« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis

2008

ÜNİVERSİTELİ GENÇLERE

15 Nisan 2008

Gerginlik, şiddet, kavga, çatışma, mücadele, savaş… Bunlar hoş karşılanacak, tasvip ve teşvik edilecek kavramlar değil.

Gönül kavgasız, gürültüsüz bir dünya arzuluyor.

Ancak dünya tozpembe değil. Safdilliğin alemi yok.

Gönlümüz öyle istiyor diye ne kavga biter ne savaş. Kişioğlu yaratıldığından beri devam eden hak ile batılın mücadelesi günümüzde zalimin mazluma zulmü olarak tezahür ediyor. Dünyaya hükmeden son büyük Türk Devletinin zayıflamaya başlamasından bu yana, son ikiyüz yıldır maalesef böyle.

Nefes aldırmıyorlar toparlanmayalım diye. Yirmi kat küçülmüşüz, yine hırslarını alamıyorlar. Hem var güçleriyle vuruyorlar, hem de demokrasi, insan hakları diye avazlarının çıktığı kadar gürültü çıkarıyorlar.

Korkudan neşet eden bir korkusuzluk bu. Korkuyorlar, çünkü sadece Türk'ün bu his yoksulu, haktan, adaletten, insaf duygularından nasipsiz küresel vahşete dur diyecek ruha sahip olduğunu onlar herkesten iyi biliyor. Korkmuyorlar, çünkü idarecilerimizde Türk ruhu yok.

Baktılar ki iki dünya harbinde çok toz duman çıktı, ilki sırf bizim devletimizi yıkıp topraklarımızı paylaşmak için başlatılmıştı, artık daha zahmetsiz yollara başvuruyorlar. Türk vatanında hain devşirip Türk'e karşı kışkırtmak.

Hamilerinin talimatıyla kavga çıkartanlar özgürlük, barış, kardeşlik yalanlarıyla göz boyuyor. Başkasına hayat hakkı tanımıyor, temel hak ve hürriyetleri hiçe sayıyor, nefsi müdafaayı bile çok görüyor. Kuzu kuzu boynunuzu uzatmanızı, direnmeden teslim olmanızı istiyor. Siz istemeseniz de, kavgaya taraf olmasanız da, karışmasanız da, varlığınız devam ettikçe kavga sürecektir.

Türk'ün gölgesinden bile korktukları halde üstümüze üstümüze geliyorlar. Geri çekildikçe saldırmaya devam edecekler.

Saldırılara seyirci kalmakla kavga bitmez, bilakis tez elden yok olup gidersiniz. Böylece yorgan gider, kavga belki biter. Şirretlikten şikâyet etmekle, ağlayıp sızlamakla, kenarda durmakla şerden kurtulmak mümkün değildir. Sadece aczinizi aşikâr etmiş olur ve neticede daha fazla zulme maruz kalırsınız.

Olaylara provokasyon deyip geçen, derununu görmekten aciz ve meseleyi kökten çözmek istemeyen işbirlikçilerin çarkı her zaman döner. Onlar mütareke döneminde de işgalcilerle uşaklık ediyordu.

Zalim ancak güçten ve iradeden anlar. Zulme sadece güç ve irade mani olabilir. Varlığın temel şartı hayatı tehdit eden mütecavizlere karşı mücadele edecek güç ve kararlılıkta olmaktır. Aksi takdirde zulüm payidar olur. Güçlü olmak kalabalık olmak değildir. Zulmü def etmek için illa ki silaha sarılmak gerekmez. Özgül ağırlığınız diğerlerinden daha fazlaysa sadece nazarlarınızla da nezaret ve vaziyet edebilirsiniz.

Ülkücü olmak bizatihi güçtür.

Genç arkadaşlarımızın o karanlık günleri yaşamasını arzu etmiyoruz. Öncelikle Ülkücülüğün ne olup ne olmadığını asli kitabi kaynaklardan ve tecrübeli büyüklerinden bihakkın öğrenmelerinde fayda var.

Tabir hoş görülsün; her yanı oynayan, gözleri fıldır fücur dönen, vermeden almanın peşindeki asalakların, reisliğe pek hevesli koyu takım elbiseli artistlerin, otomobillere, binalara, teşrifata pek düşkün gösteriş budalalarının peşinde Ülkücülüğün hazzını tadamadan nafile yere gençliğin heba olmasına gönlümüz razı değil.

Ülkücülük, her vesilede Ülkücüye kükremek, haine ise güler yüz gösterip tokalaşmak değildir. Ülkücülük kendisinden daha yüksek vasıflara sahip Ülkü devlerini siyasi rakip görerek listelerin ilk sıralarından çizivermek de değildir. Ülkücülük delegelikten, adaylıktan, mebusluktan ibaret hiç değildir.

Ülkücülük zulme karşı durmaktır. Ülkücülük Türk'ün düşmanını bilmek, tanımak ve onu kahretmek için çelik bir irade ortaya koymak demektir.

Ülkücünün olduğu yerde ihanet neşvü neva bulamaz. Hainler mukaddesata hakarete, hakka hukuka tecavüze cüret ve cesaret edemez. Belirli üniversiteleri pilot bölge seçmeyi, kampus ele geçirmeyi, yurt işgal etmeyi aklından bile geçiremez. Haince plan yapabilir, kalleşçe pusu kurabilir, sinsice saldırabilir. Fakat er gibi meydana çıkamaz.

Çıkarsa dersini alır. Bu bu kadar basittir. İki kere iki dört gibi. Aksini tasavvur etmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Yakın tarihin her anı bunun sayısız misalleriyle doludur. Çevrenizde bu çetin mücadelelerin unvansız, sıfatsız, armasız, madalyasız sessiz kahramanlarını bulabilirsiniz. Oturuşlarına, kalkışlarına, davranışlarına, tavırlarına, söyleyişlerine, düşünüşlerine dikkat ederseniz nasıl muzaffer olduklarını anlayabilirsiniz.

Ülkücü şehitlerin kabirleri ziyaret edildiğinde cansız görünen mezar taşları duyabilene büyük büyük canlı taşlardan çok daha manalı sesler verir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,42 M - Bugn : 34856

ulkucudunya@ulkucudunya.com