« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

16 Eyl

2009

BÜLENT ARINÇ!

16 Eylül 2009

Biliyorsunuz; ben Türkiye’ye yaptıklarından ötürü, AKP’nin tüzel kişiliğinden nefret ediyorum. Ve yine ben, hiçbirini şahsen tanımam, ama AKP’nin kurucu elebaşlarından Abdullah Gül’den de Recep Tayyip’ten de hiç mi hiç hazzetmem. Niye mi? Bunun, herhalde iki sebebi var: Birincisi Ali Bakaner’i şahsen tanımış olmam… İkincisi ise Elizabeth Shelton’nun kim olduğunu ve neler yaptığını bilmemdir!

Ali Bakaner, Elizabeth Shelton ve AKP’den nefret, ne alâka?

Arz edeyim.

Ali Bakaner Akıncılar Derneği Genel Başkanıydı. Yönetim Kurulu’ndaki arkadaşlarıyla birlikte tutuklanmıştı, Bartın Özel Tip Cezaevi’nde hemen hemen iki yıl aynı koğuşta yattık. Bu süre bir insanı her şeyiyle tanımaya yeter değil mi? Yeter! Hele cezaevinde fazla bile gelir. Çünkü insan cezaevinde hiçbir rezilliğini, zaafını, eksiğini, yanlışını gizleyemez, saklayamaz. Cezaevinde insanların ruhları da karakterleri de şahsiyetleri de çırılçıplaktır.

Bu Ali Bakaner… Ne ise oruçlu oruçlu günaha girmeyeyim… Ancak şu kadarını söyleyeyim, gerisini siz anlayın -Allah affetsin- Ali Bakaner hakkında zaman zaman şöyle düşünürdüm: Eğer bu herif Müslüman ise –hâşâ- ben değilim… Eğer ben Müslüman isem –hâşâ- bu herif değil… Öyle biri yani… O kadar yani.

İşte bu Ali Bakaner, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Recep Tayyip’in Siyasî Başdanışmanı idi. Zaten daha önceden de Genel Başkanıydı; Recep Tayyip MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı iken Ali Bakaner Akıncılar Derneği Genel Başkanı idi… Ben, kimse kusura bakmasın Recep Tayyip hakkında ilk kanaatime bu Ali Bakaner’e bakarak vardım… Ne derler bilirsiniz; “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” Kaldı ki Ali Bakaner Recep Tayyip’in sadece arkadaşı değil, önce genel başkanı sonra da başdanışmanıydı.

Elizabeth Shelton’a gelince… Bu hatun ABD’li… ABD’nin önce İstanbul Başkonsolosu sonra Adana Konsolosu olarak Türkiye’de göreve yaptı… Çok üst düzey CİA ajanı.

Bu Elizabeth Shelton, Türkiye’de üç büyük operasyona imza attı: İstanbul Başkonsolosu iken Tansu Çiller’i önce Devlet Bakanı yaptırdı, sonra DYP’ye Genel Başkan seçtirdi, en sonunda da TC’ye Başbakan yaptırdı… Ve Recep Tayyip’i önce İstanbul Belediyesi’ne Başkan seçtirdi, sonra kurucu genel başkan sonunda da TC’ye Başbakan yaptırdı… Adana Konsolosu iken de Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’i öldürttü!

Çok uzadı, kısa keseyim… İşte ben, gerek Ali Bakaner ile gerekse de Elizabeth Selton ile olan bu temaslarını bildiğim için Recep Tayyip’i ta en baştan beri hiç sevmem. Hiç de güvenmem… Kadro arkadaşlarına da aynı şekilde yaklaşırım… Bunlardan bir istisna olarak sadece Bülent Arınç’a bir yakınlık ve sempati duyardım. Lütfen dikkat, ‘duyardım’ geçmiş zaman, şimdi onu da sildim.

Bülent Arınç her şeye rağmen (İnternette dolaşan bir takım yazılara bakılırsa, Bülent Arınç Menemen Olayı’nın başrol oyuncusu Derviş Vahdeti’nin torunu imiş) dürüst gelirdi bana, dümdüz ve dobra dobra konuşan bir adam gibi görünürdü. Bu hoşuma giderdi. Ama yakınlık ve sempati duymamın asıl sebebi bu dahi değil, çok daha başka bir şey… Bülent Arınç 12 Eylül döneminde rahmetli şehitlerimiz Selçuk Duracık ile Halil Esendağ’ın avukatlığını yapmış... Şehitlerimizi savunmuştu. Bundan ötürü uzaktan uzağa severdim kendisini, takdir ederdim. Hatta bu yüzden bazı hatalarını dahi görmezden, duymazdan gelirdim. Kendisine duyduğum vefa borcu, beni böyle davranmaya mecbur ederdi. Amma artık yetti!

Artık Bülent Arınç’ın, Recep Tayyip’ten de Abdullah Gül’den de hiçbir farkı kalmadı, benim için! Recep Tayyip ve Abdullah Gül ne ise Bülent Arınç da o. Hatta Bülent Arınç, Türkiye için Recep Tayyip’ten daha da zararlı, zira o Recep Tayyip’ten daha zeki, daha akıllı, daha kültürlü, daha eğitimli ve daha iyi bir hatip!

Peki, Bülent Arınç hakkındaki kanaatim niye değişti?

Arz edeyim.

Bülent Arınç, geçen gün Manisa’da AKP İl Teşkilâtı’nın iftar yemeğine katılmış ve bir konuşma yapmış. Bu konuşmada şöyle diyor: “Şimdi Kürtçe televizyonumuz bile var. Dünyanın sonu mu geldi? Nerdeyse 1 senedir TRT 6 var. Kürtçe konuşuyor. Bölündü mü Türkiye, zarar mı gördü?”

Müthiş bir mugalâta! Fevkalâde bir safsata! Böyle bir hüner ancak Bülent Arınç’ta vardır. Böylesini Recep Tayyip beceremez, o yalnızca promterden yazılı metni okuduğunda böyle şeyler söyleyebilir, irticalen konuşunca söyleyemez bunları, saçmalar bir çuval inciri de berbat eder. İnceleyin-bakın hep böyle olmuştur; Recep Tayyip ne zaman ki irticalen konuşmuştur, hep başı derde girmiştir!

Gençler ve Türkçeye tam hâkim olamayanlar için açıklamaya çalışayım, mugalâta; yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söylemektir… Başkasını yanıltmak için doğru olmadığı bilinerek yapılan istihraç-uslamlamadır… Doğru gibi görünen, gerçekte ise başkasını aldatmak ya da kıstırmak için bile bile doğru olmayarak yapılan istidlal-çıkarımdır… Safsata ise malum boş, temelsiz, asılsız sözdür.

Ne diyor Bülent Arınç? “Şimdi Kürtçe televizyonumuz bile var. Dünyanın sonu mu geldi?” Başka? “Nerdeyse 1 senedir TRT 6 var. Kürtçe konuşuyor. Bölündü mü Türkiye, zarar mı gördü?”

Müthiş bir mugalâta! Fevkalâde bir safsata! Allah’tan kork Bülent Arınç, Allah’tan! Bir devlet Kürtçe televizyon açtı diye kıyamet mi kopar? Dünyanın sonu mu gelir? Bu, nasıl bir mantık? Ama Bülent Arınç, Kürtçe televizyon açtı diye Türkiye’nin kıyameti kopar. Türkiye’nin sonu gelir! İnşallah yanılıyoruzdur, lâkin bu böyle devam ederse yaşayanlar bunu göreceklerdir!

Allah’tan kork, Bülent Arınç, Allah’tan! Bir devletin bir senede bölündüğü nerede, ne zaman görülmüş? Var mı dünyada böyle bir örnek? Bir devlet bir senede bölünür mü? Karpuz mu, bu? Osmanlı kaç senede bölündü? Osmanlının bölünmesi ve çöküşü iki asır sürmedi mi? Bizi aptal mı sanıyorsun? Öyle olmalı, bizi aptal sanmalısın yoksa bu lâfı söyleyemezdin!

Türkiye bir senede bölünmedi diye TRT 6’da yapılan Kürtçe yayın zararsız mı? Bülent Arınç, Bülent Arınç… Bunun, Türkiye’yi bölüp parçalayacağını sen de çok iyi biliyorsun, ama ne diyeyim, sen nihayet görevini yapıyorsun! AKP’yi zaten bunun için iktidar yaptılar. Şimdi karşılığını alıyorlar… TRT 6’da yapılan Kürtçe yayın, Türk milletinden devlet eli ve imkânıyla yeni bir millet yaratma operasyonudur! Ve bunun önü alınmazsa, bu eninde sonunda Türkiye’yi bölecektir! Bunu, sende çok iyi biliyorsun ve zaten TRT 6’yı da bu maksada hizmet etmesi için açtınız!

Ama size ne diyeyim? Ne diyebilirim ki? TRT 6 açıldığında ne CHP’den ne MHP’den ne de TSK’den hiçbir itiraz gelmedi ki! Şimdi güya ‘Kürt açılımı’na itiraz ediyorlar! Pöh! Atı alan Üsküdar’a geçmiş! Emin olun, TRT 6 Türkiye için Kürt açılımından daha tehlikeli, daha zararlı! Ve o zaman açılacak bir dava buna engel olabilirdi. Şimdiyse yapılabilecek hiçbir şey yok, çünkü dava açma süresi çoktan doldu. Geçmiş olsun!

M. Metin KAPLAN

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,67 M - Bugn : 9287

ulkucudunya@ulkucudunya.com