« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

17 Şub

2021

“SEVGİLİLER GÜNÜ”

17 Şubat 2021

Biliyorsunuz değil mi geçtiğimiz Pazar günü 14 Şubat idi, yâni “Sevgililer Günü”ydü… Bilirsiniz canım, bilmez olur musunuz? Benimkisi de sual mi yâni, eğer herkes bilmeseydi, o gün Türkiye, yalnızca hediye almak için ve sâdece ‘online’ alış veriş sitelerinde 10 milyar lira harcar mıydı? Hiç bu kadar büyük bir parayı bir mirasyedi gibi israf eder miydi? Zâten 14 Şubat’ın “Sevgililer Günü” olduğunu bilmiyorsanız yâhut 14 Şubat’ın “Sevgililer Günü” olduğunu biliyor da “bunu unutmuşsanız” veya “bunun icabını yerine getirmemişseniz”, başınızı büyük bir belâya sokmuş olabilirsiniz! Maâzallah yuvanız yıkılır, âileniz dağılır!

“Yâhu M. Metin Kaplan, ne saçmalıyorsun sen? Bunadın galiba… Bize ne, elin uyduruk ‘Sevgililer Günü’nden? Bütün dertlerimiz halloldu da bir tek ‘Sevgililer Günü’müz mü kaldı? Hem ‘Sevgililer Günü’nü bilmiyor veya ‘unutmuşsak’ yâhut ‘icabını yerine getirmemişsek’ başımız neden belâya girsin? Yuvamız neden yıkılsın, âilemiz neden dağılsın ki?”

Haklı ve doğru gibi görünen suallerinizin cevaplarını az sonra vereceğim, ama müsâade ederseniz evvelâ ‘bilmeyenler’ veya “bildiği halde unutanlar” yâhut benim gibi “unutmayı tercih edenler” için kısa bir “Sevgililer Günü” târihçesi vereceğim:

“14 Şubat”, 1800’lü yıllarda Amerikalı bir kadının (Esther Howland) ilk “Sevgililer Günü” kartını yollamasından bu yana, çok sayıda insanın kutladığı bir “sosyal olay” olmuştur. Bunun doğal sonucu olarak, olayın ticârî yönü önem kazanmış, “Sevgililer Günü” muazzam reklâm kampanyalarıyla dünyada ticâretin canlanmasına vesile yapılan bir tarih haline getirilmiştir… Kapitalizm zâten hep böyle yapar, toplum için neticesinin ne olacağına bakmaksızın her şeyi, ama her şeyi daha fazla kâr ve kazanç için istismar eder. “Sinekten yağ çıkarır.”

Ne ise… “Sevgililer Günü” Hrıstiyan batı dünyasında “Valentine’s Day” olarak kutlanır. ‘Valentine’ adlı kişi aslında “Aziz Valentine” diye bilinir. Bu Aziz Valentine, doktorluk yapan Katolik bir rahipti… M.S. 3. yüzyılda İtalya’da yaşamış ve Roma’da bir rahip olarak görev yapmıştı. Ve Valentine, Roma İmparatoru 2. Claudius yasakladığından evlenemeyen askerleri gizlice evlendirmesiyle meşhur olmuştu… 2. Claudius, Valentine’in askerleri evlendirdiğini bir şekilde haber aldı, haber alır almaz da Valentine’i hapsetti.

Valentine, hapishanede, İsa Mesih’in canını başkaları için verdiğini söyleyerek, sevgiyi, insanlara ulaşmak için kullandı… Etkilenen gardiyan Asterius, Valentine ile arkadaş oldu, hatta kızı Julia’ya derslerinde yardım etmesini istedi. Zirâ Julia kördü ve birisinin ona kitap okuması gerekiyordu… Valentine, bu sâyede Julia ile de arkadaş oldu.

İmparator 2. Claudius, Valentine’ye Hristiyanlıktan vazgeçip, Roma tanrılarına ibâdet etmeyi kabul etmesi şartıyla affetmeyi teklif etti… Ancak Valentine, inancını bırakmayı reddetmekle kalmadı, İmparatora İsa Mesih’e îman etmeyi teklif etti… Valentine’in dinine bu sadâkati hayatına mal oldu. Îdama mahkûm edildi… Ve 14 Şubat 270’te dövüldü, taşlandı ve kafası kesilerek öldürüldü.

Valentine îdam edilmeden önce, Julia’yı Hz. İsa’ya îman etmeye teşvik etmek ve kendisine arkadaş olduğu için teşekkür maksadıyla kısa bir not yazdı… Notu da ‘Valentine’den” diye imzaladı… İşte bu not, Valentine’in îdam edildiği gün olan 14 Şubat’ı “Sevgililer Günü” olarak kutlama konusunda insanlara ilham kaynağı oldu… Ve nihâyet MS. 496’da Papa Gelasius, 14 Şubat’ı “Sevgililer Günü” olarak, resmî bayram günü ilân etti.

“Sevgililer Günü” günümüzde, bâzı toplumlar tarafından sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak kutlanmaya devam etmektedir… Bununla birlikte Suudi Arabistan'da “Sevgililer Günü” kutlamasında kullanılan ürünlerin satışı dahi yasaktır… İran, Özbekistan, Türkmenistan, Malezya, Endonezya ve Pakistan ise “Sevgililer Günü”nü kutlamayan ülkelerdir.

Türkiye’ye gelince: Bir Hristiyan âdeti olan “Sevgililer Günü”, kâhir ekseriyeti Müslüman olan Türkiye’de de –maalesef- büyük bir heyecan ve coşkuyla kutlanmaktadır… Daha da kötüsü, “Sevgililer Günü”nü ‘kutlamamak’ veya “kutlamayı unutmak” yâhut “Sevgililer Günü”nün “icabını yerine getirmemek” Mahkemelerce “boşanma sebebi” sayılmaktadır!

İnanmadınız mı? İnanmıyorsanız araştırın ve kendiniz görün: “Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016 yılında aldığı bir kararla ‘Sevgililer Günü’, evlilik yıldönümü ve doğum günü gibi özel günlerin hatırlanmaması ile düğün, konser ve kokteyl gibi sosyal ortamlarda eşin sürekli yalnız bırakılmasını boşanma sebebi olarak kabul etti.”

Oysa AKP çatısı altında, 19 yıldır Türkiye’yi idâre eden ‘İslâmcılar’ ile “Siyâsî İslâmcılar” yıllardan beri sürekli olarak TCK’nın İtalyan Ceza Kanunu’ndan, TMK’nın ise İsviçre Medenî Kanunu’ndan iktibas edilerek alınmasından şikâyet etmektedirler. Ancak Yargıtay, AKP’nin devr-i iktidarında böyle bir karar almış olmasına rağmen “Siyâsî İslâmcılar” ile ‘İslâmcılar’ın gıkı çıkmamış, çıkamamıştır! Neden, acaba? Hani bunlar ‘muhâfazakâr’dı, muhâfazakârlıklarına ne oldu? Yoksa “âile müessesesi” muhâfaza edilecek kurumlar listesinden mi çıkarıldı?

Hiç kimse bana; -söylediklerime îtiraz için- sakın “kuvvetler ayrılığı”ndan ve/veya “yargı bağımsızlığı”ndan filan bahsetmeye kalkmasın… “Siyâsî İslâmcılar” ile ‘İslâmcıların” işlerine gelmediğinde Anayasa Mahkemesi ve hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına karşı neler söylediklerini bir bir sıralar ve “O zaman ‘kuvvetler ayrılığı’ ile ‘yargı bağımsızlığı’ yok muydu” diye, sorarım… Üstüne bir de “Yargıtay yargıçlarını AKP değil de ben mi tâyin etmiştim ki” diye, bir sual daha ilâve ederim, mahcup olur! Ona göre…

Ne ise… Siz siz olun, ‘muhâfazakâr’, ‘İslâmcı’ ve “Siyâsî İslâmcılar”ın iktidarda olmalarına güvenerek de olsa bir Hrıstiyan âdeti olan “Sevgililer Günü”nü asla ve kat’a unutmayın(!) ve dahi “Sevgililer Günü”nün icabını mutlaka ve muhakkak yerine getirin(!), yoksa –Maâzallah- yuvanız yıkılır, âileniz dağılır! Benden söylemesi…

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,13 M - Bugn : 21861

ulkucudunya@ulkucudunya.com