« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

02 Şub

2011

NE OLUYOR?

02 Şubat 2011

Mısır’da birkaç günden beri halk isyan halinde… Daha önce de Tunus karışmış ve diktatör ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı… Sırada Yemen, Ürdün ve Suudi Arabistan var, zaten kıpırdanmalar da başladı… Daha sonra da herhalde Cezayir, Libya, Irak, Suriye, İran, Pakistan vd. gelecek.
Ne oluyor?
Bu suale herkes mezhebine, meşrebine, dünya görüşüne ve ideolojisine göre cevaplar veriyor. Daha doğrusu ‘körlerin fili tarif’ etmeleri gibi herkes meselenin bir yönünü anlatıyor. Bunları biliyorsunuz; okudunuz ya da dinlediniz, o yüzden tekrarlamayacağım. Ancak şu kadarını söyleyeyim, aslında hepsi de doğru şeyler söylüyor, ama konuyu tam olarak anlatmıyorlar... Hakikat, hepsinin anlattıklarının toplamı ile onun da arkasındakilerle alâkalı. Ben bunu arz etmeye çalışacağım.
Vesile oldukça söylerim, tam sırası olduğu için tekrarlayayım; Dünya’da iki güç odağı var, birisi ‘ulus devletler’, diğeri ‘küresel sermaye’… Bu iki güç odağı zaman zaman uzlaşırlar ve birlikte hareket ederler, zaman zaman koalisyon yaparlar, zaman zaman da çatışırlar… Ama her halükârda Dünya’yı bu iki güç odağı yönetir.
‘Ulus devletleri’ zaten bilirsiniz, açıklamaya gerek yok, ama ‘küresel sermaye’ye azıcık açıklık getirmesem olmaz. ‘Küresel sermaye’, dünyanın her tarafına dağılmış en büyük zenginlerden müteşekkildir... Bunların hemen hemen hepsi Yahudi’dir... Bunlar şeklen bir devletin vatandaşı olsalar da ne vatanları, ne milliyetleri, ne de devletleri yoktur… Şairin “Milletim nev-i beşerdir vatanım ruy-ı zemin” dediği gibi, yani… Vatanları Dünya, milliyetleri İnsanlık ve devletleri BM’dir.
Söz bu noktaya geldiğine göre şunu da eklemesem olmaz. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nı, Avrupa Birliği’ni, Dünya Sağlık Örgütü’nü (WHO), Dünya Ticaret Örgütü’nü (WTO), Ekonomik İşbirliği Örgütü’nü (ECO), Gıda ve Tarım Örgütü’nü (FAO), Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması’nı (NAFTA), Uluslararası Çalışma Örgütü’nü (ILO), Uluslararası Para Fonu’nu (IMF), Dünya Bankası’nı (World Bank) ve benzeri uluslararası birçok teşkilâtı bunlar kurmuşlardır. İşlerini, bunlar vasıtasıyla yürütürler.
Ancak ‘küresel sermaye’, ‘ulus devlet’ ayrımı itiraf etmek lâzım ki çok da net değildir. Çünkü bu ikisi bazı yerlerde ve kuruluşlarda iç içe geçmiş vaziyetteler… Bu yüzden çok dikkatli bakılmazsa, bunları görmek mümkün olmaz. Üstelik ‘küresel sermaye’nin bir de kendi ulus devleti var; İsrail… (Evet evet İsrail bir ulus devlettir! Hem de şeriat kanunları ile yönetilen bir ulus devlettir.) Yani Yahudilerin en zenginleri ‘küresel sermaye’yi teşkil ederlerken, diğer Yahudiler ‘küresel sermaye’nin de desteği ile ‘ulus devlet’lerini kurmuşlardır. Ne ise...
‘Küresel sermaye’ ile ‘ulus devletler’, Dünya’yı, II. Dünya Savaşı’ndan SSCB dağılana kadar bir koalisyon olarak birlikte yönettiler. SSCB dağılınca, komünizm tehlikesi ortadan kalktığı için ‘öküz öldü ortaklık bitti’, koalisyon da dağıldı... Ve her bir güç odağı kendi yoluna gitti.
Kendi yollarına gittiler, ama bu yollar özellikle dünya nimetlerinin bolca bulunduğu yerlerde bazen de kesişti. Bu iki güç bazı zamanlar o nimeti rahatça üleştiler, bazı zamanlarsa nimeti elde etmek için kavgaya tutuştular, bazen de resmen çatıştılar hatta savaştılar… ‘Diyeceksiniz ki ‘küresel sermaye’nin ordusu mu var ki ‘ulus devlet’ ile savaşabilsin?’ Meseleye üstün körü bakılınca, bu, doğru bir sual gibi görünüyor! ‘Küresel sermaye’nin tabii ki klasik anlamda bir ordusu yok… Ama bütün terörist örgütler ‘küresel sermaye’nin ordusu ve bunların militanları da askerleridir... ‘Küresel sermaye’ savaşlarını, terör örgütleri eliyle yürütmektedir!
Nitekim 2001 yılındaki 11 Eylül saldırıları, ‘küresel sermaye’nin El Kaide eliyle Amerikan ulus devletine savaş ilânıdır… ABD ulus devleti buna, 7 Ekim 2001 günü Afganistan işgalini başlatarak cevap verdi… Yetmedi, 20 Mart 2003’de Irak’ı işgale başladı… Küresel sermaye bunları, 2003 Kasım’ında Gürcistan’da (Gül Devrimi), 2004 Kasım’ında Ukrayna’da (Turuncu Devrim), 2005 Mart’ında Kırgızistan’da (Lale Devrimi) ve 2005 Nisan ayında Lübnan’da (Sedir Devrimi) renkli devrimleri yaparak cevapladı… (Adı geçen ülkelerdeki gerek muhalefet partileri gerekse STK'lar, özellikle ABD merkezli, küresel "sivil toplum" örgütleri tarafından finanse edilmişlerdir)… Bana kalırsa son dünya ekonomik krizi ve Obama’nın ABD Başkanı seçilmesi dahi bu ‘küresel sermaye’ ve ‘ulus devlet’ savaşının yansımasıdır… ‘Ulus devletler’, bu saldırılara ekonomik krizi bahane ederek küresel sermaye’nin elindeki bankaları ve büyük sanayi kuruluşlarını devletleştirmek suretiyle cevap verdiler… 11 Eylül 2001’de başlayan savaş günümüze kadar devam etti!
Ancak gerek ‘küresel sermaye’ gerekse “ulus devletler’ hem aşağı yukarı on yıldır süren bu yıpratıcı savaştan bıkmış/usanmış olduklarından hem de kendileri açısından bir İslâm tehlikesi zuhur etmiş olduğuna inanmış olduklarından, en azından ABD ‘ulus devleti’nin projesi olan BOP’u uygulamak hususunda daha önce de komünizm tehlikesine karşı olduğu gibi yeniden bir uzlaşmaya varmış görünüyorlar.
Ki BOP, Büyük Ortadoğu Projesi ya da tam resmî adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık İnisiyatifi (Greater Middle East Initiative veya Partnership for Progress and a Common Future with the Region of the Broader Middle East and North Africa)’dir. İlk olarak ABD Başkanı Bush tarafından 2004 yılındaki G-8 zirvesi sırasında duyurulmuştur. Ve batıda Fas'ın Atlantik kıyılarından, doğuda Pakistan'ın kuzeyindeki Karakurum yaylalarına, kuzeyde Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından güneyde Aden ve Yemen'e kadar uzanan bölgede bulunan Müslüman ülkelere demokrasi ihracını ve bu ülkelerin pazarlarının açılmasını amaçladığı açıklanan siyasî bir projedir.
Projenin sahipleri böyle diyorlar! Ama bu doğru değil, projenin gerçek amacını Başkan Bush döneminin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 7 Ağustos 2003 tarihli Washington Post gazetesinde, "Transforming The Middle East - Ortadoğu'yu Dönüştürmek" başlıklı yazısında; "22 İslâm ülkesinin sınırlarının değişeceğini" beyan ederek açıklamış, hatta bunların içine Türkiye'yi de katmaktan çekinmemiştir!
Konuyla ilgili olarak yapılan resmî açıklamalardan anlaşıldığına göre Büyük Ortadoğu Projesi ile 3 hedefe ulaşılmak istenmektedir:
1) İsrail’in güvenliği: Eğer İsrail sonsuza kadar yaşayacaksa, Nil’den Fırat’a kadar tüm bölge ülkelerini parçalamak şarttır. İsrail’in çevresinde güçlenecek herhangi bir İslâm ülkesi bölgesel güç haline gelerek Ortadoğu’yu kontrol ederse, bu Tanrının seçkin kavmi(!) Beni İsrail’in sonu olur.
2) ABD’nin bölgedeki enerji ve ekonomik kaynakları sorunsuz kontrol etmesi: Bu nasıl yapılabilir? İlk önce İslâm ve İslâm’ı referans alan hareketler antiemperyalist öğelerden soyutlanarak depolitize edilmeli. Hatta öyle olmalı ki, bir Müslüman, siyasetten bahsedip sömürüye, baskıya, horlanmaya, insan hakları ihlallerine karşı çıkarak, insanca bir hayat yaşamak isterse; hemen ona radikal, fundamentalist yahut terörist damgası vurup, enterne edilmelidir. Tabii demokrasi ve barış adına... Aksi takdirde ABD’nin Ortadoğu, Fas, Sudan, Hazar havzası, Afganistan, İran, Kazakistan ve Çin’e kadar uzanan petrol ve enerji kaynaklarını denetlemesi çıkmaza girecektir. Çünkü topyekûn bölge halklarında gelişecek anti-emperyalist hareketler, projeyi bloke edebilir. Bundan dolayı Büyük Ortadoğu Projesi’nin vazgeçilmez bir gereği olarak, İslâm dini ve Müslümanlar, tıpkı ABD Eski Başkanı W. Wilson’un öngördüğü gibi; demokrasi, barış, insan hakları, hukuk devleti, kalkınma vaadleri ile köleleştirilmelidir.
3) Kontrollü destabilizasyon: Ortadoğu’da kontrolü elden kaçırmamak kaydı ile bölgedeki etnik, dinî, mezhepsel, lisanî ve kültürel farklılıklar çatışma haline getirilerek, bölge istikrarsızlaştırılıp parçalanacaktır. Çünkü istikrar ve büyüme, bölgeye İslâm ülkelerinin hâkim olmasını sağlayabilir; bu da bölgede ABD ‘ulus devleti’ ile ‘küresel sermaye’nin çıkarlarını ve İsrail’in güvenliğini tehdit edeceğinden, hiçbir İslâm ülkesi Ortadoğu’yu tek başına kontrol edebilecek bir güce asla ulaşmamalıdır.
O halde en başta sorduğumuz ‘ne oluyor’ sualinin cevabı şudur: ‘Küresel sermaye’ ile ‘ABD ulus devleti’ el birliğiyle ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ya da tam ve resmî adıyla ‘Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık İnisiyatifi’ni hayata geçirmek için düğmeye basmışlardır! Tunus’ta olan, Mısır’da olmakta olan ve Cezayir’de, Libya’da, Yemen’de, Ürdün’de, Suudi Arabistan’da, Irakta, Suriye’de, Lübnan’da, İran’da ve Türkiye’de bundan sonra olacak olanlar bunun sonucudur!
Peki, bundan sonra (1-2 yıl içinde) ne olur?
“Gaybı ancak Allah bilir”... Fakat yaptığımız analiz şöyle bir sonuç vermektedir: İç savaş başlar ve Mısır; Müslüman ve Kıptî Mısır olmak üzere ikiye bölünür Süveyş Kanalı da Kıptî Mısır’a verilir... Irak’ta halk ayaklanmaları başlar, Irak’ın kuzeyindeki Kürt devleti Talabani ve Barzani’nin kontrolünden çıkarak, dağılır ve sonunda Irak; Arapların kontrollerine girer, ama iki parça olarak; Şii ve Sünni Irak… Suriye’de de halk ayaklanmaları olur, çok kan akar, ama Suriye ülke bütünlüğünü korumayı başarır… Libya ile Suudi Arabistan’da karışıklıklar baş gösterir, ama en fazla iktidarlar değişir, daha fazla bir şey çıkmaz… İran’da karışıklık çıkarma teşebbüsleri olsa da bunlar başarı sağlayamazlar… Türkiye Cumhuriyeti ise sıkıntılar yaşasa dahi bütünlüğünü muhafaza eder, hatta biraz daha güçlenir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,09 M - Bugn : 13237

ulkucudunya@ulkucudunya.com