« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

03 Haz

2008

İŞTE BÖYLE OLMALI!

03 Haziran 2008

Türk Silahlı Kuvvetleri, hemen hemen bir yıldır, bölücü/Kürtçülüğe karşı müthiş bir mücadele veriyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin gerilla savaşına çok müsait coğrafyası karış karış aranıyor, bulunan bölücüler ya teslim oluyorlar yada kaçınılmaz sonla karşılaşılıyor, hayatlarını kaybediyorlar. Bölücü/Kürtçüler olması gerektiği gibi bir bir temizleniyor… Devlete isyanın cezası dünyanın her yerinde ölümdür, çünkü…

En başta ABD, İsrail ve Yunanistan olmak üzere emperyalizmin her türlüsünün desteğini sağlamış olan bölücü/Kürtçülükle böyle sürekli ve kesintisiz bir mücadele olur da kayıp olmaz mı? Tabii ki olur, ne yazık ki olmaktadır… Nitekim Türk Silahlı Kuvvetleri zaman zaman şehitler de vermektedir.

Şehitlik, Peygamberlerin dahi gıpta ettiği, en yüce ve mukaddes makamdır ve her bir şehit Anadolu’yu biraz daha vatanlaştırmaktadır, fakat gene de her şehit haberiyle yüreğimiz dağlanmakta, gözlerimiz kan ağlamaktadır… Hele şehit anneleri; bunların acılarını anlatmaya kelimeler yetmez. Ancak şu kadarını söyleyebilirim; Allah, o acıyı kimseye yaşatmasın! Allah annelere sabrı cemil ihsan etsin!

Ama benim maksadım bunları yazmak değil. Meramımı gerektiği gibi anlatabilirsem, ben bu yazıda başka bir konuya temas etmek istiyorum.

Bölücü/Kürtçülükle mücadelede Mehmetçik de anne ve babalarıyla aileleri de üzerlerine düşen görevi -Allah hepsinden razı olsun- bihakkın yerine getiriyorlar, bundan hiç kimsenin en ufak bir şüphesi yok. Bu, doğru da biz vatandaşlar olarak üstümüze düşen tek vazifeyi hakkıyla ifa ediyor muyuz?

Hemen cevaplandırıyorum: Etmiyoruz!

Hatta etmek için en küçük bir gayret dahi göstermiyoruz!

Mehmetçik canını veriyor… Anne ve babalar evlâtlarını fedâ ediyorlar… Ancak biz, bir iki saat zaman ayırıp şehit cenazelerine katılmıyoruz! Ne hikmetse, katılmaktan imtina ediyoruz. Şehitler, bir iki bin kişilik cenaze törenleriyle uğurlanıyorlar.

Düşmanlarımız; Türkiye’nin, İslâmiyet’in ve Türklüğün düşmanları da halimize bakıp, kıs kıs gülüyorlar… Bölücü/Kürtçüler ise devletine, milletine bağlı vatandaşları yıldırdık sanarak, cesaret kazanıyorlar… Kimse kendince mazeretler üretmesin… Hiç kimse, cenaze namazını kılmak farz-ı kifaye’dir diyerek, kendini kandırmaya çalışmasın… Doğrudur, cenaze namazını kılmak farz-ı kifaye’dir… Ancak bu, sıradan/normal cenazeler içindir… Şehit cenazeleri için durum farklıdır, farklı olmalıdır… Ben, İslâm alimi değilim, ukalâlık yapmaya da kalkışmıyorum, ama bana kalırsa, şehit cenazelerine katılmak farz-ı ayn’dır… Hele Türkiye şartlarında, bu, kesin olarak böyledir… Böyle değilse bile, böyle değerlendirilmelidir!

Aslında devleti yönetenler adam gibi adamlar olsalar, şehit cenazelerinin kaldırıldığı il, ilçe, belde merkezlerindeki bütün devlet memurlarını, işçileri, öğrencileri bir iki saatliğine idarî izinli sayan bir karar alırlardı. Esnafı, tüccarı, serbest çalışanları şehit cenazelerine katılmaları konusunda teşvik ederlerdi. Şehit cenazeleri de yüz binlerce hatta milyonlarca kişinin katıldığı muhteşem merasimlerle kaldırılırdı. Bu da, şehit yakınları için teselli, bölücü/Kürtçülükle mücadele eden güvenlik kuvvetleri mensupları için gayretlendirme, Türkiye düşmanları için moral bozukluğu sebebi olurdu!

Öyle değil mi ama? Şehir nüfusuna göre on binlerce, yüz binlerce yahut milyonlarca kişinin katıldığı şehit cenazelerini gözünüzün önüne getirin, bu, müthiş bir manzara olmaz mı? Toplumu midesine yumruk yemiş gibi etkilemez mi? Bu, Türkiye için psikolojik bir üstünlük sağlamaz mı? Türkiye psikolojik savaştan niçin faydalanmıyor? Bunun, mantığı nedir?

Böyle bir merasim, 22 Mayıs günü, Konya Ereğli’de yapıldı… Televizyonda seyrederken tüylerim diken diken oldu, göz yaşlarıma mani olamadım… Baktım, dört buçuk yaşındaki oğlum Ahmedyesevi de gözlerini ekrana dikmiş, pür dikkat bakıyor… “Ne olmuş” diye sorduğumda, “Düşmanlar, askerimizi öldürmüş” dedi, gözleri dolu dolu… Dört buçuk yaşında bir çocuk, bu kadar etkilenir ise varın gerisini siz düşünün.

Seksen bin nüfuslu Ereğli de Şırnak Beytüşşabap kırsalında teröristlerle girilen silâhlı çatışmada şehit düşen J. Komando Er Hidayet Erdoğan düzenlenen törenle toprağa veriliyordu… Cenaze merasimine tam kırk bin kişi katılmıştı… Şehrin nüfusunun yarısı… Bu, çocuklarla yaşlıları ilçe nüfusundan düştüğümüz zaman ilçenin tamamı törene iştirak etmişti, demek.

Düzenlenen merasime Konya Valisi Osman Aydın, Konya Jandarma Alay Komutanı Mazlum Koçoğlu, AKP Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya, Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu, Ereğli Kaymakamı Cevdet Can, Garnizon Komutanı Yrb. Ruşen Cengiz, Belediye Başkanı Ahmet Özdoğan’nın yanı sıra çok sayıda bürokrat ve kalabalık bir vatandaş topluluğu katılmıştı.

Törende ilk olarak şehidin kısa özgeçmişi okundu. Konya Jandarma Alay Komutanı Mazlum Koçoğlu, “Türk Silahlı Kuvvetleri bağrından çıktığı yüce Türk Milletinden aldığı güç ve azimle Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Atatürk İlke ve İnkılâplarına yönelen tehditlere karşı canını ortaya koymaktan çekinmemiştir… Şehidimiz, yaşadığımız topraklara kanlarını akıtarak vatan yapan ölümsüz kahramanlara katıldın.” dedi.

Daha sonra Şehit Hidayet Erdoğan’ın naaş’ı askerlerin omuzlarında cenaze arabasına konuldu. Atatürk Bulvarı, Atatürk Meydanı, Meydanbaşı Caddesi güzargâhı ile Meydanbaşı Mezarlığına getirildi. Şehidi son yolculuğunda Ereğlililer yalnız bırakmadılar. On binlerce Ereğlili ellerindeki bayraklarla şehidin ardında yerini alırken, güzergâh üzerindeki evlerin balkonlarına, pencerelerine Türk Bayraklarını asan Ereğliler şehidi saygı ile selâmlıyorlardı.

Meydanbaşı Şehitliğine getirilen şehit Hidayet Erdoğan’ın naaş‘ı kırk bin kişinin dualarıyla defnedildi… Konya Ereğli şehidi Hidayet Erdoğan için tek yürek, tek bilek, tek yumruk olmuştu.

Şehit cenaze merasimi işte böyle olur… (Konya Ereğli ahalisini kutluyorum)… Böyle olmalıdır! Ancak bu, yörede yaşayan herkes cenaze törenine iştirak ederse mümkündür! Lütfen, bütün şehit cenazelerine katılalım… Yoksa, maazallah ülkemiz bölünmekten kurtulamaz!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,86 M - Bugn : 28341

ulkucudunya@ulkucudunya.com