« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

16 Oca

2010

ASKERÎ DARBE OLUR MU?

16 Ocak 2010

Bu suale, hayli uzun bir zamandan beri hemen hemen herkes koro halinde ‘OLMAZ!’ diye cevap veriyor. Gerekçeleriyse malûm; ‘Artık 21. Asır’dayız, bu asırda darbe olmaz.’ Bu kimseler ayrıca, ‘Türkiye öyle böyle değil, demokrasinin standartlarını iyice yükseltti, böyle bir ülkede artık darbe yapılamaz. Halk, buna karşı çıkar… Nitekim 27 Nisan Bildirisi’ne tepkisini açık seçik ortaya koymaktan çekinmedi.’ Kaldı ki ‘AKP iktidarı, TSK’yı zapturapt altına almayı başardı. Şu olan bitene baksanıza… Ergenekon Davası’ndan sonra nasıl da hizaya geldiler.’ Ve ‘Darbe yapılsa bile, darbeciler uluslararası meşruiyet bulamazlar. Darbecileri hiçbir büyük devlet desteklemez, bu yüzden dahi bir darbe olmaz’ diyorlar.

Bu sual geçenlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de soruldu: "Artık Türkiye'de bir askerî darbe ihtimali olmadığını söyleyecek rahatlık içinde misiniz?" Abdullah Gül’ün verdiği cevap şöyleydi: "Böyle bir şey asla söz konusu değildir… Artık darbelerin uluslararası siyasî konjonktürde ve küresel ekonomide yeri yok."



Adımın darbe taraftarı olarak anılmasını istemem. Darbe taraftarı olmadığım gibi, askerî ya da sivil her türlü darbeye de karşıyım. Çünkü “En kötü demokrasi bile, en iyi darbeden daha iyidir.” Üstelik askerî darbenin ne olduğunu çok iyi biliyorum... Çok şükür, hafızam henüz yerinde… Hem okuyarak/araştırarak öğrendiklerimi, hem de özellikle 12 Mart ve 12 Eylül’de yaşadıklarımı unutmuş değilim… Ancak bir askerî darbe ihtimalinin hâlâ mevcut olduğuna inanıyorum!



‘Ama ABD, AKP iktidarını destekliyor ve ABD’nin desteklemediği bir darbeyi hiç kimse yapamaz… Yapsa da ayakta/hayatta kalamaz.’



Doğrudur! Uluslararası sistem ve özellikle de ABD desteklemedikçe Türkiye’de bir darbe yapılamaz! Ancak ya ABD destek verirse, o zaman da yapılmaz/yapılamaz mı?



‘ O zaman iş başka, tabii… Ama ABD, bir darbeyi niçin desteklesin ki? AKP iktidarından memnun değil mi?’



ABD, bugün için AKP iktidarından memnun görünüyor… Durum, yarın ya değişirse?



Meselâ…



ABD, önce Irak’ı işgal etti. Yer altı ve üstü kaynaklarını ele geçirdi… Peşinden Afganistan’ı işgal etti. Afyon dâhil bütün kaynaklarını sömürmeye başladı. Sömürmeye devam ediyor… Ve sırf elindeki nükleer silâhlardan ötürü, Pakistan’ı sıkıştırdıkça sıkıştırıyor. Pakistan, neredeyse parçalanmak üzere… ABD, son olarak kendilerinin meydana getirdiği kaostan faydalanarak, Yemen’e müdahil oldu. Yemen’de hiç olmazsa belli bazı üsler kuracak ve buralara yerleşecek… Bütün bunların, ne anlama geldiğini biliyor musunuz?



Dünya haritasına bilinçli bir gözle bakmadıkça, bunu anlayamazsınız… Bu yüzden, bunların ne demek olduğunu ben arz edeyim.



ABD, hem Afrika’yı da kontrol edecek şekilde Asya’yı işgal ediyor ve bu suretle Çin’i ve Rusya’yı belli sınırlar içine hapsetmeye çalışıyor, hem de İran’ı üç tarafından kuşatmış oluyor!



‘İyi de Yemen’in İran’ın kuşatılması işinde ne rolü olabilir ki? Yemen nire, İran nire?”



Yemen’in haritadaki konumunu gözünüzün önüne getirin… Yemen, hem Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı’nı hem de Basra Körfezi’ni kontrol eden bir mevkidedir. Ve Basra Körfezi, İran’ın en önemli dış ticaret kapısıdır. Dolayısıyla Yemen’i kontrol etmeye başlayan ABD, İran’ın nefes borusunu sıkma imkânını eline geçirmiş demektir.



‘Tamam da bütün bunların, Türkiye’deki darbe konusuyla ne ilgisi var?’



Olmaz olur mu, elbette alâkası var! Arz edeyim.



İran, 1979’dan beri yani Şahı devirip de Humeyni idareye el koyduğundan bu yana ABD’nin en önemli hedeflerinden biridir... Biliyorsunuz ABD, Irak’ı sırf bu yüzden İran’a saldırtmıştı. Ancak beklediği neticeyi alamadı... ABD, şimdi şansını bir kere daha denemek ve İran’dan hem rejim değişikliğinin hem de Tahran Büyükelçiliği’nin işgal edilmesinin intikamını almak istiyor. Tabii ki bu arada İran petrolleri ile doğal gaz kaynaklarının ABD’nin iştahını kabartan başka bir faktör olduğunu da unutmamak lâzım.



Kısacası ABD, İran’a saldırmak istiyor. Ancak bunu tek başına yapamayacağını da çok iyi biliyor… Çünkü İran nevzuhur bir devlet değildir. Tarihi ve köklü gelenekleri olan ve savaş tecrübesi bulunan silâhlı kuvvetlere sahip olan güçlü bir millî devlettir. Ve daha da önemlisi 1979’dan beri ABD-İsrail ve emperyalizm karşıtı ve bir nesil yetiştirmiştir. O günden buyana kapıları kapalı olduğu için de ABD, İran’a bir türlü sirayet edememiştir.



İşin özü şu ki ABD, İran’a saldırmak için Türkiye’ye muhtaç! ABD’nin hem Türk askerine hem de Azeri Türklerin desteğine ihtiyacı var! Türk askeri ABD için İran’la savaşacak, Azeri Türkleri ise Kürtlerin Irak’ta oynadığı rolü İran’da oynayacaklar… ABD, Türkiye’ye bunun için muhtaçtır!



Şimdi… ABD, gelse ve Recep Tayyip’e; ‘gel, beraberce İran’a saldıralım’ dese… Recep Tayyip ne cevap verir? Hayır, demek zorunda kalır, çünkü bunu tabanına izah edemez ve daha da önemlisi TSK, buna karşı çıkar.



Bu, doğru mu? ‘Doğru!’



Peki ABD, bu yüzden Recep Tayyip’i defterden siler mi? ‘Siler!’



Bir soru daha, Recep Tayyip hayır cevabı vermek zorunda kaldığı için, ABD İran’a saldırmaktan vazgeçer mi? ‘Hayır!’



Peki ne yapar? ‘Askerleri devreye sokmaya çalışır!’



Genelkurmay, buna evet mi hayır mı der? ‘Büyük ihtimal hayır der!’



ABD, vazgeçer mi? ‘Geçmez!’



Ne yapar? ‘Herhalde Genelkurmay’ı da devre dışı bırakarak, işini başka askerlerle kotarmaya çalışır!’



Böyle askerler bulabilir mi? ‘Bilmem…’ Bence bulabilir, nitekim 27 Mayıs’ta birtakım kifayetsiz muhterisleri İngiltere bulabilmişti.



Peki bu askerler, ABD’den ne isterler? ‘Türkiye’yi isterler!’



ABD, bunu kabul eder mi? ‘Elbette eder! Çünkü ABD için Türk halkı değil, millî menfaatleri önemlidir.’



O halde? ‘Teorik olarak, Türkiye’de her zaman bir askerî darbe tehlikesi vardır!’



Bu senaryoya yanlış diyen, bir adım ileri çıksın!

M. Metin KAPLAN

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,10 M - Bugn : 18710

ulkucudunya@ulkucudunya.com