« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 May

2025

Silahlara Veda

Deniz Ülke Kaynak 01 Ocak 1970

Kökleri hak arayışla­rından çok tarihsel travmalara uzanan IRA terörü, Good Friday an­laşması ile sona erdiğin­de, toplumlar arasındaki ilişkilerin ve devlet mer­kezi ile olan bağın nasıl tamir edileceği önemli bir merak konusuydu. Si­yasal şiddetin 1968-1998 yılları arasındaki 30 yıl­lık bilançosu 3 bin 500 can kay­bı, binlerce yaralının yanı sıra milyarlarca poundluk ekono­mik kayıptı.

Büyük Britanya, askeri ön­lemlerle sona erdiremediği bir siyasi yaranın kangren olma­dan kapanması gerektiğine ka­rar verdiğinde, elindeki en güç­lü silahın bitirmekten çok dö­nüştürmek olduğunu görmüştü. Çünkü para, toprak, makam gibi somut çıkar arayışlarına değil de kimliğinin tanınması, saygı görmek, onurunu korumak gi­bi soyut taleplere dayanan ve tarihsel travmalarla beslenmiş sorunlar “bitti” dendiğinde bit­miyordu.

Aksine mağduriyet anlatısı o topluluğun varoluşunun, kimli­ğinin ayrılmaz bir parçası hali­ne geliyordu. Britanya’da her iki taraf da bunun bilincinde oldu­ğundan silahlara veda sürecinde IRA’nın siyasal uzantısı olan Sinn Fein’in lideri Gerry Adams’ın şu sözlerini temel aldılar: “Barış, savaşın yokluğu değil, ilişkilerin dönüşmesidir; yani düşmanın yok edilmesi değil, düşmanlığın dönüştürülmesi esastır.”

PKK’nın fesih kararı
Terör örgütü PKK’nın lide­ri Abdullah Öcalan’ın 27 Şu­bat’ta kamuoyu ile paylaşılan fesih çağrısının ardından ör­gütün kongresini toplaması ve kendini fesih noktasına gelme­si, inşallah 40 yıllık bir terör sü­recinin sonuna geldiğimizi gös­teriyor. Öcalan’ın çağrı mesajı da sadece bir bitiriyoruz mesajı değil. Zamanın değişen ruhuna, örgütün kendi yolundan savru­luşuna, federalizm ya da özerk­lik gibi taleplerin gereksizliğine vurgu yapan köklü bir özeleşti­ri metni niteliğinde. PKK terö­rünün Türkiye’de bir türlü ol­gunlaşamayan demokratik ze­minin, aşırı güvenlikleştirilmiş devlet mantığının ve bölünmüş sosyolojinin kaynaklarından birisi olduğunun farkına varıl­dığını göstermesi açısından da önemli.

Geçen hafta toplanan kong­renin sonuç beyanı henüz ka­muoyuna açıklanmadı. Ancak yeni bir iklimin oluşabilmesi için siyasi otoritenin de Devlet Bahçeli’nin liderliğinde gelişen olumlu yaklaşımını sürdürme­si elzem. 40 yıllık çatışma zemi­ninin ardından muhalefetin de içinde yer aldığı güçlü bir top­lumsal desteğin oluşabilmesi bir ön koşul. Psikolojik iklim, zeminin bütününü dönüştüre­bileceğinden geniş bir olumlu­luk halinin inşa edilmesi gerek. Bunun ilk adımı olarak kent uz­laşısı suçlamasıyla tutuklu bu­lunan belediye başkanları ve di­ğer siyasi figürlerin serbest bı­rakılması sembolik bir anlam taşıyabilir. Bir yandan çatışma­yı bitirirken diğer yandan ana muhalefetin “uzlaşmakla” suç­lanıyor olması tuhaf bir çelişki.

Fesih kararının sonuçları
On binlerce evladımızı kur­ban verdiğimiz, ekonomimi­ze, toplumsal dokumuza, siyasi merkezle olan bağlarımıza, de­mokrasimize, uluslararası imaj ve itibarımıza, ortak geçmiş ve gelecek tahayyülümüze derin zararlar veren PKK terörünün sona ermesi tek dileğimiz. La­kin hâlâ bir türlü içimizi rahat ettiremeyen bir türlü emin ola­madığımız bir şeyler oldu­ğu da doğrudur. Sürecin da­ha önce defalarca denenmiş ve başarısız olmuş olmasın­dan mı, provokasyon ve dış müdahalelerle her an duru­mun değişebileceğini düşü­nüyor olmamızdan mı bile­miyorum; ama güvensiziz. Bu yüzen yoğurdu üfleyerek yemeye devam edelim ama bu değişime siyasi zemin­den kopuk bir durum olarak da bakmayalım.

Öncelikle bölgenin siyasi ze­mini yeni bir mimari ile dönüş­türülüyor. Küresel güçler tab­losu Çin’in devreye girmesi ile darmadağın olmuş durumda. Ortadoğu’da markalaşmış PKK, DAEŞ, Hizbullah vs. türü para­militer grupların barınması da­ha da zorlaşacak ve devlet mer­kezleri gücü eline alacak gibi görünüyor. Çatışmaların odağı Afrika ve Asya’ya (Çin rotasına) doğru kayıyor. Küresel bir savaş ihtimali bile hazırda tutulmakta.

PKK’nin ideolojik zemini za­yıfladı. Öcalan’ın deyimiyle Marksist başladıkları yolculuk­ta mikro milliyetçi bir yere ki­litlenip kaldılar. Zamanın kü­resel ruhunda kimlik bazlı de­mokrasi, özgürlük, hak talepleri değil, güvenlik ve istikrar bek­lentisi öne çıkıyor.

Şimdi öfkenin ve yasın yerine birlikte mücadele etmenin coş­kusunu, umutlu bir geleceğin neşesini koyma zamanı. Yarala­rımızı onaracağız; bağlarımızı yeniden sıkılaştıracağız.

Kolombiya’yı bir yangın ye­rine döndüren FARC komutanı 2016’da barış anlaşmasını im­zaladığında “Bugün yalnızca si­lahlarımızı değil nefretimizi de gömüyoruz demişti.”

Biz zaten birbirimizden hiç nefret etmedik ama çok öfke­lendik; çünkü birbirimizin acı­sını, yasını, mağduriyetini gör­mek istemedik. Oysa başkaları­nın acısına bakmayı öğrenmek bir tercih değil, bir görev ve so­rumluluk.

Silahlara veda, göreve merha­ba zamanı…

Ziyaret -> Toplam : 159,99 M - Bugn : 6596

ulkucudunya@ulkucudunya.com