« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

01 Tem

2009

ASİMETRİK MÜCADELE

01 Temmuz 2009

Ekonomi yüzde ondört küçüldü. Ne önemi var ki, albay tutuklandı ya! Artık halasa, felaha, refah ve saadete ereriz.

Aklıselim ve basiret sahiplerinin inceleme, soruşturmayı beklemeden, kriminal tetkike mahal kalmadan hadiselerin gidişat ve muhteviyatından sahteliğini hatta sahtelikten de öte karmaşık ihanet planında birçok mühim meselenin mesela ekonomik küçülmenin gözden kaçırılmasını sağlayan gözbağı teşhisini koyduğu kâğıt parçasının, hukuki değeri bulunmayan düzmece bir fotokopi belge olduğu askeri savcılık tarafından ortaya çıkarılıp gözlerine sokulduğu halde, Genelkurmay Başkanı’nın tabiriyle medyanın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yürüttüğü asimetrik psikolojik harekât sürüyor.

Asimetrik Psikolojik Harekât halkın anlayacağı türden bir deyim değil. Ahlaksızlıkları nitelemede moda haline gelen nezaketli ve kibar kelimeler seçilmesi merakıyla tercih edilmiş olsa gerek.

Madem ki Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı asimetrik psikolojik harekât söz konusudur, bunun farkına varabilmiş olmak da günümüz şartlarında bir meziyettir, o halde anlaşılmaz teknik veya akademik üslup takınmak yerine olan biteni millete açıkça ve net bir şekilde anlatmak ve ihanetle daha müessir metodlarla mücadele etmek gerekir. En başta psikolojik harekâta malzeme olabilecek tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Bunun yolu birkaç subayın arenaya yem olarak atılmasına seyirci kalmak suretiyle emniyet telkinine çalışmak değil, insiyatifi ele almak ve ordunun, özellikle genelkurmayın milliyetçi ideolojiyi benimsemesini sağlamaktır.

Mesele artık rejimin geçmişte dine ve dindarlara yaptığı baskılardan duyulan rahatsızlıkların dile getirilmesi, bu hatalı uygulamaların tenkit edilerek tahsisine çalışılması boyutunu çoktan aşmıştır. Bir takım tatsız hadiseler bire bin katılan mübalağalı rivayetlerle dehşetengiz hale getirilerek hain takımının istismar malzemesi haline dönüştürülmektedir. Hedef İslam’ın kılıcı Türk’ten, her nevi azınlık ırkçılığına, etnik ve bölücü ihanete geçit vermeyen Atatürk’ten, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkarak intikam alarak Türk’e hayat hakkı tanımamaktır. Bu konuda bütün Türk düşmanları, dışarıda bedevisinden Amerikalısına kadar, içeride Şeyh Sait’in torunlarından Çerkez Etem’in kabilesine, dönmesinden liberaline kadar herkes ittifak halindedir. Kendini dindar zanneden bazı ahmaklar ile dindar görünen hainler din ve millet düşmanlarıyla işbirliği halindedir.

Tek parti dönemini önceki nesiller yaşadı. O dönemin mağduriyetleri elbette çoktur, bunlar inkâr edilemez. Genelde milletin topyekün çektiği sıkıntıların yanında özelde en başta Türkçülerin tutuklanarak tabutluklara atılması gelir. Din sahasında ise işinde gücündeki mütedeyyin insanlardan daha çok dini geçim, şöhret ve itibar vasıtası olarak kullananlar mağdur olmuş, menfaatleri zarar görmüştür. Bu mağduriyetleri kullanıp çözüm üretemeyenler daima iktidar olagelmiştir. Çözüm üretmeyip edebiyatını yapmak ve asılsız vaadlerde bulunmak merkez sağ siyasetin vazgeçemediği siyasi bir vasıta haline gelmiştir.

Oniki eylülün mağdurları Ülkücülerdir. Solcular da kısmen zarar görmüştür, ancak cürümleri de az değildir. Bugün hayali darbelere karşı ucuz kahramanlık taslayan sahte dindarlar ile tatlı su demokratları memleketin uğradığı istilayı korku içinde saklanarak seyretmiş, imanla bağdaşmayan bu alçak tavırlarını da teviller getirerek yüceltme yolunu tutmuşlardır. Darbe dönemini burunları kanamadan atlatmışlardır. Şimdi de muktedirken önünde el pençe divan durdukları, anayasasına evet dedikleri doksan yaşını aşmış bir bunağı darbe karşıtlıklarında ne derece ciddi ve samimi olduklarını göstermek için ayrıca yine devleti yıpratmakta mükemmel bir fırsat olacağı için yalandan yere yargılamaktan bahsetmektedirler. Dini sahadaki dış güdümlü hain tohumlar da darbe döneminde atılmıştır. Türklük şuurunu kaybeden ve bazı odakların tesirine giren az sayıdaki mürtedler dikkate alınmazsa, mücadeleyi sadece Allah rızası için veren samimi Ülkücüler oniki eylül nefreti ile devlet ve ordu düşmanlığı çizgisini ayıracak feraseti göstermiştir.

Yirmisekiz şubat da mahiyeti karmaşık ve hedefi belirsiz bir dönemdir. O dönemin güçlü aktörlerinin bugün hedef tahtasında yer almaması dikkat çekicidir. Artık utanmak belasına birisi ifadeye çağrılabildi, muhtemeldir ki danışıklı. Milliyetçi ve muhafazakâr kesimde yüreği pek olanlar, yaşantısında ve inancında samimi olanlar bu dönemi de metanet ve cesaretle karşılamış, çektikleri sıkıntılar artmasına karşın kendilerini saklamaya ihtiyaç duymadan, tevekkül, sabır ve cesaretle inandıkları yolda sapmadan yürümeye devam etmişlerdir. Dini yaşantıyı heves, imtiyaz, menfaat ve ikbal vasıtası olarak görenler sinmişler, alışılagelene ilaveten başta da sonda da tumturaklı selâm vererek ne kadar dindar olduğunu ihsas ettirmeye çalışanlar selamünaleyküm demekten çekinir, arka ceplerinde yarısı kasten dışarı taşmış beyaz takke taşıyanlar cuma namazına gitmekten korkar olmuşlardır. Bu dönem güç sahiplerinin zulüm ve tehditleri kadar samimiyetsizlerin, korkakların, zoru görünce dini terk edip tabanları yağlayanların tabansızlıklarına da sahne olmuştur.

İç ve dış saiklerin müsait vasat meydana getirmesiyle güç sonunda dindar görünüşlü fakat dinin hakikatiyle alâkası olmayan, şerde müttefik, hak hukuk bilmez, mukaddesat tanımaz, menfaatleri neredeyse oraya dönen karaktersizlerden müteşekkil gözü dönmüş bir güruhun eline geçmiştir. Şeytana pabucunu ters giydiren adi metodlarla nüfuzları artmakta ve milli bünye hızla tahrip edilmektedir.

Bu ahval ve şerait içerisinde asimetrik psikolojik harekât gibi kimsenin anlamadığı ifadeler etrafında uzun nutuklar atmak ihanetin ekmeğine yağ sürmektedir, muhatap alınmaya tenezzül edilen hainler kıs kıs gülmekte, her geçen gün cüret ve cesaretleri artmaktadır. Hainlerin ortak özelliği anladıkları dilden konuşulmadığı zaman gemi azıya alarak edepsiz ve hayâsız saldırılarını arttırmalarıdır.

İhaneti ilimle, delille ikna edemezsiniz, iyilik ve güzellikle yola getiremezsiniz, alçakgönüllülük ve nezaketle ıslah edemezsiniz. Anladıkları, korktukları, sinecekleri ve ihanet planlarını bozacak dil ne ise, simetrik veya asimetrik, psikolojik veya gayrıpsikolojik, nasıl olması gerekiyorsa onunla konuşmak mecburiyeti kaçınılmazdır.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,23 M - Bugn : 18447

ulkucudunya@ulkucudunya.com