« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

08 May

2007

“YA MHP?”

08 Mayıs 2007

Geçen yazımı okuyan bir arkadaşım, telefonda sordu, “Ya MHP? Seçimde MHP ne yapar?” Aslında, ben bu konuya girmeyi hiç istemiyordum, çünkü söylediklerim hep yanlış anlaşılıyor, ülküdaşlarım bu yüzden kırılıyorlar… Ancak, bu soru üzerine artık farz oldu diyerek, MHP’nin alması muhtemel seçim sonuçları hakkında yazmak zorunda kaldım… Yazacaklarım, benim şahsî fikirlerimdir ve yaptığım analiz sonunda ulaştığım neticedir… Kimse alınmasın, kırılmasın, darılmasın… Ben MHP’nin başarılı olmasından, en az sayın Devlet Bahçeli kadar, mutlu olacak bir ülkücüyüm.

MHP, önümüzdeki genel seçimlerde iki sonuç alabilir; Allah korusun ya barajın altında kalır veya üç aşağı beş yukarı yüzde yirmi civarında bir oy alır! Bunun arası yok… Ben vaziyeti böyle görüyorum…

MHP’nin hangi neticeyi alacağını belirleyecek olan bazı faktörler var: Birincisi; önümüzdeki genel seçimlerde, son ‘gelişen olaylardan’ anlaşılıyor ki, Türkiye’nin yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik, yolsuzluk, hayat pahalılığı, bölücü terör, eğitimde kalitesizlik, artık ekonomik bir yıkım haline gelmiş olan ithalat, can çekişen ihracat, idaredeki partizanlık, adam kayırma, rüşvet, iltimas, torpil, genel ahlâkın yerlerde sürünmesi, dış politikada beceriksizlikten meydana gelen tıkanma gibi, meseleleri tartışılmayacak… Genel seçimlere, AKP ile CHP’nin siyasî ‘kayıkçı kavgası’ damgasını vuracaktır!

AKP, haksız bir ‘askerî muhtıra’ya muhatap olan ‘mağduru’ ve ‘mazlumu’, fakat, her şeye rağmen ‘askerin muhtırasına’ karşı diklenen ve demokrasiyi savunan ‘mağduru’ ve ‘mazlumu’ oynayarak, demokrasiye gönülden bağlı olan her renginden ‘sağ seçmen’in oylarını blok olarak almaya dönük bir strateji takip edecektir. Recep Tayyip ile AKP’nin ‘söylemi’ bunu açık olarak göstermektedir… CHP ise buna karşılık, moda tabirle ‘ılımlı İslâm’a’ geçit vermeyen, Çankaya’yı ‘Millî Görüş’e teslim etmeyen, AKP’nin TBMM çoğunluğuna rağmen Cumhurbaşkanlığını ‘fethetmesine’ engel olan ‘galip’ Parti rolünü oynayarak, her tonundan ‘sol seçmen’ ile ‘laiklerle laikçilerin’ reylerinin tamamını kendi hanesine yazdıracak bir strateji izleyecektir. Deniz Baykal ile CHP’nin ‘söylemi’ bunu net olarak ortaya koymaktadır.

Recep Tayyip ile AKP’nin, Deniz Baykal ile CHP’nin bu stratejileri tutarsa; yani Türk seçmeni böyle bir kamplaşmaya uygun bir oy verme davranışı içine girerse, işte o zaman MHP’nin işi gerçekten de zor olacaktır! Böyle bir durumda, MHP seçim barajını aşamaz. TBMM’ye sadece iki parti, yani AKP ile CHP girer.

İkincisi; DYP ile ANAP, biraz genel seçime ayrı ayrı girdikleri takdirde ‘ikisi’ de kesin olarak seçim barajına takılacaklarını bildikleri için, yani şartların zorlamasıyla… Biraz da seçimlerin yukarda bahsettiğim, AKP ile CHP kutuplaşmasında geçeceğini fark ettikleri için, hızla bir birleşme ve bütünleşme sürecine girmişlerdir. Eğer bu süreç tamamlanır ve DYP ile ANAP birleşir/bütünleşirlerse, ki bu konuda ‘birleşme protokolü’nü imzalamakla çok önemli bir yol kat etmiş sayılırlar… Birleşmenin/bütünleşmenin meydana getirdiği sinerji ile muhtemelen yüzde on beş gibi bir rey alırlar ki, bu durumda da MHP seçim barajını geçemez. Bu halde, TBMM’ye üç parti girer; AKP, CHP ve DP.

MHP’nin seçim barajının altında kalmasına sebep olabilecek üçüncü faktör ise; BBP’nin genel seçimde alacağı oydur! Eğer BBP beklenenden daha fazla oy alabilirse yahut SP ile bir seçim ittifakı yapmayı başarabilirse ve MHP’nin koalisyon ortağı olduğu dönemde küstürdüğü ülkücü reyler BBP/SP ittifakında toplanırsa, işte o zaman da MHP seçim barajına takılır.

Peki, BBP ülkücü oyları toplamayı başarabilir mi? Bunu, BBP’nin göstereceği adaylar ile seçim çalışmaları sırasında kullanacağı ‘dil’ belirleyecektir. Ancak bana kalırsa, sayın Muhsin Yazıcıoğlu bunu başaramayacak! BBP’nin, MHP’ye karşı saldırgan bir ‘dil’ kullanması, Ülkücülerin reylerini tekrar MHP’ye vermelerine sebep olacaktır. Fakat, BBP ile SP ittifak yapmayı becerebilirlerse, ki bunu yapmaya mecbur olduklarını en iyi kendileri biliyorlar, hele buna bir de GP’yi dahil edebilirlerse, işte, bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum… Böyle bir durumda TBMM’ye AKP, CHP, DP, BBP/SP/GP ittifakı olmak üzere dört parti girer, MHP ise tarihinde ilk defa bir seçim hezimetine uğrar.

Netice olarak: Türk seçmeni AKP ile CHP’nin etrafında iki kutuplu bir cepheleşmeye gitmez ve gene kendi partilerine oy vermeyi tercih ederse; DYP ile ANAP hemen hemen tamamlanmış olan, birleşme/bütünleşmeyi sağlayamaz ve yahut en azından bir seçim ittifakı yapamazlarsa; BBP ve sayın Genel Başkanı MHP’ye karşı saldırgan bir ‘dil’ kullanmaya devam ederse; BBP ile SP’nin seçim ittifakı gerçekleşmezse; o zaman MHP seçim barajını rahatça aştığı gibi, yüzde yirmilere varan bir oy oranıyla ve ikinci parti olarak TBMM’ye girebilir.

Sayın Devlet Bahçeli ve ‘devletlû’ kadrosu böyle çok bilinmeyenli bir denklemi çözebilirler mi? Eğer MHP’nin TBMM’ye girmesini istiyorlarsa, ne yapıp edip çözmek zorundalar!

Ancak bunun için, her şeyden önce bir ‘nefis muhasebesi’ yahut moda tabirle ‘özeleştiri’ yapmaya mecburlar: Ülkücülerin, Türk milliyetçilerinin, MHP’lilerin karşısına geçip; Koalisyon Ortağı olduğumuz dönemde hata yaptık, sizleri ihmal ettik, ikazlarınızı dikkate almadık diyerek, hatalarını itiraf etmeleri gerekir… Yeter mi? Yetmez! Ayrıca aynı hataları bir kere daha yapmayacağız diye, söz vermeleri icap eder… Bu da yetmez! MHP’nin, milletvekili adaylarını mutlaka hâkim nezaretinde yapılan bir ön seçimle belirlemesi lâzım gelir.

Sayın Devlet Bahçeli ve MHP Genel Merkezi bunları yaparlar mı? İşte, ben onu bilemem!

Ama kendileri bilirler de diyemiyorum, çünkü; Ülkücü Hareket kimsenin babasının tapulu malı değildir… Kimseye, ama hiç kimseye babasından-atasından da miras kalmamıştır… Ülkücü Hareket, başta rahmetli Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ olmak üzere milyonlarca Ülkücünün emekleri, gayretleri, enerjileri, karınca gibi çalışmaları, terleri, gözyaşları, kanları, canları ve hürriyetleri pahasına meydana getirdikleri bir kutlu ve yüce davadır! Öyle ise, hiç kimsenin, hem de makamı ve mevkii ne olursa olsun hiç kimsenin, Türkiye’nin bir uçurumun kenarında olduğunu bile bile, Ülkücü Hareket’i bozuk para gibi harcamaya hakkı yoktur! Olamaz! Aksi halde tarih ve Ülkücüler, bunun hesabı sorarlar… Bu ‘hesabı’ da, hiç kimse veremez!

MHP ve sayın Devlet Bahçeli, bütün bu şartları göz önüne alarak, ne yapıp etmeli –inşallah- Ülkücü Hareket’in TBMM de temsil edilmesini mutlaka sağlamalıdır! Bu, onların en başta gelen görevleridir… Türkiye’nin, özellikle de bu kritik dönemde Ülkücülere ihtiyacı var!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,29 M - Bugn : 18966

ulkucudunya@ulkucudunya.com