« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

17 Haz

2013

HAYSİYET İMTİHANI

17 Haziran 2013

İhanet ve korku imparatorluğunun sonu gelmiştir. Şeref yoksunu zalimlerin yüreğine ilk defa ihanetlerinin hesabının sorulacağı korkusu düşmüştür. Olaylar zulme, haksızlığa, keyfi idareye isyan duygusunun kabarmasından ibarettir. Şeytani hilelerle, yalan ve iftirayla, istismar ve aldatmacayla, devlet ve medya gücü sayesinde geçici bir müddet daha hadiseleri lehte kullanabilirler, fakat gün ışımıştır, alçaklığın zirvesine ulaşan uğursuz devri devranın zeval vakti belirmiştir. Haksız yere, keyif için yüzüne gözüne biber gazı sıkılan binlerce masum insan yok edilemediğine, hayatını idame ettirdiğine göre davasının takipçisi olacaktır.



Yaşanan bunca kargaşadan sonra akıllarını başlarını almamakta inat eden iktidar sarhoşları saltanatlarının son demlerini protestocuların merhamet ve itidaline borçlu olduklarının farkına varmalıdır. Vandal, marjinal, çapulcu olarak nitelendirdikleri kitle tam manasıyla böyle olsaydı kendini frenlemez, sel gibi taşarak önüne kattığı iktidar farelerini silip atardı.



Yalan ve iftirayla karalamaya çalışsalar da eylemlerin haklı olduğu, başlamasının, büyümesinin ve meydana gelen hasarın sorumlusunun hükümet olduğu ortadadır. Hasarı kim ödeyecek diyorlar. Sorumlusu kimse o öder. Bilmediğiniz işler değil, uzmanlık sahanız, yaparsınız başka bir yere alışveriş merkezi, oradan kazanacağınız rantın küçük bir kısmıyla tazmin edersiniz.



Yalancı, zalim ve korkak olduklarını kendileri de pekâlâ biliyor ve o yüzden kıyıdan kenardan dolaşarak adam gibi net bir tavır gösteremiyorlar. Diyalog adına zekâ seviyesi ve ifade kabiliyeti kendileri kadar olan münasebetsiz tipleri muhatap alıyorlar. Korkmasalar, haklı, yürekli ve samimi olsalar, gelirler parktaki gençlerle yüz yüze görüşürler. Aslında korkuları boşuna, oradakiler zekâ ve inançlarıyla mücadele veriyor.



Gençlerden biri küçük bir ranza getirmiş. Alt katında kendisi barınıyor, yatak battaniye derme çatma. Üst kat çerçeveden ibaret, ortası neredeyse bomboş. Kartondan bir levha asmış, zekâ pırıl pırıl parlıyor; ‘üst kat boş, saati bir dal sigara’.



Taksim esnafı ikiyüz liralık banknot bozmaktan bıkmış iftirası atılan göstericilerden altmış yaşındaki kır bıyıklı biri yaklaşıp utana sıkıla bir sigara istiyor, iki tane ikram edince teşekküratını ifadeden aciz kalıyor. Bunları Amerika, batı ve faiz lobisi destekliyor diyorlar, On senedir gönüllü uşaklığını yapıyorsun, Amerika, batı ve faiz lobisi senden daha sadık müttefik bulabilir mi? Arkasında ideolojik örgütler var diyorlar, açılım adı altında bölücü örgütle kol kola giren sen değil misin? Vatan ve millet bütünlüğü tehlikeye girer diyorlar, vatanı ve milleti bölen kim?



Zırhlı araçların arkasına saklanıp, bir elinde kalkan bir elinde tüfek meydanı kurtaran polise vatan sana canım feda diye slogan attırdılar. Bir ay maaş almasa vatana kurşun sıkacak resmî üniforma mı vatanseverdir, orada kısa kollu gömlekle bütün gece yağmur altında titreyen gönüllü gençler mi, takdir vicdanlarındır.



Her taraf görüntü doluyken varsa şiddetin görüntüsünü getirin diyorlar. Ölen, yaralanan, dayak yiyen, gözüne biber gazı, vücuduna tazyikli su sıkılan insanlar bir kenara, saldırıya maruz kalan iki kadının sembol görüntüleri lüzumsuz şiddeti anlatmaya yeter. İkisinde de kin, öfke, nefret ve şiddet yok. Kin, öfke, nefret ve şiddet kimde var fotoğraflarda gayet açık görünüyor.



İlki kırmızılı kadın, epeyce meşhur da oldu. Saniye saniye beş kare resmi rast geldi. İlkinde kadın sakin sakin polislere bakıyor. İkincisinde gaz maskeli polis hınçla kadının yüzüne gaz püskürtüyor. Kadın şaşkın, yediği gazdan saçları havaya dikilmiş, gözlerini yummuş, fakat yine sükûnetini koruyor. Üçüncüsünde kadın arkasını dönmüş telaşsızca yürümeye çalışıyor, polis arkasından yetişip gaz sıkmaya devam ediyor. Dördüncüsünde polis yine koşar adım, bu defa gaz tabancasını kadının sırtına dayamış sıkıyor, kadın tökezlememeye, düşmemeye ve badireden kurtulmaya uğraşıyor. Beşincisinde nihayet canını güç bela kurtaran kadın, saç baş darmadağın, perişan halde bir eli çantasında bir elini ağzına götürmüş, aksırıp öksürüyor.



Bir diğeri siyahlı kız. Ürkütücü zırhlı aracın önünde dikilmiş bir lider gibi korkusuzca duruyor. Araç harekete geçiyor ve tazyikli su huzmesi var gücüyle kızın göğsüne çarpıyor. Kız sırılsıklam vaziyette ve fakat katiyyen müteessir ve mağlup değil.



Asalet böyle yüksek bir haslettir, zalimin suratına tükürmeye bile tenezzül etmez, tavrıyla, duruşuyla, bakışıyla ezer geçer. Bir zamanlar, bir vicdanın bilmek kaçtır hava parası mısralarını okuyan milliyetçi muhafazakârlar da benzer zulümleri yaşadılar. Haber veren medyaya ceza yağdıran, sosyal medyada konuşanları tutuklayan, avukatları gözaltına alan, yaralıları tedavi eden doktorlara soruşturma açan, öğrencileri ve gençleri tehdit eden zihniyeti desteklemeye devam edebilmek için vicdanların hava parasının epeyce pahalanmış olması gerek.



Haklı bulduğu halde parti kısıtlamaları ve yalan propagandanın tesiriyle açıkça destek vermekten çekinen kalabalıklar hür vicdan, hür fikir ve hür irfanla düşündüğünde isabetli kanaate varacaktır. Günümüzde önceliği başka tehdit ve tehlikeler almışken vatanseverliği sadece antikomünistlik zanneden ve hâlâ iktidarı tayin edecek gücü taşıyan yarı milliyetçi yarı muhafazakâr kalabalığın, sıkıştığı dar kalıpları kırmak için buradan alacağı haysiyet dersine ve isyan ahlâkına ihtiyacı vardır.



Keşke bahaneler arkasına sığınıp pasif politika izleyeceğine zulme karşı silkinişi ve dik duruşu Türk Milliyetçiliği gösterebilseydi. İhanetin yüreğine korku salmak suretiyle, yıkılmaya çalışılan Türk Devletine, bölünmeye çalışılan Türk vatanına, yok edilmeye çalışılan Türk Milletine sahip çıkmak şerefi Türk Milliyetçiliğine yakışırdı.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,74 M - Bugn : 14919

ulkucudunya@ulkucudunya.com