« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

29 May

2007

BEN OLSAYDIM

29 Mayıs 2007

Türkiye’de seçim süreci başladı ya, siyasî Liderler her zemini kullanarak fikirlerini, düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmağa başladılar… Meselâ TOOB Genel Kurulu’nda konuşan Recep Tayyip’i, Baykal’ı ve Ağar’ı televizyonda dinledim… Başkaları ne düşündüler bilemem, ama bana, farklı üsluplarla aynı şeyleri tekrarladılar gibi geldi… Kaldı ki söyledikleri, her zaman her yerde seslendirdiklerinden de farklı değildi… Liderler, hem kendilerini hem de birbirlerini tekrarlamaktan başka hiçbir şey söylemediler… Halbuki Türkiye, en kritik seçimlerinden birini yapacak… Öyle ise, Mevlâna Hazretlerinin de buyurduğu gibi, şimdi farklı şeyler söylemek zamanıdır.

Eğer siyasal partilerin aralarında siyasî, sosyal, kültürel ve ekonomik hiçbir fark yoksa, ben o zaman, niçin A partisine değil de B partisine rey vereyim ki? Nasılsa, hangi partiye oy verirsem vereyim, değişen hiçbir şey olmuyor… Bütün partiler, aynı siyasî, sosyal, kültürel ve ekonomik politikaları savunuyorlar… Hatta rey vermeye gitmesem bile değişen bir şey olmayacak, o halde niçin oy vereyim ki?

Adım gibi eminim ki, Liderlerin konuşmalarını dinleyen çoğu kimse benim gibi düşünmüştür.

Ben parti lideri olsaydım; -genel başkanı değil ama, çünkü genel başkanlar partinin önceden belirlenmiş politikalarını uygularlar, liderler ise partilerinin politikalarını belirlerler… Bu anlamda meselâ Recep Tayyip ve Baykal liderdirler de diğerleri, örnek olarak Kutan genel başkandır- şöyle konuşurdum:

Türkiye’deki sistemi değiştireceğiz; Başkanlık Sistemi’ne geçeceğiz… Devlet Başkanı’nı iki dereceli seçimle halk seçecek… Siyasî Partiler Kanunu ile Seçim Kanunu değiştireceğiz… Türkiye’yi 550 seçim bölgesine ayıracağız, her seçim bölgesinden 1 (bir) milletvekili seçilecek… Gerçek Parlamenter sisteme geçeceğiz… Hükümet Parlamentodan seçilecek, ama bakan seçilen milletvekili vekillikten istifa edecek… Güven oylaması, her bakan için ayrı ayrı yapılacak… Partiler, hiçbir konuda grup kararı alamayacaklar… Milletvekilleri bütün oylamalarda hür iradeleri ile karar verebilecekler… Bu konulardaki anayasa ve yasa değişikliklerini derhal yapacağız.

Türkiye’nin her yıl 10 milyar dolar zarar etmesine sebep olan Gümrük Birliği Antlaşması’nı iptal edeceğiz… AB ile yapılmış olan bütün antlaşmaları yırtıp, çöp sepetine atacağız… AB eğer Türkiye’yi mutlaka üye olarak içine almak istiyorsa, her şeyi bir yıl içinde bitirmek üzere bir plân yapmalı ve Türkiye, Almanya ile Fransa’nın hak ve yetkilerine sahip olmalıdır… Aksi halde, AB ile bütün ilişkilerimizi keseceğiz ve AB ülkeleri ile, tek tek ve ayrı ayrı karşılıklılık ve mütekabiliyet esaslarına dayalı ilişkiler geliştireceğiz.

Özellikle SSCB’nin dağılmasından sonra, tamamen ABD emperyalizminin bir vasıtası haline gelen, NATO’dan derhal ayrılacağız… Başta askerî üslerle ilgili olanları olmak üzere, ABD ile yapılmış olan bütün antlaşmaları ortadan kaldıracağız… Askerî üslerin hemen boşaltılmasını sağlayacağız… ABD ile ilişkilerimizi, Türkiye’nin millî menfaatlerini esas alarak, yeniden tanzim edeceğiz.

Başta Telekom, Tüpraş ve Banka ve Sigortacılıkla ilgili olanlar olmak üzere bugüne kadar yapılmış olan bütün özelleştirme/peşkeş çekme ihalelerini iptal edeceğiz… Daha sonra bunlardan stratejik değere haiz olanlarını millîleştireceğiz, olmayanlarını ise borçlandırmak suretiyle öncelikle çalışanlarına devredeceğiz…
Asgarî ücretliden, dar ve sabit gelirliden, emekliden, yüz dönümden az toprağa sahip olan çiftçiden hiçbir nam ve ad altında vergi almayacağız… Yabancı sigara ve içkiyle ithal her türlü meşrubattan artı yüzde yirmi beş özel tüketim vergisi alacağız… Tüketime yönelik her türlü lüks ithal mallara da artı yüzde yirmi beş özel tüketim vergisi koyacağız… Üretimde kullanılacak her türlü makine ve maldansa tüm gümrük vergilerini kaldıracağız… İhracattan hiçbir vergi almayacağız… Her türlü araçları kullanarak yerli mallarının kullanılmasını teşvik edeceğiz.

Eğitim Sistemini baştan sona değiştireceğiz… Özel okulların tamamını devletleştireceğiz, üniversite hazırlık kurslarını kapatacağız… Ders programlarını millî ve çağdaş esaslara göre yeniden tanzim edeceğiz… Öğrencileri, ilköğretimden başlamak üzere ve çağdaş ilmî metodlardan faydalanmak suretiyle zekâ ve kabiliyetine göre meslek seçimine yönlendireceğiz… Geriye kalanların, Üniversiteye sınavsız girmelerinin yolunu açacağız.

Yeni istihdama yönelik yatırım yapan işletmelere, beş yılık vergi muafiyeti uygulayacağız… Her türlü işletmelerde yeni istihdam edilen çalışanların SSK primlerini devlet ödeyecek… İşsizlik Sigortası’nı işler hale getireceğiz… İşten çıkarılan herkes, İşsizlik Sigortası’ndan yararlanacak.

Yirmi yıldır Türkiye’nin kaynaklarını tüketen terör meselesinin, TSK ve Emniyet’ten seçilmiş özel güvenlik kuvvetlerinden kurulu 100 bin kişilik özel bir ordu ile, kökünü kazıyacağız… Daha sonra, terörü doğuran kültürel, sosyal, ekonomik ve ahlâkî sebepleri ortadan kaldıracağız… Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ndeki köy ve mezraları Tarım Kentleri projesini hayata geçirerek, kalkındıracağız.

Türkiye’nin bütün imkânlarını seferber ederek, Millî Harp Sanayini mutlaka kuracağız… TSK’ni dışa bağımlı olmaktan kurtaracağız… Yabancı sermayeyi yatırım ve üretime yönelteceğiz, istihdam yaratan ve üretim yapan yabancı sermayeyi çağdaş metodlarla teşvik edeceğiz… Aksine hareket edenlerin tüm imkânlarını ortadan kaldırarak, Türkiye’den uzaklaşmalarını sağlayacağız...

Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarının tüm sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanmalarını sağlayacağız… Bu, sosyal devlet olmanın en mühim gereğidir… Devlet tüm güvenlik, eğitim ve sağlık hizmetlerini vatandaşlarına ücretsiz ve hakkaniyet ölçüleri içinde sunmak zorundadır.

Türkiye’de güvenlik ve asayiş meselesi olmayacak/kalmayacak… Her mahalle ve/ya köye mutlaka bir polis karakolu ve/ya jandarma karakolu kuracağız… Güvenlik güçlerini, her tür suça anında müdahale edebilecek bir kabiliyet ve imkâna kavuşturacağız… Yargı mensuplarını, özel şartlar ve imkânlarla destekleyerek adaletin yüzünü ağartacağız…

Ve, bütün dış borçları en kısa zamanda ödeyerek, Türkiye’yi IMF ve Dünya Bankası’nın ekonomik cenderesinden kurtaracağız… İç borçlara gelince; iç borçların faizlerini sileceğiz, ana paraları ödemeyi bir takvime bağlayacağız… Bir daha iç borç yapmayacağız.

Vb.

Böyle söylersem ve bunları yapacağıma sizi inandırırsam, benim lideri olduğum partiye rey vermez misiniz? Herhalde verirsiniz değil mi? Öyle ise, bana söyler misiniz, bunları niye hiçbir lider ve/ya genel başkan söylemiyor? Bunları bilmiyorlar mı? Bunların faydalı olduklarına mı, yoksa, bunları yapabileceklerine mi inanmıyorlar?

Peki siz ne dersiniz? Bu söylediklerim yapılırsa, Türkiye’yi kurtulur mu, kurtulmaz mı?

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,33 M - Bugn : 60946

ulkucudunya@ulkucudunya.com