« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

30 Eki

2007

TÜRKİYE PKK’YI YOK ETMEK İSTEMİYOR!

30 Ekim 2007

Evet evet yanlış okumadınız; Türkiye PKK’yı yok etmek istemiyor, dedim… “Tezkere”nin çıktığına, büyük(!) büyük (!) adamların kocaman kocaman lâflarla nutuklar attığına, Türk Milleti’nin yüreğine su serpen beyanatlar verdiğine bakmayın, siz… “Sınırötesi Operasyon” yapılsa bile, hiçbir şeyin değişeceği yok… Maalesef, gerçek bu! Çünkü Türkiye, PPK’yı yok etmek istemiyor!

Türkiye PKK’yı yok etmek istese, hiç olmazsa PKK’nın ismini açık olarak zikreder, değil mi? Dikkat edin, hemen hemen bütün idarecilerimiz, her konuşmalarında “terör örgütü” deyip geçiyorlar… Allah aşkınıza, bu, hangi terör örgütü? Bu terör örgütünün bir adı yok mu? Var! Bu terör örgütünün bir adı var ve bunun adı PKK’dır! Öyle ise, bunun ismi neden/niçin açıkça zikredilmiyor?

Terör örgütü ne demek? Terör örgütü olur mu?

Terör örgütü lâfı, bizatihi büyük bir yanlış… Terör örgütü olmaz, terör uygulayan yahut terörü metod olarak kabul eden örgüt olur, ama terör örgütü olmaz! Terör araçtır, amaç değildir ki… Terör ugulayan örgütlerin de bir amaçları vardır! PKK da terörü metod/araç olarak kabul etmiş bir örgüttür!

Türkiye’de terör uygulayan PKK’nın amacı nedir?

PKK’nın ilk amacı, kendilerinin kürdistan kabul ettikleri Türkiye’nin bir bölgesini, başta ABD olmak üzere Batı emperyalizminin destek ve yardımları ile Türkiye’den bölmektir/koparmaktır! PKK’nın ulaşılabilir amacı, Türkiye’yi bölerek sahip oldukları bu bölgede bir Kürt devleti kurmaktır! PKK’nın nihaî amacı ise, aynı yolla Irak’tan, Suriye’den, İran’dan ve Türkiye’den kopardıkları bölgelerde kurdukları Kürt devletlerini yine Batı emperyalizminin destek ve yardımlarıyla bir federasyon halinde birleştirmek suretiyle Pan-Kürdizmi, Kürt Birliğini gerçekleştirmektir! Bundan bahseden var mı? Ve niçin yok?

PKK’yı terör örgütü diye isimlendirmek, Türk kamuoyunun bu gerçeği görmesine/idrak etmesine bilerek veya bilmeyerek engel olmaktadır… Ki bu, isteyerek veya istemeyerek PKK’nın maksadına hizmet anlamına gelir! Kaldı ki, dünyanın her yerinde ve her zaman böyle bir amaç için çalışan kişilere terörist değil asi, isyankâr, isyan etmiş denir… Böylelerine asla terörist denmez… İdareciler ve en çok idareciler, kavramları doğru kullanmalıdır! Aksi halde bundan en çok bölücüler, PKK’lılar faydalanırlar.

Öte yandan Türkiye eğer PKK’yı gerçekten yok etmek istiyorsa, Amerikayı yeniden keşfetmesine lüzum yoktur… Dünya’da bu tür bölücü/ayrılıkçı örgütlere karşı nasıl mücadele ediliyorsa/edilmişse, bu tecrübeden faydalanılmalıdır!

“Kirli Savaş” yürüttükleri için, hadi, İsrail’in Hamas ve Hizbullah’a, Nikaragua’nın FSLN-Sandinistalar’a (Frente Sandinista de Liberacion Nacional) ve Kolombiya’nın Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) örgütüne karşı yürüttükleri mücadele şeklinden/metodundan yararlanmayalım… Bunu, ben de kabul ediyorum! Ancak Türkiye, İngiltere İRA’ya (Irish Republican Army) ne yapmışsa/yapıyorsa; İspanya ETA’ya (Euskadi Ta Askatasuna) karşı nasıl mücadele etmişse/ediyorsa; Almanya Kızıl Ordu Fraksiyonu (Rote Armee Fraktion – RAF) belâsını nasıl defetmişse; İtalya Kızıl Tugaylar’ı (Brigate Rosse, BR ) nasıl enterne etmişse; Fransa Korsika Millî Bağımsızlık Cephesi’ne (Front de Libération Nationale Corse, FLNC) karşı hangi tedbirleri almışsa, bunları nasıl uyguluyorsa, belirlemeli ve uygulamalıdır! Bu, yapılıyor mu? Hayır, yapılmıyor! Niçin yapılmıyor?

Peki PKK, İRA’nın, ETA’nın ve diğer bölücü/ayrılıkçı örgütlerin hepsinin bütün tecrübelerinden faydalanırken, Türkiye; hiç olmazsa İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa’nın deneyimlerinden neden yararlanmıyor? Bu, nasıl bir anlayıştır? Bu, nasıl bir akılsızlıktır? Bu, gaflet midir? Dalalet midir? Söylemeye dilim varmıyor ama, yoksa ihanet midir? Bu, Türkiye PKK’yı yok etmek istemiyor anlamına gelmez mi?

Doğru olmaz ama, hadi, bunu da bir yana bırakalım…

Türkiye, eğer yirmi beş (25) yıldır mücadele ettiği PKK’yı gerçekten de yok etmek istiyorsa; asker, polis, anti-terör uzmanı, istihbarartçı, halkla ilişkiler uzmanı, hukukçu, sosyolog, psikolog, sosyal psikolog, iktisatçı ve tarihçilerden meydana gelen, ve “sorun” topyekûn olarak halledilinceye kadar görev yapacak olan, bir “Bölücülükle Mücadele Özel Teşkilâtı” neden kurmuyor? Bunu, ilk defa rahmetli Alparslan Türkeş(*) teklif ettiği için mi? Bunun, bir mantığı var mı? Bilen varsa, bana da söylesin, ben de öğreneyim!

Yahu! Bu kadar dağınık, bu kadar koordinasyonsuz, bu kadar hedefsiz ve tek merkezden yönetilmeyen, günlük ve muvakkat tedbirler alınarak yapılan bir mücadele ile başta ABD ve İsrail olmak üzere, bütün emperyalist dünya tarafından desteklenen bir bölücü hareket nasıl yok edilebilir? Bu nerede görülmüş? Dünya’da bunun bir örneği var mı?

Siz, inanıp inanmamakta muhayyersiniz… Ama ben, kim ne derse desin; sebebini tam olarak bilemesem bile, Türkiye’nin PKK’yı gerçekten yok etmek istediğine inanmıyorum! İnanamıyorum! Bunları, böyle ulu orta yazdığım için belki bana kızıyorsunuz, fakat ne yapayım, “gerçek” bu.


(*) Alparslan Türkeş; "Bugünkü PKK terörünün bitmesi için alınması gereken yegâne önlem, Türkiye'de fazla vakit geçirmeden 100 bin kişilik özel bir kuvvet kurmaktır. Bu kuvvetin 50 bin tanesi iç istihbaratta, 50 bin'i de dış istihbaratta görevli olacaklar ve bunların işi gücü bu terör belâsıyla uğraşmak olacaktır. Bunların gizli görev yapmaları ve önlerindeki engellerin kaldırılması, mümkün olduğu kadar da rahat çalışabilmeleri sağlanmalıdır. Ben iddia ediyorum ki, böyle bir teşekkül oluşturulduğunda, 1984'ten beri başımıza belâ olan ve büyük oranda dış destek görerek faaliyetlerine devam eden PKK, kısa sürede bitme noktasına gelecektir. Zaten, oluşturulacak 100 bin kişilik özel kuvvetin yarısının dışarda kullanılmasının ana gerekçesi de budur. Yani terörün dış desteğinin ana kaynaklarını kurutmaktır. Bu elli bin kişinin dışarda işi gücü bu olacaktır. Aksi takdirde, bu terör yıllarca devam edecek ve Türkiye'nin kaynaklarını sömürmeye devam edecektir. Ne zaman duracağı da belirsizdir. Hemen ama acilen bu önlem alınmalıdır...”

“Buna özel ordu demiyoruz. Yanlış yansıtılmasın. Özel bir örgüt lâzım diyoruz. Bu örgütün içinde psikoloji, siyaset, ekonomi uzmanları olmalı. Sivil asker karışımı bir örgüt bu. Gerilla savaşına karşı bir hukuk devletinin hukukun kuralları içinde kalarak mücadele etmesi çok zordur. Çünkü düşman kendi halkımızın kılığındadır. Gündüz külâhlı, gece silâhlı cinsten. Kurunun yanında yaş ta yanabiliyor zaman zaman. Masum insanlar da zarar görsün dersek, o zaman, düşmanın ekmeğine yağ süreriz. Kendi halkımızı kaybetmeden, yanımıza çekerek düşmanı yoketmeliyiz. Bundan başka tekliflerimiz de var, projelerimiz de... Ancak bunların konuşma sırası, şimdi değil. Bunların yurtdışında o kadar çok ayakları var ki...Atina'da, Kıbrıs Rum Kesimi'nde, Bekaa Vadisi'nde, İsveç'te var. Siz biliyor musunuz, Finlandiya'da Abdullah Öcalan'ın çiftlikleri var. Bunları dış güçler besliyor, özellikle Yunanlılar..."

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,85 M - Bugn : 22548

ulkucudunya@ulkucudunya.com