« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

09 Tem

2008

ASLINDA NE OLUYOR? (12)

09 Temmuz 2008

Türkiye, ne yazık ki özellikle aşağı yukarı iki yıldır bir kaos içinde yaşıyor!

Türkiye’de; asker ile sivil, devlet ile millet, cumhuriyet ile demokrasi, laikler ile dinciler, yargı ile yürütme, iktidar ile muhalefet, İstanbul ile Anadolu, merkez ile çevre arasında alabildiğine bir mücadele hatta savaş varmış gibi görünüyor ve bu kaosa sebep oluyor … “Görünüyor” kelimesini bilinçli olarak kullandım, çünkü bu mücadelenin çoğu taraftarları, bunu, böyle bilseler ve mücadeleyi bu inançla yürütseler dahi meselenin aslı böyle değil. Aslında mücadele/savaş, Türkiye’de Sabetaycılarla İttihatçılar; Dünya’da ise Küresel Sermaye ile Ulus Devletler arasında oluyor.

Bu kaos; Türkiye’yi seven, Türkiye’yi korumak, Türkiye’yi yükseltmek ve Türkiye’yi yüceltmek için bütün fedakârlıkları yapmış ve gerekirse tekrar yapacak olan biz Türk Milliyetçilerini alabildiğine üzüyor, hatta kahrediyor! Çünkü bu süreç, böyle devam ederse Allah korusun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çöküşüyle sonuçlanabilir ve bu da Devlet’siz kalan Türk Milleti’ni, emperyalizm karşısında çok daha savunmasız bırakır.

Kim ne derse desin, bu acı ve fakat gerçek bir realitedir!

Peki, aslında ne oluyor?

Dünya’da uzun yıllardan bu yana sessiz sedasız devam eden “Küresel Sermaye” ile “Ulus Devletler” arasındaki mücadele, 11 Eylül Olayı’nın ardından açık bir savaş haline geldi. Her iki taraf ellerinde bulunan bütün askerlerle silâhları ve hatta tüm güçlerini cepheye sürdüler… O gün bu gündür, bu savaş devam ediyor… Afganistan’la Irak’ın işgal edilmeleri ve buralarda devam eden kanlı mücadele, bu savaşın görünen yüzüdür.

Bir tarafta ABD, Rusya, Çin, Hindistan, Fransa, Almanya ve bazı diğer “Ulus Devletler”, diğer tarafta BM’de, AB’de ve bunlara bağlı Dünya Bankası ve İMF gibi kurum ve kuruluşlarda yuvalanmış olan “Küresel Sermaye” birbirlerinin gırtlağına sarılmış; diğerini öldürmeye, olmazsa kayıtsız ve şartsız teslim almaya zorluyorlar… Ancak bu savaş, birbirlerinden daha çok mazlum milletlere zarar veriyor; ölenler, yaralananlar, sakat kalanlar, yer altı ve yer üstü zenginliklerini, hürriyetleri ve istiklâllerini kaybedenler hep bu mazlum milletler ve bunların olan bitenden habersiz vatandaşlarıdır…

“Küresel Sermaye”, tüm “Ulus Devletleri” yıkarak, dünyayı şehir devletlerinden meydana gelen, sonsuz ve kendi açısından sorunsuz bir pazar ve hammadde kaynağı haline dönüştürmeye; “Ulus Devletler” ise hem mevcudiyetlerini korumaya ve hem de pazar ve hammadde kaynaklarından pay almaya çalışıyorlar.

Her iki “taraf” da, dünyanın her yerinde, bütün devletlerin vatandaşlarıyla kurum ve kuruluşlarından kendilerine yandaşlar ve işbirlikçiler devşirmişler, bunları, kendi amaçları için kullanıyorlar… Kendileri sütre arkasına gizlenmiş, bu yandaşlar ile işbirlikçileri dövüştürüyor ve bu suretle savaşı kazanmaya çabalıyorlar.

Türkiye’deki kaos, bir yanıyla “Küresel Sermaye” ile “Ulus Devletlerin” aralarındaki savaşın Anadolu ve Paşaeli coğrafyasına yansımasının sonucudur… Bir yanıyla dedim, çünkü Türkiye’deki mevcut kaos sırf bundan kaynaklanmıyor, bunda bir önemli sebep de “düzen”in kendi içinde taraf seçme konusundaki tartışma ve farklı tercihleridir.

Türkiye’yi, elli yıl boyunca birlikte ve uyum içinde yönetmiş olan Sabetaycılarla İttihatçılar, en az iki yıldır aralarındaki ittifakı/ortaklığı bozup, birbirlerinden ayrıldılar. Çünkü Sabetaycılar “Küresel Sermaye” ile İttihatçılar ise “Ulus Devletler” ile işbirliği yapmayı hem ideolojileri için hem de menfaatleri için daha uygun buldular… Üstelik Sabetaycılar ile İttihatçılar arasındaki söz konusu ortaklık bozulurken, her iki “grubun” iç bütünlükleri de bozuldu… Bu sonuç her iki “grup”tan bazı kimselerin, hem “grubun” taraf seçimi tercihini doğru bulmadıkları için itirazlarını sesli olarak ortaya koymaları ve hem de çeşitli istihbarat örgütlerinin teşvik, tahrik ve yönlendirmesine maruz kalmalarından meydana gelmiştir.

Bu son analizimi uçuk bulanlar olabilir, fikirlerini saygıyla karşılarım ancak bu kişilere, siyasî partilerle medyaya görerek bakmalarını tavsiye ederim… İsimler zikrederek gereksiz bir polemik başlatmak istemiyorum, ama, bu tavsiyemi tutarlar ise Dünya Görüşleri sebebiyle “Ulus Devletler” ile birlikte olmaları beklenen bazı siyasî partilerle siyasetçilerin, medya gruplarıyla gazetecilerin “Küresel Sermaye” ile birlikte hareket ettiklerini; veya “Küresel Sermaye” ile birlikte hareket etmeleri beklenen siyasî partilerle siyasetçilerin, medya gruplarıyla gazetecilerin “Ulus Devletler” ile birlikte hareket etmekte olduklarını kendileri de göreceklerdir.

Yazının başından beri arz etmeye çalıştığım düşüncemi, izin verirseniz, birkaç cümle ile toparlamaya çalışayım:

1) Dünya’da “Küresel Sermaye” ile “Ulus Devletler” arasında bir savaş vardır… Türkiye’deki kaos, “Küresel Sermaye” ile “Ulus Devletler” arasındaki savaşın Türkiye’ye yansımasından kaynaklanmaktadır.

2) Çünkü Türkiye’deki “düzen”, “bu savaşa”, hangi sebepten kaynaklanırsa kaynaklansın “bütünlüğünü ve dengesini muhafaza ederek” taraf olmayı başaramamış ve kendi içinde parçalanmıştır… “Düzen” bütünlüğünü koruyabilseydi, Türkiye kaosu bu derecede şiddetli yaşamak durumunda kalmazdı. Nitekim başka devletlerle milletler Türkiye kadar sıkıntı çekmemektedir.

3) Türkiye’deki kaos, “Küresel Sermaye” ile “Ulus Devletler” arasındaki savaş bir şekilde sonuçlanmadan, sona ermeyecek... Türkiye, düzeni teşkil eden güçler kendi aralarında bir dengeyi tekrar kurmadan rahata eremeyecektir.

4) Hangi yol ve vasıtalarla olursa olsun mevcut kaos ortadan kaldırılarak, Türkiye’de “nizam” yeniden tesis edilemezse, Allah korusun Türkiye Cumhuriyeti yıkılabilir! Ve Türkiye, Allah korusun parçalanabilir! Kim ne derse desin, bu tehlike vardır, yakın ve büyüktür!

Herkes, hangi makam ve mevkide olursa olsun, herkes; bütün imkânlarını seferber ederek, Türkiye’de “nizamı” yeniden tesis etmeye çalışmakla görevlidir… Herkes görev başına!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,86 M - Bugn : 30830

ulkucudunya@ulkucudunya.com