« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

04 Mar

2009

ŞOV OLDUĞUNA, ŞİMDİ İNANDINIZ MI?

04 Mart 2009

‘MÜTHİŞ ŞOV’ başlıklı bir yazı yazarak, Recep Tayyip’in Davos’ta yaptığının büyük bir şov olduğunu belirtmiştim, ancak birçok okuyucu bu tezime karşı çıkmıştı. Özellikle bir arkadaş, iyice coşmuş ve benim için demediğini bırakmamıştı… Ancak biz bu görüşlere dahi saygı göstererek, okuyucu yorumunu aynen yayınlamıştık… İsteyen ilgili yazıya da yoruma da bakabilir.
Zaman en iyi ilâçtır derler ya ne kadar doğru olduğunu hep birlikte bir kere daha gördük. (Türk Milleti büyük bir millet! Bunda zerre kadar şüphe yok. Kuşku duyan, Allah korusun çarpılır!) Müstear isimli okuyucunun yazdığı yorum, canımı hayli acıtmış idi çünkü yazılanların hiçbiri doğru değildi. Ancak bu güne kadar sesimi çıkarmadım… Gerçeğin meydana çıkmasını bekledim... Hakikat nihayet ayan beyan ortaya çıktı... Şimdi söz sırası benim.
O yazıda, “Tabiidir ki Recep Tayyip’in samimi olup olmadığını ben bilemem, bunu, ancak bir kendisi bir de Allah bilir… Ama ben de mantık yürüterek, kıyas yaparak samimi mi değil mi diye bir tahminde bulunabilirim… Ben, samimi olmadığını tahmin ediyorum. Çünkü Recep Tayyip eğer samimi olsaydı, BOP Eşbaşkanlığı’ndan istifa eder veya ABD’li Yahudilerin teşkilâtı AJC’nin kendisine verdiği madalyayı iade ederdi ki bunlar, çok daha anlamlı ve etkili protestolar olurdu!” demiştim.
Tahminim doğruymuş, (çok şükür)… Çünkü Recep Tayyip amiyane tabirle anında kıvırdı: Daha Panel’in yapıldığı salondan ayrılır ayrılmaz, “Benim hareketim, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e değil, paneli yöneten moderatöre idi” dedi… Ancak bu doğru değildi… Doğru olamaz da…
Allah aşkınıza siz söyleyin; “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” sözü moderatöre mi yoksa İsrail Cumhurbaşkanına mı söylenmişti? Tabi ki Şimon Peres’e! E o zaman niye “Hareketim İsrail Cumhurbaşkanına değil, moderatöre idi” diyor? Bu, kıvırmak değilse nedir? Bu, bir.
İki. Recep Tayyip’in bu hareketinden sonra, İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı, Türk iç ve dış politikasını âdeta rezil ve rüsvay eden bir beyanat verdiği zaman -ki o sözler öyle ipe sapa gelmez ve acımasız iftiralar ki bunları burada tekrarlamayı zararlı bulduğum için yazmıyorum- ne Recep Tayyip, ne Bakanlarından biri ne de Dışişleri Bakanlığı yetkilileri hiçbir cevap vermedi veya veremedi… (Sadece ve yalnızca AKP’nin hiç mi hiç hazzetmediği TSK, çok sert bir açıklama yaptı). İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı’nın beyanatına niçin hiçbir siyasetçi veya sivil bürokrat cevap vermedi? Bunlar Recep Tayyip’in yaptığı “hareketi” tasvip mi etmiyorlardı, yoksa Recep Tayyip dahil hepsi de yapılan “hareket”ten pişman mı olmuşlardı? O “hareket” doğru idiyse niçin tasvip etmiyorlar ve/veya pişman oluyorlar?
Üç. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik üç gün evvel bütün okul müdürlüklerine bir genelge yayınlayarak “İsrail mallarına boykot uygulanmasına karşı tedbir alınmasını” istedi… Ey AKP’liler söyleyin Allah aşkınıza, “Bu ne perhiz, ne lahana turşusu?”
İsrail mallarına karşı yapılan bu boykot -ki böyle bir şey yok aslında- Milli Eğitim Bakanı’nı ne ilgilendiriyor? Milli Eğitim Bakanı, Sanayi ve Ticaret bakanına vekâlet mi ediyor? Böyle işler Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın görev alanında değil mi? Böyle olduğu halde Milli Eğitim Bakanı bu işe niçin karışıyor?
Üstelik Filistin’e karşı yürütülen saldırılar İsrail mallarına verdiğimiz paralarla finanse edilmiyor mu? Ediliyor! Öyle ise Milli Eğitim Bakanı bu boykota neden karşı çıkıyor? Milli Eğitim Bakanı; Filistinli çocukların, kadınların, yaşlıların ve sivillerin öldürülmelerini mi istiyor? Bundan memnun ve mutlu mu oluyor?
Yoksa –haddi ve hakkı değil ama- Milli Eğitim Bakanı, Recep Tayyip’in İsrail Cumhurbaşkanına çektiği “hareketi” yanlış mı buluyor? Recep Tayyip böyle bir “hareket” çekmemeliydi demek mi istiyor? Yahut Recep Tayyip’in çektiği bu “hareketin” Türkiye’ye zarar verdiğini mi düşünüyor? Bu zararı, en aza indirmeye mi çalışıyor?
Hiç biri, hiç biri, hiç biri değil!
Öyle ise ne?
Recep Tayyip’in İsrail Cumhurbaşkanı’na çektiği “hareket” Genel Mahalli Seçimler’ dönük ve yönelik baştan sona bir şov, hem de en büyüklerinden… Fakat İsrail bunu kabul etmedi, etmiyor… O yüzden bozulması muhtemel ilişkiler düzeltilmeye çalışılıyor! “Yanlış anlamayın; bizim İsrail Cumhurbaşkanıyla da İsrail’le de Yahudilerle de Musevilerle de bir meselemiz yoktur, biz Filistinlileri Gazze’lileri falan da düşünüyor değiliz, biz yalnızca seçimleri kazanmaya çalışıyoruz” denmek isteniyor!
Hep biz özür dileyecek değiliz a, Selçuk Türkkolu(!) isimli okuyucudan bir özür bekliyorum.
M. Metin Kaplan

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,68 M - Bugn : 21718

ulkucudunya@ulkucudunya.com