HÜZÜNLÜ BİR AŞKIN BİYOGRAFİK OKUMASI: ŞÜKÛFE NİHAL ve YAKUT KAYALAR
      
Dilek ÇETİNDAŞ 01 Ocak 1970
     
    ÖZ: Edebiyatı bir iç dökme alanı olarak görmek, Aristo’dan beri 
mevcut bir anlayıştır. Bu anlayışa sahip yazarların eserleri samimi bir 
tonda, geçmiş yaşam tecrübelerinden hareketle oluşturulur. ükûfe Nihal 
de roman ve şiirlerinde bu yolu denemiş bir sanatçıdır. İlk kadın yazarlarımızdan olan  ükûfe Nihal, edebiyatta kadın duyarlılığı olarak adlandırabileceğimiz yapıda eserler vermiş ve devrinin önemli isimlerinden olmuştur. Onun hayatı hakkındaki bilgilerin az olması, bugün neredeyse unutulmuş bulunması ve yaşadığı iki büyük gönül macerasını edebî eserlerine taşıması, onun eserlerini biyografik okuma ile gözden  geçirmeyi 
gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada da yazarın Yakut Kayalar isimli romanından hareketle, Osman Fahri-ükûfe Nihal ilişkisi ve bu aşkın edebî 
eserlere yansıyışı konu edilmiştir.
Batıda romansların konusu olan ve a  
________________________________________
kı yüceltilen, hatta   
________________________________________
övalyelik 
kurumunun yegâne unsuru olan kadın, aydınlanma çağı ile birlikte kendini toplumsal hayatta da göstermi  
________________________________________
; 18. yüzyılda geli  
________________________________________
en sanayinin, buharlı 
trenin ve ticaret hayatındaki ilerlemelerin bir sonucu olarak yayılan okuma etkinliğine hızla katılmı  
________________________________________
 ve 19. yüzyılda yazar olarak da edebiyatta 
görünmeye ba  
________________________________________
lamı  
________________________________________
tır 
1
. 
19. yüzyıl ile Batı, kadını sosyalliğin merkezine ta  
________________________________________
ırken, Osmanlı’da ev içi sorumluluğunu yüklenen kadının hayatı da, pek çok ba  
________________________________________
lık gibi Tanzimat ile hızlı bir deği  
________________________________________
ime uğrayacaktır. Fermanın ardından, Osmanlı aydınları arasında kadın, kadın eğitimi, kadın hakları gibi mevzular 
tartı  
________________________________________
ılmaya ba  
________________________________________
lanır ve hem ruhen hem de zihnen sağlıklı bir gençliğin, 
iyi eğitimli annelerle yeti  
________________________________________
tirilebileceği inancı yerle  
________________________________________
ir. 1850’lerden itibaren kızlar için okullar açılmaya, kadınlara mahsus gazete ve dergiler çıkarılmaya ba  
________________________________________
lanır. Me  
________________________________________
rutiyet devri ile birlikte aile hukuku üzerinde çalı  
________________________________________
ı- 
lır. Millî Mücadele döneminde askerine destek veren, cephane ta  
________________________________________
ıyan, 
mitingler ve konferanslarla halka moral gücü a  
________________________________________
ılayan; azalan erkek nüfusun i  
________________________________________
lerini görebilmek için toplumsal hayatta rol almaya ba  
________________________________________
layan kadınlara bakı  
________________________________________
, Cumhuriyet ile daha da deği  
________________________________________
ir. Çağda  
________________________________________
 uygarlık seviyesine 
ula  
________________________________________
ma yolunda kadın haklarının önemi vurgulanır, kadınlara çe  
________________________________________
itli sosyal ve siyasal haklar verilir. üphesiz eğitim ve okuryazarlığın geli  
________________________________________
mesi 
kadın haklarının garantiye alınmasında önemli rol oynamı  
________________________________________
 ve kadın sosyal hayatta yerini sağlamla  
________________________________________
tırmı  
________________________________________
tır 
2
. 
Cumhuriyet devrindeki hızlı atılımda, Osmanlı’nın son dönemlerini ya  
________________________________________
amı  
________________________________________
 ve yeni devletin de kurulu  
________________________________________
unu görmü  
________________________________________
 olan kadınlarımızın 
önemi büyüktür.  Dlk üniversite mezunu kadın olan ükûfe Nihal de, henüz kadın haklarının tartı  
________________________________________
ıldığı dönemde önemli bir yekûn tutan yazıları, 
eğitime bakı  
________________________________________
ı, evlilik görü  
________________________________________
ü ve yazarlığı ile bu çabada değerli bir yer 
edinmi  
________________________________________
tir. 
Millî Mücadele döneminde verdiği nutuklarla, genç ya  
________________________________________
ında kadın 
hakları ve eğitim konusunda gösterdiği mücadelelerle, Cumhuriyet devrinde yıllarca yaptığı öğretmenlikle, yazdığı pek çok eserle, kadın yazarlar içerisinde önemli bir yer edinen ükûfe Nihal, hayatının son dönemlerini yalnızlık içerisinde geçirmi  
________________________________________
tir. Hakkında yapılan çalı  
________________________________________
malarda da 
sıklıkla vurgulandığı gibi, unutulmu  
________________________________________
luk, etrafında geli  
________________________________________
en dedikoduların 
yıpratıcı etkisi ve elde yeterli vesika bulunmaması  ükûfe Nihal’in tüm 
                                                
1
  Kadın yazarlar olgusuna bakı  
________________________________________
 için bk. Reis 1995; Irzık-Parla 2004; Gürbilek 
2007.  
2
  Kadın hakları ve geli  
________________________________________
imi için bk. Demirdirek 1993; Kuran 1997; Altındal 
1994; Çaha 1996; Çakır 1994; Mutlu 2006; Kurnaz 1996. 
yönleriyle tanıtılmasına engel olmu  
________________________________________
tur 
3
. Bu durumda onu daha iyi tanı-
yabilmek için eserlerine müracaat etmek elzemdir. Çünkü ükûfe Nihal, 
 
________________________________________
iirleri, hikâyeleri ve romanlarında kendi hayatının biyografik dökümünü 
vermi  
________________________________________
, geriye önemli bilgiler ve ipuçları bırakmı  
________________________________________
tır. Argun  
________________________________________
ah’ın da incelemesinde belirttiği gibi ükûfe Nihal’in eserlerinin biyografik okuma 
ile yeniden gözden geçirilmesinin, yazarın edebiyatçı yönünün, karakterinin, arayı  
________________________________________
larının açığa çıkarılmasında oldukça önemli veri sağlayacağı 
kanaatindeyiz (Argun  
________________________________________
ah 2002: 225). 
Bu makalede biz, ükûfe Hanım’ın hayatında önemli bir yeri olan 
Osman Fahri’den ve bu ismin etrafında yazılan Yakut Kayalar romanından hareketle, biyografik bir okuma yapmak istiyoruz. 
Dillere destan güzelliği ile çevresinde büyük ilgi uyandıran ükûfe 
Nihal, iki evlilik ve iki büyük a  
________________________________________
k ya  
________________________________________
amı  
________________________________________
; evlilikleri ayrılıkla neticelenmi  
________________________________________
, a  
________________________________________
kları da mutsuzlukla son bulmu  
________________________________________
tur. Ancak ya  
________________________________________
adığı iki büyük a  
________________________________________
k, 
onun eserlerine damgasını vurmu  
________________________________________
 ve ükûfe Nihal külliyatını biyografik 
okumaya uygun hâle getirmi  
________________________________________
tir. Bu isimlerden ilki Osman Fahri’dir ve 
ükûfe Hanım, bu a  
________________________________________
kı ya  
________________________________________
adığında henüz on altı-on yedi ya  
________________________________________
larında, evli 
bir kadındır.  Dkincisi ise Faruk Nafiz Çamlıbel’dir ve  ükûfe Hanım’ın 
yorgun ruhuna bu sevgi ile bahar yeniden gelmi  
________________________________________
tir. Faruk Nafiz, ükûfe 
Hanım’ı çok sevmi  
________________________________________
 ve onun tarafından da sevilmi  
________________________________________
tir. Ancak ükûfe Nihal’in, kızı Günay’ı dü  
________________________________________
ünerek Faruk Nafiz’in evlilik isteğini geri çevirmesi, bu birlikteliğin sonunu getirmi  
________________________________________
 ve Faruk Nafiz, belki de kızgınlıkla, ani bir evlilik yaparak, ükûfe Nihal’i hayatından çıkarmı  
________________________________________
, bu a  
________________________________________
kın 
sonunda taraflarda büyük bir kırgınlık kalmı  
________________________________________
 ancak edebiyatımız pek çok 
eser kazanmı  
________________________________________
tır. ükûfe Nihal bu a  
________________________________________
kın sonunda yine biyografik bir anlatı olan Yalnız Dönüyorum romanını kaleme almı  
________________________________________
; Faruk Nafiz ise duyduğu a  
________________________________________
kı ve ıstırabı, Yıldız Yağmuru isimli romanında ve bu unutulmayan sevgiliyi anlattığı pek çok    
________________________________________
iirde i  
________________________________________
lemi  
________________________________________
tir. Üzerinde çok konu  
________________________________________
ulan 
bir macera olarak bu a  
________________________________________
k, Selim Dleri’nin Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim 
Olsaydın adlı romanının da konusu olmu  
________________________________________
tur 
4
. 
Osman Fahri a  
________________________________________
kı ise, çok daha acı ve derindir.  ükûfe Nihal’in 
gönlünün ilk a  
________________________________________
kı ve ilk yarası, bu hassas kadının ilk vicdan azabı olan 
Osman Fahri; ükûfe Nihal’e kar  
________________________________________
ı yasak bir a  
________________________________________
k beslemi  
________________________________________
, bu a  
________________________________________
k uğrunda intihara te  
________________________________________
ebbüs etmi  
________________________________________
, aklını yitirmi  
________________________________________
 ve henüz yirmi dokuz ya  
________________________________________
ında 
iken, ükûfe Nihal’in adını sayıklayarak dünyaya veda etmi  
________________________________________
tir. 
                                                
3
  Bütün bu olumsuzluklarla beraber, yazar hakkında  bilgi edinebileceğimiz 
birçok kaynak mevcuttur: Ayda 2002; I  
________________________________________
ık 2004; Yazar 1999; Karaca 2006; 
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, 2001. 
4
  Faruk Nafiz-ükûfe Nihal ili  
________________________________________
kisi ve etrafındaki dedikodular için bk. Soyuer, 
2000: 53-58: Argun  
________________________________________
ah 1995. 
ükûfe Nihal’in ilk evliliği, Mithat Sadullah ile aile isteği üzerine 
yaptığı evliliktir. O dönemde eğitimli kadının trajedisi olarak ükûfe Hanım da ruh e  
________________________________________
ini bulamamanın ıstırabını çekmektedir. Mutsuz olduğu ancak devam ettirdiği evlilik, Osman Fahri’nin a  
________________________________________
kını kabul etmemesinin 
yegâne nedenidir. Osman Fahri, bir zamanlar kendisinden aruz dersleri de 
alan  ükûfe Hanım’ı tanımakta ve sevmektedir. Ancak Mithat Sadullah 
ile birlikte dergi çıkaracak kadar iyi arkada  
________________________________________
tır 
5
.  
Çok yakın bir dostunun e  
________________________________________
ine â  
________________________________________
ık olmayı kendisine yediremeyerek, Dstanbul’dan uzakla  
________________________________________
maya karar veren Osman Fahri’nin dramı da bu 
andan sonra ba  
________________________________________
layacaktır. Bir süre Aydın’a, oradan da Harput’a giden 
Osman Fahri; Anadolu insanına hizmet gayesiyle bir süre oyalanır ancak 
unutamadığı a  
________________________________________
kı nedeniyle zihnî dengesini günden güne kaybetmeye 
ba  
________________________________________
lar. Gece gündüz  ükûfe Nihal’i dü  
________________________________________
ünen ve onu zihninde adeta bir 
saplantı hâline getiren Osman Fahri, a  
________________________________________
kını tuttuğu hatıra defterinde ve   
________________________________________
iirlerinde anlatmaya devam eder. Zaman zaman ükûfe Nihal ile mektupla  
________________________________________
ır. Ondan arkada  
________________________________________
ça ve nazik cevaplar alır. Ancak ya  
________________________________________
adığı ruh acıları- 
na ve belirsiz bir arada kalmı  
________________________________________
lığa dayanamadığından olsa gerek, bir bunalım anında tabancası ile intihara kalkı  
________________________________________
ır. Beynine saplanan kur  
________________________________________
un onu 
bitkisel hayata sokar.  Dstanbul La Paix Hastanesi’ne getirilir ve buradaki 
tedavisi sürecinde aklî dengesini yitiren Osman Fahri, dört ay sonunda, 
1920 yılında vefat eder
6
. Dntiharından önce, Elazığlı yakın arkada  
________________________________________
ı Mehmet Mevlüt Bey’e hatıra defterini, ükûfe Hanım için yazdığı   
________________________________________
iirleri ve 
mektupları bırakır
7
. Mevlüt Bey, bunları elden geldiğince muhafaza etmeye çalı  
________________________________________
ır, evrakın bir kısmı çıkan bir yangında yanar ve nihayetinde 
kadir  
________________________________________
inas dost, bu vesikaları ükûfe Hanım’a bir mektupla gönderir. Hayali kurulan ideal a  
________________________________________
k, yitirilen bir ideale dönü  
________________________________________
ür ve bu, ükûfe Nihal’in 
en büyük dramı olur. Bu hatıranın ükûfe Nihal’de çok derin izler bırak-
                                                
5
  Bu dergi 1910 yılında çıkmaya ba  
________________________________________
layan ve on dört sayı kadar çıkabilen Mekteplilere Arkada dergisidir. Aslında bir çocuk dergisi olarak çıkarılmasına 
rağmen, yazı kadrosunun oldukça önemli isimlerden olu  
________________________________________
ması ve hedeflenen 
kitlenin beğeni düzeyinin oldukça üstünde olması nedeniyle, dergi uzun ö-
mürlü olmamı  
________________________________________
tır.  
6
  Osman Fahri’nin hayatı ile ilgili oldukça çeli  
________________________________________
kili bilgiler bulunmaktadır. Ancak  Yakut Kayalar ile de birle  
________________________________________
tirilerek bir biyografi derlemesi yapılmı  
________________________________________
tır. 
Osman Fahri için bk. I  
________________________________________
ık 2004; Dnal 2002; Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçı- 
lar Ansiklopedisi, 2001; Kerman 1988. 
7
  Bu evrak ükûfe Nihal Hanım’ın eline geçer ve o da bir ara  
________________________________________
tırmacıya verilmek üzere arkada  
________________________________________
ı Hüsniye Doğan’a teslim eder. Mehmet Kaplan vasıtasıyla 
bu evrakı gören Zeynep Kerman, adını ilk kez duyduğu Osman Fahri’nin 
dramını da öğrenince onu anlatan bir kitap hazırlar. Kitap Osman Fahri’nin 
hayatından kısaca bahseder ve merhumun   
________________________________________
iirlerini içerir. Ancak mektuplar 
ve Osman Fahri tarafından kaleme alındığı söylenen hatta bilinen hatıra defteri evrak arasında yoktur, bk. Kerman 1988.  
tığı, hatta onun da dengesini sarstığını söyleyebiliriz. Özellikle mutsuz 
evlilikler ve sonuçsuz a  
________________________________________
klardan sonra, Osman Fahri’nin sevgisi onun için 
sığınılacak ve tekrar tekrar dönülecek bir liman hâline gelir. 
Çevresinde hayranlık hâleleri doğuran, cemiyet hayatının aranılan 
insanlarından olan, uğruna   
________________________________________
iirler yazılan, güzelliği dillere destan olan 
ükûfe Nihal; ömrünü âdeta terk edilmi  
________________________________________
 biçimde, bir huzur evi yatağında, duymayan ve konu  
________________________________________
mayan bir ya  
________________________________________
lı olarak tamamlayacaktır. Bilinçli 
olarak konu  
________________________________________
mamayı seçtiği anla  
________________________________________
ılan ükûfe Hanım’ın o günlerinde de, 
sızlayan yarası olan Osman Fahri hayalinin daima yanında olduğu muhakkaktır.  
Otuz ya  
________________________________________
ını bulmamı  
________________________________________
 bir genç insanın, hayatını sonlandırmak istemesi herhangi bir tanıdık için bile oldukça sarsıcı iken, bu ölümün sorumlusu olarak kabul edilmek daha da ağır bir yüktür ve Osman Fahri, bu 
dünyadan ayrılırken aslında ükûfe Hanım’ın hayatında da ağır bir travma etkisi bırakarak gitmi  
________________________________________
tir. Bu kesin olmakla birlikte, ne  ükûfe Hanım’ın ne de Osman Fahri’nin hatıra defteri ele geçmediği için, yitik evrakın bu konuya neler katacağını bilemiyoruz. Bu durumda edebiyatın 
kaynaklığına ihtiyaç duymaktayız. Çünkü ükûfe Hanım, Yakut Kayalar
romanında Osman Fahri’ye olan a  
________________________________________
kını anlatmı  
________________________________________
 ve   
________________________________________
iirlerini de onun için 
yazdığını Adile Ayda’ya itiraf etmi  
________________________________________
tir: “Zaten insan hayatında bir defa 
sever. Gerisi kapılı, aldanı. Ben bütün iirlerimi bir tek ahıs için yazdım. Hep onu anlattım, ona seslendim.” (Ayda 1984: 105) Gerçekten de 
yalnızlığı günden güne artan ükûfe Nihal’in,  Sabah Kuları ve Yerden 
Göğe adlı  
________________________________________
iir kitaplarında, Osman Fahri a  
________________________________________
kının izlerini görürüz. Bunun 
temelinde ükûfe Hanım’ın romantik karakteri ve ideal a  
________________________________________
k arayı  
________________________________________
ının olduğu da    
________________________________________
üphe götürmez bir gerçektir. Asla geri dönemeyecek olan ölü 
sevgili, samimiyetinden en çok emin olunan, hep temiz kalacak olan sevgilidir. 
Adile Ayda,  ükûfe Nihal’in son zamanlarında hep Osman Fahri’den bahsettiğini, onunla ilgili  
________________________________________
iirlerini defalarca okuduğunu, bu   
________________________________________
iirlerin her birinin, ölmü  
________________________________________
 bir sevgiliye yakılan en derin ve içli ağıtlar olduğunu söyler (Ayda 1984: 108-109).  
Yakut Kayalar
8
ükûfe Nihal’in 1931 tarihli romanıdır. Bir kadın 
duygusallığının hâkim olduğu, günlük ve mektup gibi birinci elden malzemenin kullanıldığı, “iç dökme” romanı olarak değerlendirebileceğimiz 
eser; yazarın hem sanat, sosyal hayat ve evliliğe dair görü  
________________________________________
lerine, hem de 
biyografisi ile ilgili detaylı bilgilere yer vermi  
________________________________________
tir. Neredeyse bir mensur 
 
________________________________________
iir izlenimini veren bu üslûp; romanı, zaman zaman   
________________________________________
airane bir anlatıya 
                                                
8
  Romanın incelenmesinde ükûfe Nihal külliyatının güncel basımı kullanılmı  
________________________________________
tır. bk. Zihnioğlu 2008: 55-107. 
dönü  
________________________________________
türür. Hatta anlatıcı; okuyucuyu, roman kahramanına acımaya bile 
yönlendirir:  
“Ne dolaık konuuyorum. Bu defteri okuyacaklar öyle yorulacaklar ki! Zarar yok, onlar, azap çekmi olan o küçük kızı, zannediyorum ki, çok sevecekler, üzerinden seneler geçtiği hâlde, 
onun, yine aynı dille konuan heyecanından usanmayacaklardır.”
(s. 100).
Evlilikte ruh arkada  
________________________________________
lığı fikri üzerinde duran ve aile baskısını ele  
________________________________________
- 
tiren roman, ükûfe Nihal’in Osman Fahri ile neden bir araya gelemedi-
ğinin de sebeplerini kısmen izah eder. Yazar, romanın olaydan sonra yazıldığını okuyucuya hissettirir ve eser böylece aktüel zamana da bağlanır. 
“Gene böyle bir bahar akamı idi… On sene evvel…” (s. 57).
Roman, iç içe geçmi  
________________________________________
 halkalarla bir genç kızın,   
________________________________________
ımartılmı  
________________________________________
 çocukluğundan ba  
________________________________________
layan bir zaman diliminden itibaren, büyüyü  
________________________________________
ünü ve psikolojisindeki tahribatı adeta okuyucuya seyrettirir.  Ddeal evlilik anlayı  
________________________________________
ını 
öğrendiğimiz genç kız, ailesinin isteği üzerine kendi ruh anlayı  
________________________________________
ının çok 
dı  
________________________________________
ında olan biriyle ni  
________________________________________
anlanır ve bu, onun hayatının ilk çeli  
________________________________________
kisi olur. Bu 
duruma alı  
________________________________________
maya çalı  
________________________________________
ırken, aradığı a  
________________________________________
kı bulması ikinci çatı  
________________________________________
madır. Bu 
a  
________________________________________
ktan, önce ailesi için vazgeçer; sonra biraz bekleyip, sevgilisine gitmeyi 
kafasına koyar ve nihayetinde aile kar  
________________________________________
ısında küçük dü  
________________________________________
memek için, a  
________________________________________
kın 
yanına kini de koyup, peri  
________________________________________
an hâline rağmen yoluna devam eder. Ni  
________________________________________
anlı- 
sıyla evlenmez ama kendisi de sinir buhranları içinde, amacını kaybetmi  
________________________________________
sıradan bir kız hâline dönü  
________________________________________
ür, en azından buna çabalar.  
Roman devamlı yükselen bir gerilim, çatı  
________________________________________
ma grafiği izler. Kahramanın tüm psikolojisi ortaya koyulur ve hem kahraman hem dram hem de 
sonuç aslında oldukça tanıdıktır. Günden güne deği  
________________________________________
en, ideallerini kaybeden, yitirdiği a  
________________________________________
ka ağlayan ve bu a  
________________________________________
kın vicdan azabıyla hayatının renkleri 
sönen bir kahramanımız vardır ve romanın sonunda gördüğümüz ki  
________________________________________
i, 
eserin ba  
________________________________________
ındaki idealist, mutlu genç kız değil, Servet-i Fünûn romanının 
kaybetmi  
________________________________________
 kahramanıdır. Tutunamayan ve hayal-hakikat tezadında, sığı- 
nacağı limanı kaybeden, doğrularını yanlı  
________________________________________
larıyla e  
________________________________________
itleyemeyen trajik 
kahraman burada da kar  
________________________________________
ımıza çıkar. Bihter ya da Suat gibi davranamayan kadın kahraman, ba  
________________________________________
kalarını mutlu etmek ve gururunu çiğnememek 
adına mutluluk fırsatını kaçırmı  
________________________________________
tır.  
Roman, genel olarak hayal-hakikat çatı  
________________________________________
masında hayat kar  
________________________________________
ısında 
yenilen ve sıradanla  
________________________________________
an kadın kahramanı tanıtmaktadır. üphesiz bu a  
________________________________________
k, 
roman boyunca i  
________________________________________
aret edildiği gibi ükûfe Nihal - Osman Fahri a  
________________________________________
kıdır. 
Romanın estetik mesafesi olmadığını, gerçek etkisinin kuvvetli olduğunu, 
olayın sıcaklığı içerisinde yazılmı  
________________________________________
 izlenimi uyandırdığını; bunun da hatı- 
ra defteri ve mektuplar aracılığıyla sağlandığını söyleyebiliriz.  
Roman, yazarı eskiye dönmeye mecbur eden bir ney sesi ile ba  
________________________________________
lar. 
Ney, bilindiği üzere dertlidir ve semavîdir. Bu noktada yazarın ilk i  
________________________________________
aretini ney sesi ile vermesi, dikkate değerdir ve ya  
________________________________________
anan a  
________________________________________
ka yüklediği kutsiyet bakımından ilginçtir. D  
________________________________________
itilen ney sesi, “ince, sihirli bir nefes!” olmu  
________________________________________
ve yazarın üzerine “yığın yığın yüklenen ölü senelerden haberler” (s.55) 
getirmi  
________________________________________
tir. Sesin kaynağı hemen devam eden satırlarda açıklanır:  
“Sende muhakkak mukaddes bir hatıra saklı! Sen, beni bütün 
ömrümde füsunlu zinciriyle saran bir ruhtan kopmu gibisin! Sihirli bir duman gibi kıvrıla kıvrıla ruhuma sarılan ses, sen bir mezardan geliyorsun, anladım.” (s. 55).  
Ve anlarız ki bu ses, kaybedilen sevgiliden gelmektedir: 
“Sisli bahar akamında kırları, yamaçları leylaklar sararken 
durgun bir göle dönmü ruhumu yeniden harekete getiren bu ses, 
bu acıklı ney sesi, imdi, toprakların altında upuzun, hareketsiz yatan büyük ruhlu adamın bir hatırasıdır…” (s. 58). 
Unutulmu  
________________________________________
 bir a  
________________________________________
kın elemiyle inleyen ney sesi, iki âlem arasındaki 
rabıtayı sağlamaya çalı  
________________________________________
ır:  
“Senelerden sonra, bir ney sesi hâlinde ruhuma giriyor, 
kendini hatırlatıyorsun, öyle mi? Sen, evet, bu ses sensin! Sen, artık 
bir ölüsün. Ve ben yaıyorum!” (s. 56).
Bu satırlar, Osman Fahri’nin adeta mezarından bile ükûfe Nihal’e 
tabiat kanalıyla ula  
________________________________________
tığına ve ona kendisini hatırlattığına i  
________________________________________
aret eder. 
ükûfe Nihal’in ya  
________________________________________
adığı vicdan azabının bir sonucu olarak değerlendirebileceğimiz bu ifadelerden sonra, sevgilinin ölümünün ükûfe Hanım tarafından nasıl açıklandığını, romandan takip edersek, bu yükün ağırlığını 
tespit etmemiz kolayla  
________________________________________
ır: 
“Seneler… Kaba, bayağı, ruhsuz, uursuz seneler… Onun ve 
benim arama girdiniz, aramıza yığın yığın küller yığdınız. Ve siz, 
kaba, bayağı, ruhsuz, uursuz insanlar! Ben ondan sizin için ayrıldım. O, sizin yüzünüzden öldü. Onu ben öldürdüm, onu bana siz 
öldürttünüz.” (s. 56). 
Yine aynı sitemleri  
________________________________________
u satırlarla takip ediyoruz.  
“Güne gene öyle batıyor, leylaklar gene öyle açıyor, bahar, 
yaz, kı, seneler… Hepsi yerinde, hepsi! Ben de… O, toprakların 
altında iken!.. Seni kime feda ettim? Seni, beni et ve kemikten ba-
ka hiçbir  ey zannetmeyen et ve kemik yığını insanlara mı?..”  (s. 
56).
ükûfe Hanım bu romanda, evlilik anlayı  
________________________________________
ını özetler ve saydığı unsurlar onun gerçek hayatta aradığını bildiğimiz hususlardır:  
“Ancak bir sanatkârla evlenebilirim. Yuvamı kuruyorum: 
Bir sanatkâr arkadaım olacak. Renkler, sesler arasında, bütün 
maddî ihtiraslardan uzak, mütevazı, basit, lakin en zengin sanat 
zevkleri içinde, baımız dönerek yaayacağız. Hayatın dertlerini 
bakalarının göremediği gözlerle göreceğiz. Bu dertleri dünyaya 
duyurmak için haykıracağız… …bizim konaklarımız, kâanelerimiz 
değil, iki odalı bir yuvamız olacak. Bu iki odalı yuvamızda yaldızlar, ipekler değil, yüksek heyecanlarını ruhumuza aılayan sanatkârların resimleri, hatıraları, bir tarafta benim piyanom, kemanım, 
bir köede onun boyaları, tabloları, bir köede kitaplarımız, iirlerimiz… (…) Biz, birbirimizden usanmayacağız. Çünkü birbirimizi 
çok anlayacağız, çünkü ikimizin de ruhunda bitmeyen bir ibda kudreti, bir heyecan membaı var. Biz birbirimizi bütün hayatta oyalayabileceğiz. Yaadıkça kalbimiz ilk gün gibi çarpacak.” (s. 64-65).
Bu satırları okuduğumuzda birbirini bulamamı  
________________________________________
, yanlı  
________________________________________
 zamanlarda 
kar  
________________________________________
ıla  
________________________________________
mı  
________________________________________
 bu iki insan için üzülmemek elde değildir. Osman Fahri de 
 
________________________________________
i’r-i Teselli adlı manzumesinde bu yakınlıktan bahsetmemi  
________________________________________
 midir? 
Ah madem ki sen de bir  
________________________________________
air 
Ben de bir  
________________________________________
airim, bu kâfidir 
Her hakikat hayal içinde geçer. 
Her hayalin nevazi  
________________________________________
iyle gönül 
A  
________________________________________
k için muztarib olmasın bülbül. 
Gece mes’ud olur, emîn-i keder. 
(Kerman 1988: 199-203) 
Ancak bu iki e  
________________________________________
 görü  
________________________________________
, bir araya gelemeyecektir ve ükûfe Nihal; 
aradığı ideal evliliği gerçekle  
________________________________________
tiremeyecek, hayalini kurduğu sanatkâr e  
________________________________________
i 
bulamayacaktır:  
“Biz, birbirimizin elini tutamadan ayrıldık. Yuvamız kurulmadan bozuldu… O, yaamadan öldü… Ben onun ölümünü görmek 
için yaadım…  Dnsanlar, bizi bedbaht etmek için o kadar budala, 
sersem, kalpsiz yaratılmılardı. Biri toprağın altında, biri toprağın 
üstünde, biri hareketli, biri hareketsiz bu iki ölüye yaptıklarını hâlâ
da anlayamadılar…” (s. 65).
Bu satırlardan sonra, kavu  
________________________________________
manın neden mümkün olmadığını takip 
etmeye ba  
________________________________________
larız. Ölen amcanın son vasiyeti evlilik üzerinedir. Kahramanımızın amcası, oğlu ile genç kızın evlendirilmesini vasiyet etmi  
________________________________________
tir. Buna    
________________________________________
iddetle kar  
________________________________________
ı çıkan ve evlilik idealinin bu olmadığını anlatan roman 
kahramanı, “babasının kalbi tutmasın, annesi bayılmasın, ölen amcanın 
ruhu  
________________________________________
ad olsun ve âlem ailesinin dedikodusunu yapmasın” diye, dayatılan 
evliliği mecburen kabullenir.  
ükûfe Hanım da, ilk evliliğini rızası dı  
________________________________________
ında yapmı  
________________________________________
tır. Evlenmesi 
durumunda tahsil hayatına devam edemeyeceğini dü  
________________________________________
ünerek, bileklerini 
kesmek suretiyle intihara bile kalkı  
________________________________________
mı  
________________________________________
 ancak kurtarılmı  
________________________________________
tır (Öztürkmen 
1999: 26). Sonunda babasını kıramayarak evliliğe razı olmu  
________________________________________
tur. Eğitimli 
kadın trajedisi burada ba  
________________________________________
lar. Tanzimat’ın ilk eserlerinden beri ele  
________________________________________
tirilen 
görücü usulü veya rızasız evlilik, o dönem kadınlarının hayatlarında da 
devam etmektedir ve gerçek ile hayaller çatı  
________________________________________
maktadır. Roman kahramanının ni  
________________________________________
anlısına bakı  
________________________________________
ını anlatan satırlar, aradaki yabancılığın boyutlarını 
açıklar niteliktedir: 
“Karıma geçip baygın gözlerle sırıtan bu adam kim oluyor? Benim ruhumla, ruhumun ideal arkadaı ile babaa kaldı-
ğım odamda bu üçüncü  ahsın ii ne? … Benim kâinatı aan hür 
kanatlarım vardı. Bu, yapısı sade maddeden olan mahlûk karıma 
çıktığı gün, ben toprağa zincirlendim.” (s. 68). 
Ni  
________________________________________
anlının, hassas ruhlu genç kıza bakı  
________________________________________
ı da iki insan arasındaki 
uçurumu gözler önüne serer ve hayatta farklı yönlere bakan insanların bir 
arada ya  
________________________________________
amasının olanaksızlığını ortaya koyar: 
“Evlenmek ne demek? Ku tüyü yastıklar içinde beslenecek 
bir kudiye gece gündüz nasıl rahat edeceğimi düünen; narin ellerimdeki mavi izleri kapatmak, boynumu bir Van kedisinin katmerli gerdanına benzetmek için bana ku sütü içirmenin çaresini 
düünen bir adamla bir sofrada yemek yemek mi?” (s. 69).
Birbirine, sadece sevgi ile değil, hayata romantik bakı  
________________________________________
 ve yalnızlıkla da bağlı olan iki kalbin kar  
________________________________________
ısında aile ve olu  
________________________________________
turulacak olan evlilik 
kurumu vardır. Reddedilen, üzeri örtülmeye çalı  
________________________________________
ılan ve adı konmayan 
sevgi, bir mektupla itiraf edildiğinde, genç kız; ömrü boyunca hasretini 
çekeceği bu a  
________________________________________
kı yine bir cevap mektubuyla reddedecektir. Muhtemelen 
bu mektupla  
________________________________________
ma ükûfe Nihal ile Osman Fahri arasında da benzer biçimde geli  
________________________________________
mi  
________________________________________
tir: 
“Babama verdiğim sözden dönmeme imkân yok; arkada, 
karde, ne isim verirseniz, veriniz; unu biliniz ki, dünyada bana en 
yakın olan insansınız. Sizin dostluğunuz devam ettikçe ben ruh 
azaplarımı daha hafif duyacağım; ben mesudum, siz de bununla 
mesut olunuz.” (s. 88). 
Ancak bu reddedi  
________________________________________
in acısı büyüktür:“Onu reddederken, ona ayrı- 
lamayacak bir yakınlıkla bağlandım. Ayrılmak, bu mukadder, fakat bu 
mukadder ey taayyün ettiği gün kâinat temelinden sarsılacak.” (s. 88). 
Romanda üç yıl boyunca devam eden bir ni  
________________________________________
anlılık döneminden 
söz ediliyor. Bu ni  
________________________________________
anlı ile evlenmeyen bir genç kız görüyoruz.  ükûfe 
Nihal’in evliliği de yakla  
________________________________________
ık üç yıl devam eder. Bu da bir bağlantı sayılabilir. 
Genç kız, istemediği ni  
________________________________________
anlıdan ayrılma kararı almı  
________________________________________
 ve sevgilisine 
dönmeye niyetlenmi  
________________________________________
tir. Ancak bunun için bir süre ikisinin de uzak kalmaya dayanmaları gerekmektedir. Bunu mektupla belirtir, ondan  biraz 
zaman ister.  
Yazdığı mektupta “cemiyetin, ailenin, içtimai mevkiin bana tahmil 
ettiği mecburiyeti düününüz. …Her  eyi bana bırakınız, dünyada bana 
en yakın adam olduğunuzu tekrara lüzum var mı? Mektup yazınız, cevap 
veririm”  (s. 92) satırları geçiyor. ükûfe Hanım, Osman Fahri’ye böyle 
bir söz vermi  
________________________________________
 midir, bunu elimizde hiçbir vesika olmadığı için bilemeyiz; ancak genç   
________________________________________
airin, ölümüne kadar ükûfe Hanım ile mektupla  
________________________________________
tığını 
ve bu mektuplar dolayısıyla git gide daha farklı ruh hâllerine büründüğü-
nü, âdeta   
________________________________________
a  
________________________________________
kınlık içinde kaldığını Zeynep Kerman eserinin giri  
________________________________________
 bölü- 
münde anlatmaktadır. Romandaki genç kızın, her  
________________________________________
eyi yoluna koyduktan 
sonra, sevdiği insana gideceği kararı göz önüne alınırsa, ükûfe Hanım’ın 
da buna benzer bir niyetinin olduğunu dü  
________________________________________
ünebiliriz. Nihayetinde ükûfe 
Hanım, Mithat Sadullah Sander’den bo  
________________________________________
anır. Fakat bu bo  
________________________________________
anma Osman 
Fahri’nin ölümünden sonra gerçekle  
________________________________________
ir. ükûfe Hanım, evlilik hâlinin devam sorunu yaratacağı dü  
________________________________________
üncesiyle Darülfünûn’a kayıt yaptıramamı  
________________________________________
 ve 
bu durumu, mahkemeye, bo  
________________________________________
anma sebebi olarak göstermi  
________________________________________
tir. Bo  
________________________________________
andıktan sonra üniversiteye kaydını yaptırmı  
________________________________________
tır.  
Romandaki genç kız, birle  
________________________________________
me sözü verdiği sevgilisine, mektupla  
________________________________________
mak için farklı bir adres vermi  
________________________________________
tir. Oysa delikanlı, olayı çabukla  
________________________________________
tırmak ve aileyi haberdar etmek için, genç kızı zor duruma dü  
________________________________________
ürme pahası- 
na, yine eve mektup göndermi  
________________________________________
 ve durumun ortaya çıkmasına neden olmu  
________________________________________
tur. Ailesine kar  
________________________________________
ı mahcup duruma dü  
________________________________________
en kahraman, bunun üzerine 
sevgilisine derin bir kin duymaya ba  
________________________________________
lar:  “Anlamayanların yanında benim yüzümü kızartmaya sebep olan adam, kim olursa olsun, benden, ebediyen uzak kalmaya mahkûmdur.” (s. 93). Ancak genç kız, nefreti kadar 
büyük bir sevgiyi ta  
________________________________________
ımaya da devam eder. Takip eden satırlarda   
________________________________________
unları 
söyler:  
“Ne ak kine mâni olabildi, ne de kin aka!.. Ona aynı zamanda, aynı parçalayıcı kuvvetle ak ve kin duydum. Bu iki hain 
kuvvetin birisi biraz galip gelseydi belki ben de mesut olacaktım. 
Belki o da… Böyle olmadı!...” (s. 93).
Ya  
________________________________________
anan olayın ardından, sevgisini kalbine gömen genç kız, inanılmaz bir hırs ve kızgınlık ile sevdiği insandan uzak durur. Yazdığı mektuplara cevap vermez, onunla ilgili her habere kayıtsız kalır. Bir gün sevgiliden bir mektup alır ve oradaki satırlar, genç adamın dimağında bazı 
yaralar açıldığının da i  
________________________________________
aretidir:  
“Bir kadın, isterse bütün erkekleri mahvedebilir. Sen, dünyanın bu 
en fena kadınlarından olmak istiyor musun? Bunu zannetmiyorum. 
Sana bağladıkları adamla yaayamayacaksın. Onu mesut edemeyeceksin! Beni bir el darbesiyle dünyanın öbür ucuna fırlattın. Bu 
hareketin doğruluğuna senin de inandığın yok. Emrettiğin dakika 
yanındayım.” (s. 97).
Genç adamın hayatının uçurum kenarına geldiğini bu mektupta 
hissetmesine ve “onun yokluğuna boğula boğula, tıkana tıkana” ( s. 97) 
ağlamasına rağmen ona cevap vermeyecektir.  
On altı ya  
________________________________________
ında ya  
________________________________________
anan bu a  
________________________________________
kın, ükûfe Nihal biyografisiyle örtü  
________________________________________
tüğü muhakkaktır. Bu açıdan değerlendirdiğimizde yazar, Osman Fahri’yi unutamamasının nedenini romanında   
________________________________________
u   
________________________________________
ekilde açıklar:  
“O, benim için ideal bir insandı. Bütün eksik yaratılmıların 
arasında, o, kafası, kalbi, duyguları, sanatı, mantığı, ilmi, güzelliği 
ve gururu ile tam bir insandı! … Benim aktan ziyade, duyuuna, 
düünüüne, inceliğine itimat edilir bir insanın yakınında bulunmak ihtiyacım vardı. Dnsanlar bunu anlasaydılar…” (s. 98).
Romanın sonuna doğru, Osman Fahri’nin dramının anlatılıyor olu-
 
________________________________________
u daha kolay anla  
________________________________________
ılır. Genç kız, uzaklara giden sevgiliden, ba  
________________________________________
kaları 
aracılığıyla haber alır:  
“Bir gün, bana çok fena bir haber getirdiler: O, uzaklarda, 
intihar etmi! Ölmemi, fakat dimağdaki asap bozulmu, bir cinnet 
buhranı içindeymi! Bunu bana anlatanların yüzüne gözlerimi 
kırpmadan baktım. Kalbimin kapıları, her duyguya kapalıydı. Bir 
yabancının felaketinden bahsolunuyor gibi dinledim. Bir zaman 
sonra, onu tedavi için Dstanbul’a getirmiler diye duydum. Dstanbul 
ona beni hatırlatmı, diyorlar ki, dağınık, karıık hafızasının arasında ben bütün vuzuhumla kalmıım. ‘Nerede’ diye sormu, aramı. Söylemiler. ‘  
________________________________________
imdi beni götürün’ diye tutturmu. Gece yarısı 
kar, soğuk… Sabahı bekle demiler, ‘götürürüz seni, yahut rica 
ederiz, gelir.’ Fakat o, sabaha, adımı haykırarak, büsbütün muvazenesini kaybederek çıkmı” (s. 103).
Nihayet bir gün ölüm haberi ula  
________________________________________
ır: “Bir gün, hepsinden daha fena ve en 
son haber geldi. ‘Öldü! Seni bekleyerek, seni söyleyerek, öldü…’ Gözlerimden iki damla yadöküldü. Hepsi o kadar…” (s. 103).
Bu ölümün üzerinden dört yıl geçtikten sonra genç kız  
________________________________________
unları söyler ve kanaatimizce bu idrak, ükûfe Hanım’ın da hayatını deği  
________________________________________
tiren dü- 
 
________________________________________
üncedir. 
“Daha dün, hiç kimseye hesap vermeye mecbur olmadan 
onun elini tutabilir, onunla babaa kalabilir, belki onu hayata iade edebilirdim. Ben bunu yapamadım! ‘Bir kadın isterse bütün erkekleri harap edebilir.’ Titriyorum: Bu cümle doğru mu?” (s. 105).
Romanın sonunda genç kız, sevgilisinin öldüğü hastaneye kaçar ve 
orada gönüllü hem  
________________________________________
ireliğe karar verir. Sesine ses gelmeyenlerin yardımı- 
na ko  
________________________________________
acak ve böylece vicdanını da rahatlatacaktır.  
“Ben imdi ağlıyorum. Haykırarak, saçlarımı yolarak, baı-
mı duvarlara çarparak, katılarak ağlıyorum! Kapıdan henüz çıkan 
bir tabutun arkasından yolunur gibi… Ben imdi bir hastane köesindeyim. Evimden kaçtım, insanlardan kaçtım, manasız hayat gü-
rültülerinden kaçtım. Burası onun esiz, kardesiz, kimsesiz kaldığı 
yer… Burası, onun dudaklarında benim adımın son ses olduğu 
yer… Burası onun gözlerinden son damla yaı bir dost elinin silmediği yer… Burası, onun yirmi dokuz yaında öldüğü yer…”  (s. 
58).
Artık hayat renkli değildir ve kayalıklar sadece ta  
________________________________________
tan ibaret kalmı  
________________________________________
tır. Bir zaman önce onunla gezerken renklerine hayran olduğu yakut 
kayalar artık yoktur. Hayatın tadı kaçmı  
________________________________________
tır. ükûfe Nihal de Osman Fahri’nin acısını yıllar sonra, hatta i  
________________________________________
 i  
________________________________________
ten geçtikten sonra hissettiğini romanın ba  
________________________________________
ında itiraf eder. Kıymeti geç anla  
________________________________________
ılan bu sevgiliye hakkı, çok sonradan teslim edilecektir:  
“Ben yaamadım. Senden sonra beni toprağın üstünde bırakan bu besene içinde, ben, budalalamıbir ruhtan baka bir ey 
değildim. Dnsanlar beni gasp ettiler. Dnsanlar, beni senden ayırdıkları gibi, kendimden, kendi ruhumdan, kendi duygularımdan da 
ayırdılar ve sonra, kendilerine de yaklatıramadılar. Artık ne sen, 
ne ben, ne de onlar var… Yazık oldu!..” (s. 57).
Bu geri dönü  
________________________________________
,  ükûfe Hanım’ın Osman Fahri’nin ya  
________________________________________
adığı yer 
olan Elazığ’a gitmesi ile yakından ili  
________________________________________
kili gibi görünür. Tanıklar, ükûfe 
Hanım’ın Osman Fahri’nin evinde çok müteessir olduğunu, saçından kestiği bir parçayı evin bahçesine gömdürdüğünü anlatmı  
________________________________________
lardır. Ve Elazığ 
dönü  
________________________________________
ü artık ba  
________________________________________
ka bir  ükûfe Nihal’den bahsetmek mümkün olmu  
________________________________________
tur. 
Romanda dört yılın sonundaki duygu sağalımı da bu kronolojik muhasebeye uygundur. 
Bunun dı  
________________________________________
ında romanda, erkek kahramanın tasvirine yer verilir. Bu 
tasvir, kaynaklarda gösterilen Osman Fahri fotoğrafı ile de benzerlik göstermektedir. “O, esmere yakın kumral… Dalgalı güzel saçları, yuvarlak 
baı, ateli, koyu gözleri, uzun boyu ile eski bir Romalı airi andırıyor.” 
(s. 65).  Nitekim Osman Fahri’nin arkada  
________________________________________
ı Mehmet Mevlüt de  ükûfe 
Hanım’a evrakı teslim ederken yazdığı mektupta, genç   
________________________________________
airin bir uyku 
anına ili  
________________________________________
kin portreyi sunar:  
“Fahri’nin yüzündeki  iir ve masumiyet bütün bu menâzır-ı 
tabiiyenin çok fevkine çıkmıtı. Yuvarlak bir çehrenin üzerindeki 
ağız, burun, ka ve kapanık gözler öyle bir mecmua-i iir tekil etmiti ki, kâinatın nâ-mütenahî güzelliği bile bu nuraniyet ve safiyete hayran kalmıtır denilebilir.” (Kerman 1988: 16).
Eserdeki mekân tasviri, ükûfe Nihal’in çocukluk çağına ve hatıratına dair önemli ipuçları vermektedir. Yazar tüm çocukluğunu Bebek 
semtinde, iki katlı beyaz bir evde geçirdiğini anlatmaktadır romanda. 
Nazlı büyütüldüğünü, mektebe verilmediğini ve özel eğitim aldığını söyler ki bu satırlar da yazarın biyografisi ile paralellik gösterir. Zaten Osman Fahri’den de aruz dersleri aldığı bilinmektedir. Odasının hayatının 
en mesut kö  
________________________________________
esi olduğunu anlatan ükûfe Hanım, “pirinçten mini mini bir 
karyolaya, küçük akaju yazıhaneye, gardıroba, mavi perdelere, mavi 
lambalara,  ezlonga, dikimakinesine ve kemana sahiptir. Odasında  Dstanbul’da çıkan bütün edebî gazeteler, albümler ve dergiler” bulunmaktadır. Ruhunda engin bir heyecan dalgası ile sanatın hangi sahasına ba  
________________________________________
- 
vuracağını bilememenin  
________________________________________
a  
________________________________________
kınlığı ve hırsı olan genç kız, yazarın hayatıyla ko  
________________________________________
ut kabul edilmelidir. Henüz on üç ya  
________________________________________
ında bir çocukken gazetede 
kadın haklarını ve eğitim hakkını savunan ükûfe Hanım, küçük ya  
________________________________________
tan 
itibaren sanatla iç içedir. Zaten, Yakut Kayalar, müzik, resim ve  
________________________________________
iirin iç 
içe geçtiği bir romandır. Müzik adeta hayatın her anına tanıklık etmektedir. Osman Fahri ölümünden be  
________________________________________
 yıl sonra bir ney sesi ile hatırlanmaktadır.  ükûfe Nihal, yakla  
________________________________________
ık be  
________________________________________
 ya  
________________________________________
ında iken bir keman sesinin tesiriyle 
sanattan haz almaya ba  
________________________________________
ladığını söylemektedir. Yedi ya  
________________________________________
ında iken bahçede dinlediği bir müzikten etkilenerek babasının dizlerine ba  
________________________________________
ını dayayıp 
ağlamı  
________________________________________
, ancak onun ruhundaki sarsıntıyı anlamayarak ona lokum vermi  
________________________________________
- 
lerdir. Bu durumu da  “Ben ruhumla yalnız kalmıtım, bütün hayatımda 
olduğu gibi” (s. 59) cümlesiyle anlatacaktır.  
Romanda  ükûfe Hanım’ın karakter özelliklerine de rastlamaktayız. Roman kahramanı olan genç kız, -artık biliyoruz ki  ükûfe Nihal- 
gören, anlayan biri olarak yalnızdır ve muhiti bombo  
________________________________________
tur. Boyasız yüzü, 
özentisiz kıyafeti, saçı ile çevresindeki diğer ya  
________________________________________
ıtlarından farklıdır. Çünkü onlar, “hülyalarını sarı yaldızlı, pembe atlaslı bir gelin odasının içinde, tellerini takarak, duvaklarını örterek bir kukla olacakları güne bağ- 
lamı” “tabebekler”dir (s. 62) ve yazarımız onlarla arkada  
________________________________________
 olamamaktadır. Romanın erkek kahramanı da –ki Osman Fahri- ükûfe Hanım gibi, 
kalabalık içinde yalnızdır. Onların ruh arkada  
________________________________________
lıkları da bunu fark etmeleri ile yani bir dilencinin ıstırabına ortak olmakla ortaya çıkar ilk kez. Etrafta bulunan pek çok insanın dikkatini çekmeyen bu mevzu, roman kahramanları için bir hayatın acılarını payla  
________________________________________
mak, bir dertlinin derdini dinlemek olarak kabul edilir ve bu farklılık, onların hayatındaki trajediyi de 
ortaya koyar: “Birbirimize kelime söylemeden anladık ki, o, ben, bizi bı- rakıp güle oynaya uzaklaan insanlardan baka ruhlarız. O insanlar ki, 
aralarında nianlım da var.” (s. 57). 
Tüm bunlar sonucunda,  ükûfe Nihal’in bu eserinde, hayatının 
ba  
________________________________________
tan yaptığı yanlı  
________________________________________
la zedeleni  
________________________________________
i anlatılmaktadır, diyebiliriz. Ömrü boyunca ruh arkada  
________________________________________
lığı olarak gördüğü bir evlilik arayı  
________________________________________
ında olan, çevresinde çok fazla hayranı olmasına rağmen hep iç yalnızlığı ya  
________________________________________
ayan, ömrü- 
nün sonunda, bir huzurevinde evini ve kitaplarını sayıklayarak ölümü
bekleyen ükûfe Nihal; bunalımlı günlerinde, kendisini çok seven Osman 
Fahri’nin a  
________________________________________
kına geri dönmü  
________________________________________
, hayata romantik bakı  
________________________________________
ı nedeniyle bu a  
________________________________________
kı 
idealle  
________________________________________
tirmi  
________________________________________
tir. Hayatının sonlarına doğru kimseyle konu  
________________________________________
mamı  
________________________________________
 ve hayata küsmü  
________________________________________
, yalnızca, ilk gençlik çağının unutulmayan a  
________________________________________
kıyla hayali bir 
dünyada bulu  
________________________________________
mu  
________________________________________
, hayatına sadece onu almı  
________________________________________
tır.  
Evli bir kadının ya  
________________________________________
adığı gönül macerası, sosyal hayatta ho  
________________________________________
 kar  
________________________________________
ı- 
lanabilecek bir durum değildir. Ancak, istemediği bir evlilik hayatı ge-
çirmesine rağmen ükûfe Nihal’in direnci, e  
________________________________________
inden ayrılana kadar Osman 
Fahri’nin hayatıyla ilgilenmeyi  
________________________________________
i bu durumu hafifletir görünmektedir. 
Hatta belki de mükemmellik arayı  
________________________________________
ı, bu a  
________________________________________
kı değerli kılmı  
________________________________________
tır. Çünkü 
Osman Fahri ölmü  
________________________________________
tür ve asla geri dönmeyecektir. Kavga edemeyecek, 
kalp kıramayacak, ya  
________________________________________
lanmayacak, hep öldüğü hâl üzere kalacak ve sevecektir. Bunun için idealdir, bunun için onca    
________________________________________
iirin kahramanıdır… Belki 
de bunun için Yakut Kayalar kaleme alınmı  
________________________________________
tır…  
Bir itirafın, iç dökmenin, vesikaları çoktan kaybolmu  
________________________________________
 bir a  
________________________________________
kın 
romanı olan Yakut Kayalar, ükûfe Nihal’in tüm eserleri gibi biyografik 
okumaya uygundur. Özellikle de geride hayatı hakkında çok   
________________________________________
ey bırakmamı  
________________________________________
   
________________________________________
air ve yazarlar için biyografik eserler hayatî önem ta  
________________________________________
ımaktadır. 
Ya  
________________________________________
adığı dönem ve ko  
________________________________________
ullar itibariyle çok önemli bir isim olmasına rağ- 
men unutulmasında, hakkındaki belgelerin yetersizliğinin etkisi olan 
ükûfe Nihal’in gereğince tanınmasında, onun eserlerinin biyografik 
okuma ile tetkikinin çok ciddi katkılar yapacağı inancındayız. 
KAYNAKÇA 
ALTINDAL, Meral (1994), Osmanlıda Kadın, Altın Kitabevi, Dstanbul. 
ARGUNAH, Hülya (2002),  
________________________________________
ükûfe Nihal, Akçağ Yayınları, Ankara. 
AYDA, Adile (1984), Böyle Ddiler Yaarken, Ankara. 
ÇAHA, Ömer (1996), Sivil Kadın, Vadi Yayınları, Konya. 
ÇAKIR, Serpil (1994), Osmanlı Kadın Hareketi, Metis Yayınları, Dstanbul. 
DEMDRDDREK, Aynur (1993), Osmanlı Kadınlarının Hayat Hakkı Arayıının 
Bir Hikâyesi, Dmge Yayınları, Ankara. 
GÜRBDLEK, Nurdan (2007), Kör Ayna/Kayıp  
________________________________________
ark, Metis Yayınları, Dstanbul. 169 
TÜBAR-XXVIII-/2010-Güz/…ükûfe Nihal ve Yakut Kayalar 
IRZIK, Sibel-PARLA, Jale (2004), Kadınlar Dile Düünce, Dleti  
________________________________________
im Yayınları, 
Dstanbul.  
IIK, Dhsan (2004), Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Elvan Yayınları, Ankara. 
DNAL, Mahmut Kemal (2002), Son Asır Türk  
________________________________________
airleri, C. IV, (hzl. Dbrahim Ba  
________________________________________
- 
buğ), AKM, Ankara. 
KARACA, Nesrin Tağızade (2006), Edebiyatımızın Kadın Kalemleri, Vadi Yayınları, Ankara. 
KERMAN, Zeynep (1988), Osman Fahri, Kültür Bakanlığı, Ankara. 
KURAN, Ercüment (1997), Türk Çağdalaması, Akçağ, Ankara. 
KURNAZ, efika (1996), II. Merutiyet Döneminde Türk Kadını, MEB, Dstanbul. 
KÜR, Dsmet (1995), Yarısı Roman, YKY, Dstanbul. 
MUTLU, Suna Özlem (2006), “1923 Öncesi Dönemde Türk Kadını”, Edebiyatımızın Kadın Kalemleri, (hzl. Nesrin Tağızade Karaca), Vadi Yayınları, 
Ankara. 
ÖZTÜRKMEN, Neriman Malkoç (1999), Edibeler, Sefireler, Hanımefendiler, 
Dstanbul. 
REDS, Huriye (1995), Âdem’in Bilmediği, Havva’nın Gör Dediği, Dörtbay Yayınları, Ankara.  
SOYUER, Halil (2000), “A  
________________________________________
klarında Ya  
________________________________________
ayan Dki air”, Bilge, S. 26 -Güz, s. 53- 
58. 
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, II. C. (2001), YKY, Dstanbul.  
YAZAR, Mehmet Behçet (1999), Edebiyatçılar Âlemi, Yirmi Birinci Yüzyıl Yayınları, Ankara. 
ZDHNDOĞLU, Yaprak (2008),  
________________________________________
ükûfe Nihal, Bütün Eserleri 2, Romanlar, Dstanbul.