« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Tem

2009

GÖKBAYRAK

15 Temmuz 2009

Gökbayrak ile son yakın teşrik-i mesai dört beş sene evvel ATP'nin düzenlediği Başbuğ Alparslan Türkeş'i anma gecesindeydi, esaret altındaki Türklerin temsilcilerinin de iştirakiyle Türklüğün ebedi lideri derin bir hasret ve samimi bir tahassürle yâd edilmişti. Beğ oğlu beğ olur; Doğu Türkistan'ın merhum lideri İsa Yusuf Alptekin Beğ'in oğlunun Türklerin maruz kaldıkları soykırım hakkında verdiği bilgiler gözyaşlarıyla karışık hüzünlü anlar yaşatırken Türklüğün ezeli düşmanı Çinliye duyulan hınç bilenmiş, doğu ve batı Türkelinin mümtaz evlâtları Başbuğsuz kalmanın çaresizliği ve teessür duyguları içinde gönülden gönüle dertleşmişti.

Cedleri ölümü göze alarak Çin zulmündeki esir Türk atayurdundan hür vatan Türkiye'ye hicret için yola çıkıp, bu çetin yolculukta binlercesi uçsuz bucaksız Taklamakan Çöllerinde, Karakurum Geçitlerinde, yüksek Tibet Dağlarında şehit düşüp kalan, tabiatın çetin şartları yanında çapulcu, eşkıya, haydut baskınına, Hindu, yamyam ve daha bilmem ne belânın tasallutuna kurban olanlardan sağ ulaşabilenleri ise lâyık oldukları alâkayı asla göremeyen bu mazlum ve vefakâr insanlar oranın siyasi ikbal vaad etmediğinin elbette farkındaydı. Türk'e yakışır şekilde olunması gereken yerde durmanın şerefini taşımak ve kendilerine kucak açan Ülküdaşlarının yanında her şeyi göze alıp yiğitçe safını belli etmenin hazzını tadmak istiyorlardı besbelli. Onlar mağduriyetlerini ve oluşturdukları teşekkülleri kullanıp lobi gücüyle iktidarlara yanaşarak politik menfaat elde etme peşinde değildiler, kendilerine sahip çıkarak kamuoyuna davalarını tanıtan lidere vefa duygularıyla gelmişlerdi. Muhtemeldir ki Türklüğe sırt dönen yeni milliyetçiliği kavramakta müşkülât çekiyor, büyük yapıda şer cephe eliyle tecelli ettirilen delege iradesinin kaybettirdiği gerçek Ülkücü iradeyi arıyorlardı.

Muhakkak ki aynı anda gönüllerden müştereken işgal altındaki şanlı üç hilâlin bulutlardan sıyrılarak ayyıldızlı albayrağı daha yükseğe taşıması, albayrağın da işgal altındaki ayyıldızlı gökbayraklara hür ve geniş bir hudut çizmesi geçiyordu.

Türklük Türkiye'de horlanırken fırsattan istifade eden Türk'ün ezeli düşmanı sahtekâr suratlı korkak Çinli, devlet politikası halinde sürdürdüğü soykırımı çekirge sürüsünü andıran nüfus kalabalığından aldığı güçle alenen Türk katliamına dönüştürdü. Malları da kendileri gibi sahte ve plastik olmasına rağmen yıllardır dünyanın iliğini sömürüp milli ekonomileri tahrip ettikten sonra gözünü Türkistan'ın sonsuz yerüstü ve yer altı kaynaklarına dikti. Ürettiği malların hiç biri ödenen ücreti hak etmemiş, üç gün sonra bozulup atılmıştır. Mallarının yurda girişi ve tedavülü yasaklanacağı yerde en sonunda arabaları da geldi.

Cahil aydınlarımız varlıklarından ilk defa haberdar oldukları kendilerine yabancı gelen bu en yakın kardeşlerimiz için bir şeyler söylemek ihtiyacı hissediyorlar. Müslüman görünümlü kara sakallı papazlar Doğu Türkistan Türklerinin imanını ölçüp derecesinin yüksekliğini hayretle tayin ettikten sonra söyleyecek bahane bulamayınca Uygur ananın dindar olmadığını iddia ediyor, kimi zır cahiller Uygurlular diyor. Ekonomik ve siyasi ilişkilerin zedelenmemesini tavsiye edenlerden, Türk devletinin de benzer uygulamalar yaptığını iddia eden alçaklara kadar hemen herkese yazı malzemesi çıktı. Taşıdıkları milliyetçilik etiketinin altında ezilen siyasiler de deterjan reklamında.

Türk ile Çinli sayı hesabına vurulsa, bire üç veya bire dört düşer, dünyanın gözünde büyüttüğü fare soyunun hakkından gelmek, sedlerini başlarına yıkmak işten bile değil. Gel gör ki coğrafya geniş, mertlik çoktan bozuldu. Kılıç kılıca yüz yüze çarpışma imkânı yok. Çin'e diz çöktüren İlteriş Kağanlar, Bumin Kağanlar, Kürşad'lar, şimşek gibi süratli hareketle bir anda Anadolu'dan çıkıp Pekin' girmek için Çin sınırındaki Otrar Kalesinde karargâh kuran Timur Han'lar yok. Daha önemlisi, Türklüğün bağımsız kalesi Türkiye'de Türklük ve Türkçülük takip, baskı ve zulüm altında. İhanet ve bölücülükle mücadele eden kahramanlar tutuklanıp cezaevlerine tıkılırken soysuzluk, hainlik ve yıkıcılık almış başını gidiyor.

Kürşadların, İşbara Alplerin, Yağmur Beğlerin, Kıraç Ataların, Yamtarların, Bars Beğlerin, Almılaların, İsa Yusufların, Osman Baturhanların vatanı öz yurdumuzda çekilen acıların, dökülen Türk kanlarının sona ermesini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çok aktif bir şekilde hadiselere müdahil olmasını, bütün Türklerin zulme karşı tek ses halinde birleşmesini diliyoruz. Bu ses dahi zulmü durdurmaya kâfi gelecektir. İnşallah bütün Türkleri bir ordu halinde birleştirerek esir Türk yurtlarının istiklalini temin edecek yeni bir Türk Başbuğu zuhur ettiğinde dünyadaki zulümler sona erecektir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,22 M - Bugn : 12619

ulkucudunya@ulkucudunya.com