« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Eyl

2010

Referandumun gösterdikleri / Nuray Mert

01 Ocak 1970

PAZARTESİ yazısını, ilk referandum sonuçlarını bekleyip, son dakika izni alıp yazmaya hiç niyetlenmedim.

Niyetlensem ne olurdu onu da bilmiyorum. Referandum sonuçlarını nasılsa uzun süre konuşacağız, hem de çoğunuzun düşündüğünden “daha uzun” bir süre.

Bugünden itibaren sonuçlar bin bir türlü yorumlanacak. Ben sonuçlar ne çıkarsa çıksın, Türkiye’nin düze çıkma yoluna girmiş olmayacağını düşünenlerdenim.

Bunun karamsarlıkla hiçbir alakası yok, sadece, siyaset izlemenin, sirkteki çocuk gibi her sahne değişiminde bir öncekini unutup, en ufak atraksiyonla yerinden fırlayan çocuk gibi davranmakla mümkün olmadığını düşünüyorum, o kadar.

POPÜLİZM BATAĞI

Sonucu ne olursa olsun, kaygı verici bir referandum süreci geçirdik. Referandum tartışması, Türkiye’de demokratik tartışma düzeyimizi ve demokratik siyaset anlayışımızı gözler önüne serdi. Maalesef, gördüklerimiz hiç de umut vaat edici değil.

Siyasi partiler popülizm batağında, demokrasiden ne anladıklarını netleştirmiş oldular. MHP çevresi, genel olarak, “ülkeyi böldürmemek” adına daha az demokrasi vaat etti. CHP, nihayet bu sınırı zorladı, ama aşamadı. İktidarın kendini zenginleştirmesine, yoksulluğa, işsizliğe yaptığı vurgu haklıydı ama daha fazla şey vaat etmemek için hep bu mevziye çekilmesi kaygı duyulmayacak gibi değildi.

İktidara gelince, bizzat Başbakan’ın ağzından demokrasiden anlaşılanın, “bitaraf olanın bertaraf olacağı” şeklinde özetlenebileceğini teyit etmiş olduk. O kadar da değil, Kürt açılımını yapanların, seçim meydanında Kürt meselesini nasıl, hızla tekrar “terör meselesine” indirgediğini gördük. “Hayır cephesi”nin nasıl “Apoculuk” olarak damgalandığını, yetmişlerin “anarşistler” dilinin nasıl geri gelebildiğini izledik. Yetmedi, Alevi açılımından söz edenlerin, “yargı”ya ilişkin sorunu, nasıl Alevilerin yargıyı denetlediği şeklinde algıladığını öğrendik.

Kendileri gibi düşünmeyenlere, kolaylıkla, “akıl”, “ahlak” eksikliği atfedebilen “demokrat”larımız olduğunu gördük. Muhalifini akıl hastası diye hapse ve hastaneye tıkan otoriter rejimlerin ayak seslerine kulaklarımızı tıkamakta ısrarlı bir demokrasi tartışmasının nasıl yapılabildiğini hayretle izliyoruz. Son olarak, 12 Eylül ile hesaplaşma türküsünü çalan “Fareli köyün kavalcıları”nın peşine takılmaya nasıl türlü gerekçe bulunabileceğini gördük.

BUNLARI KONUŞALIM

Sonuçlar ne olursa olsun, bu duyduklarımızı, gördüklerimizi mesele yapmadan gideceğimiz yol demokratikleşme olmayacak. Olabilmesi mümkün, mümkün olması için oldurmak lazım. Didişmeye devam yerine, biraz bunları konuşalım artık!

Halim Kaya

01 Tem 2025

İnanç, Kimlik ve Kültür Arasında Bir Dönüşüm Hikâyesi Erkan Göksu günümüz tarihçileri arasında tutulan ve yazdıkları ile gündemde olan bir yazar.

Efendi BARUTCU

25 Haz 2025

M. Metin KAPLAN

16 Haz 2025

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

02 Haz 2025

Nurullah KAPLAN

04 Nis 2025

Yusuf Yılmaz ARAÇ

04 Nis 2025

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 168,75 M - Bugn : 177393

ulkucudunya@ulkucudunya.com