« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

04 Oca

2010

DARBE UYMADI, SUİKAST VERELİM

04 Ocak 2010

İktidar sözcüleri ve yandaş medya artık bir karar verse de milletin kafası karışıklıktan kurtulsa. Darbe mi yapacaklar, suikast mi? Ortada tank yok, top yok, darbeci yok, yıllardır hayali darbe senaryolarıyla avutuluyoruz. Darbeye heves ederek fiili tatbik merhalesine getiren olmuşsa süratle muhakeme edilir, suçlu ise cezası verilir, mesele kapanır gider. İcraatlarında vatana ve millete karşı suç işlediklerini bilenler paranoyalarına başkalarını da ortak etmek istemekte, toplum kutuplaştırılmakta, darbe filan düşünmeyen güçlerin aklına darbe sevdası düşürülmektedir.

Genelkurmay bu süre zarfında tahammülü zor sataşmalara, tahriklere, hakaretlere rağmen teslimiyete varan sabırlı bir tavır izleyerek darbe yanlısı olmadığını ortaya koydu. Polis baskınlarında, devam eden soruşturma ve davalarda bu iddiaları ispatlayacak dişe dokunur gelişme kaydedilemeyince yeni senaryolara ihtiyaç duyulmuş olmalı.

Darbede deniz bitince şimdi de suikast hikâyesi başladı. Darbe uyduramadık suikast verelim. Bu da pek uyacak gibi durmuyor. Nasıl suikastse, tabanca yok, tüfek yok, bomba yok. İnandırıcı kılmak için her fırsatta askere karşı sivri üslup kullanan bir siyasinin adıyla gündeme getirildi. Hakimin askeri araçla izlendiğinden tutun, zehirlenme ihtimaline karşı on gündür sefertasıyla yemek götürmesine kadar iyice ayağa düşen haberlerle dramatize ediliyor.

İddialar neresinden bakılırsa mantıksız ve tutarsız. Darbe yapacaklarsa niçin suikast planlasınlar. Darbeyi yaparlar, akabinde istediklerini olağanüstü mahkemelerde yargılarlar. Maksat darbeye zemin hazırlamaksa suikast için iktidardakilerin haricindekileri hedef seçmeleri gerekir. En azından, iktidara, siz bu işi beceremiyorsunuz demeleri için gerekçe doğar.

En başından itibaren en küçük bir inandırıcı yönü bulunmayan suikast iddiasıyla kamuoyu Seferberlik Tetkik Kurulu diye bir yerin varlığını ve burada bir kozmik oda bulunduğunu öğrenmiş oldu. Memleketin selameti açısından varlığında bir fayda, yokluğunda bir zarar mülahaza edilemeyen bir ferdin evhamları yüzünden iki haftadır milli müdafaanın merkezi durumundaki kozmik oda didik didik aranıyor. Yandaş medya bu odadan faili meçhul cinayetlere ve kontrgerilla faaliyetlerine ait dökümanların çıkacağını ümid ediyor. Genelkurmay ise orada suç teşkil edecek bir belge bulunmadığının rahatlığı içerisinde aramaya müsaade etmiş görünüyor. Kamuoyu bu odada günlerdir süren bir aramaya niçin ihtiyaç duyulduğunu merak ediyor. Ve ayrıca niçin bu mahrem yere girilmesine müsaade edildiği de izaha muhtaç. Hukuk devleti olduğumuzu mu ispat ediyoruz, yoksa ortada devlet olmadığını mı âleme ilan ediyoruz?

Bütün bu işler gürültü patırtı koparılmadan, kurumlar arası nezaket ve karşılıklı saygı çerçevesinde yürütülebilirdi. Fakat maksat bağcıyı dövmekten de öte bağı parsellemek olunca baskın basanın oluyor. Burada maksadın Türk Ordusunu milletin en çok güvendiği kurum olmaktan çıkarıp, kirli işlerin tezgâhlandığı bir mihrak olarak göstermek olduğu ayan beyan ortada. Asker yüzde yüz güvenilir olmayabilir. Ancak, bazılarının askere güvenmeme hakkı varsa, aynı güvenmeme hakkı diğer görevliler için de geçerlidir. Milletvekili yeminine ihanet eden siyasiler ortada. Hukuk fakültesini bitirip hakim veya savcı olan her ferdin istisnasız önyargılarından, kanaatlerinden, siyasi fikirlerinden bir anda sıyrılıp tarafsız bir düşünceye kavuştuğunun garantisi nedir? Bazı hukuk adamlarının Türk Milletinin aleyhine inançlar, siyasi kanaatler taşımadığı ne malum? Elde edilen gizli bilgilerin maksat dışında kullanılmadığından ve paylaşılmadığından nasıl emin olacağız.

Aranılan yer kontrgerilla merkezi değil, Seferberlik Tetkik Kurulu. Bu birim kendi kuruluşundan da, Nato'nun kurulmasından da çok önce çıkarılan seferberlikle ilgili hükümleri tatbikle mükellef.

İlgili mevzuat aslında Milli Mücadeleyi zafere götüren Tekâlif-i Milliye Kanunu emirlerinin Cumhuriyet döneminde yeni ihtiyaçlara göre genişletilerek kanunlaştırılmış hali. Bu kanun, yönetmelik ve tüzüklere göz atıldığında Seferberlik Tetkik Kurulu'nun önemi ve ipliğinin pazara çıkarılmasın vehameti anlaşılabilir.

14.08.1944 tarih ve 4654 sayılı Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu ile bu kanuna dayandırılarak çıkarılan 03.10.1945 tarihli Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Savunma Ödevi Yönetmeliği'nin ilk maddesi:

Fevkalade hallerde ve seferde havadan kıta indirmelerine, paraşütçülere ve denizden çıkarmalara ve hudutlardan sızmalara karşı o mahallin onbeş km çevresi içinde bulunan onaltı yaşını bitirmiş ve altmış yaşını ikmal etmemiş vatandaşlar ihtiyaca göre silahla mukavemet etmekle mükellef tutulurlar. Yaş haddi kadınlar için yirmi ile kırkbeş arasıdır. (Silahlı hizmet görecek yeter sayıda erkek bulundukça kadınlar yardımcı hizmetlerde kullanılırlar)

07.06.1939 tarih ve 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu ile bu kanuna dayandırılarak çıkarılan 22.06.1940 tarihli Milli Müdafaa Mükellefiyeti Tüzüğü'nün ilk maddesi: Seferberlik ve savaş hali ile bu hallerin henüz ilan edilmemiş olduğu ancak savaşı gerektirebilecek bir durumun meydana geldiği gerginlik ve kriz dönemlerinde yapılacak seferberlik hazırlıkları ile kıtaların toplanması esnasında, alelade vasıtalarla temin edilemeyen bütün askeri ihtiyaçları ve hizmetleri vermeye veya yapmaya her şahıs borçludur.


Milli güvenlik bakımından böylesine hayati önem ve mahremiyet bir yere sudan bahanelerle nasıl paldır küldür gidilip günlerce didik didik aranır, dökümanlar alınıp götürülür, hayret ki hayret. Bunu işgal güçleri dahi görevli Türk Subaylarının vücudunu çiğnemeden başaramazdı. Nitekim İstanbul'u işgal eden İngilizler, bazı karakollara ve Harbiye Nezareti'ne girerken direnişle karşılaşmışlar ve bir kısım Türk Askerini şehit ettikten sonra ancak içeriye adım atabilmişlerdir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,22 M - Bugn : 12908

ulkucudunya@ulkucudunya.com