« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

06 May

2008

ÜLKÜ OCAKLARI

06 Mayıs 2008

Yüzbin milliyetçi üniversite öğrencisinin öncülüğünde bir milyon kişi bir araya toplansa, 'Kerkük Türk'tür Türk kalacak' diye haykırsa ne olur? Çok güzel olur. Yer yerinden oynar. Yetmiş milyon hatta üçyüzmilyon Türk rahat bir nefes alır. Dağdaki eşkıyadan Beyaz Saray'daki haydutlara kadar hepsi korkudan titrerken bütün Türk âleminde bayram havası eser. Talabani denen Türk düşmanı hain Türk vatanında krallar gibi karşılanamaz. Bu ülkenin sahibinin Türkler olduğunu cümle âlem duyar, kafasına nakşeder.

Bu işi kim yapar? İsterse Ülkü Ocakları yapar. Eskisine göre imkânları daha geniş. Sadece irade yok. Kimine göre Ülkücüler sokağa inmiş olur. İnerse insin. Sokaktan çekilince dirlik veriyorlar mı? Yüzbin üniversite öğrencisi hedefi hiç de mübalağalı bir rakam değildir. Kendim hiç iddialı değilim, ama tanıdığım en az yüz Ülkücü yüzbin kişiyi bir araya getirir. Bizim Fatih'e bırakılırsa o hepsini toplar.

Üstlendiği meçhul bir misyon gereği kasten mi, yoksa tamamen kapasite yetersizliğinin eseri mi emin olunamıyor, milletçe çekilen bunca cefaya aldırmadan ısrarla takip ettiği pasif politikalarla Ülkücülerin iktidarını sürekli geciktiren ve bu yüzden sık sık mütareke basınının iltifatına mazhar olan Bahçeli, bu defa tahriklere karşı önlem almak için Ülkü Ocakları'nın büyükşehirlerdeki mahalle ve semt temsilciliklerinin kapatılması talimatı vermiş.

Bazı gazete ve haber sitelerinde "Ülkü Ocakları'na neşter" başlığıyla yer alan ve sağduyunun sesi olacak adım diye yorumlanan haberde; İstanbul'daki 52 Ülkü Ocağından 20 semt ve mahalle ülkü ocağının kapısına kilit vurulmaya başlandığı, kapatma işleminin ardından İstanbul'da Ülkü Ocaklarının 32 taneyle sınırlandırılacağı, Ülkü Ocaklarındaki yeni yapılanma çerçevesinde İzmir'de geçtiğimiz hafta içinde 5 tane semt ve mahalle ocağının kapısına kilit vurularak, kentteki ocak sayısının 7 ilçe teşkilatı ile sınırlandırıldığı, yine Ankara'da semt ve mahalle yapılanmasıyla birlikte 36'yı bulan ocak sayısının, her ilçede bir tane bulunacak şekilde aşağıya çekileceği, Ülkü Ocakları'nda dönemsel genel başkanlık görevinin kökleşmesini sağlamak amacıyla bazı illerin Ocak Başkanları değiştirildiği, Bahçeli'nin ocak başkanlarının üniversite öğrencilerinden seçilmesini istediği, belirtiliyor.

Genel Sekreter Paçacı, kapatma kararına denetimde yaşanan güçlükleri gerekçe göstermiş. Ülkü Ocakları Genel Başkanı da, liderin uyarı ve talimatları doğrultusunda gereken tedbirleri aldıklarını, bu hassas dönemde bu ocakların provokasyona açık hedefler halinde tutulmasını istemediklerini, daha kontrollü, daha disiplinli, daha kurumsal ve merkezi yapı oluşturduklarını, kapatılanların yanında bazı ilçelerde yenilerinin açıldığını söylemiş.

Aksiyoner Türk Milliyetçiliğinin gün be gün tahrif edilmesini sessizce seyredip bunun tabii neticesi olarak tezahür eden kişiliksiz rakiplerin siyasi muvaffakiyetini hayretle karşılayan iyiniyetli taraftarlar her hareketinde keramet aradıkları için bu icraatın neticelerini de uzun boylu düşünmeden haklı bulup kabulleneceklerdir. Semt ve mahalle temsilciliklerinin kapatılmasına itirazlarımızı saklı tutarak dönemsellik ilkesini ve üniversite öğrencilerinden başkan seçilmesi hususunu müsbet bulduğumuzu belirtelim.

Bu mantığa göre, bildiğimiz örneği verelim, mesela Sakarya'nın Arifiye beldesinde vasıl olduğumuz 1975 senesinden bugüne kadar Ülkü Ocakları Şubesi demek ki fuzuli yere faaliyet göstermiş, çoktan kapatılması lazımmış. Çünkü o zaman şimdikinden çok daha derin ve karanlık tahrikler vardı, öyle ki ajan provokatörler genel merkeze kadar ulaşmıştı. Arifiye Öğretmen Lisesi'nde de Ülkücü bir öğrenci teşkilatı kurulmamalı idi. Okumaya gelen memleket evlâtları etüd abilerinin tesirinde kalarak çekirdekten Ülkücü yetişmemeli, böylece otuz yıl sonra ayak altında dolanıp monşerlerin başını ağrıtmamalıydı. Bozkurt'u, Ergenekon Destanı'nı, Kürşad'ı, Alparslan'ı, Ulubatlı Hasan'ı öğrenmemeliydi. Tahriklere kapılmamalı, komünistlerin hâkimiyetini kayıtsız şartsız tanımalı, onlarla birlikte forumlara katılıp enternasyonal marşı söylemeli, Türk büyüklerine sövmeli, Lenin'e, Mao'ya, Che'ye övgüler düzmeliydiler. Keza bugün de Ocak kurulmayıp genç çocuklar bölücülerin tehditlerine ve Amerikan güdümlü cemaatlerin kontrolüne terk edilmeliydi. Hatta bunlara göre hiç Ülkücü kalmasaydı ne de güzel olurdu.

Ülkü Ocakları Türk Gençliğini Türk Milliyetçiliği fikri etrafında birleştirerek kökü dışarıda olan yabancı ideolojilere karşı korumak, kötü alışkanlıklardan uzak tutulan gençliğin fikrî, zihnî ve bedenî kabiliyetlerini geliştirerek Türk Milletini ilimde, fende, sanatta, teknikte dünyanın en ileri milleti haline getirecek kadroları yetiştirmek için kırk yıl evvel Başbuğ Alparslan Türkeş tarafından kurulmuş kutsal ocaklardır.

Kurulduğu günden bugüne dek millet düşmanlarının husumetlerine, yalan ve iftiralarına hedef olan Ülkü Ocakları kınayanların kınamasına aldırmadan Hakkın yılmaz müdafii ve gür sesi olagelmiştir. Bu teşkilatlar sayesinde Ülkücü Dünya Görüşünü benimseme imkânına kavuşan binlerce vatansever genç, Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti ile bezenerek Türk Milletine hizmet yolunda kendilerini vakfetmişlerdir.

Çok büyük fedakârlıklarla en ücra köşeye kadar bütün yurt sathında kurulan ocaklar gençlerin kitapla tanıştığı eğitim yuvası olmak özelliğinin yanısıra vatan hainlerine karşı nefsi müdafaanın muhkem birer kalesi olmuşlardır. Bozkurtlu tabelalar haine korku salarken, eline beline diline hakim disiplinli gençler kısa zamanda halkın güven ve takdirini kazanmıştır. Okullara alınmayan, sürgün edilen, saldırıya uğrayan, dövülen Ülkücüler bu kutsal yuvaya sığınarak dertleşmişler, lokmalarını paylaşmışlar, yaralarını sarmışlardır. Çok can yanmış, çok kan akmış fakat ülke düşmana teslim edilmemiştir. Vatanseveri vatan haininden daha tehlikeli gören akılsız ve satılmış zihniyetler maalesef bu milli müesseseleri kapatıp üstüne üstlük Ülkücülere devlet eliyle zulüm etmişlerdir.

Darbe sonrası bütün Ülkücü öğrenci evlerine birer Türk Bayrağı asılarak Ocak sembolize edilmiş, teşkilat ruhu ve geleneği yaşatılmıştır. Üniversite gençliği zamanla tekrar müesseselerini kurmuştur. Bu dönemde Bursa örneğinde çekilen zahmetleri ve fedakâr gayretleri sevgili Halim Kaya arkadaşımız sitede yayınlanan yazısında temas etmişti.

Başbuğ Alparslan Türkeş parti çalışmaları yanında gençlerle hemhal olmayı hiçbir zaman ihmal etmemiş ve yetişmeleriyle bizzat ilgilenmiştir. Ocak'lara müdavim her Ülkücü, liderini bizzat görmek, tanımak, dinlemek fırsatına kavuşarak birici elden kaynakla beslenmiş ve Başbuğ'la ilgili hatıralarını en büyük manevi miras sayarak kazanç hanesine kaydetmiştir. Başbuğ Ülkücülerin cenazelerinde ağlamış, düğünlerinde gülmüş, hatırlarını sormuş, fikirlerini dikkate almış, meselelerini çözmüş, siyasi ikbal ve menfaat gözetmeden sadece Allah rızası için hizmete talip olan bu gençlere sonuna kadar güvenmiş ve değer vermiştir.

Ülkenin içine itildiği depotilizasyon şartlarında Ülkü Ocakları seksen öncesindeki gücüne ve tesirine tekrar kavuşamamış, Başbuğ'dan sonra özelliğini ve özerkliğini büyük ölçüde yitirerek tamamen partinin güdümü altına girmiştir. Bir nevi kendi kendini kapatmıştır. Yeri gelmişken şeffaflık ve süratin önem kazandığı çağımızda bazı illerin Ülkü Ocakları sitelerinde üye olmayanların erişiminin engellenmesi uygulaması kaldırılsa daha iyi olur. Okuyana altın dağıtılmıyor sonuçta, millet yazıları okumak için zahmete edip üye olmaya mecbur mu?


Bütün fikir akımları çoğalmak, taraftar toplamak, hakimiyet tesis etmek çabasında iken ve diğer bütün şartlar milliyetçiliğin lehine gelişirken bizim anlaşılmaz bir tutumla küçülmeye meyletmemizin izahı mümkün bir tarafı görülmemektedir. Ülkü Ocakları'nı azaltmak yerine çoğaltmak, kapatmak yerine açmak gerekmektedir. Bütün yurt sathına özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerimizde açıldığı gibi bütün Türk Dünyasında ve Türklerin yaşadığı bütün her yerde Ülkü Ocakları açılmalıdır. Bölücü terörün, küresel baskıların, güdümlü cemaatlerin tesirine maruz bırakılan Türk Gençliği'nin adresi Ülkü Ocakları olmalıdır.

Ehliyetsiz, kötüniyetli, istismar maksatlı kişiler her kurum ve kuruluşta olabilir. Maksat dışına çıkan mensupların varlığı teşekküllerin kapatılmasına yeterli bir sebep olacaksa bütün müesseselerin kapatılması gerekir. Münferit bir iki vakayı bahane ederek ocak kapatmak akıl kârı değildir. Cumhur şer üzerinde ittifak yapmaz. Herhangi bir beldede üç beş kötü niyetli varsa onlardan sayıca çok daha fazla iyiniyetli mevcuttur. Bilhassa kalabalık nüfuslu büyük şehirlerde sadece ilçe merkezlerindeki teşkilatlar ihtiyaca cevap veremeyeceklerdir. Denetimde yaşanan güçlükler ancak aczin ifadesidir. Etkili ve eğitici bir denetim mekanizması kurmak çok zor bir iş değildir. Denetim tecrübesi olan Ülkücülerden görüş alınsa kısa zamanda çözülecek basit bir meseledir.

Doğru, dürüst, güvenilir, namuslu, fedakâr, ehil ve muktedir ellere görev tevdi edildiğinde Türk Gençliği fıtratında var olan Türk İslam Ülküsü mayasını cazibe merkezi haline getirilmiş Ülkü Ocakları vasıtasıyla yoğurup şekillendirerek hareketin saflarına katılacak ve bütün Türk Dünyasına dalga dalga yayılarak meydana gelen güç yeryüzündeki zulmü bir daha belini doğrultamayacak şekilde ezip geçecektir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,42 M - Bugn : 35245

ulkucudunya@ulkucudunya.com