« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

17 Tem

2007

AZ KALDI!

17 Temmuz 2007

22 Temmuz Genel Seçimleri’ne az kaldı…

Türkiye’nin AKP’den kurtulmasına az kaldı…

Türkiye’nin Recep Tayyip’ten kurtulmasına az kaldı…

Türkiye’nin ABDullah Gül’den, Bülent Arınç’tan,
Hüseyin Çelik’ten ve hele hele Kemal Unakıtan’dan
kurtulmasına az kaldı…

Ancak ben, “az kaldı” derken, bunlardan bahsetmiyorum…
Benim bu yazıda anlatmak istediğim, başka bambaşka bir
şey… İzninizle arz edeyim.

Yapılan seçim anketlerinde hangi sonuçlar çıkarsa
çıksın, bu gün şu anda CHP ile MHP başa baş bir
durumdadır… CHP belki, yüzde bir gibi bir farkla
MHP’nin önündedir, AKP ise CHP’den beş puan
ilerdedir, hepsi bu…

Bir şeyi hemen belirtmem lâzım, aksi halde
söyleyeceklerim yanlış anlaşılabilir: MHP’nin rakibi
CHP değil, AKP’dir! Peki niye? Çünkü, MHP’nin de
AKP’nin de reylerini almak istediği insanlar aynı
kişilerdir de onun için! Allah’ı, Kitap’ı, Din’i,
Peygamberi, Devlet’i, Bayrağı, Vatanı ve kıymet
hükümleri, korkuları, ümitleri, nefretleri, sevgileri
aynı olan insanlar…

Lâfı daha fazla uzatmadan konuya bodoslama gireyim…
Sipariş edilmiş olan seçim anketleri, değişik
neticeler gösterseler bile, MHP ile CHP başa baş bir
durumdadırlar…

Bu sonuçta iki faktörün payı var: Birincisi,
ulusalcılık ile milliyetçilik birbirlerinden çok çok
farklı iki ideoloji olsalar da ve yapılan mitinglerin
aslında böyle bir maksadı olmasa da ‘Cumhuriyet
Mitingleri’ MHP’nin yelkenlerinin şişmesi sonucunu
doğurmuştur… MHP ile Ülkücü Hareket’in kırk yıldır
verdiği mücadele –buna hiç de muhtaç olmadığı halde-
bu mitinglerle birlikte Türk milleti nazarında
meşrûluk kazanmıştır. Türk milletinin büyük ekseriyeti
bu mitinglere bakarak, MHP’nin haklılığına kanaat
getirmiştir…

Düşünün bir, kırk yıl boyunca MHP’yi faşist/nazist,
ırkçı ve katil olmakla suçlayan solcu/laik kitleler;
kırk yıl ellerine almadıkları Türk bayraklarıyla
MHP’nin kırk yıldır haykırdıkları sloganları,
tekrarlıyorlar… Sloganları atanların maksatları ne
olursa olsun, bu, Tük milletindeki MHP ile ilgili son
tereddüt kırıntılarını da yok etme fonksiyonunu ifa
etmiş ve Ülkücü Hareket’in haklılığını, tarih önünde,
bir kere daha tescil etmiştir.

Ülkücü Hareket’in kırk yıllık düşmanları bile, MHP’yi
meşrû kabul edince Türk milleti bundan etkilenmez mi?
Her mitingde konuşan Tuncay Özkan; “Solcu iseniz
CHP’ye, sağcı iseniz MHP’ye oy verin” demedi mi? Bu
sözler, milyonlarca kişi tarafından gerek miting
meydanlarında gerekse de televizyon ekranlarından
dinlenmedi mi?

İkincisi, MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin son
beş yıldır televizyon programlarına hiç çıkmaması ve
buna karşılık bu seçim döneminde televizyon
programlarına bilgili, görgülü, tecrübeli ve kibar
insanlar olan Deniz Bölükbaşı, Mithat Melen, Gündüz
Aktan, Kadir Boy, Meral Akşener, Oktay Vural, Cihan
Paçacı, Bekir Aksoy, Vedat Bilgin gibi, MHP’nin yeni
yüzlerini çıkarmasıdır… Bu durum, hem sayın Devlet
Bahçeli’nin gizemli bir karizma kazanmasına, hem de
MHP’de sayın Genel Başkan’dan başka kimsenin olmadığı,
Devlet Bahçeli’nin tek adam olduğu ve MHP de devleti
idare edecek bir kadronun bulunmadığı yanlış
izlenimini ortadan kaldırmıştır.

Şahsen benim, sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin bunu,
bilerek-isteyerek ve bilinçli olarak yaptığı
konusunda tereddütlerim vardı… Fakat Muharrem
Sarıkaya’nın, sayın Genel Başkan’ın Kanal B
televizyonuna katıldıktan sonra yazdığı –D. Bahçeli
keşke bu programa da katılmasaydı- yazısını okuduğum
zaman, bunun bir stratejinin gereği ve şuurlu olarak
yapıldığını anladım… Ve sayın Genel Başkana “bravo!”
dedim… Başka ne diyeyim!

Muharrem Sarıkaya söz konusu yazısında şöyle diyor:
Bu aşamada şu soruyu yöneltiyorum: ‘Televizyonlara
çıkmamanızın nedeni politik bir yöntem mi?’

Bahçeli'nin yanıtı kısa oluyor:
"Yok efendim; televizyonları reddetmiyorum. Ancak
vakit buluyoruz..."
Programa birlikte katıldığımız Enis Berberoğlu ve
İsmail Küçükkaya itiraz ediyor; defalarca televizyona
davet ettiklerini ancak yanıt alamadıklarını
belirtiyor. Arkadaşlarımın tespiti karşısında ne
diyeceğini sorduğumda şu cümleyi söyleyip susuyor:
"Bir suskunluk sarmalı..."

Sosyolojik bir teoriden söz ettiğini belirtiyorum;
gözlerimin içine bakıp gülüyor.
Sözünü ettiği ünlü sosyolog Neumann'ın "Sessizliğin
Sarmalı" teorisi.

Neumann şöyle diyor: "İnsanlar çoğunluğu
oluşturmadıklarında, kendilerine inanılmayacağını ya
da kendi fikirlerinin önemsenmeyeceğini düşünüp,
düşüncelerini ifade etmek için, isteksiz
davrandıklarını açıklar."

Bu açıdan bakıldığında Bahçeli, basın yoluyla
düşüncelerini ifade etmekten uzak duruyor; başka bir
yönteme yöneliyor.

Sonuç olarak: Hangi konjonktürden, hangi sebeplerden
yahut hangi stratejiden kaynaklanmış olursa olsun, MHP
bugün CHP ile başa baş bir vaziyettedir… MHP az daha
gayret ederse ve Allah korusun seçim gününe kadar
büyük bir hata yapmazsa yahut Türkiye’nin başına bir
kaza gelmezse CHP’yi rahatça geçecek ve hatta belki de
AKP’yi de yakalayıp geçebilecektir.

Ülkücüler ha gayret, inşallah az kaldı!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,32 M - Bugn : 51729

ulkucudunya@ulkucudunya.com