« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

12 Eki

2009

KÜRT MESELESİ

12 Ekim 2009

Bir milletin uç parçalarının çeşitli tarihi, coğrafi, siyasi ve psikolojik faktörlerin tesiriyle ana kitleden koparak başka bir millet haline dönüşebileceğini tarih gösteriyor. Türk kökenli Bulgarların değişerek Türk düşmanı bir kavim haline gelmesi tipik örnektir. Aynı şekilde Türk ırkına mensup Macarlar da benzer şartlar neticesi başka millete dönüşmüştür. Kahraman ve yiğit karakterini koruyan Macar milleti arasında Turanî kavimden geldiklerine dair ilmi çalışmalar ve faaliyetler yoğunlaşmaktadır. Kültürler savaşına sahne olan dünyada kültür emperyalizmi sayesinde farklı kavimlerin aynı dili konuşması söz konusu olabildiği gibi aynı etnik kökenden gelen bazı insanların farklı dil konuşması mümkündür. Fransızca konuşan Ruandalı bir zenci hiçbir zaman Fransız olamaz, fakat son tahlilde kendisi olarak da kalamaz, o artık Fransız kültür çevresine dahildir. Bir Bulgar da aynı ırka mensup olmasına rağmen artık hiçbir zaman Türk olamaz, Türk kültür dairesinin çok uzağındadır. Ne dil, ne etnisite ne de başka bir unsur tek başına milleti tarife yeterli değildir.

Bir takım sebeplerle anadili Türkçeyi unutmuş insanlarımızın varlığı etnik bakımdan da farklı oldukları manasına gelmez. Milli devletin görevi milli eğitim ve milli kültür politikaları takib ederek milli birlik ve beraberliği tesis etmektir. Bizde ise tam aksi varit, suni bir millet meydana getirme çabasına hız kazandırmak için siyaset, aydınlar ve devlet elinden geleni yapıyor. Türk Milliyetçiliğinin itirazı işte bu hayati noktadadır. Anadilini unutmuş insanların etnik ve kültürel olarak da farklı olduğuna inandırılarak başka millet oluşturması ihanettir.

Kürtlerin Türklüğüne dair birbirinden değerli objektif çalışmalar, aksini ileri süren veya siparişle kürtçe yazılmış kitaplardan hem sayıca daha fazla, hem ilmen daha güçlüdür. Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler Ziya Gökalp, Doğu İlleri ve Varto Tarihi M.Şerif Fırat, Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm Mahmut Rişvanoğlu, Kürtlerin Türklüğü Fahrettin Kırzıoğlu, Doğu Anadolu'nun Türklüğü Mehmet Eröz, Türkistanlı Bir Türk Boyu Kürtler Aydın Taneri, Doğu Anadolu Gerçeği Seyid Ahmet Arvasi, ve diğerleri... Bir kısmının mevcudu tükendiğinden maalesef piyasada bulmak imkânı kalmamıştır. Taksim'de açılan sahaflar sergisinde bile pek rastlanılmıyor, internette belki daha kolay bulunur. Büyük hocaların itinayla seçerek yetiştirdikleri genç ilim adamları kendilerine duyulan itimadı boşa çıkarmamalı, küçük hesaplara girmeden, kimseden çekinmeden, fikri irtifa kaybına tevessül etmeden emanete sahip çıkmalı, milli vazifenin hakkını vererek tarihi, sosyolojik, folklorik, etnoğrafik malzemeleri de ihtiva eden yeni araştırmalarla gerçekleri ortaya çıkarmaya devam etmelidir. Üniversiteler, milli eğitim ve kültür bakanlıkları yok denecek az sayıda olan milli birlik ve beraberliği sağlamaya yönelik araştırma ve yayınlara hız vermelidir. Örneğin, Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürü Hamit Zübeyr Koşay'ın 1944 yılında Maarif Vekâletince yayınlanan Türkiye Türk Düğünleri Üzerine Mukayeseli Malzeme isimli eserinin o günden bugüne tekrar baskısı yapılmamış. Tedavüldeki son nüshaları sahaflardan fahiş fiyat ödenerek temin edilebilir. Kitabın muhtevası kadar ismi de dikkat çekici, Türkiye Türk düğünleri demekle Türkiye dışındaki Türklerin mevcudiyetini de vurguluyor ve Türkiye'de yaşayan herkesi Türk kabul ediyor. Diyarbakır ve Kerkük dahil bütün yörelerden toplanan kültür malzemesi mukayese edilerek ortak noktalar göz önüne seriliyor. Aynı yıl milli şefin Türkçüleri tabutluklara atmasıyla Türklük çalışmaları hızını kaybederek büyük ölçüde inkıtaa uğradı. Akabinde Türk ilim adamlarının mesaisi devlet eliyle yeraltındaki ölü medeniyetlerle meşgul edilerek ziyan edilmiştir. Cemil Demirsipahi'nin bütün yörelere ait zengin folklor malzemesi içeren büyük boy beşyüz sayfalık Türk Halk Oyunları isimli kitabının da yetmişli yıllardan beri yeni baskısı yok. Yine ancak sahaflarda bulunabilecek Türk Etnoğrafya Dergisi, Türk Folklor Araştırmaları dergilerinde belirli dönemlerde kültüre ait çok nitelikli araştırmalar neşretmiştir. Türk tarihi ve kültürüne ait araştırmaların sayısı şimdiye kadar yüzlerle katlanması gerekirdi.

Doğuyu gözden çıkarıp batıda yoğunlaşan milliyetçiliğin siyasetteki temsilcileri geçmişte olduğu gibi ülkenin tamamını kucaklamalıdır. Alparslan Türkeş'in izinde giderek bölücüğün önüne geçecek ilmi çalışmaları himaye etmeli, hedef göstermeli, cesaretlendirmeli ve desteklemelidir. Ülkenin bugünkü şartlarında Kastamonu, Manisa veya Balıkesir'de belediye kazanılsa ne fark eder. Diyarbakır, Hakkari hedeflenmelidir. Ülkücüler Alparslan Türkeş'in kemale erdirdiği inanç ve fikirlere sımsıkı sarılmalı, öfkeye kapılarak Atsız dahil kim olursa olsun kürt konusunda hissi ve yanlış görüşlere, Fars veya başka ırktan olduklarına dair temelsiz iddialara itibar etmemelidir. Bilindiği üzere bu mesele Türkeş ile Atsız arasında ihtilaf mevzuu olmuştur, Türkeş ilmin tesbit ettiği gerçeklerden ve Türk milli menfaatlerinden taviz vermediği için yolları ayrılmıştır.

İnsan kendini ne hissediyorsa odur gibi boş laflar ferden önemli olmayabilir, fakat topluma yayıldıkça milli bünyeyi tehdit eder hale gelmektedir. Vatandaşlık bağı, üst kimlik alt kimlik gibi safsatalar, tarihten ibret almadan din kardeşliğini yeterli görüp milli değerlere önem vermeyen yaklaşımlar, tehcirden bahseden, bırakın doğuyu batıdaki adama Türk'üm dedirtemeyen sığ ulusalcılık Türklükten kopuşa mahal vermektedir. Meydana getirilen havanın etkisiyle yüksek ve köklü bir millete mensubiyet ihtiyacı duyan, kara gözlü lacivert saçlı adam da kürt olduğunu söylüyor, mavi gözlü sarışın olan da. Tarih çarpıtılıyor, Türk devlet adamları ve kahramanları hakkında Türk olmadıklarına dair tereddütler meydana getiriliyor. Selahattin Eyyubi'nin Türk olduğu Türk Dünyası Tarih Dergisi'nin bu ayki sayısında ele alındı. Psikolojik üstünlük ve insiyatif ele alınmalıdır. Kadıköy'de mukim Rum Panayot'a, Ermeni Karabet'e Ramazan ayında hiçbir zorlama olmadan kendiliğinden oruç tutturup ben Türk'üm dedirten yüksek Türk kültürü hayata geçirilerek cezbedici hale getirilmeli, soyu sopu Türk olan kürtlere de Türklükleri hatırlatılmalı ve Türk kimliği kazandırılmalıdır.

Gelişen olaylar ve gündemi bölücülerin belirlemesi karşısında doğan öfke vatansever duyguları yanlış mecralara sürüklüyor. Milliyetçi kalem erbabından dahi Türkler, Kürtler hitabıyla başlayıp kimi nasihat veren, bazen tehdit içeren, kimi zaman aşağılayıcı yazılar sadır olabiliyor. Bölücülüğün büyümesinde ve önüne geçilememesinde kusuru bulunan ırkçı ulusalcı takımın elinden çıkan içi boş yazılar elektronik posta yoluyla dolaşıyor. Böyle yürekli eleştiri gördünüz mü yorumu eklenerek gönderilen Bir Türk Olarak Kürtler Soruyorum başlıklı facia yazı uç bir örnek. Ülkeyi birlikte kurduk mugalâtasına, Çanakkale'de hangi vilayetten ne kadar şehit verildiğine dair mukayeseli istatistiklerle cevap vermek oyunu düşmanın kurallarına göre oynamayı kabul etmektir. Duygusal bir emekli albayın gözlerini yaşartarak gezdiği kanallarda anlattıkları, siyasete atılan savaşçı paşanın Türk Milliyetçiliği içermeyen ufuksuz izahatları meselenin bütününü kavramaktan uzak. Mesleği zaten kahramanlık ve cesaret gerektirenler acaba Hakkari'de veya Diyarbakır'da halkın gönlünü kazanmak adına üniformalarıyla bir defa olsun Cuma namazına gitmek samimiyetini ve yürekliliğini gösterebilmişler midir?

Türk Milliyetçilerinin bölücülük karşısındaki hassasiyetini ve ikâzlarını boş vehim sayarak çözüm tekliflerine kulak asmayan gafilleri, açılımın hiçbir şeyi çözmeyeceğini teyit eden DTP kongresi hüsrana uğrattı ama tam manasıyla uyandırmaya yetmedi. İstiklâl Marşı okunmamasını hayretle karşıladılar, bölücüleri oyunbozanlıkla, demokratik açılımların önünü tıkamakla suçladılar. İhaneti sezecek basiretten, Türk Milliyetçiliğinin haklılığını itiraf edecek yürekliliği ortaya koymaktan henüz çok uzaktalar.

Bölücü zihniyetin en temelsiz ve en önemli iki tezi, cumhuriyet dönemini kastederek yüz yıldır yasaklandığı için kürt dilinin gelişme imkânı bulamadığı ve Türk Milliyetçiliğinin kürt etnik ırkçılığını harekete geçirdiği iddiasıdır.

Bunun bir an için doğru olduğu farz edilirse; yüz yıldır yasak olan şeyin yüzbir yıl önce yasak olmadığı sonucuna varılır. Sebep ortadan kalkınca sonuç da ortadan kalkar. Cumhuriyetten önce serbest olduğuna göre ortada o dönemlere ait bir kitap, bir eser, bir kitabe, hiç olmazsa dikilmiş bir mezar taşı olması gerekir. Fakat böyle bir maddi kültür unsuru yok, olması da mümkün değil. Bunun yasaklıkla, serbestlikle, rahatlıkla ilgisi yok. Nasıl Avşarlar, Çepniler, Kayılar, Kınıklar, İğdirler ve daha saymakla bitmez Türk Oğuz boylarına ait farklı şivelerle yazılmış eser yoksa kürtlere ait farklı bir lisanla yazılmış eser yoktur. Çünkü kürtler en az diğer Türk boyları kadar Türk'tür. Kürtçe bir eser olmadığını belirtmek kürtleri küçümsemek veya yok saymak manasına gelmez. Onlar büyük ve asil Türk Milletinin hem ırki hem kültürel bakımdan ayrılmaz unsurudur.

Kürt etnik ırkçılığını doğuran ve harekete geçiren sebeplerin önemli ölçüde dış kaynaktan beslendiği ve PKK liderlerinin Ermeni olduğu defalarca yazıldı söylendi. Hal böyle iken meselenin tek çözümü olan Türk Milliyetçiliği, problemin sebebi ve kaynağıymış gibi gösteriliyor. Resmi ideoloji, rejim, devlet, Kemalizm adı verilen şeyler ile Türk Milliyetçiliğinin aynı olmadığı bilinmelidir. Bunlar aynı olsa idi Ülkücü Hareketin doğmasına ihtiyaç kalmaz, Ülkücüler Kemalist olurlardı. Kesişen noktaları vardır. Devlet, vatan, bayrak, bağımsızlık anlayışı, Türk tarihi, resmi tarih tezinin bir kısmı benzeyebilir. Cumhuriyetin dil ve kültür politikası ise büyük ölçüde yanlıştır. Resmi ideolojinin vebali varsa asla Türk Milliyetçiliğine ait değildir, tam aksine Türk Milliyetçiliğine aykırı hareket edilmesi zaaf doğurmuştur. Bölücülük ve terör meselesine en doğru teşhisi Türk Milliyetçiliği koymuştur. Terörle, teröristle ve bunları destekleyenlerle şiddetle mücadele, halka şefkat ve alâka, bütün herkese Türklük gurur şuuru ile İslâm ahlâk ve fazileti kazandırılması, düstur bu olmalıdır.

Türk Milliyetçileri, bir çoğu o bölgenin insanı olan değerli alimlerin ilmi tespitleri, tarihi gerçekler, sosyal ve şahsi müşahedelerin ışığında Kürtleri Türk olarak kabul eden doğru bir anlayışa sahiptir. Kürtleri Türklerden ayrı gören ve gittikçe dallanıp budaklanarak çoğalan uydurma köken tezlerinin tamamı karanlık, meçhul, sahte ve gerçek dışıdır. Ermenici, Amerikancı, batıcı, mason, siyonist, ateist, komünist, Marksist, siyasi ümmetçi, muzır cemaatçi, PKK'lı, ulusalcı ve ırkçı takımı kimi kasten, kimi gafletle Kürtler ve Türkler diye ayrıştırarak hep aynı yanlış terminolojiyi kullanıyor. Türkler ve Kürtler dediğiniz zaman mesele bitmiştir, ondan sonra söylenecek her söz fuzulidir. Birbirine rakip ve düşman iki ayrı milli kimliği ilânihaye aynı devlet çatısı altında sulh içinde tutmaya hiçbir tedbirin gücü yetmez. Suni bir millet meydana geldikten bir süre sonra milli menfaatlerin çatışmasıyla savaş kaçınılmaz hale gelir. Savaşın galibi bellidir, ancak her halükarda emperyalizm kazanmış demektir. Daha fazla dönülmez noktalara gelinmeden gaflettekiler uyandırılmalı, ihanet içindekiler engellenmelidir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,22 M - Bugn : 10954

ulkucudunya@ulkucudunya.com