« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

30 Oca

2008

BİR KAŞIK SUDA FIRTINA

30 Ocak 2008

Satılmış ruhlu mütareke medyası bir haftadan beri bayram havasında zil çalıp oynuyor. Ergenekon adı verilen operasyon bahanesiyle bütün millî değerlere fütursuzca saldırmaları için gün doğdu. Zayıf bir anını kollayıp sinsice tuzağa düşürdükleri ava iğrenç çığlıklarla sürü halinde üşüşen vahşi sırtlanlar gibi orasından burasından koparıp canlı canlı gövdeye indirme telaşındalar. Ziyafete en önce konmak için var güçleriyle koşarken korkularını tamamen ört bas edemedikleri için sürekli arkalarını kontrol ederek cepheyi geniş tutmaya dikkat ediyorlar. Rezillik yarışında önde gidenlerin gözleri o kadar dönmüş ki biraz geride durup kayıtsız kalanı, ihtiyatlı davranıp aynı iştihayla çullanmayanı oyunbozanlıkla suçluyorlar. Neredeyse avı bırakıp hemcinslerini paralayacaklar.

Manşetlere bakılırsa planlarını gerçekleştirmek için iki trilyon lira lazımmış. Sanırsınız meşhur Çakal Carlos'u kiralayacaklar. Yanlış hatırlamıyorsam o da öldü galiba. Clock tabanca arıyorlarmış. Sanki başka silahla adam vurulamaz. Mesela her aksamı demirden aslan gibi evladiyelik ondörtlü Browning tabanca değil konserve açacağı. Beretta, Smith Wesson, Colt, CZ, Sig Sauer, Walter, Desert Eagle, Jerico da olmaz, çünkü bunların hepsi mantar tabancası. İlla ki yarı plastikten mamul şekilsiz Clock olacak. Nasıl çeteyse bir Clock'ları bile yok.

Gazete diye bu paçavralara para veriyoruz. Yazar diye bu ruhu ve beyni satılmış kalemleri okumaya mahkum ediliyoruz.

Çığırtkanlığın şampiyonu bizim mümtaz müptezel ve gazetesi. Dilenci yüzsüzlüğünü andıran satış usulleriyle din alıp din satarak birçoğumuzun evlerine giren haysiyetsiz gazetede 'sabah' 'akşam' her 'zaman' 'radikal'ce milli değerlere hücum ediliyor. Bunların cemaziyel evvelini herkes iyi hatırlar. Yüz verirsen yaklaşıp elini yalayan, kaşlarını çatınca kuyruğunu kısıp giden uyuz it gibiydiler, şimdi bitleri kanlandı.

Bunlara göre Enver Paşa, Topal Osman Ağa, İpsiz Recep, Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe kötüdür. Niye? Çünkü bunlar Türk'tür, Türkçü'dür. Türk olan, Türk'ün olan, Türkçü olan herkes ve her şey kötüdür. Bir tek iyi çete vardır Çerkez Ethem! Niye? Çünkü Çerkezcidir de ondan. Biraz daha cüretli olsalar Rum ve Ermeni çetelerini de, PKK'yı da iyi çete sınıfına dahil ederler.

Hain güruh bu vesileyle gerçekte maalesef hiç var olmayan fakat olması ve millî varlığa yönelik tehditleri anında bertaraf etmesi gereken hayalî derin devletle birlikte, Kuvvayı Milliye'ye, Milli Mücadele'ye, Türklük kavramlarına ve Gençliğe Hitabe'nin muhtevası dolayısıyla zımnen Atatürk'e saldırmayı ihmal etmedi. Ülkücü, faşist laflarını tekrar dillerine dolayarak maksatlarının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu gösterdi. Bilindiği kadarı ile adıgeçenler arasında Ülkücü olarak tanınan kimse yok. Ulusalcılık Ülkücülükten apayrı bir hadise.

Tutuklanalar arasında sadece Kuvvayı Milliye yemini ile gündeme gelen emekli Kurmay Albay Fikri Karadağ'ı köylüm olması hasebiyle tanıyorum. Harp Akademileri Kurmay Başkanı iken hem meslekî yardımlaşma, hem de nezaket maksatlı ziyaretine gitmiştim. Akabinde iade-i ziyarette bulunmuşlardı. Şimdi tutuklandı diye arkamı dönüp tanımamazlıktan gelecek değilim.

Masasında okunmuş ve kağıtlara notlar çıkarılmış kitaplar yığılı, cesareti ve zekası gözlerinden fışkıran, son derece enerjik, yüreği insan, vatan ve millet sevgisiyle dolu, yakışıklı, çakı gibi bir kurmay subaydı. Evlilikler yoluyla aramızda uzak hısımlık bulunmakla birlikte geçmişte ailelerimiz arasında ufak tefek kırgınlıklar olduğunu bildiğim için acaba soğuk davranır mı diye tereddüt etmiştim. Kapıda karşılayıp köylüm, komşum, akrabam diye bağrına bastı. Gördüğüm yüksek hürmet ve sıcak alâka karşısında endişemden dolayı mahcubiyet yaşadım. Köyde de öyle değil midir? Bir sıkıntınız olduğunda, hastalıkta, cenazede ilk önce yine dargın olduğunuz komşunuz yardımınıza koşar. Acil bir tedarik gerektiğinde çocuğu gönderir gönül rahatlığıyla kapısını çaldırırsınız. Böyle hallerde dargınlık, küskünlük gündeme gelmez. Zaten bütün bayram namazlarından sonra en yaşlıdan başlanarak tek tek sırayla el öpülür, böylece kocaman bir halka oluşturulur. Sonra hep beraber köy odasında yemeğe geçilir.

İki konuda tam anlaşamadık. Ülkücüleri pek beğenmiyordu. Bir de benim biraz da ısrarlı kurcalamam neticesinde açılan elli sene evvelki zıtlaşmada kimin galebe çaldığı. Albayım ben fikrimde sabitim, bunun hatırı kusuru olmaz. Ülkücülükten daha doğru bir fikir yoktur, Ulusalcılık Ülkücülük yanında çok sığ ve kifayetsiz kalır, milletin meselelerine derman olmaz. Ayrıca feleğin kaç türlü çemberinden geçmiş Çakır Hasan'dan başka da mahalli yiğit tanımam. Köyü geçtik bugün hâlâ Tahtakale'de namını bilirler. Bunları yine konuşuruz inşallah. Ve eminim ki gençliğinde kendisinden haraç isteyen bir külhanbeyini haklayarak Sultanahmet Mahpushanesinde çile doldurmakta olan Hasan Ağa; sizi görse bu defa hasım saymak yerine milletin varını yoğunu satıp, iliğini kemiğini sömürerek haraca kesmeye kalkanlara tavır koyduğunuz için hürmetle kucaklar, "hoş geldin aslan oğlum" diyerek alnınızdan öper ve baş köşeye oturturdu.

Albay halis Türk oğlu Türk'tür. Hem de Türk'ün en safının ve en hasının çıktığı diyarlarımızdan biri olan Kastamonu vilayetinin, Araç kazasının Süzey köyündendir. Burası İstiklâl Harbi'nde en fazla şehit veren yörelerimin başında gelir. İnsanları munis, kanaatkâr, gözü tok ve devletine sadıktır. Buradan hırsız, arsız, uğursuz, asker kaçağı, hain çıkmaz. Cevdet Türkay'ın, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu'nda Oymak Aşiret ve Cemaatler isimli eserinde bu yöre halkı Yörükan-ı Arac diye geçer. II. Mahmud dönemindeki nüfus sayımında yüz haneye yakın ahalisinin tamamı Müslüman olarak kayıtlıdır. Kimin ne kadar keçisi, koyunu, hatta arı kovanı olduğu tek tek yazılıdır. Kimin ne kadar vergi verdiği isim isim kuruşuna kadar kayıtlıdır. Anadolu'nun her tarafı gibi burası da özbe öz Oğuz Türküdür. Türklük konusunda hiç başka delile ihtiyaç yok, bu köyde tıpkı binlerce kilometre ötedeki Kazakistan'daki gibi elmaya alma denir, Ahmet'e Ehmet denir, limona ilimon denir. İnsanlar farkına varmadan her kelimeyi Türkçe'nin bütün kaidelerine uydurarak telâffuz eder. Başka türlü söylemeye dilleri dönmez.

Albayın çocukluğu bu taşı toprağı, kurdu kuşu, börtü böceği, havası suyu Türk olan beldede muhtemelen rahmetli babam ve amcamlarla harmanlarda güreşmekle, çelik çomak oynamakla, çayda çimmekle, Karataş eteklerindeki yaylalarda davar gütmekle, tarlada ekin biçmekle, dağlardan, Soğukçam ormanlarından tomruk indirmekle geçmiştir.

Halkı silahlı isyana teşvik edip etmediğini bilmiyorum. Ama en azından beni teşvik etmedi. Ben böyle bir niyet görmedim ve sezmedim. Görüldüğü daha doğrusu görülemediği kadarıyla ortada isyan eden bir halk yok. Şayet böyle bir düşüncesi var idiyse isyana teşvike kendi ailesinden ve muhitinden başlasaydı bugün adliyeye sevk edilenlerden çok daha kalabalık bir topluluğu tesir altına almış olabilirdi. Ailesi oldukça kalabalık ve itibarlı bir ailedir.

Okuyup, çalışıp şerefli bir Türk kurmay subayı olmak yerine, vatan millet işleriyle uğraşmak yerine, gelip koca bir hazine arazisini işgal etseydi, ailesini de bu işlere teşvik edip desteğini alarak bir mahalleye çöreklenseydi, Türklüğünü inkâr edip kökenim karışık deseydi bugün muteber, hatırı sayılır işadamları arasında olacağı muhakkaktı.

Albayım, hürmetle ellerinizden öpüyorum. Bunlar gelir geçer. Binlerce yıllık Türk yurdunda Türk'ü kimse esir alamaz. Kimsenin Türk'ü sindirmeye, susturmaya, yok etmeye gücü ve kudreti yetmez. Bu işlere yeltenenler tarihe iyi baksınlar, akıbetlerini görürler. ''İhanet oyununda peşrev çekenler bir kez, Bilsinler ki bu toprak hainleri hiç sevmez.'' Türk düşmanı herkes bunu böylece bilsin, aklını başına devşirsin ve ayağını denk alsın…

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,43 M - Bugn : 9343

ulkucudunya@ulkucudunya.com