« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Nis

2010

YUMRUK

28 Nisan 2010

Etrafını saran dalkavuk tipli bir takım insanların müteessir bakışları arasında, yüzünü neredeyse tamamen kaplayan sargılardan sadece gözleri, kaşları ve dudakları görünen boylu poslu birisi, hastanenin merdivenlerde uzunca bir beyanat veriyor, gazetecilerin sorularını cevaplıyor. Külhanbeyi değil, bakanmış, bir şehit cenazesinde saldırıya uğramış. Yüzünde pek acı ve keder ifadesi okunmuyor, aldığı ani darbe sonucu da olsa, o an itibariyle ister istemez yaşadığı mağlubiyetle gururu incinmiş ortalama bir vatandaş mahcubiyetinden de eser yok, aksine gündeme gelerek kamuoyunda tanınmasına vesile olmasından memnun bir hali var gibi. Her neyse, geçmiş olsun.

Haberin hemen akabinde çok konuşan ve çoğu zaman da boş konuşan bir siyasi arkadaşı, saldırganın 'kafatasçı' olduğunu ilan ediverdi.

Bir insanın eşit şartlarda başa baş mücadele edebileceği, fizik kabiliyeti aşağı yukarı kendisine müsavi bir saldırgan tarafından, gaflet anında namertçe savrulan bir yumrukla suratının dağıtılması hazin bir durumdur. Mesele ne olursa olsun, sağduyu, mağdurdan yana tavır almayı, kalleşliğe en hafifinden buğz etmeyi gerektirir. Mütecavizin kahraman pozlarına girmesine fırsat bulamadan derhal derdest edilerek cezalandırılması, mağdurun da mağduriyet edebiyatına tevessül etmeden, en azından sargıları değiştirilip biraz küçülene kadar gözlerden ırak olması beklenir.

Hadisenin nasıl meydana geldiği ekranlarda görülemediği için yorum yapmak ve haklıyı haksızı tayin etmek oldukça zor. Şehit cenazesinde ön safa geçmek için yaşanan bir sözlü tartışma veya itiş kakış sonucunda tahrik unsuru meydana gelerek hislerin kabarmasından mı kaynaklandı, yoksa taammüden mi gerçekleştirildi, orası meçhul. Ancak burun kırık, yüz tamamen sargılı vaziyette hastane kapısında yarım saat beyanat verilir ve yalan yanlış ithamlarla siyasi tartışmaya çekilirse ortada ne mağduriyet kalır, ne de saldırgana öfke duyulur.

Üstüne üstlük hadiseyi kınarken, saldırgan kafatasçıymış derseniz, orada, bir dakika, ne oluyoruz, derler. Analar burun kıracak başka kafatasçılar doğurmamış mı diye sağa sola bakınan da çıkar. Nitekim yandaş medya vatandaşlarla yaptığı röportajlarda, umduğu yumruk aleyhtarı güçlü tepkiyi bulamadı.

Bu tür saldırganlara genelde meczup denir geçilir, hadise fazla büyütülmeden ilgili hakkında sessiz sedasız işlem yapılır. Bu ülkede kafatasçı olmadığını pekâlâ herkes biliyor. Vahşi batıdaki kafatası avcıları kastedilmediği muhakkak. O halde niçin kafatasçı kelimesi kullanılıyor? Kafatasçı diye bir şey olmadığı için doğrudan doğruya kimse suçlanmıyor, fakat taş da atılmış oluyor. Komünistlikten beslendiği aşikâr olan bu dar ve hain anlayışa göre kim kafatasçıdır? Irkçılar. Kim ırkçıdır? Milliyetçiler. Kim milliyetçidir? Ülkücüler. Demek ki yumruğu atan Ülkücüdür ve Ülkücüler kafatasçıdır demeye getiriliyor. Bunu destekleyecek bir iki yan unsuru da koyunca akılları sıra fotoğraf tamamlanıyor.

Bir Ülkücü için en galiz küfürden daha ağır hakaret sayılması gereken kafatasçı kelimesinin belki bir faydası dokunur. Her şeyin en âlâsını bilen, her dönemde iktidarların etrafında pervane olarak kendi siyasi hareketini baltalayan ve şimdi yine iktidardan nemalanmaya çalışan eski Ülkücülere, geçmişte kimlerin kendilerine kafatasçı dediğini hatırlatıp, şayet kalmışsa son izzetinefis kırıntılarına dokunarak asıllarına rücu etmelerini sağlarsa ne âlâ.


Hiç bir Ülkücünün vicdanı, merhameti ve devlet şuuru, ne kadar karşı olursa olsun, ne kadar öfke duyarsa duysun devletin bakanına yumruk atmaya müsaade etmez. Bu ahlakî olmadığı gibi, mütekabiliyet esasına da uygun düşmez. Siyasiyle siyaseten mücadele edilir, kaleme kalemle, yumruğa yumrukla mukabele edilir. Meselenin yumruk atan açısından olduğu kadar, milletin öfkesini taşıranlar bakımından da ele alınmaya muhtaçlığı ayrı konudur.

Yandaş medya düne kadar, şehit cenazeleri Ülkücüler tarafından istismar ediliyor diye bas bas bağırıyordu. O halde şimdi de iktidar tarafından istismar ediliyor Teröristi şehitten makbul tutan bir zihniyetin siyasi fayda elde etmenin dışında şehit cenazesinde ne işi olabilir ki.

Bu kadar kalleşlik, namertlik, yalan ve iftira karşısında sakin kalabilmek mümkün değil. Yandaş medyanın ahlâksız yazarları anayasa değişikliğine hayır dediği için MHP'yi şehit ailelerine yardıma karşı çıkmakla itham ediyor, dindar subayın ihracına MHP'den onay diye yazılarına başlık atıyorlar. Bugüne kadar şehit ailelerine sahip çıktınız da anayasa mı engel oldu, şehit ailelerine yardım edildi de MHP mi karşı çıktı?

Diğer taraftan şirretliğiyle maruf bir bağımsız milletvekilinin hamisi de MHP kesildi. Herhalde MHP milletvekilleri arasında bu şahsın Türkeş hapisten yeni çıktığı sıralarda havaalanında VİP'ten geçiyor diye çıkardığı yaygarayı hatırlayan yok. MHP muhalefet görevini kendi dünya görüşü çerçevesinde ve siyasetin kaidelerine uygun şekilde bizatihi kendisi yerine getirmeli, ilk fırsatta milliyetçiliğe düşman kesilecek kişileri himaye ettiği kadar, kendi insanına, kendi yazarına, sanatçısına, fikir adamına sahip çıkmalıdır. MHP'nin televizyonunda halen eski Anap'lı bakanlar boy göstererek, Türk Dünyası konulu konuşmalarında Türkeş'ten ve Ülkücülükten bahsetmeden şahsi icraatlarını allayıp pullayarak satmalarına fırsat verilmesi, gafletin her tarafı sardığına delâlet eder.

Netice itibariyle, yumrukla burun kırmak yanlıştır, ancak, bunca ihanetin cezasız kalması da doğru değildir. Türk Milletinin kabaran öfkesini dev bir yumruk halinde hainlerin suratında patlatacak şuura ve harekete şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,04 M - Bugn : 29036

ulkucudunya@ulkucudunya.com