« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

09 Eyl

2009

ASLINDA NE OLUYOR? (18)

09 Eylül 2009

Evvela ‘askerî darbe’ hayalleri kuran üç beş emekli subayın yanına elli yüz AKP muhalifini ilave ederek, ‘Ergenekon Davası’nı açtılar. Bu suretle hem Doğu Perinçek, Sinan Aygün, Yalçın Küçük, Erol Manisalı ve Tuncay Özkan gibi çok önemli muhalif kişileri hem TSK, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK gibi kurumları etkisizleştirdiler. Hem de AKP’ye muhalefet yapmayı düşünen kişi ya da kurumları korkutarak sindirdiler.

Zemini ve zamanı en uygun hale getirdiklerine inandıkları anda da gizli ajandalarını uygulamaya koydular!

İşe ‘Alevi açılımı’ ile başladılar. Parti’lerindeki bazı Alevi milletvekilinin öncülüğünde toplantılar tertiplediler, yemekler verdiler. Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme kavuşturmak için konuştular, konuştular, konuştular. Toplandılar dağıldılar. Toplandılar dağıldılar. Toplandılar dağıldılar. Sonuç ne oldu?

Sahi ‘Alevi açılımı’ndan ne sonuç çıktı? Hiç!

Yalnızca hayal kırıklığı… Sadece sıkıntıların biraz daha kronikleşmesi… Toplum kesimleri arasında artan gerginlik… Hepsi bu!

Sonra Ermenistan-Türkiye millî maçını bahane ederek, ‘Ermenistan açılımı’nı gündeme getirdiler. Şovlar yaptılar, kocaman kocaman lâflar ettiler. Sonra gündemden düştü… Daha doğrusu, biz öyle sanmışız. Yoksa hâlâ gündemdeymiş.

Hem de Ermeni soykırımı yoktur demenin suç olduğu İsviçre’nin arabuluculuğunda sesiz sedasız yürütülüyormuş. Lâkin nasıl olduysa bundan haberleri olan bir grup Azerbaycan milletvekili Türkiye’ye çıkarma yapınca işler sarpa sarar gibi oldu. Recep Tayyip Azerbaycan’a gitmek ve “Yukarı Karabağ işgali son bulmadıkça Ermenistan sınır kapısı açılmayacak” demek zorunda kaldı.

Ancak parafe edilmiş olan protokol açıklandığı zaman ortaya çıktı ki yok öyle bir şey: Önce sınır kapısı açılacak, Yukarı Karabağ işgali sonra görüşülüp karara bağlanacak… “Ölme eşeğim meselesi” yani… AKP bunun aksini savunmaya çalışsa da hakikat bu!

Gene hayal kırıklığı, fakat bu, nispeten zararsız bir hayal kırıklığı değil. Aksine müthiş zararlı bir hayal kırıklığı! Hiç kimse “Yahu M. Metin Kaplan ne olacak sanki, Ermenistan Yukarı Karabağ işgaline son vermezse, biz de sınır kapısını yeniden kapatırız” demesin, bu mümkün olamaz. Çünkü sınır kapısını kapattığımız da bunu, BM Güvenlik Konseyi kararına dayanarak yapmıştık. Sınır kapsını bir kere açarsak, bir daha kapatamayız.

Ve Türkiye ile olan ilişkilerini ‘tek millet, iki devlet’ diye özetleyen Azerbaycan’ı bir daha kazanamamacasına kaybederiz… Allah aşkınıza Ermenistan ile ilişki kurmak buna değer mi? Hadi kardeşliği, milletdaşlığı bir yana bırakalım. Bu inşa edilen boru hatlarından akıtacağınız petrol ya da doğal gazı nereden, nasıl temin edeceksiniz?

Tam Ermenistan ile bu ilişkiler gündeme gelecek ve ortalık karışacak gibi olunca birden ve aniden bir ‘Kürt açılımı’ gündeme getirildi. Akan kan ve gözyaşı duracak ve barış sağlanacakmış! Gerekçe bu. Tartışmalar başladı. Hakaretler, tehditler havalarda uçuştu. Medyaya müthiş malzeme çıktı. Yayınlar, canlı yayınlar yapıldı. Yapılmaya devam ediyor. O kadar ki bir televizyon kanalı konuyu çocuklara bile tartıştırdı. Olmadık lâflar edildi. Söylenmedik sözler söylendi. Kutsallar ayaklar altına alındı. Ortalık toz duman oldu. PKK’nın yirmi beş yılda yapamadığı tahribat, bu bir aylık sürede yapıldı. Ancak CHP, MHP ve TSK öyle bir direndi ki dağ fare doğurdu!

Sonuç sıfır!

İnanmazsanız nereden nereye gelindiğine bakalım: Cumhurbaşkanı ile başladı, önce Başbakana sonra da İçişleri Bakanı’na düştü! Önce ‘Kürt açılımı’ idi sonra ‘demokratik açılım’ oldu, en nihayet de ‘millî birlik projesi’ haline dönüştü… Ama olan oldu. Türk milletinin bağrında yeni yaralar açıldı. Eski yaralar kanatıldı. Kürtçüler biraz daha kinlendi, şuurlandı. Cesaret ve cüret kazandı. Türklerin biraz daha moralleri bozuldu.

Bitti mi? Bitmedi!

Şimdi gündeme ‘azınlıklar açılımı’ getirildi… Heybeliada Ruhban Okulu açılacak… Hem de Patrikhane’nin ekümenliği tanınarak… Üstelik Heybeliada Sonatoryumu’nun binaları ile seksen beş dönüm arazisi Fener Rum Patrikhane’sine verilerek… Hatırlayacaksınız, İstanbul İl Sağlık Müdür Vekili Uz. Dr. Mehmet Bakar bu işleme karşı çıktığı için harcanmıştı.

Ruhban Okulu niye açılıyor? Fener Rum Patriği’nin ekümenliği niçin tanınıyor? Heybeliada Sonatoryumu’nun binaları ile seksen beş dönüm arazisi Patrikhane’ye neden veriliyor?

Siz bu suallerin cevaplarını düşüne durun. Ben devam edeyim.

Sahi bütün bu açılımlar niçin yapılıyor? Aslında ne oluyor?

Çok basit… AKP suyunun ısındığını görüyor, ömrünü uzatmak için çabalıyor! Bu ‘açılım’larla hem içerden hem de özellikle dışarıdan (emperyalizmden) destek almaya gayret ediyor!

Söylemedi demeyin, 2010 yılında erken seçim var!

M. Metin KAPLAN

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,65 M - Bugn : 33197

ulkucudunya@ulkucudunya.com