« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

08 Nis

2008

BAŞKENT’TE İSTİNAT DUVARI ÇÖKTÜ

08 Nisan 2008

Star Gazetesi’ndeki bir haber şöyle diyor: “Başkent'te istinat duvarı çöktü.”

“Etlik'te bir binanın istinat duvarının çökmesi sonucu karşı binanın ikinci katındaki bir daire zarar gördü.”

“Etlik Taşlı Sokak'taki 54 numaralı apartmanın arka tarafında bulunan otoparkın istinat duvarı, Refik Saydam Caddesindeki 170 numaralı apartmana doğru kaydı. Beton bloklar, binanın ikinci katının duvarını yıkarak içeriye kadar girdi. Duvarı yıkılan dairede oturan ve ismi öğrenilemeyen bir kadın, olayın ardından baygınlık geçirdi.”

“Çöken duvarın üzerinde park halinde bulunan 06 FBE 42 plakalı araçta da maddi hasar meydana geldi.”

“İstinat duvarı çöken binanın müteahhidi M. A. polis tarafından ifadesi alınmak üzere karakola çağrıldı.”

Herkese geçmiş olsun… Zarar gören dairede ikamet edenlere de otomobilinde maddî hasar meydana gelen aracın sahibine de geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum… Allah beterinden saklasın! Büyük kaza geçirmişler… Geçmiş olsun! Müteahhit M. A. Da bedelini ödesin… Cezasını çeksin!

Lakin bunlar, -temenni edilmez- ama olağan şeyler… Vaka-i adliyeden yani…

Bir de olağan olmayan “çökme” ve “çökertilme” olayları var… Peki, bunlar ne olacak?

Meselâ… Türkiye Cumhuriyeti’nin temel direkleri çöküyor… Ya bunlar ne olacak? Bunlara sebep olanlar da Polise ifade verecekler mi?

Bilirsiniz, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir”… Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin dört temel direği vardır; demokrasi, laiklik, sosyal devlet ve hukuk devleti… Ancak, özellikle son yıllarda bu temel direkler bir bir çöküyor, çökertiliyor.

Önce Cumhuriyet’in sosyal devlet vasfı ortadan kaldırıldı… Türkiye Cumhuriyeti, sosyal bir devlet gibi davranmaz oldu… Artık bütün faaliyetlerini kapitalist bir devlet gibi yürütüyor… Devlet, güya ekonomik zorunluluklar sebebiyle sosyal devletin alması gereken tedbirlerin hiç birini almıyor… Vatandaşlarını tamamen sözde sivil toplum örgütlerinin insafına terk etti… İnsanlarımız “birilerinin” dağıttığı kömüre, gıdaya hatta ekmeğe muhtaç hale geldi.

Bu yardımları da devlet; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığıyla yapıyor… Bu fona, devlet bütçeden her ay kırk milyon ytl aktarıyor… Yılda bu, dört yüz seksen milyon ytl eder ki, rakamları tam olarak bilmiyorum ama, herhalde bu rakam Sosyal Güvenlik Kurumu’nun açığını kapatmaya yeter de artar bile… Ancak hiç kimse buna dikkat etmiyor… Gündeme taşımıyor… Öylece bakıyor…

AKP de Sosyal Güvenlik Reformu adı altında çalışanların kazanılmış haklarını geri alıyor… Sendikacılar ise buna seyirci kalıyorlar… AKP böylece, devlet bütçesinden aktardığı paralarla reylerini artırıyor… Muhalefet de sızlanmaktan başka bir şey yapmıyor, yapamıyor.

Yani AKP devlet bütçesinden aldığı paralarla fakir ve fukara vatandaşın oyunu satın alıyor… Bunun adı da demokrasi oluyor… Bu, demokrasi temel direğini nasıl etkiler? Çökertmez mi? Bunu, muhalefet partileri görmüyor, göremiyorlar mı? Yalnızca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın Anayasa Mahkemesi’ne açtığı dava mı demokrasiye zarar verir? Bu tür uygulamalar demokrasiyi güçlendirir mi, zayıflatır mı?

Ya laiklik? Yıllardır, bir taraftan AKP diğer taraftan CHP iki ucundan tutmuş çekiştirip duruyorlar! Laiklik dayanabilirse dayansın… İkisi de ha bire çekiyorlar… Ancak ikisi de laikliği daha da güçlendirdiklerini iddia ediyorlar… Oysa biri dini istismar ediyor, diğeri de dini istismarı istismar ediyor… Allah aşkınıza siz söyleyin; bu kadar tartışılan, bu kadar çekiştirilen, bu kadar hırpalanan, bu kadar yanlış anlatılan, bu kadar yanlış uygulanan bir kavram, güçlenir mi zayıflar mı?

Bir tek hukuk devleti kalmıştı, onu da çok şükür(!); 367 ile ve son olarak “Kapatma Davası” açıldığından bu yana yapılan yersiz ve alabildiğine sert tartışmalarla iyice yıpratmadık mı? Hani adalet mülkün temeli idi? Temeli böylesine zayıflatılır ise mülk ayakta kalabilir mi? Türk Milleti adalete de güvenini yitirirse, sonuç ne olur? Bundan sadece millet mi zarar görür? Adaleti zayıflatanlar bundan hiç mi zarar görmezler?

12 Eylül öncesinde, Milleti ayakta tutan temel direkler; din, dil ve kültür yozlaştırılarak çökertilmiş ve Türk Milleti moda tabirle adeta “atomize” edilmişti… Yetmedi… Şimdi de başta AKP ve CHP olmak üzere tüm siyasî partiler el birliği ile Devlet’i ayakta tutan temel direkleri alabildiğine yıpratıyorlar, adeta yok ediyorlar…

Çember, artık tamamlandı… Devleti meydana getiren millet de, milleti bir ve beraber tutan devlet de çöktü! Çökertildi!

Allah encamımızı hayr eyleye!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,86 M - Bugn : 30835

ulkucudunya@ulkucudunya.com