« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

11 Mar

2009

“PANTOLON UYDURAMADIK GÖMLEK VERELİM!”

11 Mart 2009

“Next 100 Years: A Forecast for the 21'st Century” adlı kitabıyla Türkiye'de çok tartışılan ABD'li jeostratejist George Friedman; “Türkiye, hızla yükselen bir bölgesel güç olarak ya da en geniş anlamda, kökleri Anadolu'da bulunan ancak kapalı bir devre içinde politik, ekonomik ve askerî güç plânları yapan muazzam stratejik güce sahip bölgesel bir hegemonun yaratılması sürecinin başlarındaki bir ülke olarak görülmelidir” diyor.

Ve ekliyor:

“Daha geniş bir bakış açısından bakıldığında üç şeyin gerçekleştiği söylenebilir: Birincisi, Yugoslavya'nın çöküşü Türkiye'yi geleneksel çıkarlara sahip olduğu bir bölgeye doğru çekti. İkincisi, Rusya'daki gücün çöküşü ve yeniden doğuşu Türkiye'nin kuzeye Kafkaslara bakmasına neden oldu. Nihayet, Arap dünyasında yaşanan kaos, Türkiye'yi güneye doğru çekti. Türkiye'nin davranışları üzerindeki Avrupa ve ABD kısıtlamaları, Batı stratejisinin sonuçları nedeniyle dramatik biçimde eridi. Türkiye, Birleşik Devletler ve Avrupa'nın Türkiye'nin çıkarları karşısında ya etkisiz ya da düşmanca tutum almasıyla birlikte bu bölgelere düzen getirme ihtiyacında olduğuna inanıyor.”

“2020'de Rusya ve Çin'in zayıflaması iki ülkenin sınırlarını savunmasız hale getirir. Avrasya, Türkiye'nin de dahil olduğu komşu ülkeler tarafından avlanma cennetine dönüşür. Japonya, Rusya'nın doğu kıyılarına ve Çin'in doğusuna gözünü diker. Avrupa'daki Fransız-Alman üstünlüğü yerini Polonya liderliğinde Doğu Avrupa ülkelerinin üstünlüğüne bırakır. Fransa ve Almanya'nın Polonya'nın istilacı ruhuna karşı küçük Baltık ülkelerini savunmakta çekimser davranması, NATO'yu pratik olarak bitirir.”

“Bugün dünyanın en büyük 17'nci ekonomisi olan Türkiye 2020'de 10'uncu sıraya yükselir. Rusya'nın çöküşüyle birlikte hem Avrasya'nın hem de Arap dünyasının en güçlü aktörü haline gelir. 2020'ye yaklaşırken ABD'ye karşı son kozlarını kullanan Rusya'nın karıştırdığı Ortadoğu ve Balkanlar savunmasız ve güçsüz durumdadır. Bu, Türkiye için büyük fırsat doğurur. Etkisini Kafkasya'nın kuzeyine, Rusya ve Ukrayna'ya kadar ilerletir, Don ve Volga ırmaklarının arasındaki vadiye oturur, Rusya'nın tarım cennetine kurulur. Kazakistan'ı din kartını kullanarak hâkimiyeti altına alır, Orta Asya'ya iyice yerleşir. Artık Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.”

“Asıl amaç hem Karadeniz hem Akdeniz'i kontrol etmektir. Avrupa ülkelerini Boğaz'dan uzak tutmaya çalışır. Giderek büyüyen sınırlarını korumak için Balkanlar'ı da kontrol altına almak ister. Irak ve Suriye'de karmaşa vardır. Türkiye bu iki ülkeyi de kontrol altına alır. Arap Yarımadası'na kadar iner. Türkiye'nin Akdeniz rüyasını gerçekleştirecek gelişme, Mısır'daki bir iç savaş sayesinde yaşanır. Mısır'daki huzursuzluğu bastırmak için bölgeye barış gücü gönderir. Böylece oraya da yerleşir ve Süveyş Kanalı'nı kontrol altına alır. Ortadoğu'da Türkiye hâkimiyetine girmeyen iki ülke kalmıştır: İran ve İsrail. İsrail direnir ama dört bir taraftan Türkiye'yle çevrilmiş durumdadır.”

“Ortadoğu'daki bu hâkimiyetin sadece ekonomik ve askerî boyutta kalmasını yeterli görmeyen Türkiye işin içine dini de katar. Tam bir “halifelik” gibi davranır. Bu arada Osmanlı döneminin gücünü tüm dünyaya hatırlatmak istercesine başkenti de Ankara'dan İstanbul'a taşır.”

21. Asrın merkezinde Türkiye var; Yeni Osmanlı olarak, Avrasya'nın en büyük gücü olarak, Hilafet'i yeniden gündeme getirip İslam dünyasının liderliğine kurulmuş olarak, yeniden üç kıtanın hâkimi olarak, Karadeniz ve Akdeniz'i kontrol eden güç olarak, başkentini Ankara'dan İstanbul'a taşımış bir küresel aktör olarak, İsrail dahil bölgedeki bütün ülkeleri dize getirmiş bir Avrasya ve Ortadoğu İmparatorluğu olarak… George Friedman’ın söylediklerinin özeti budur… Ne kadar güzel, hatta muhteşem değil mi? Böyle bir rüyayı hayra yormamak mümkün mü? Böyle bir sonuca sevinmeyen bir Müslüman Türk olabilir mi?

Olabilir! Ben varım! Çünkü bu tam bir “Pantolon uyduramadık, gömlek verelim” hikâyesidir.

‘Yahu M. Metin Kaplan, sen de artık çok oldun, her şeye menfi yaklaşıyorsun. Bırak bu paranoyayı!’ demeyin… Bu, eski hikâyenin yeni versiyonudur, yersek yutturacaklar... Asla yutmamalıyız!

Nerden mi biliyorum, bunu? Kendi söylediklerinden! Bakın, aynı adamlardan biri olan Prof. Dr. Dimitri Kitsikis (Ünlü bir Türkolog. Ottawa Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler ve Jeopolitik Profesörü, Royal Society of Canada’da Akademi üyesi… Bir dönem Yunanistan Başbakanı Konstantinos Karamanlis’in bir dönem de Turgut Özal’ın danışmanlığını yaptı) daha önce (2006) Faruk Arslan’a verdiği mülakatta ne diyordu:

“ABD, Türkiye ve Yunanistan’ın etkisi azaltılmış genişletilmiş bir konfederasyon plânlıyor. Bu oluşuma Kürt devleti, Gürcistan, Ermenistan ve İsrail Ortadoğu’dan katılacaklar. Batıda ise Balkan devletleri Arnavutluk ve Makedonya dahil olacak. Osmanlı imparatorluğu yeni modern bir formatta canlanacak. Ottawa’nın Kanada’nın başkenti olduğu gibi İstanbul Konfederasyonun başkenti olacak. Türkçe ve Yunanca, konfederasyonun iki resmi dili olarak belirlenecek. Diğer bağlı devletler kendi dilleri Arnavutça, Makedonca, Kürtçe, Ermenice, Gürcüce, Arapça ve İbranice kullanmaya devam edecekler. Alevilik ve Ortodoksluk iki ana din olarak İstanbul’da oturacak sultanın koruması, garantisi altında olacak. Osmanlı’da Bektaşi Alevi, Ortodoks üyeleri dinamikti, bu sosyal olgu bugünde kaybolmadı. Türk ve Yunan Konfederasyonu (Osmanlı İmparatorluğu’nu kastediyor M. M. K) geçmişte başarılı oldu, tekrar kurulursa bugünkü Kanada federasyonu gibi başarılı olabilir.”

Gördünüz mü? Ne olacakmış? Türk-Yunan Konfederasyonu kurulacakmış! Hah! Yedik sanki… Olmaz a, diyelim ki gerçekten bu olacak buna razı olmak mümkün mü? Değil!

Çünkü bu güya lokma ile birlikte, farkındaysanız bize Kürt devletini de yutturuyorlar… Asıl mesele de o zaten; Türkiye’yi Irak’ın kuzeyinde kurulan Kürt devletine bir şekilde razı etmek!

Gerisi? Gerisi hep hikâye!



Asıl mesele; BOP’u gerçekleştirmek… Yani tüm Ortadoğu’yu, Balkanları, Kafkasya’yı ve hatta Asya’nın tamamını ele geçirmek! BOP olarak gerçekleştiremedikleri projeyi, Türkiye’ye şimdi farklı bir isimle ‘Yeni Osmanlı İmparatorluğu’ adı altında kabul ettirmeye çalışıyorlar. Koskocaman adamlar da bunu yutuyorlar! Bir seviniyorlar, bir heyecanlanıyorlar bunu öven bir yazılar döşeniyorlar ki sormayın gitsin!



Herkes yutar, ama Ülkücü yutmaz! Alın Yeni Osmanlı İmparatorluğunuzu, başınıza çalın! Bize Türkiye Cumhuriyeti Devleti yeter!

M. Metin Kaplan

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,65 M - Bugn : 30359

ulkucudunya@ulkucudunya.com