İstihbarat
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
İstihbarat, “haber ve bilgi toplama” demektir. İstihbarat teşkilatları ise haber alma işlerini gizlice yürüten örgütlerdir.
Türkiye’de Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı “Emniyet İstihbarat Başkanlığı”, Genel Kurmay’a bağlı “Genel Kurmay İstihbarat Başkanlığı” ve Cumhurbaşkanlığına bağlı “Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT)” bulunmaktadır. MİT, yeni hükümet sisteminden önce başbakanlığa bağlı idi.
Devlete ait pek çok kurum gibi istihbarat teşkilatları da devlete ait kurumlardır. Elbette çok önemli kurumlardır çünkü onların çalışmaları, devletin güvenliği, korunması ve sürekliliği için önemli bilgiler, veriler sunar.
Ancak ülkemizde birçok insan istihbarat teşkilatlarını “devlet” olarak algılamaktadır. “Derin devlet, devlet aklı” gibi kullanımlar bu algılamanın bir sonucudur. Tekrar ediyorum, istihbarat teşkilatları devlet veya derin devlet değildir, devletin şu veya bu birimine bağlı kurumlardır.
İstihbarat teşkilatları, bağlı bulundukları üst birimin verdiği işleri görürler; hazırladıkları bilgi notları ve raporlarla devlet ve millet güvenliğine zarar verebilecek kişi ve oluşumlar hakkında üst birimlerini bilgilendirirler. Bağlı bulundukları üst birimleri veya devleti yönetmezler.
Devleti veya devletin kurumlarını yönetme görevleri olmadığı hâlde bazı istihbarat kuruluşları veya bu kuruluşların içindeki bazı kişi ve kesimler, bazen doğrudan doğruya bazen bağlı bulundukları yerler adına yönetme işine de kalkışabilirler. Bunda, onları “devlet” yerine koyan kamuoyundaki algı yanında kendilerinde bir güç bulunduğunu düşünmelerinin de rolü vardır.
Seçimle veya atama ile ülke yönetiminde önemli görevler üstlenmiş bazı kişi ve kurumlar da istihbarat teşkilatlarının yönetme ve yönlendirme faaliyetlerinin etkisi altında kalabilirler. Sadece yöneticiler değil, bazı basın yayın ve sivil toplum kuruluşları da bu etkiler altında kalabilirler hatta doğrudan doğruya onlarla birlikte çalışabilirler.
İstihbarat teşkilatlarının önemini bir daha vurgulamalıyım. Onların vereceği doğru bilgi ve haberlere dayanan raporlar bazen bir ülkeyi kurtaracak kadar önemli olabilir. İstihbarat teşkilatlarının yurt dışı faaliyetleri de olabilir ve buralardaki operasyon birimleri de ülke için önemli işler görebilir.
İstihbarat teşkilatlarının bir ülkeyi yönetme görevi olmadığını da bir daha hatırlatmalıyım. Ülkeyi yönetme konumundaki bazı siyasiler, kamuoyunu bilgilendirme işi gören bazı gazeteci ve televizyoncular eğer akıl ve bilgi bakımından yeterli değillerse, şahsiyet bakımından zayıf iseler istihbarat teşkilatlarının veya bu teşkilatlardaki bazı kişi ve kesimlerin etkisi altında kalırlar. Kendi akıllarıyla siyaset üretemeyen bu gibi siyasiler rahatlıkla etki altında kalabilirler.
Siyasette belli bir gücü olan insanlar ise söz konusu etkiler altında kalmazlar; tersine doğrudan doğruya o teşkilatları yönetirler ve yönlendirirler.
Her insanı ve her kurumu yerli yerine oturtmak gerekir. Kamuoyu da insanları ve kurumları, sorumlu ve sorumsuzları birbirinden ayırarak değerlendirmelidir.
Herkes görev sınırları içinde kalıp görevini hakkıyla yerine getirmeli, insanlar ve özellikle sorumluluk mevkiinde bulunanlar da hiçbir kişi, kesim ve kuruma görev sınırlarının dışında önem atfetmemelidir. Hiç kimseye de “Bir bildiği vardır.” muamelesi çekilmemelidir.