hatta bazılarının Türkçe ile de hiçbir alâkaları olmadığı halde; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler; bütün uluslararası antlaşmalar ile iç hukukumuza göre “azınlık” olmalarına rağmen, sırf “tabiyet”leri sayesinde, Türk kabul edilmektedirler. Böyle bir şey olabilir mi?

Üstelik Türk milleti; “mozaik” yahut “çiçek bahçesi” değil; kadını-erkeği, genci-yaşlısı; köylüsü, işçisi, işvereni, memuru, esnafı ve serbest meslek erbabıyla yekpâre bir bütündür. Kaldı ki, bir milletin “mozaik” veya “çiçek bahçesi” sayılabilmesi için ilmî tespitlere göre iki kritere gerek vardır ki, bunlardan hiçbiri Türk milleti için söz konusu değildir. Bir. Çok sayıda azınlık… İki. Bu azınlıkların en az % 35’ler seviyesinde olması… Kürt kardeşlerimizi azınlık saysak bile ki, bu, Lozan’a göre mümkün değildir; oranlarının yüzde on bile olmadığı bütün dünya tarafından kabul edilmektedir. Öyle ise bu nasıl bir “mozaik” yahut “çiçek bahçesi?”

Türkiye Cumhuriyeti, vatanı ve milletiyle bölünmez bir bütündür… Tek milletli, tek dilli, tek bir millî yahut moda tabiriyle ulus-devlettir… Federasyon değildir… Kürtçüler hariç hiç kimsenin federasyon talebi de yoktur… Öyle ise; bölünmeyi çağrıştıran ve ilerde bölünmeye yol açacak olan bir “federatif yapı” isteğine açık kapı bırakan bir beyanatı, bir MHP’li hem de Devlet Bahçeli’nin “gözdesi” bir MHP’li nasıl seslendirebilir?

Netice olarak; Devlet Bahçeli, hem genel başkanı olduğu MHP’in Dünya Görüşü’ne, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapısına aykırı beyanlarıyla, çok büyük bir günâha daha imza atmıştır… Bu günâh, ona, yeter de artar!

NOT: “Bahçeli’nin Günâh Galerisi” başlıklı yazımda, Antalya Milletvekili olan Dr. Nesrin Ünal’ı yanlışlıkla Mersin Milletvekili yazmışım… Bu dikkatsizliğimden dolayı, başta sayın Nesrin Ünal olmak üzere, bütün ilgili kişilerle okuyuculardan özür dilerim.
M. Metin Kaplan

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 11703

ulkucudunya@ulkucudunya.com