« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eyl

2010

DÜŞKÜNLÜK

28 Eylül 2010

Başbuğ Alparslan Türkeş zikredildiğinde, doğrudan tenkide cüret edemeyen sinsi biri illa çıkar, bütün meziyetlerinde hemfikir olduğunu belirtmekle birlikte onun da hataları olduğunu laf arasına sıkıştırıverir. Yüz bulduğu takdirde kulaktan dolma bir yığın saçmalıkla devam edeceği belli olan bu çıkıntılık, müşahhas hata ortaya koymaktan çok, ilgilinin kendi cesaretini, bağımsızlığını, tarafsızlığını, dindarlığını ve allameliğini ispat gayretidir. Hatasızdı deseniz, peygamber miydi diye sıkıştırır, zora girersiniz. Hatalıydı deseniz, muhatap Türkeş'i aşmış olmanın hazzına erer.

Hatası var mıydı, yok muydu Allah bilir, beşerde bunu tayin edebilecek mertebede bir makam yok. Ancak ayrılarak ihanet eden, kalarak kabiliyetsizlik sergileyen ve en son referandum vesilesiyle boy gösteren eski başkanları gördükçe galiba hataları olduğuna dair şüpheye düşmemek elde değil. Biraz daha salim düşününce, adamlarda boy pos, kelle kulak yerinde, konuşunca mangalda kül bırakmıyorlar, aksiyon, kısmen diksiyon, belagat, görüntü fevkalade. Bunlar değil Türkeş'e, şeytana pabucunu ters giydirir, Türkeş aldanmayıp ne yapsın.

Son durum içler acısı. Zarifanın düşkünü, beyaz giyer kış günü misali, ahlak düşkünlerinin kimi karşı safa geçip evetçi kesildi, bir kısım siyasi düşkünler de bunu fırsat bilerek bu tarafta mevzi kapma peşinde. İktidar borazanlarının yere göğe sığdıramadığı evetçi 'bağımsız' ülkücülere partizan yazarlar ateş püskürüyor. Devşirmeleri topa tutan bu öfke, samimi vatan ve millet endişesinden kaynaklansa hayır'a adam gibi sahip çıkamayan partilileri de hedef alırdı. Reyinin rengini vicdani, fikri ve akli mukame neticesi belirlemeyip, bir paye kapmak için evet veya hayır diyenlerin duruş yeri dışında nitelik itibariyle biribirinden pek farkı bulunmamaktadır. Parti politikasıyla paralel davrandıklarında muhalifleri günahtan masun saymak, aksi hareket ettiklerinde kırk yıllık günahlarını sayıp dökmek çok hakkaniyetli bir mütalaa sayılmaz.

Hazindir, kendisini ülkücü iradenin tecelligahı mesabesinde gören büyük abi, bir zamanlar yön ve istikamet verdiği irade denilen muallâk mefhum tarafından ülkücülükten tard ediliyor. Somun pehlivanı olarak giriştiği mücadeleden feragat edip tarafgir cazgırlığa soyunduğunda pek kıymetliydi. Dolayısıyla bugün kaleminden kan damlayan kahramanların o gün minnet borçlandıkları değerli müttefiklerinin geçmiş günahlarından bahsetmek akıllarına gelmiyordu. Nasıl olsa sonradan kolayca alaşağı edilir hesabıyla omuz vererek birinci çıkardığı ikinciye galibiyet temennasını çaktırırken, yani kongrede tecelli ettirilen iradeyi beyan ettiği zaman pek âlâ, pek iyi, pek haklı, pek doğru, pek isabetli hareket etmiş oluyor. Müstehak olduğu nankörlüğe maruz kalarak ganimet paylaşımında hakkına verileni beğenmeyince, epeyce de itilip kakıldıktan sonra milliyetçiliğin liderliği hülyasından vazgeçip akepe'den bir mebusluk kaparım ümidiyle referandumda evet dediği zaman pek kötü, hain olmuş oluyor. Şimdi bazı mikraklarla paralel hareket etmişse, o zaman da bazı mikraklarla hareket etmiştir. Mihraklarla paralel hareket ettikleri intıbaı uyandıranların evet'inden, ya da hayır'ından ne hayır çıkar ki. Fikirleri sorulmayan ve bugüne kadar sadakatle sarf ettikleri emekleri zayi olan mutemetlerin ve muhibbanın ağzını bıçak açmıyor, başları önde mahcup durumda yeni poziyonlarının ne olabileceğini hesab ediyorlar. Partidekiler ise evet kampanyasına kaptırılan temayüz etmiş fertler için üzülmek şöyle dursun, bir muhalifi daha hiç emek harcamadan kendi oyunuyla bertaraf ettikleri için seviniyorlardır. Erken seçim isteyerek milleti kendilerine güldürmekten çekinmemeleri ve mezar nakli şaiyasından medet ummaları, hayatlarından ve referandum neticesinden memnun olduklarının alameti.

Bir diğeri, ara sıra sureti haktan yana görünen, her an değişkenlik gösterebilen fikirlerine itikadının ve imanının temeliymişçesine bağlı havasını vermek için işaret parmağı havada tehdit ederecesine elini sallayıp, aforizma, postüla gibi postmodern kelimeleri bolca kullanarak üst perdeden konuşan, lafazan ve malumatfuruş bir entel. Epeydir görünmüyordu, oaradan oraya dönmekten olsa gerek hayli değişmiş. İtikadı, mezhebi ve karakteri temiz Türk insanı yaşlandıkça çehresine nurani bir aydınlık gelir. Bu hortlağa dönmüş, kulaklar fırlamış, yüzüne nursuzluk çökmüş. Yine ağzını yayarak, dilini çevirerek etrafa türükürük saçıyor. Üç beş ülkücü talebenin ancak polis nezaretinde girebildiği fakültelerde bunlara partiyi ve hareketi satmaları karşılığında doktora kapıları açıldı. Sonra utanıp sıkılmadan hapishane nitelemesinde bulunduğu yere döndü, kabilem dediği insanların sırtına basarak aday oldu. Partiyi yöneten midesizler bunu da yalayıp yuttular, memleketinden ikinci sırada aday gösterdiler, biraz daha rey alsaydı mebus çıkacaktı. Şimdi yüzlerine saçılan tükürüklerden nasiplenmeleri müstehaktır. Bunların ne şirret olduğunu henüz tam kavrayamayan zavallı eski büyükelçi telefon muhaveresinden sonra ertesi günkü düelloya çıkmayarak şerre kurban gitmekten ucuz kurtuldu.

Daha kimler boy göstermedi ki. Neydi o ülkü ocakları eski başkanlarının hali. Evet diyeni al, hayır diyene çarp. Hata istisnadır, bizde maalesef isabet istisna olmuş. Takke düşünce kel ortaya çıkıyor. Evetçi biri tehdit telefonu aldığından bahsederek en azılı dahili hainlerin burnunun dahi kanamadığını, bilakis el üstünde tutulduğunu gayet iyi bildiği halde bu camiaya iftira attı. Sen hain takımın eline malzeme olacaksın, hainlerin korkulu rüyası Türkeş'in adını kullanıp, sağ olsaydı oyu evet olurdu diyerek iftira üstüne iftira atacaksın, üstelik bu şerefsizliği kampanya filmlerine taşıyacaksın, sonra da utanmadan bir zamanlar başkanlığını yaptığın insanları suçlayıp tehdit alıyorum diye ağlayacaksın. Böyle hoşgörü nerede görülmüş. Akıllı başlı sanılan bir başkası da bula bula Türkeş'ten rütbe aldığını dile getirdi. Vermeyince mabud, neylesin Mahmut. Türkeş'in yakınında bulunup fikirlerinden, kişiliğinden, karakterinden zerre kadar nasiplenemek de hususi bir kabiliyet ister.

Türkeş'in hayret edilecek çok önemli bir meziyeti de bunca ekran, makam ve şöhret düşkünü kadroları disipline ederek vatan millete hizmet yolunda tam kapasite ve yüksek verimle istihdam edebilmiş olmasıdır.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 15383

ulkucudunya@ulkucudunya.com