« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

24 Nis

2007

TÜRKİYE HIZLA BİR SAVAŞA SÜRÜKLENİYOR

24 Nisan 2007

Başlık, Avrasya hızla bir savaşa sürükleniyor olmalıydı, ama beni Avrasya’dan daha çok Türkiye ilgilendirdiği için böyle bir başlık atmayı daha uygun buldum. Bu, Avrasya’yı umursamadığım anlamına gelmez, Türkiye’yi doğal olarak daha çok sevdiğim ve önemsediğim manâsına gelir.

İsrail’in güvenliğini her şeyden ama her şeyden daha önemli sayan, İran’ın doğal gaz ve petrol kaynaklarına sahip olmayı kafasına koymuş olan ABD, İran’ın nükleer silâh sahibi olma çabalarını bahane ederek, yanına ‘stratejik ortak’ları İsrail ve İngiltere’yi de alarak Avrasya’da büyük bir bölgesel savaş başlatmak için düğmeye bastı… Lütfen dikkat! Basacak değil, bastı diyorum… Bunu, nereden mi biliyorum? Eğer Türkiye’yi “kanseri gösterip, nezleye razı etmek” için bir plân dahilinde yapmıyor ise, bunu, ABD’nin “PKK’ya; İran’la savaş, Kandil’de kal” demesinden, bunun gazetelere kadar düşmesinden anlıyor ve biliyorum.

Türkiye böyle bir savaşın dışında kalamaz… Kalırsa, ne yazık ki Türkiye’nin ömrü uzamaz, hatta belki de kısalır… Çünkü açıkça anlaşılıyor ki ABD ile İsrail, bu savaşta da Irak’ta Saddam’a karşı Irak’lı Kürtlerden faydalandıkları gibi, Ahmedinejad’a karşı da İran’daki Kürtler ile PKK’nın İran’daki kolu olan PJAK’dan yararlanmak istiyorlar… Halkın Mücahitleri’nin ise nasıl tavır alacakları, zaten belli.

Bu, Türkiye’yi savaşa nasıl sürükler ki diye düşünmeyin sakın… ABD ve İsrail’in İran’daki Kürtlerle işbirliği yaparak, İran’a saldırması demek, Kuzey Irak’taki Kürt Devleti’nin bir bakıma tanınması ve hatta ‘Büyük Kürdistan’ın yahut moda tabiriyle Pan Kürdizm’in birinci aşamasının tamamlanarak, ikinci aşamasına geçilmesi demektir.

Pan Kürdizm nedir? Kısaca söylemek gerekirse ‘Pan Kürdizm’, hedefi, ‘Büyük Kürdistan’ olan bir Kürt Birliği ideolojisidir!

Pan Kürdizm’in birinci aşaması, Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti’nin kurulması ve dünya tarafından tanınması; ikinci aşaması, tarihinde Mahabad Cumhuriyeti tecrübesini de yaşamış olan İran’ın parçalanması ve bir Kürt Devleti’nin kurulması; üçüncü aşaması Suriye’nin parçalanarak bir Kürt Devleti’nin kurulması; dördüncü aşaması, Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanarak bir Kürt Devleti’nin kurulmasıdır… Nihaî aşaması ise, bu dört ‘Kürt Devleti’nin bir federasyon halinde birleşerek “Büyük Kürdistan”ı yahut Büyük Kürt Federasyonu’nu oluşturmasıdır. Bunu, Kürtçülerle gönüllü Kürtçülerin Irak’ta Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya Irak Kürdistan’ı, İran’da Kürtlerin yaşadığı yerlere İran Kürdistan’ı, Suriye’de Kürtlerin yaşadığı topraklara Suriye Kürdistan’ı ve Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı bölgeyi Türkiye Kürdistan’ı olarak isimlendirmeleriyle, sık sık bir Kürt Federasyonu’ndan bahsetmelerinden anlamamak için insanın aklından zoru olma gerekir.

Fantezi bu, böyle bir şey olabilir mi, demeyin… Sakın, böyle bir şey söyleyip, komik duruma düşmeyin… Bal gibi olur! Üstelik, bunu, sadece ben demiyorum ki, I.Körfez Savaşı’nda ABD kuvvetlerinin Komutanı olan emekli General Norman Schwarzkopf , 'Kahramanlığa gerek yok' (It doesn't take a hero) adlı kitabının tanıtımı sırasında verdiği bir röportaj esnasında dolaylı olarak söylüyor: “ABD, beş yıl içinde yedi ülkeyi işgal edecek.”

Peki bunlar hangi ülkeler? İsimleri belli mi? Elbette belli, Schwarzkopf bunların bir kısmını açıkça ilân ediyor; “İran, Lübnan, Suriye”. Gerisi? Diğerlerini açıklamak niyetinde değil ki, birden Afrika’ya atlıyor ve “Somali vb.” diyor.

Neyse, bunları şimdilik bir tarafa bırakalım…

Kürtlerin Pan Kürdizm yapmaya haklarının olup olmaması da ayrı bir konu, bunu bu yazıda tartışmayacağım… ancak bu, yani ABD, İsrail ve İngiltere destekli Barzani ve Talabani’nin, Pan Kürdizm idealine sıkı sıkıya bağlı oldukları saklı-gizli bir ‘şey’ değil, dünya meseleleri ile az buçuk ilgili herkes bunu biliyor. Bunu evrende herkes bilirken, Türkiye Cumhuriyeti’ni idare edenlerin bundan habersiz olması mümkün mü? Değil!

Öyle ise bu noktada sorulması gereken asıl sual şudur; Türkiye buna rıza gösterebilir mi gösteremez mi? Türkiye, bu duruma asla razı olamaz! Türkiye’nin buna rıza göstermesi demek, bölünmeye-parçalanmaya ve hatta yok olmaya razı olması demektir ki, buna Türkiye’de hangi makam ya da mevkide olursa olsun hiç kimse katiyen rıza gösteremez! Çünkü varsa, böyle kimseleri Türk milleti affetmez, affedemez! Türkiye, işte bu yüzden ABD ve İsrail’in bu plânına bigane kalamaz.

Kalmazsa ne olur? Bunu bilmeyecek ne var, Türkiye bu savaşa bir şekilde karışmış olur!

Türkiye kaderini ya ABD, İsrail ve İngiltere ‘şer üçgeni’ne bağlar ve bunlarla birlikte İran’a karşı başlatılmış olan savaşa katılır. Veya bu ‘şer üçgeni’ne karşı çıkar ve bu işte baştan sona haklı olan İran’ın yanında saf tutar… Her iki halde de Türkiye görüldüğü gibi savaşa katılmış olur. Yahut başka bir ‘yol’ bulur, hem savaşa katılmaz hem de üstünde dolaşan kara bulutları dağıtır.

Türkiye savaşa ‘şer üçgeni’nin yanında katılmaya mecbur kalırsa, bölünme tehlikesini belki beş on yıl tehir eder ama sonunda gene de parçalanır… Çünkü bu halde, savaşın sonunda ‘şer üçgeni’ İran’da da bir Kürt devleti kurduracaktır… Bu ise, Pan Kürdizm’in ikinci aşamasının gerçekleşmesi demektir.

Savaşa, Türkiye ‘şer üçgeni’nin karşısında ve İran’ın yanında saf tutarak katılırsa, bu savaştan İran ve Türkiye galip çıksalar bile, ki büyük ihtimalle zaferle çıkacaklardır, hem ‘şer üçgeni’ Türkiye’deki Kürtçüleri ayaklandırarak bir ‘iç savaş’ başlatacağı için, hem başta ABD, İsrail, İngiltere ve tüm batılı emperyalistler Türkiye’de büyük/yıkıcı bir ekonomik kriz çıkaracağı ve hem de bütün askerî, ekonomik ve siyasî güçlerini kullanarak Kürtçüleri destekleyecekleri için Türkiye sonunda gene parçalanacaktır.

Tamı tamına ‘Gamlı Baykuş’ gibi düşünüyorsun, diyebilirsiniz… Ancak emin olun, vaziyet benim burada tasvir etmeye çalıştığımdan bile çok daha kötüdür… Çünkü ‘Danıştay katliamı’ da, ‘Rahip Santoro’nun katledilmesi’ de, ‘Hrant Dink’in öldürülmesi’ de, ‘misyoner katliamı’ da Türkiye’yi ‘şer üçgeni’nin yanında savaşa katılmaya mecbur etmek için CIA, MOSSAD ve MI6’nın beraberce tertipledikleri bir dizi ‘operasyon’dur!

Türkiye hem bu savaşa katılmamanın, hem de bölünmeden kurtulmanın bir yolunu bulmalıdır.

Bu mümkündür!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,35 M - Bugn : 74162

ulkucudunya@ulkucudunya.com