« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

25 Tem

2006

BİTTİ Mİ?

25 Temmuz 2006

Bitmedi! Evet, Muhsin Yazıcıoğlu ile arkadaşlarının MHP’den (o zamanki MÇP) ayrılmak suretiyle Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’e, MHP’ye ve MHP’lilere yaptıkları ihânetle ilgili olarak yazacaklarım, henüz bitmedi... Bu konuda, bildiğim başka somut şeyler var, çünkü. Bunları da yazmazsam, konu tam olarak vuzuha kavuşmadan kapanmış olabilir... Tarihe not düşmeye çalıştığıma göre, buna hakkım yok!



Geçen yazımda arz etmiştim, Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği’nin salonun da Muhsin Yazıcıoğlu’nun ev sahipliğinde bir istişarî toplantı (!) yapılmış ve sonunda netice olarak “Türkeş’le ve MHP ile olunamayacağı” kararı alınmıştı… Ancak bir iki ay sonra bir gün bir baktım ki, Muhsin Yazıcıoğlu ile arkadaşları merasimle MHP’ye girmişler… Buna, doğrusu memnun oldum ama, hâyretlerde kalmaktan da kendimi alamadım. Taşralı bir ülkücü olarak hiçbir şey anlayamamıştım. Henüz “gözü açılmamış sığırcık yavrusu” idim, çünkü… 10yıl 5 ay 22 gün cezaevinde kaldıktan sonra dışarı çıkmış, tepeden tırnağa kadar idealizm kaplı saf, bozulmamış bir ülkücüydüm… (Şimdi artık, ne yazık ki, o kadar saf ve idealist biri değilim.) Üstelik vaziyet de, tam bir “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” durumuydu. Meraklandım. Ve, bunu; bunun nedenini, niçinini, nasılını ilk fırsatta bizzat Muhsin Yazıcıoğlu’na sormaya karar verdim. En doğrusu buydu.



Çok fazla beklemem gerekmedi. Fırsat, kendiliğinden doğdu, hatta ayağıma kadar geldi. On, on beş gün sonra Muhsin Yazıcıoğlu Bursa’yı ziyaret etti… Hafızam beni yanıltmıyorsa, MHP’ye girmesi münasebetiyle teşkilâtları ziyarete çıkmış, Bursa’ya da bu yüzden gelmişti… Bursa Ülkü Ocakları’nda (O zamanki adı Bizim Ocak idi. Başkanı da Nafiz Kaşıkçı’ydı) karşılaştık. Hoş beş ettikten sonra, baş başa görüşebilmek için fırsat kollamaya başladım. Ancak bir türlü imkân olmadı.



Üniversite’li ülkücüler her tarafı doldurmuşlardı. -Dedim ya, Muhsin Yazıcıoğlu o zaman müthiş sevilirdi… Şimdi düşünüyorum da o kadar büyük bir sevgi, hiç normal görünmüyor, bana… Acaba, birileri böyle bir sevgi havasını özellikle mi pompalıyorlardı? Acep, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yıldızını bazı “merkezler” mi parlatıyorlardı? Niye olmasın? Balon ne kadar çok şişirilirse, patlatılınca o kadar çok ses çıkarmaz mı?- Gencecik, gözleri pırıl pırıl parlayan ülkücüler, Muhsin Başkanı dinlemek için Ülkü Ocakları’nı âdeta işgal etmişlerdi… Muhsin Yazıcıoğlu ile baş başa görüşmemin imkânsız olduğunu açıkça görülüyor, anlaşılıyordu.



Yapacak bir şey kalmamıştı. Mecburen herkesin içinde soracaktım, cevabını merak ettiğim soruyu… İlk fırsatta da, sordum: “Muhsin Başkan, Ankara’da Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği’nin salonunda bir toplantı yapmıştınız, hatırlıyor musunuz?”



Muhsin Yazıcıoğlu, lâfın nereye gideceğini anlayamamıştı, suali “Evet, hatırlıyorum” diye cevaplandırdı.



-Peki, o toplantıdan çıkan kararı da hatırlıyor musunuz?



Ne olduğunu tam olarak kavrayamadıysa da, Muhsin Yazıcıoğlu, durumda bir anormallik olduğunu anlamaya başlamıştı. İhtiyatlı bir cevap vermeyi tercih etti. “Üzerinden çok zaman geçti, tam olarak hatırlayamıyorum.”



-Madem öyle, müsaade ederseniz, ben hatırlatayım… Toplantı’dan, “Türkeş’le ve MHP ile olmuyor, olmaz” kararı çıkmıştı… O an, Muhsin Yazıcıoğlu’nda şafak attı. Önce, rengi gitti. Yüzünden kanı çekildi… Sonra, vücudundaki bütün kan yüzüne hücum etti. Yüzü pancar gibi kıpkırmızı kesildi… Ancak iş işten, çoktan geçmişti… Üstelik ben, çok kararlıydım. Peşini bırakmadım… Bir an bile ara vermeden, devam ettim. “Muhsin Başkan, şimdi sormak durumundayım. O günden bugüne ne değişti ki, alınan bu karara rağmen MHP’ye girdiniz? Yani Türkeş mi değişti? MHP mi değişti? Yoksa, sizin Türkeş ve MHP hakkındaki düşünceleriniz mi değişti?”



Muhsin Yazıcıoğlu, öfkeden âdeta çılgına dönmüştü. Neredeyse, kendini kaybedecekti… Fakat gene de kendini kontrol ederek, “Bunları konuşmanın yeri burası değil… Bunları, genç arkadaşlarımızın yanında konuşmayalım… Bunları daha sonra, baş başa konuşalım” demeyi başardı. Ama dedim ya, ben o zaman tam bir “gözleri açılmamış sığırcık yavrusu” idim… Peşini bırakmadım. Oysa, “hırsız evine kadar kovalanmaz”… Kovalanırsa, döner ve saldırır. Nitekim… neyse.



-Genç arkadaşlarımızın yanında niye konuşmayalım? Daha dün, bu genç arkadaşlarımıza öldürün dedik, onlar da öldürdüler! Bu genç arkadaşlarımıza, daha dün ölün dedik, onlar da öldüler! Bugün, şimdi ne değişti ki, bu genç arkadaşlarımızın yanında en mâsum konuları bile konuşamıyoruz… Olmaz! Olmaz, her şeyi burada konuşalım! Bunları bilmeye onların da hakları var!



Hava birden bozuldu! Genç ülkücüler homurdanmaya başladı; bazıları, niye böyle yapıyor bu tartışmaya ne lüzum vardı ki diyerek, bana kızdı; bazılarıysa, sorulara niye cevap vermiyor ki diyerek, Muhsin Yazıcıoğlu’na öfkelendi… Lâfı uzatmayayım, toplantı dağıldı.



Sonra, ne mi oldu?



İki şey oldu: Birincisi, Muhsin Yazıcıoğlu Bursa’dan üç ülkücüyü Ankara’ya çağırdı ve, neyse daha fazla uzatmanın bir anlamı yok… “Kol kırılır yen içinde.” Bunu da, daha sonra eğer bütün bu yazdıklarımı Muhsin Yazıcıoğlu yalanlamak gibi bir yola girerse, o zaman yazarım… İkincisi ise, Muhsin Yazıcıoğlu ve Partisi Bursa’da başka yerlerde olduğundan daha az bir ilgi ve destek buldu…



Yer bitti, lâkin, söyleyeceklerim gene bitmedi… Gerisi, gelecek yazıya!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,01 M - Bugn : 36780

ulkucudunya@ulkucudunya.com