« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

01 Kas

2006

PKK’YA YENİLDİK!

01 Kasım 2006

Evet, evet yanlış okumadınız; biz PKK’ya yenildik… Ama, dikkat ettiniz ise, burada bir incelik var; PKK bizi yenmedi, biz PKK’ya yenildik… Bizim yenilmemizle, PKK’nın bizi yenmesinin arasında ne fark var ki, sonuç aynı değil mi, diyebilirsiniz… Netice aynı ama, bu ikisinin arasında çok fark var, çok büyük fark var.

PKK bizi yenmiş olsaydı, bu, PKK’nın bizden daha güçlü, bizden daha savaşçı, bizden daha büyük, bizden daha teşkilâtlı, bizden daha organize, bizden daha inançlı, bizden daha idealist, bizden daha iyi sevk ve idare edildiği anlamlarına gelirdi. -Oysa bunların hiçbiri doğru değil!- Bizim PKK’ya yenilmemiz ise, bizim kötü idare edildiğimiz, bizim kaliteli olmayan adamlar tarafından yönetildiğimiz, bizim bir isyanı bastırmak üzere organize olmasını bilemediğimiz, bizim mevcut gücümüzü kullanmasını bilmediğimiz, bizim iyi motive edilmediğimiz, bizim emperyalistlerin dümen suyunda giden kişilerce sevk ve idare edildiğimiz ve bu sebeplerle mağlup olduğumuz anlamlarına gelir.

PKK’ya yenildiğimiz hükmüne nereden vardın, yahut bunu şimdi söylemek de neden icap etti ki, derseniz… Bunun bir çok sebebi var, istersem hepsini tek tek sayabilirim, ama ben, sadece bir tanesini söyleyeceğim:

Televizyon seyrediyorsanız eğer, siz de görmüşsünüzdür… Geçen gün sosyal haklarının düzeltilmesini isteyen gazilerimiz, -PKK isyanını bastırmakla görevli güvenlik güçlerimizden bu mücadele esnasında yaralanmış hatta sakat kalmış olan gazilerimiz-, Ankara’da bir miting ve yürüyüş yaptılar. Televizyon kameralarına konuşan gazilerimiz, utana-sıkıla, ezile-büzüle tedavileri sırasında kendilerinden katkı payı istenmesinden şikayetler ettiler. Devletten sosyal haklarının düzeltilmesini talep ettiler.

Anladınız değil mi? PKK’ya yenildik dememin sebebini anladınız değil mi? Bir devlet ki, kendisi için yaralanan hatta sakat kalan gazilerine sahip çıkmaz, çıkamaz ve onları “sokaklara dökülmeye mecbur eder” o devlet, kim ne derse desin bal gibi yenilmiştir!

Ama biz, itiraf etmeliyim ki, şimdi yenilmedik, çok daha önce yenildik de haberimiz yok… Psikolojiye psikanaliz metodunu kazandırmış olan, ünlü Psikolog Freud diyor ki; “Psikolojik bozuklukların sebepleri çocuklukta gizlidir.” Sosyoloji ilmi ise; “Sosyal olayların, birden çok sosyal sebepleri vardır” diyor… Görüldüğü gibi, her iki ilim de bir “şey”in sebeplerini “dün” de “geçmişte” bulabileceğimize işaret ediyorlar.

Öyle ise, biz şimdi yenilmedik… Peki o halde ne zaman yenildik?

Biz, AB uyum yasaları adı altında Devleti devlet yapan yapıyı sarsan, milleti millet yapan bütünlüğü bozan kanunları çıkardığımız gün yenildik… Biz, Abdülkadir Aksu’yu İçişleri Bakanı olarak atadığımız gün yenildik… Biz, Recep Tayyip’i Başbakan yaptığımız gün yenildik… Biz, AKP’yi oylarımızla iktidar seçtiğimiz gün yenildik… Biz, TCK’dan idam cezasını kaldırdığımız gün yenildik… Biz, Apo’yu CİA’dan teslim aldığımız gün yenildik.. Biz, TBMM’de 3 Kasım 2002 tarihinde seçim yapma kararı aldığımız gün yenildik… Biz, “eve dönüş yasa”ları çıkardığımız gün yenildik… Biz, “Rahşan Affı”nı çıkardığımız gün yenildik… Biz, DSP, MHP ve ANAP koalisyonu kurulduğu gün yenildik… Biz, Devlet Bahçeli MHP’ye genel başkan seçildiği gün yenildik… Biz, Alparslan Türkeş uçmağa vardığı gün yenildik… Biz, Ahmet Taner Kışlalı, Ahmet Cem Ersever, Uğru Mumcu ve Eşref Bitlis şehit edildiği gün yenildik… Biz, Tansu Çiller Başbakan olduğu gün yenildik… Biz, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı seçildiği gün yenildik… Biz, Mehmet Kemal Ağar “terörle mücadelenin sivil genelkurmay başkanı” olarak tayin edildiği gün yenildik…

Hızla devam edersek: Biz, Eruh ve Şemdinli PKK tarafından basıldığında, Başbakan Turgut Özal PKK’yı üç buçuk eşkıya olarak nitelendirdiğinde yenildik… Biz, Turgut Özal Başbakan seçildiğinde yenildik… Biz, 12 Eylül Darbesi yapıldığında yenildik… Biz, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yaptığımız halde, Kıbrıs’ın tamamını fethetmediğimizde yenildik… Biz, 12 Mart Darbesi yapıldığında yenildik… Biz, 1963’de AET ile Ankara Antlaşmasını imzaladığımız gün yenildik… Biz, 27 Mayıs Darbesi yapıldığında yenildik… Biz, Türkiye NATO’ya katıldığında yenildik… Biz, Celal Bayar Cumhurbaşkanı seçildiğinde yenildik… Biz, DP iktidar olduğunda yenildik… Biz, İsmet İnönü 1947’de ABD ile ilk antlaşmayı yaptığında yenildik… Biz, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçildiğinde yenildik… Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk öldüğünde yenildik… Ve biz, Lozan antlaşması imzalandığı halde, Antlaşmayı ABD onaylamadığında yenilmiştik!

Uzun lâfın kısası: Biz PKK’ya, gazilerimizi meydanlara inmeye mecbur ettiğimizde değil, asıl peşpeşe bu kadar çok yanlış yaptığımızda, her yanlışı yaptığımız anda ayrı ayrı yenilmiştik… Gazilerimizin meydanlarda hak aramak zorunda kalmaları, bunun, sadece son noktasının konulması oldu.

Bir tarihî olay:

Türk Heyeti Lozan Antlaşması’nı imzalar ve salondan ayrılmak üzere ayağa kalkar… Heyet Başkanı İsmet İnönü, Yardımcısı Rıza Nur’un koluna girer ve kulağına eğilerek; “Yüz yıl vakit kazandık” der. İsmet İnönü bunu söylerken, herhalde, Türkiye’nin emperyalizm ile olan savaşının henüz neticelenmediğini ve fakat şimdilik geçici bir süre tehir edilmiş olduğunu kastediyordu.

İ. İnönü bunu nereden ve nasıl biliyordu? Lozan Antlaşmasının müzakereleri esnasında İngiltere heyeti başkanı Lord Curzon’un söylediklerinden biliyordu… Müzakereler sırasında Türk Heyeti’nin kabul etmediği bazı maddelerin yazılı olduğu kâğıdı cebine koyan Lord Curzon, İsmet İnönü’ye; “Bunları şimdilik cebime koyuyorum, ama şimdi reddettiğiniz bu maddeleri daha sonra bir bir kabul edeceksiniz” demişti… Nitekim Lord Curzon’un dediği gibi oldu, o maddeleri daha sonra hem de önce ve bilhassa İsmet İnönü hükümetleri kabul ettiler.

ABD ise, daha da acımasız ve gaddar çıktı. İmzaladığı Lozan Antlaşması’nı, Parlamentosunda bugüne kadar onaylamadı… Onaylasa ne olur, onaylamasa ne olur, diyebilirsiniz ama mesele, sizin düşündüğünüz kadar basit değil. Bilakis çok önemli!

Onaylamayınca bakın ne oluyor: 1. ABD, Türkiye Cumhuriyeti’ni resmen tanımamış oluyor. Çünkü Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşmasıdır! Osmanlı da yıkılmış olduğuna göre, Türkiye devletsiz kalmış oluyor. 2. ABD, Lozan’ı tanımamış oluyor.. O zaman I. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşma olarak, Sevr’i tanımış oluyor. 3. Bu suretle ABD, Anadolu ve Paşaeli toprakları üstünde Kürdistan’ı, Ermenistan’ı ve Pontus Rum’u kabul ettiğini tüm dünyaya ilân etmiş oluyor. 4. Başta PKK olmak üzere bölücü isyancılar bunu biliyor ve buna güvenerek hareket ediyorlar. Yani ABD, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyenlere çok büyük bir “lojistik” destek sağlamış oluyor.

Neyse kısa geçeyim: Hâl böyleyken, bütün bu tarihî gerçeklerden habersiz gâfil ve amatör idareciler, sapkın ve hain bir takım sivil veya asker bürokratların oyunlarına gelerek, hâlâ ABD’den isyancı PKK’lıları enterne etmek için işbirliği ve hatta izin istiyorlar! Ne diyeyim; “Ört ki ölem!”

PKK bizi yenmedi ama, biz, PKK’ya yenildik… Gerisi? Gerisi, hep hikâye!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,80 M - Bugn : 2183

ulkucudunya@ulkucudunya.com