« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

02 Kas

2009

MİLLİ ÖFKE

02 Kasım 2009

Bölücü katillerin zafer kazanmış bir ordunun askerleri gibi karşılanmasına duyulan tepkiler gittikçe artıyor. Milletin öfkesi kabarıyor, hafta sonunda birçok yerde protesto gösterileri düzenlendi.

Şehit Aileleri Federasyonu'nun Ankara'da düzenlediği 'Vatana Sevgi, Şehit ve Gaziye Saygı' eylemine altıyüz şehit ailesi katıldı. Basın açıklamasının ardından Meclis'e yürümek isteyen gruba polis engel oldu. Ekranlara utanç verici görüntüler yansıdı. Polisi şehit ailelerinin üstüne sürüp hırpalatanlar bir gün bunun hesabını nasıl vereceklerini hiç akıllarına getirmezler mi? Aynı müdahale İstiklâl Caddesini izinsiz yürüyüşle kapatıp günlük hayatı engelleyen DTP'lilere niye yapılmıyor, vatandaşların, turistlerin şaşkın bakışları arasında polis göstericileri sessizce seyrediyor.

Vatan hainlerine her şey serbest. İzinsiz gösteri ve yürüyüş serbest, yasadışı eylem serbest, askere polise kolluk kuvvetlerine mukavemet etmek, saldırmak ve taşlamak serbest, devletin ve vatandaşın malına mülküne zarar vermek, arabaları iş makinelerini yakmak serbest, toplumun huzurunu kaçırmak serbest, asayişi bozmak serbest, hazine arazisini işgal etmek serbest, kanunlara karşı gelmek serbest. Şehit ailelerine yürümek yasak! Böyle bir ihanet nerede görülmüş?

Bu ülkede sağ sol kavgası denilerek vatanın bekası için mücadele veren Ülkücülere eza edildi. Millet yutmadı ama çaresiz sineye çekti. Bulgaristan, Çeçenistan, Bosna, Azerbaycan, Doğu Türkistan'da zulüm gören Türklere destek olan Türk Milliyetçilerine polis jopu indirildi. Millet öfkeyle seyretti. Fakat şehit ailelerine saygısızlık ve fiili müdahale yenir yutulur cinsten değil. Akıllarını başlarına almazlarsa millet hainleri tükürüğüyle boğacak.

Devlet kin tutmaz, devlet kan davası gütmez öğütleriyle devlet iradesi zayıflatılıyor. Analar ağlamasın, barış, demokrasi, açılım edebiyatıyla millet şaşırtılıyor. Öyle alçakça metodlar kullanılıyor ki, daha acısı taptaze şehit babasına ne olup bittiğini anlamaya fırsat kalmadan oğlunun tabutunun başında uzatılan mikrofona artık kan akmasın dedirtilerek açılıma sözde destek sağlanıyor. Ama protesto için yürüyen şehit ailelerine provokatör iftirası atılıyor.

Devlet sahiden devlet ise kin de tutar, kan davası da güder, intikam da alır. Devlet esaslı bir devlet değilse, hafızası yoksa, acizse, haine kin tutamaz, vatandaşının ve askerinin kanını akıtanlara bedelini ödetemez, şehitlerinin intikamını alamaz. Açılımcıların hedefi devlete millilik vasfını kaybettirmenin yanında aciz hale de getirerek yıkılmasını hızlandırmak.

Osmanlı'dan misal gösterip bir iki münferit vakayı öne sürerek isyancılara rütbeler dağıtılarak taltif edildiğini iddia ediyorlar. Osmanlı ihaneti ve bölücülüğü en sert tedbirlerle önleyen ve şiddetle cezalandıran bir devlettir. Sosyal fayda gördüğünde makul sebeplerle dağa çıkanı affettiği de vakidir. Fakat siyasi iddialarla devlete başkaldırmaya katiyyen müsamaha göstermemiştir. Osmanlı tarihi bir bakıma ta Dündar Beğ'den itibaren baştan sona ihanet ve isyanların bastırılıp cezalandırılarak milletin huzurunun ve devlet nizamının sağlanması tarihidir. İsyancılara nasıl davranıldığına bir iki misalle göz atılabilir.

Arap Yarımadasında isyan eden Vehhabi Emiri İbni Suud ve dört oğlu ile diğer asi liderleri 1818 yılında Mısır Valisi Kavalalı İbrahim Paşa tarafından yakalanıp İstanbul'a gönderilir. Ve asilerin hepsi idam edilir.

Aynı tarihlerde II. Mahmut'un saltanat yıllarında, Rusya, Ortodoks dünyasının koruyucusu sıfatıyla Rumları isyana teşvik eder. Bilhassa papazların idaresinde hazırlanan Rum isyanı 1821 yılında patlak verir. Rumlar, Mora yarımadasını ele geçirip orada bulunan bütün Türk ailelerini ana karnındaki çocuklara varıncaya kadar öldürdüler. İstanbul hükümeti bunların üzerine asker sevkeder. Ruslar ayrıca gönüllü adı altında oraya asker de yolluyorlardı. Rusya aynı zamanda Boğdan Rumlarını da isyana kaldırdı Fakat Türk askeri gerek Boğdan'da, gerek Yunanistan tarafında isyanları bastırdı. Bu arada İstanbul'daki Ortodoks Patriği Grigoryos ile birtakım Fenerli Rum ileri gelenlerinin ve bazı papazların Rum ihtilalini idare ettikleri, hatta Grigoryos'un İstanbul'da da bir Rum hareketi için hazırlık yaptığı öğrenildi. Fener Patrik'i Padişahın emriyle Patrikhane'nin orta kapısı önünde asıldı. O zaman Rumlar, Patrikhane'nin bu kapısını kapattılar ve ancak bir Türk Devlet Başkanı aynı yerde asıldığı takdirde açmaya yemin ettiler.

Bir köprü inşaatını sabote eden vatan hainine ne şekilde muamele edildiği İvo Andriç'in Drina Köprüsü romanında bütün teferruatıyla hikâye edilir. Yine dünya tarihinin en büyük deniz komutanlarından Barbaros Hayrettin Paşa, iki defa affettiği bir haini üçüncü defa ihanetinde nasıl diri diri derisini yüzdürdüğünü hatıratında anlatır. Bunlar vahşet veya zulüm değil, devletin ve milletin hayat refleksleridir, hamile kadınların karnını eliyle yaran Kazıklı Voyvoda'ların vahşetinden Müslümanları masun kılmak içindir.

Osmanlı gibi büyük bir devletin mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti de başlangıçta aynı sert ve tavizsiz tutumu göstermiştir.

1925 yılının Şubat ayında Şeyh Sait ayaklanır. Nisan ayında isyan bastırılarak yakalanır. Bir ay sonra idama mahkûm edilir. 28 Haziran 1925 günü Şeyh Sait ve kırkyedi asi idam edilir. Encamı beş aylık bir maceradır. Milli birlik ve beraberliğine, vatanın bütünlüğüne kast eden tehditleri süratle ortadan kaldırmak büyük ve milli devlet olmanın en önemli vasfıdır.

Milli iradenin hilafına hareketle hainlere kucak açarak milli devleti çökertmek isteyenler Türk Milletinin öfkesi taşmadan, bir an önce iktidar sarhoşluğundan ve gafletten kurtulmalıdır.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,23 M - Bugn : 21956

ulkucudunya@ulkucudunya.com