« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

28 Eyl

2010

REFERANDUM (4)

28 Eylül 2010

Referandum 12 Eylül 2010 günü yapıldı. Sonuçları da YSK tarafından açıklandı; % 58 Evet, % 42 Hayır çıktı... Vatana, millete, devlete ve millete hayırlı ve uğurlu olsun.

Olan oldu, geçen geçti, şimdi sonuçları tahlil etme zamanıdır.

Referandum’dan kim/kimler kârlı çıktı, kim/kimler zararlı çıktı? Bu yazıda, izninizle, kısaca bu suallere cevap vermeye çalışacağım.

Hemen söyleyeyim, bu referandum’dan en kârlı BDP, PKK ve Abdullah Öcalan çıktı! Hatta şöyle söylemek daha doğru olur; referandum’un tek galibi Abdullah Öcalan, PKK ve BDP’dir!

Abdullah Öcalan, PKK ve hatta BDP Kürtlerin temsilcisi ve hatta tek temsilcisi olduklarını iddia ediyorlardı. Fakat bunu hiç kimse kabul etmiyordu. Çünkü Türkiye’de 10-12 milyon Kürt olduğu halde, bunlar sadece ve yalnızca 2 milyon oy alabiliyorlardı. Bu ise bunların Kürtleri temsil etmediklerini gösteriyordu!

Ancak bunlar, bu referandumda mükemmel bir taktik uyguladılar ve referandumu boykot kararı aldılar… ‘Mükemmel’ diyorum, çünkü bu karar, bunlara iki avantaj sağladı. Birincisi, hangi sebeple olursa olsun referanduma katılmayan herkesin oyları boykot hanesine yazıldı. Ve bu suretle boykotçuların oranı olduğundan yüksek görünmüş oldu. İkincisi, bunlar boykot kararı almamış olsaydılar, bunları destekleyenlerin oyları ya evetlerin ya da hayırların arasında kaynayıp gidecek ve ne kadar destek aldıkları hiçbir zaman belli olmayacaktı. Boykot kararı almak suretiyle bu duruma düşmekten kurtuldular. Ve böylece, Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yüzde 50 gibi bir desteklerinin bulunduğunu ispatlamış oldular.

Bu referandum, Abdullah Öcalan’ı, PKK’yı ve BDP’yi Kürtlerin temsilcisi konumuna getirdi! Nitekim referandumun üzerinden daha bir hafta bile geçmeden AKP ile BDP yapılacak yeni anayasanın çerçevesini birlikte belirlemek üzere açık toplantılar yapmaya başladılar! Bu görüşmelerden nasıl bir netice çıkacağını tahmin etmek için kâhin olmaya lüzum yok! Zaman nasılsa bunu, hepimize gösterecek!

Peki, referandumdan kim veya kimler zararlı çıktı?

Referandumdan zararlı çıkanların ilki AKP ve Recep Tayyip’tir!

Evetlerin oranının yüzde 58 olması sizi yanıltmasın, bu oran AKP için de Recep Tayyip için de büyük bir başarısızlıktır!

Elmalarla armutları birbirine karıştırmamak için referandumu referandumla karşılaştırmak lâzımdır… Bunu yaptığımız zaman, bu başarısızlığı açık ve net olarak görüyoruz.

Türkiye’de en son referandum, 22 Ekim 2007’de yapıldı… O referandumda evetlerin oranı yüzde 69 idi, bu referandumda ise yüzde 58’dir… O referandumda katılım oranı yüzde 66 idi, bu referandumda katılım oranı ise yüzde 77,5’dir… Yani bu referandumda yüzde 11,5 daha fazla katılım olduğu halde, AKP ve Recep Tayyip yüzde 9 daha az evet alabilmiştir!

Ayrıca 2007’deki referandumda hayır oylarının oranı yüzde 31 iken, bu referandumda bu oran yüzde 42’ye çıktı... Buraya referandumu boykot eden BDP’lilerin oylarını da eklerseniz sonuç daha da vahim bir hal alır!

Üstelik AKP ve Recep Tayyip’in söylemiyle; “12 Eylül’ün yargılanması için, askerî vesayetin kalkması için, resmî ideolojinin özelleştirilmesi için, yüksek yargı otokrasisine son vermek için, darbeleri önlemek için, daha fazla ve ileri demokrasi için, temel hak ve hürriyetlerin sağlanması için,” referandum yapılıyor ve netice yüzde 58 oluyor. Bu oran kim ne derse desin başarıyı değil, başarısızlığı gösterir! Bu referandumun birinci kaybedeni AKP ve Recep Tayyip’tir!

Bu referandumun birinci kaybedeni AKP ve Recep Tayyip’tir, bu doğru, ama en çok kaybedeni Türkiye’dir!

Ne yazık ki referandumdan en zararlı çıkan Türkiye olmuştur!

Bir defa referandum Türkiye’ye 150 milyonu(eski para ile 150 tirilyon) resmî masraf ve 50 milyonu da partilerin masrafı olmak üzere 200 milyon liraya mal olmuştur... Bu, ekonomiye 200 milyon lira artı yük demektir! Bu kadar para kimden çıkacak? Elbette ki AKP ve Recep Tayyip’in kasasından değil, ‘fakir fukara ve garip guraba’nın cebinden!

Hâlbuki bu para ile neler yapılmazdı… Meselâ bu para boşa harcanmayıp toplu görüşme yapan memurlara verilebilir ve bütçelerine hayırlı bir katkı sağlanabilirdi… Meselâ kışta kıyamette, kanunî haklarını talep etmek için haklı eylemler yapmak zorunda kalan Tekel işçilerine verilebilir ve bu mesele tamamen halledilebilirdi! Ama bu, AKP ve Recep Tayyip tarafından tercih edilmedi!

Ancak bu dahi o kadar önemli değil, çünkü para meselesi bir şekilde telafi edilebilir. ‘Mala gelsin, cana gelmesin’ meselesi… Fakat bir mesele var ki o nasıl telafi edilir, hiç bilmiyorum. O da şudur: Lenin, çok basit ve fakat çok önemli bir gerçeği çok basit bir şekilde şöyle ifade ediyor: “Zincir, en zayıf halkasından kopar!”

Millet ‘zinciri’nin bütün halkaları sanki çok çok güçlüymüş gibi bu referandumla bir halkası daha zayıflatıldı… Millet ‘zinciri’mizin bir halkası yıllarca süren sağ-sol çekişmesiyle, bir halkası asırlardır devam eden Sünni-Alevi sürtüşmesiyle, bir halkası on yıllardan beri gelen laik-antilaik gerginliğiyle ve bir halkası en az çeyrek asırdır var olan Türk-Kürt mücadelesiyle iyice zayıflamamış gibi bu referandum bir halkayı daha evet-hayır meselesiyle iyice zayıflattı! İşte bu, milletimizin en büyük zararı olmuştur!

Korkarım ki millet zinciri kolayca kopacak hale gelmiştir. Allah encamımızı hayr eyleye!

Ha bir de CHP ve MHP var!

Referandum sonuçları CHP ve MHP için ne anlama geliyor? CHP ve MHP referandumdan kârlı mı, zararlı mı çıktılar?

Ben, CHP ve MHP’nin bu referandumdan satrançtaki ‘pat durumu’na benzer bir şekilde çıktıklarına inanıyorum. Yani ne kâr ne de zarar… Gene de satranç bilmeyen kimseler için özetleyeyim: Pat, satrançta bir oyuncunun oyun sırası geldiği halde kurallara uygun hiçbir hamle yapamadığı, ancak karşı taraf şah çekmediği için oyunu da kaybetmediği durumdur. Pat durumunda oyun beraberlikle sonuçlanır.

Yani CHP ve MHP, hayır oranının yüzde 31’den yüzde 42’ye yükselmiş olmasından ötürü Milli Piyango’dan teselli ikramiyesi kazanmış kimseler gibi partililerini/taraftarlarını teselli edebilirler… Ben olsam, böyle yapardım.

M. Metin KAPLAN

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,10 M - Bugn : 19800

ulkucudunya@ulkucudunya.com