Adnan MENDERES, 17 Eylül 1961’de idam edildi ya âdet olmuştur; her 17 Eylül’de siyasî zevât, ya bir “Demokrasi Şehidi Adnan Menderes” nutku atarlar ya da beyanatı verirler, eli kalem tutanlar ise bir “Demokrasi Şehidi Adnan Menderes” yazısı yazarlar… Bu 17 Eylül’de de aynısı oldu.
“Adnan MENDERES, ALLAH indinde şehit midir, değil midir” ben bilemem, bunu sadece ve yalnızca ALLAH bilir… Bu konuda, ben sadece şunu söyleyebilirim; MENDERES Müslüman ise ve haksız-suçsuz yere idam edilmişse şehit kabul edilmesi BELKİ mümkün olabilir.
“MENDERES suçsuz mudur, haksız yere mi idam edilmiştir?” Doğruyu söylemek lâzımsa, bunu da tam olarak bilemiyorum, rivayetler muhtelif çünkü… Bu konudaki hükmü er ya da geç gerçek tarihçiler verecektir… Bu konuda, yalnızca şunu söyleyebilirim; ben “idam”ın bir cezalandırma şekli olduğuna inanmıyorum. Bana göre “idam”, yani suçluyu şöyle ya da böyle öldürmek, bir ceza değil, YOK ETMEDİR… İşte bu sebeple “idam cezası”nın uygulanmasına karşıyım, ben… “İnsanlık suçu” dâhil, hiçbir suça, ama “hiçbir suça” “idam cezası” tatbik edilmemelidir!
Adnan MENDERES de idam edilmemeliydi! 1961 yılında ben çocuktum, o sebeple henüz meselenin idrakinde değildim. Fakat Türkiye için 16 yıl askerlik yapmış ve bu sırada kim bilir ne badireler atlatmış olan dedem Yaşar KAPLAN’ın gözlerinden yaşlar geldiğini gördüğüm için, MENDERES’in idam edilmesine ben de üzülmüştüm… Tekrarlıyorum, MENDERES idam edilmemeliydi! Ama edildi, şimdi, bu kadar sene sonra yapacak hiçbir şey yok, ruhu için dua etmekten başka… Dilerim ALLAH’tan; Adnan MENDERES Müslüman ise taksiratı af olsun, ruhu şad ve mekânı Cennet olsun… Müslüman değilse de “dinince dinlensin…”
Peki, Adnan MENDERES demokrasi şehidi midir? Ya da suali biraz daha netleştirerek şöyle sorayım; Demokrat Parti’nin Başbakan’ı olan Adnan MENDERES demokrat biri miydi?
Bu konuda, herhalde birkaç “şey” söyleyebilirim, bu kadarcık bir yakın tarih bilgisine sahip olduğuma inanıyorum, çünkü… Ancak gene de hükmü ben vermeyeceğim, MENDERES’in demokrat olup olmadığına ya da demokrasi şehidi olup olmadığına yazdıklarımı okuduktan sonra siz karar vereceksiniz.
Bildiklerimi arz ediyorum…
Millet Partisi, 20 Temmuz 1948 tarihinde, Demokrat Parti’ye de Cumhuriyet Halk Partisi’ne de karşı olan ve çoğu Demokrat Parti’den istifa etmiş Mareşal Fevzi ÇAKMAK ve Osman BÖLÜKBAŞI önderliğinde bir grup siyasî (Enis Akaygen, Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur, Prof. Dr. Kenan Öner ve General Sadık Aldoğan) tarafından kurulmuş… Fahrî Genel Başkanlığına Mareşal Fevzi Çakmak, resmî Genel Başkanlığına Prof. Hikmet Bayur, Meclis Grup Başkanlığına ise Osman Nuri Bey getirilmişti.
Millet Partisi, -seçimlere hazırlanacak zaman bulmadığı için- 17 Ekim 1948 ara seçimlerine katılmama kararı aldı… Fakat muhalefetinin dozunu artırdı ve hem Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına hem de Demokrat Parti’ye karşı muhalefetini mitingler vasıtasıyla yapmaya devam etti.
Bu sırada MP’nin en etkili ismi Mareşal Fevzi ÇAKMAK Anadolu’yu dolaşmaya zaman bulamadan rahatsızlanmış ve seçimlere bir ay kala Hakk’ın rahmetine kavuşmuş. Kenan Öner de, Mareşalden önce kaybedilmişti… MP böyle bir süreçte, Yusuf Hikmet Bayur'un Genel Başkanlığında girdiği 1950 Genel Seçimleri’nde sadece, Osman Bölükbaşı’nı Kırşehir`den TBMM`ye sokabilmişti.
Unutmadan arz edeyim, MP SİYASET SAHNESİNE ÇIKTIĞI ANDAN İTİBAREN, SIRF SÖZCÜLERİNİN KONUŞMALARI ESNASINDA ALLAH DEMELERİ GEREKÇE GÖSTERİLEREK CHP?Lİ ÇEVRELERİN “İRTİCA” SUÇLAMALARININ HEDEFİ OLMUŞ, DEMOKRAT PARTİ DE AYNI İDDİAYI TEKRARLAMIŞTI...
Sonuç olarak, PARTİ FAALİYETLERİ LAİKLİĞE AYKIRI POLİTİKA ÜRETTİĞİ gerekçe gösterilerek, önce 1953 YILINDA GEÇİCİ OLARAK DURDURULDU… PARTİ, daha sonra da 27 OCAK 1954‘TE ATATÜRK DEVRİMLERİNE KARŞI GELİNDİĞİ İLERİ SÜRÜLEREK TEMELLİ OLARAK KAPATILDI.
ANKARA 3. SULH CEZA MAHKEMESİ, MİLLET PARTİSİ’NİN “DİNÎ ESASA DAYANAN VE GAYESİNİ SAKLAYAN BİR CEMİYET OLDUĞU” SONUCUNA VARMIŞTI(!)
Lütfen dikkat edin! MİLLET PARTİSİ’NİN FAALİYETLERİNİN GEÇİCİ OLARAK DURDURULDUĞU 1953 YILINDA DA, MİLLET PARTİSİ’NİN TEMELLİ OLARAK KAPATILDIĞI 1954 YILINDA DA TÜRKİYE’DE BAŞBAKAN OLAN KİŞİ, ADNAN MENDERES’Tİ!
MİLLET PARTİSİ’nin eski kurucuları aynı yıl (1954) Osman BÖLÜKBAŞI'nın Genel Başkanlığında, CUMHURİYETÇİ MİLLET PARTİSİ'ni kurdular… 1954 Genel Seçimleri’ne katıldılar… Ve KIRŞEHİR’İN NEREDE İSE BÜTÜN OYLARINI ALARAK, 5 MİLLETVEKİLLİĞİNİN TAMAMINI KAZANDILAR. Bu Seçim’de CMP Genel Başkanı Osman BÖLÜKBAŞI da milletvekili seçildi.
Bu SONUCA ÇOK KIZAN, DEMOKRAT PARTİ HÜKÜMETİ, 30 HAZİRAN 1954 GÜNÜ KIRŞEHİR’İ İLÇE YAPTI VE NEVŞEHİR’E BAĞLADI. BU TARİHTEN ON BEŞ GÜN ÖNCE DE, MUHALİF İLLERDEN MALATYA İKİYE BÖLÜNEREK ADIYAMAN İLİ KURULMUŞTU… DP İKTİDARI, BU SURETLE HEM KIRŞEHİR VE MALATYA İLLERİNİ CEZALANDIRMIŞ, HEM DE GELECEK SEÇİMLER İÇİN MUHALİF OLABİLECEK DİĞER İLLERE GÖZDAĞI VERMİŞ OLUYORDU.
Ancak Osman BÖLÜKBAŞI yılmadı, DP Hükümeti ile MENDERES’e sert eleştiriler yöneltmeye devam etti… FAKAT MENDERES BÖLÜKBAŞI’NI YILDIRMAYA KARARLIYDI, NİTEKİM TEMMUZ 1957`DE TBMM?YE HAKARET BAHANESİYLE TUTUKLATTI.
CMP, 1957 ERKEN GENEL SEÇİMLERİNE GENEL BAŞKANLARI OSMAN BÖLÜKBAŞI TUTUKLU İKEN KATILMAK DURUMUNDA KALDI… (Kırşehir, Erken Seçim’den birkaç ay önce, Haziran 1957’de yeniden il yapılmıştı…) CMP, BU DEFA KIRŞEHİR’İN 5 MİLLETVEKİLİNDEN 4’ÜNÜ KAZANDI… Osman BÖLÜKBAŞI yeniden milletvekili seçildi… Fakat SEÇİM GÜNÜ HAPİSTE OLDUĞU İÇİN MİLLETVEKİLİ YEMİNİNİ ANKARA MERKEZ CEZAEVİ 10. KOĞUŞU’NDA MAHKÛMLARIN ÖNÜNDE YAPMAK ZORUNDA KALDI!
Benden bu kadar… Şimdi sıra sizde, verin kararınızı; Adnan MENDERES DEMOKRAT MIYDI? Ve ADNAN MENDERS DEMOKRASİ ŞEHİDİ MİDİR?
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
