« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

05 Haz

2006

DENGE

05 Haziran 2006

“Bize Ne Oldu” başlıklı yazımdan sonra bazı okuyucular aradılar ve yazıyla ilgili görüşlerini dile getirdiler. Bu yüzden bu yazıyı, o görüşleri tahlile ayırmak zorunda kaldım, çünkü bana göre, çok önemli ve enteresan şeyler ifade ettiler. Bunları, sizlerle paylaşmazsam olmaz.

Meselâ, Alperen Ocakları mensubu bir genç kardeşimiz aradı... Gayet edepli ve saygılı bir üslûp kullanarak, özetle şöyle dedi: “Evet, Ülkücü Hareket’i, Alperen Ocakları olarak, artık biz temsil ediyoruz… Çünkü Ülkü Ocakları fonksiyonunu ifa etmekten imtinâ ediyor… Sizi de Alperen Ocakları’na katılmaya davet ediyoruz.”

Doğru söze ne denir? Gerçekten de Ülkü Ocakları bir hayli zamandır, fonksiyonunu ifa etmekten kaçınan bir görüntü veriyor… Bu tespit eğer doğru ise Ülkücü Hareket’in büyük ideologu rahmetli S. Ahmed Arvasî Hocamızın sarahatle ortaya koyduğu gibi “Fonksiyonunu ifa etmeyen kurumlar önce dumura uğrar, sonra da ortadan kalkar.” Bu, ne demek? Açıkçası şu demek: Ülkü Ocakları, “sokağa dökülmemek” adına bile olsa, böyle pasif kalamaz, kalırsa önce körelir, sonra da yok olur.

Ben ülkücüyüm; Türk-İslâm Ülkücüsüyüm! Hem de Ülkücü Hareket için 10 yıl 5 ay 22 gün ceza yatan bir ülkücüyüm… Bir bakıma “Sokağa dökülmenin” ne demek olduğunu aynel yakîn, yani bizzat yaşayarak öğrenmiş olan ülkücülerden biriyim… Ve böyle bir ülkücü olarak; ben de Ülkücü Hareket’in, “sokağa dökülmesine” karşıyım… Ancak bu, Ülkücü Hareket’in demokratik haklarını, meşrû ölçüler içinde kullanmaması anlamına gelmez, gelmemelidir… “Sokağa dökülmek” başka, demokratik haklarını kullanmaksa başka bir şeydir.

Sokağa dökülmeyi ben, Allah korusun, iç savaşın taraflarından biri olmak şeklinde anlıyorum. –Eğer böyle değilse, o zaman bu, bunu söyleyenlerin Ülkücü Hareket’in 12 Eylül öncesinde verdiği şanlı mücadeleyi yanlış buldukları anlamına gelir ki, hiç kimsenin bunu kastettiğini zannetmiyorum- Bu manada, elbette ki hiçbir ülkücü sokağa dökülmemelidir... Ancak bu, ülkücü; kendisine, ülkesine, milletine, dinine ve insanlığa yapılan hakaretlere veya saldırılara cevap vermeyecek demek de değildir. Olmamalıdır… Aksi halde bu; soy, dil, vatan, millet, devlet, din ve insanlık düşmanlarının işine yarar! Zira onlar da Ülkücülerin pasifize olmasını isterler!

“Sokağa dökülmek” ve/veya demokratik hakları kullanmak arasında, hassas bir denge var… Dengenin bozulması her zaman ihtimal dahilinde… Ve bu denge, hangi tarafa bozulursa bozulsun, bundan Türklük, İslâmiyet ve İnsanlık düşmanları faydalanıyorlar. Çünkü iç savaşın “çarpışan” taraflarından biri olarak “sokağa dökülmek” ile “sokağa dökülmemek” adına miting ve gösteri yürüyüşü gibi demokratik hakları kullanmamak arasında bir fark yok. O yüzden Ülkücü ve Ülkücü Hareket çok dikkatli olmaya mecbur.

Bu hassas dengeyi tutturmanın bir yolu yok mu? Var! Çok zor olmakla birlikte, şükür ki var!

Nedir? Meşruiyet!

Ülkücü koyduğu eylemlerde hukuktan sapmazsa, kanunların müsaade ettiği sınırları aşmazsa bu hassas dengeyi tutturmuş olur… Ülkücü buna dikkat ederse, hem pasifize olmamış, hem de “sokağa dökülmemiş” olur!

Kaldı ki biz, Ülkü Ocakları pasifize olsa da, “sokağa dökülse” de, dengeyi tuttursa da Ülkü Ocakları mensubu olmaya devam ederiz… Ülkü Ocakları’ndan asla vazgeçemeyiz… Çünkü Ülkücüyüz, biz… Ülkücü Dünya Görüşü gibi, MHP gibi, Ülkü Ocakları da, bize rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in emanetidir… Biz, emanete ihanet etmeyiz! Edenleri de hoş görmeyiz.

Alperen Ocakları mensubu kardeşim, tahmin ediyorum ki tam bu noktada “ Ne yani, Muhsin Yazıcıoğlu ve biz, Başbuğ’un emanetine ihanet mi ettik?” diye soracaktır… Ki, bu sual haklı olmakla birlikte, çok gecikmiş bir sorudur… Bu sualin cevabını, Allah kısmet ederse, bundan sonraki yazımda vermeye çalışacağım.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,03 M - Bugn : 17112

ulkucudunya@ulkucudunya.com