« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

12 Kas

2006

BAHÇELİ’NİN BAŞKA BİR GÜNÂHI

12 Kasım 2006

Devlet Bahçeli’nin siyasî/ideolojik günâhları saymakla bitmez… Ama zaman çok kısa olduğu için, en önemlilerini yazmakla iktifa etmek zorundayım… Ben de, öyle yapıyorum… Ve her yazımda, sadece bir günâhını yazmaya özen gösteriyorum. Aksi halde, hepsi bir birine karışır ve hepsi de güme gider.

MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin, 1999 Genel Seçimleri’nden sonraki üçüncü icraatı, bildiğiniz gibi parti üyeliklerini sıfırlamak oldu… Tabii evvelâ, Şevkat Çetin’i teşkilâttan sorumlu genel başkan yardımcısı olarak atadı, sonra da “üyeliklerin güncelleştirilmesi”ni gerekçe/bahâne göstererek, MHP’nin bütün üyelerini sildi… Peşinden de yeni üye kaydını açtı… Ama üye sayısını dört yüz (400) ile sınırlı tutarak… Devlet Bahçeli, bunu, herhalde “kendisinden çok şey öğrendim” dediği, Bülent Ecevit’ten öğrenmişti… Çünkü bu, DSP’de, Parti kurulduğundan beri uygulanıyordu.

“Üyeliklerin güncelleştirilmesi”, hatırlayacaksınız, bütün MHP teşkilâtlarında büyük sıkıntılara sebep olmuştu. Çünkü üye yazılmak isteyenlerden, kim ve neci olduğuna bakılmaksızın, kendisine iki üye kefil bulması isteniyordu… Meselâ, “üyelik güncelleştirilmesi” başlamadan önce il veya ilçe başkanı olanlardan, hatta halihazırda milletvekili olan kişilerden bile, üyeliklerinin kabul edilmesi için, iki üyeyi kefil yapmaları bekleniyordu… Bunda ne var ki, diyebilirsiniz, ama “Vehbi’nin kerrâkesi” öyle değil… Hiç kimse üye olmadığına göre, kimi kefil gösterebilirsiniz? O zaman da, iş üye “yazım komisyonu”nun insafına kalmış olmaz mı? Nitekim komisyonlar, bu takdir yetkilerini, daha çok istediklerini üye yazmak, istemedikleriniyse yazmamak şeklinde kullanmadılar mı?

Lâfı fazla uzatmayayım: MHP’nin üye sayısı bir anda (14 Şubat 2000 ile 15 Mart 2000 tarihleri arasında), otuzda bire düştü… Meselâ Bursa’nın Osmangazi ilçesinde yirmi beş bin kadar olan azâ sayısı, dört yüze indi… Halbuki, rahmetli Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ, “Üyelik nikâha benzer, azâ, bu yüzden mutlaka partisine rey verir… Mümkün olduğunca çok kişiyi üye yapın!” derdi. Ama sayın Devlet Bahçeli için, merhum Başbuğun bu talimât gibi tavsiyesinin, hiçbir ehemmiyeti yoktu. Onun için, Bülent Ecevit’in uygulamasını örnek almak daha önemliydi.

Devlet Bahçeli ile MHP Genel Merkezi’nin yaptığı bu iş/işlem hiç mantıklı olmadığı gibi, intihâr gibi bir şeydi… Saçmaydı; çünkü, oyunu % 8,4’ten % 18’e çıkaran bir parti’nin bunu yapmasının, çok önemli sebeplerinin olması lâzımdı, ama böyle bir tek sebep bile yoktu… İntihârdı; çünkü, Milliyetçi Hareket Partisi’ni en çok rey alan ikinci parti durumuna getiren üyelerle teşkilâtlar, ödüllendirilmeleri gerekirken, adetâ cezalandırılıyorlardı.

Oysa, görevden alınan yahut üyelikleri silinen bu ülkücüler; aileleri ile çoluk çocuklarını ihmal etmek pahasına, gece-gündüz demeden, sıcak-soğuk demeden, ev ev, kapı kapı dolaşarak oy toplamak suretiyle, bu seçim zaferini istihsal etmişlerdi… O sebeple bu ülkücülerin, üyeliklerinin silinmesini, ceza olarak algılamalarından daha doğal ne olabilir ki?

Böyle bir şey, herhalde, Türk demokrasi tarihinde hiç olmamıştır… Bildiğim kadarıyla; iktidar olan partilerden hiçbiri böyle bir uygulamaya gitmedi; ne DP, ne AP, ne CHP, ne ANAP, ne de AKP böyle bir uygulama yapmadı… Yapsaydılar, eminim ki, ikinci seçimde onlar da Devlet Bahçeli’nin düştüğü duruma düşerler; kendileri de partileri de TBMM’ye giremezdi.

Peki, Devlet Bahçeli bunu neden yaptı?

Bu sorunun cevabını, insanların aklından geçenleri deşifre eden bir makine keşfedilmediğine göre, tam olarak bilmek mümkün değil… Ancak tekrar tekrar söylediği bir cümlenin anlamına bakarak, kuvvetli bir tahminde bulunmak mümkün… Devlet Bahçeli, birçok konuşmasında “MHP’yi merkeze çekerek, kitle partisi yapacağız” dedi, işte işin sırrı, burada.

Dünyadaki en önemli ve tanınmış siyaset sosyologlarından biri Fransız, M. Duverger’dir. Bunu zaten bilirsiniz… Maurice Duverger’in, bildiğim kadar Türkçe’ye tercüme edilmiş üç kitabı var. Bunlardan birinin adı; Siyasî Partiler… Bu kitabında M. Duverger, meâlen, iki tür siyasî parti vardır; biri kadro partileri, diğeri ise kütle partileridir, diyor… -Ama burada bir incelik var, konu ile direkt alâkalı değil ama, bunu eğer zikretmezsem, konuyu bilenler benim bu inceliği bilmediğimi sanabilirler. Bunu, istemiyorum- Türkiye’de, kadro partileri yahut ideolojik/doktriner partiler diye vasıflandırılan partilere, M. Duverger kütle partileri; kitle partileri diye, nitelendirilenlere ise, kadro partileri diyor… Yani kavramları ya biz Türkiye’de yahut M. Duverger Fransa’da tam aksi şekilde isimlendiriyor… Bunu da, küçücük bir not olarak, aktarmış olayım.

Demek ki, dünyada iki çeşit parti var ve MHP de, bilindiği gibi, 18 Nisan 1999 tarihine kadar, ideolojik/ doktriner bir partiydi… Türk Milliyetçiliğini ideoloji yapmış bir partiydi… Ülkücü bir partiydi…Fakat Devlet Bahçeli’nin, “üye güncelleştirme” operasyonu sonunda, kendisinin de açık seçik olarak ifade ettiği gibi, kitle partisi yapıldı… Bunu, bir, yeniden üye yazılmayan insanların durumları ile yeni üye yazılan kişilerin vaziyetlerine bakınca, iki, Devlet Bahçeli’nin zamanında, MHP teşkilâtlarının teslim edildiği şahıslara bakınca, rahatça görmek mümkündür… Tabii bir de, 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri’nin sonuçlarını yorumlarken söylediği şu söz var: “Ülkücüler bize rey vermediler!”

Bu söz, meseleyi daha açık bir hâle getiriyor. Ne diyor Devlet Bahçeli, “Ülkücüler bize rey vermediler!” Dikkat edin, Ülküdaşlarım bize rey vermedi demiyor… Bu, ne demek? Bu, niye bu kadar önemli? Çünkü bu, Devlet Bahçeli’nin kendisini ülkücü saymadığını gösteriyor, bu yüzden önemli… Kaldı ki aynı sonuca, Devlet Bahçeli’nin “Ülkücüler bize rey vermediler!” cümlesine, “mefhum-u muhâlifinden” yaklaşarak da varmak mümkündür… Yani, “MHP’ye rey vermeyenler ülkücü iseler, sen nesin?” diye, sorarak da…

Kısaca, Devlet Bahçeli bilerek-isteyerek ve plânlı bir şekilde MHP’yi ideolojik/doktriner ve ülkücü bir parti olmaktan çekip çıkardı ve ANAP’tan, DYP’den, CHP’den hatta AKP’den farksız bir kitle partisine dönüştürdü… Bu, rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’e, bin beş yüz küsur ülkücü şehide, on bir bin ülkücü gaziye, milyonlarca ülkücüye, ülkücü-miliyetçiliğe ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne “ihânet” değilse, nedir? Allah aşkınıza…

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,99 M - Bugn : 17490

ulkucudunya@ulkucudunya.com