« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

16 Haz

2012

ÇOCUK VE ÇÖPÇÜ

16 Haziran 2012

“Yaşayış bence ne çok iyidir, ne de çok kötü. Ben yeryüzünde bulunmaktan, otlara, sulara, ağaçlara, adamlara bakmaktan hoşlanırım. Kargaların uçtuklarını, bulutların geçtiklerini görmek, adamların budalalıklarını işitmekten içime bir ferahlık, bir açıklık duyarım. Kendi budalalıklarımı bile severim.”

Ne sade bir hayat görüşü. Feleğin çemberinden geçmiş usta bir hikayeciye ait. Ferahlık duyabilmek için kara karganın uçuşunu kafi buluyor, kanarya, ispinoz, bülbül aramıyor.

Etrafımızı kuşatan hain çember her geçen gün daha da daraldığı için hayat gittikçe zorlaşıyor. Ya bu zinciri kırmak lazım, ya da otlara, sulara, ağaçlara, kargaların uçuşuna, bulutların geçişine, adamların budalalıklarına bakarak avunmak lazım.

Yaşayışı iyileştirmek kolay değil. Güç sahipleri yatıyorlar, kalkıyorlar, her an, her daim alçaklığın yeni bir çeşidini icad ederek tatbik sahasına koyuyorlar. Sade insanlar, akla hayale gelmez, eşi emsali görülmemiş kahbeliklerin hangi dimağdan, hangi zihinden, hangi vicdandan neşet edebildiğine ve nasıl olup da devranın böyle asude yürüyebildiğine hayret ediyor.

Bu menfilikler gündelik hayata da sirayet ediyor, sokakta da sükun ve dirlik kalmıyor.

Onüç yaşlarında, çocuk irisi tombul bir genç. Şâb-ı emred çağına bile girmemiş, aklı bir karış havada. Karşısında otuz otuzbeş yaşlarında, etsiz, sansar gibi sinir ve kemikten mürekkep bir temizlik işçisi.

Ne olduysa çocuk ile çöpçü dalaşmış. Çocuk arkadaşlarıyla küfürlü mü konuşuyormuş, yoksa çöpçüyle eğlenmişler mi belli değil. Çöpçü bunu tokatlamış. Kendi mahallesinde yediği dayağı hazmedemeyen çocuk geri dönmüş somun pehlivanı gibi horozlanıyor. Buradan itibaren birisi cep telefonuyla kaydetmiş. Bu karaktersiz, kayıt yapacağı yerde araya girip hadi yolunuza gidin dese mesele kalmayacak.

Çocuk belinden kemerini çözüyor, henüz yüreğinde gaddarlık oluşmadığından herife vurmaya da kıyamıyor. Yere bir şaklatıyor, adama doğru boşa sallıyor, hadi bir daha vursana diye tahrik ediyor. Belli ki biraz dayılanıp vaziyeti kurtardıktan sonra yürüyüp gidecek. Çevresine de gördünüz mü nasıl korktu, vuramadı diyecek. Çöpçü sabırlı gibi duruyor. Zaten çocuğu az önce tokatlayıp hıncını almış. Bak git diyerek bir iki defa uyarıyor. Fakat ses tonu oluruna bırakır tarzda değil. Tehditvari bir edayla bağırıyor. Çocuğu gözüne kestirdiği için gayet rahat. Karşısındakinin biraz üstün çıkacağını hissetse kuyruğu kıstırıp gidecek. Karşılıklı tahrik devam edince çöpçü hışımla dönüyor. O döner dönmez çocuk kaçmaya yelteniyor.

Fakat zıvanadan çıkmış çöpçü durmuyor. Bir hamlede yetişip elindeki sopayı var gücüyle çocuğun kafasına indiriyor. Zavallı çocuk feryat figan, vurma diye bağırarak kaçtığı halde çöpçü hala kovalıyor. Yakalasa kan revan içindeki çocuğa daha da vuracak.

Çocuğun yarılan kafasına oniki dikiş atılmış. Çöpçü bunalıma girmiş, falan filan.

Bu içler acısı görüntü tıklanma rekoru kırmış. Hafta sonu magazin programlarında neşeli sunucular tarafından eğlencelik olarak sunuldu, haber bültenlerinin sonlarında hoşluk olarak verildi. Kamuoyunda ve hatta hukukçular arasında tartışma da başlamış. Kimi çöpçüye hak veriyor, kimi çocuğa.

Hadise ayan beyan ortada. Orantısız gücün, insafsızlığın vahim neticesi apaçık ortada iken çöpçüye hak veren hukukçular var. Bu hukukçular adalet dağıtacak, darbelerle hesaplaşacak, demokrasiyi koruyacak, ülkenin kaderine yön verecek. Vazifesi sokağı temizlemek olan bir görevlinin kafasını yardığı bir komşu çocuğuna suskun kalan bir mahalle, araya girip ayıracağı yerde kameraya çeken vatandaş, bu hazin tabloyu eğlence olarak sunan bir medya da cabası.

Alçaklığın, kalleşliğin, hainliğin, vicdansızlığın, zalimliğin takdir topladığı bir zamanda otlara, sulara, ağaçlara, kargalara, adamlara bakarak hoşça zaman geçirmek de pek kabil görünmüyor. Bir hafta sonu tatili, nadan bir çöpünün sopası marifetiyle, çocuğun canhıraş feryatlarıyla zehir oldu gitti. Ah şu çocuk iki yaş büyük olsaydı, o sopayı elinden alıp herifin kafasında kırsaydı. Mahalleden veya karakoldan babacan birisi de küfür ve kavga ettiği için çocuğa iki şaplak indiriverseydi. Yeryüzünden zulüm ve adaletsizliğin kalkmasında küçük fakat önemli bir adım olurdu.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,78 M - Bugn : 20622

ulkucudunya@ulkucudunya.com