« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

02 Oca

2008

PAKİSTAN’DA NE OLUYOR?

02 Ocak 2008

Pakistan, bilirsiniz asıl/orijinal ismi Pakistan İslâm Cumhuriyeti olan bir Güney Asya devletidir… Batısında Afganistan ve İran, kuzeyinde Çin ve doğusunda Hindistan vardır… Nüfus bakımından dünya altıncısıdır (6.)… 2007 rakamlarına göre nüfusu; 156 milyon 770 bindir… Başkenti İslâmabad’tır ve Pencap, Sind, Kuzeybatı Cephesi, Belucistan adlı dört (4) eyaleti vardır… Pencap Eyaleti’nde Pencabîler, Sind’de Sindler, Kuzeybatı Cephesi’nde Panthanlar ve Belucistan’da Belucîler yaşarlar… Halkının yüzde doksan altısı (%96) Müslümandır; %80’i Sünni gerisi, Şii’dir… İsminden de anlaşıldığı gibi, Afganistan (nasıl oluyorsa?), İran ve Moritanya gibi bir İslâm Cumhuriyeti’dir… İngiliz Milletler Topluluğu üyesi ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nün gözlemci üyesidir… Ve en mühimi, nükleer silâhlara sahip olan tek Müslüman devlettir! 1999 yılında bir askerî darbe yaparak, 20 Haziran 2001’de Devlet Başkanı seçilen Pervez Müşerref tarafından yönetilmektedir.

Dört “etnisite”den meydana gelen Pakistan halkı, maalesef henüz bir millet haline gelememiştir… O sebeple etnik gruplarla mezhepler arasında ciddi çekişme ve hatta çatışmalar vardır… Fakat Pervez Müşerref’in cumhurbaşkanlığı döneminde kısmen huzurlu bir dönem yaşıyorlardı… Ne var ki, ABD’de 11 Eylül saldırıları meydana geldikten sonra, Pakistan’ın huzuru bozulmaya başladı… Çünkü “Haçlı Seferi başladı” diyerek, Dünya’yı işgal edeceğini ilân eden ABD Başkanı Bush, Pervez Müşerref’i “İstediklerimizi yapmazsan, ülkeni taş devrine döndürürüz” diyerek tehdit etmişti… Bush’un nelere muktedir olduğunu çok iyi bilen Müşerref, ABD’nin hemen hemen bütün istediklerini yerine getirdi… Ancak Pakistan halkı bundan rahatsız oldu… Tepkiler başladı, çığ gibi büyüdü… Pervez Müşerref, Pakistan halkı ile ABD arasında sıkıştı.

Halkının tepkilerini göz ardı edemeyen Pervez Müşerref, Çin ve Rusya’nın desteğini alırsam ABD baskılarından belki kurtulabilirim diyerek; Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü’ne gözlemci üye olarak katıldı… Oysa bu, Çin ve Rusya Pakistan’a yeteri kadar destek vermediği için, ABD’yi daha çok kızdırmaktan başka bir işe yaramadı!

ABD, önce Pervez Müşerref’in hem Devlet Başkanı hem de Genelkurmay Başkanı olamayacağını, ya Genelkurmay Başkanlığı’nı ya da Devlet Başkanlığını tercih etmesi gerektiğini ileri sürdü… Çaresiz kalan Pervez Müşerref, Devlet Başkanlığını tercih ederek, Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa etmek zorunda kaldı… Fakat ABD bu defa da ilân ettiği olağanüstü hal’i kaldırmasını istedi… Müşerref bunu da yerine getirdi… ABD, bu kez de seçimlerin vaktinde yapılmasını ve Benazir Butto ile Navaz Şerif’in de seçimlere girebilmeleri gerektiğini ileri sürdü… Müşerref, istemeyerek de olsa bunu da kabul etti.

Ancak hiç olmazsa Butto taraftarlarının desteğini sağlarım ümidiyle, hiç de istemediği halde sürgünde olan Benazir Butto ile anlaştı ve Pakistan’a dönerek seçimlere katılmasına izin verdi… Benazir Butto, 18 Ekim 2007 günü Pakistan’a döndü… Fakat, yandaşlarının sevgi gösterileriyle karşılanan Butto, aynı gün bombalı bir suikast girişimine hedef oldu… Karaçi kenti yakınlarında gerçekleşen ve Benazir Butto'nun yara almadan kurtulduğu bu saldırıda 138 kişi hayatını kaybetti, 248 kişi de yaralandı…

Gerisini zaten biliyorsunuz… Benazir Butto, 27 Aralık 2007 tarihinde Ravalpindi'de düzenlediği seçim mitinginin ardından gerçekleştirilen intihar saldırısında hayatını kaybetti… Bir intihar saldırganı, miting meydanından ayrılmak üzere olan Butto'nun aracına yaklaşarak, ateş açmış… Ardından da üzerindeki bombaları patlatmıştı… Ensesinin arkasından ve göğsünden iki kurşun yarası alarak ağır yaralanan Benazir Butto, hastaneye kaldırılarak ameliyata alındı… Ancak yerel saatle 18.16, Türkiye saati ile de 15.16'da öldü... Saldırıda en az 20 kişi daha öldüğü gibi, çok sayıda kişi de yaralandı... Anlaşılıyor ki, ABD, Benazir Butto’nun Pervez Müşerref ile anlaşmasına karşı çıkmış ve fakat bunu engelleyememişti… Ve artık yapacak tek bir şey kalmıştı: Vakti zamanında, Ziya ül Hak’a yaptığı gibi Benazir Butto’yu da öldürtmek!

ABD, bu cinayeti niçin işledi? ABD, Pakistan da ne yapmak istiyor?

Bu suallerin cevaplarını en iyi Pervez Müşerref biliyor… Bunu, söyledikleriyle gösterdi de… Devlet Başkanı Pervez Müşerref, Pakistan’daki karışıklıkları engellemek için olağanüstü hal ilân ettiğinde; seçimlerin “kargaşa ortamında” yapılması halinde “Pakistan’ın nükleer silâhlarının, yanlış ellere geçebileceği”ni söylemişti… Gerçi ben böyle deyince, bazı kimseler mutlaka “Metin Kaplan saçmalama… Pervez Müşerref o sözleriyle ABD’yi değil, El Kaide ile Taliban’ı kastediyordu” demişlerdir, ama olsun… Bu kişilere, Taliban ile El Kaide’yi CİA ve MOSSAD’ın kurdurduğunu hatırlatmak isterim… Öyle ise, nükleer silâhların El Kaide yada Taliban’ın eline geçmesiyle ABD’nin eline geçmesinin arasında ne fark var?

Netice olarak; ABD’nin maksadı, Benazir Butto’yu öldürmek değil, bunu bahane ederek Pakistan’da çıkacak olan karışıklıklardan faydalanarak, nükleer silâh teknolojisine sahip tek Müslüman ülke olan Pakistan’ı tam olarak kontrol altına almak ve bu suretle Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olarak katılmasına engel olmaktır… Böyle olunca, ne yazık ki Pakistan, uzunca bir süre daha huzura ve barışa kavuşamayacak demektir… Çünkü bugün için tek süper güç olan ABD, Pakistan’a tamamen sahip ve hakim oluncaya kadar, ne Pervez Müşerref’i ne de Müslüman Pakistan halkını rahat bırakmayacaktır!

Peki, ABD Pakistan’ı nasıl ele geçirecek?

ABD’nin Pakistan’da yapabileceği şeylerin sayısı çok fazla değil… Ya Pervez Müşerref ile anlaşır, ki bu çok küçük bir ihtimaldir… Çünkü Bush ile Müşerref anlaşabilecek olsalardı, o zaman bu gelişmelerin hiç biri gerçekleşmezdi… Ya Afganistan ve Irak’a yaptığı gibi Pakistan’ı da işgal eder (İbrahim Karagül’ün iddiası bu)… Bence, bu ihtimal de küçük… Çünkü ABD, henüz Afganistan ve Irak’ı bile hazmedemedi… Ve Çin ile Rusya böyle bir kararı veto edecekleri için, BM’den bu kararı geçiremez… Yada Pakistan’daki etnik ve dinî farklılıkları gündeme getirerek, meselâ bir Sünnî-Şii çatışması başlatır… Ve Pervez Müşerref ile Pakistan ABD’ye teslim oluncaya kadar bunu sürdürür… Yahut Pervez Müşerref’ten sonra Genelkurmay Başkanı olan Eşfak Kayani’ye bir askerî darbe yaptırır! Bana kalırsa, en büyük ihtimal budur! Çünkü ABD, bunu hep yapıyor! Türkiye’de de dört (4) kere yaptırmadı mı?

Allah, Türkiye dostu ve Müslüman Pakistan’ı, ABD’nin şerrinden korusun!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,85 M - Bugn : 21342

ulkucudunya@ulkucudunya.com