« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Halim Kaya

09 Eki

2023

MİLLİ MÜCADELEDE GÖMEÇ

09 Ekim 2023

“Milli Mücadelede Gömeç” kitabının yazarı Kemal Girgin Bursa Uludağ Üniversitesinde okurken Eğitim Fakültesinden Harun Çaya, Ali Rıza Boz, Ümit Yıldız, Birol Yıldız daha sonra okuduğu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini bırakarak Eğitim Fakültesine geçen Ahmet Vakıf Şahin ile birlikte 1975 yılından beri bir Ülkücü Otağı ve 12 Eylülden sonra Başbuğ cezaevinden çıkıp da Bursa’daki ilk Ülkü Ocağı lokalinin açılışını yapana kadar Ülkü Ocağı Teşkilat vazifesini gayrı resmi olarak gören Yurtoğlu apartmanına gelen ve 12 Eylül sonrası Ülkü ateşinin yakılmasında Bursa’da emek ve alın terleri olan ülkü sevdalısı genç arkadaşlarımızdan birisidir.

Kemal Girgin, Balıkesir Burhaniye ilçesinin Ağacık Köyünde doğmuş ilköğrenimini de bu köyde yapmış, Ortaokul ve Lise öğrenimini de öğretmen lisesi olan memleket Balıkesir’de Savaştepe Öğretmen Lisesinde yapmış, çekirdekten eğitimci bir arkadaşımızdır. Kendisiyle yıllar sonra 19 Mayıs üniversitesinden düzenlen bir tarih sempozyumunda sunduğu bildir sonrasında yeniden görüşme fırsatı bulmuş, daha ikinci görüşmemiz de çıkmış olduğu Karadeniz gezisi sırasında uğradığı Samsun da olmuştur. Bir şekilde görüşmelerimiz devam etmektedir. Bu kitabının çıktığını sosyal medyadan görünce nasıl temin edebileceğimi sorduğumda hemen adıma imzalı olarak göndermiş ve ücretini ödemek istediğimde de Yurtoğlu kardeşliği adına hediyesi olduğunu iletmişti. Kendisine sonsuz teşekkürler eder daha bu kitabını henüz okumadan bu ilmi çalışmalarının ürünü olarak üçüncü kitabını da beklediğimizi ifade etmek isterim. Bu yolda kendisine başarılar dilerim.

Kemal Girgin’in ilk kitabı “Milli Mücadelede Ayvalık Cephesi ve Balıkesir Kongreleri”nden sonra yaptığı tarih araştırması çalışmalarıyla memleketine yönelik hizmet babından yazdığı ikinci kitabı olan “Milli Mücadelede Gömeç” adlı kitabı Baraka Kitap Yayıncılık Hizmetleri tarafından Ağustos 2023 tarihinde 137 sayfa olarak basılmış. Kitapta başlangıçta Kemal Girgin hakkında kısa bir özgeçmişe yer verildikten sonra kitabın basımında destek olan Gömeç Belediye Başkanı Mehmet İrem Himam’ın kitap hakkındaki tanıtım yazısı yer almaktadır. Yazar Kemal Girgin tarafından yazılan Önsöz’den sonra kitabın ana konusu “Milli Mücadelede Gömeç” başlığı altında işlenmeye çalışılmış, nihayet geniş bir kaynakça ile sonlandırılmıştır. Kitap imbikten süzercesine tarihi evrakların ve kaynakların arasından süzülerek satır satır, cümle cümle toplanmış bilgilerin fazlaca dip not kullanılarak büyük bir emek mahsulü olarak hazırlanmıştır.
“Ayvalık Cephesinin Türk İstiklal Harbi Tarihi içinde ilk askeri direniş, ilk isyan, ilk askeri kurşun, ilk cephe, ilk düşmanla karşılıklı görüşme ve ilk protokol gibi birçok ilklerin yaşanmasının yanı sıra, ‘Kuvayı Milliye’ ifadesi, silahlı bir teşkilatlanmada ilk olarak Ayvalık Cephesinde kullanılmıştır.” (S:12) diyen Kemal Girgin Kurtuluş Savaşı ile ilgili ilklerin Ayvalık Cephesinde yaşandığını ifade ile bize aynı anda ülkemizin her yandan işgale uğramasını ve yine her yerde yerel güçlerin ya da Kemal Girgin’in genel kabul gören bir tabir ile ifade ettiği “Reddi İlhak” (S:11) taraftarlarının mücadeleye başladığının nişanesi olarak alabiliriz. Çünkü İlk Kurşun hususunda çeşitli tespitler bulunmaktadır ki bunlardan ilki 19 Aralık 1918 tarihinde Hatay Dörtyol’da Çavuş Mehmet Kara tarafından atıldığı şeklindeyken genel kabul görmüş olan ilk kurşun 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e çıkan Yunan askerlerinde elindeki mavzerdeki bütün mermiyi boşaltmış ve iki Yunan askerini öldürdükten sonra oracıkta şehit edilmiştir. Bu farklı yorumlar ve tespitler Türk milletinin vatan uğrunda ölmek için yarıştığının en net ve açık göstergesidir. Allah bu uğurda ölenlere rahmet etlesin. Gerçi Kemal Girgin’in Ayvalık işgali sırasında atılan ilk kurşun dediği kurşunun askeri anlamda ilk kurşun olduğunu, ya da Yunan askerleri ile karşılıklı bir çatışma anında atılan ilk kurşun olduğunu ifade etmek istediği anlaşılıyor. 29 Mayıs 1919 tarihinde Yunan işgalinin başladığı anda çatışma sırasında Üsteğmen Fahri ve Ahmet oğlu Recep şehit olmuşlardır. “Ordunun ilk kurşun direnişi buydu.” (S:54) Mesela Hasan Tahsin’in İzmir’in işgalinde attığı kurşun sivil bir münevverin işgale karşı çıkarak tepkisini göstermek için silahla karşılık vermesi o görüldüğü anlaşılıyor.

Ayvalık Gümrük Müdürü Emin Bey Yunanlıların Ayvalık’a Yunda ve Ayvalık’tan kaçmış Rumları çıkarmasına engel olurken ortam gerginleşir, Yunan Komutan asker isterken Gümrük Müdürü Emin Bey’de Ayvalık Kaymakamı Osman Nuri Bey’den tedbir almasını ister ancak Osman Nuri Bey tedbir alacağına müsaade eder. Kemal Girgin bu durumu “Emin Bey kaymakama durumu anlatarak gereken tedbiri almasını rica ettiyse de o zaman kaymakam olan Osman Nuri Bey’in müsaadesi ile gelen göçmenler karaya çıktılar.” (S:17) şeklinde ifade eder. Bu Osman Nuri Bey’in ilk ve son vukuatı değildir. Yunan Kızılhaç heyetinin yerli Rumlara yiyecek, giyecek ve sağlık malzemesi getiriyormuş görüntüsü altında asker ve silah sevkine engel olan gümrük müfettişleri sayesinde geri çekilmişler ancak ertesi gün gemide bulunan İngiliz mümessilin gümrük müfettişlerinin azledildiği belgesiyle gelmesi üzerine Kaymakam Osman Nuri Bey karaya çıkmalarına müsaade etmiştir. Kemal Girgin, Kaymakam Osman Nuri Bey hakkında “Bu dönemde Ayvalık’ta kaymakam olarak İtilafçı Osman Nuri Bey görev yapıyordu. Kaymakam Osman Nuri Bey, aslen İzmirli olup Yunan işgal kuvvetleri ve onları destekleyen İngiliz askeri yetkilileriyle işbirliği yapan, Rum ve Yunan taraftarlığı ile bilinen İngiltere Hükümetinin Ayvalık Mümessil-i Askerisi olan Binbaşı Hadkinson’un kontrolü altına girmiştir.” (S:19) bilgisini verdikten sonra da 19. Dipnotta “Osman Nuri Bey, daha sonraları Bursa Vali Vekilliği yapmış, 150’likler listesi ile Türkiye’den kovulmuştur. 150’likler listesinde 40. sıradaki Aziz Nuri Bey ismi ile geçen şahıs” olduğunu da eklemiştir. 1 Haziran 1924’te yurtdışına gönderilen 150’likler daha sonra affedilmiştir. İçlerinde bu uygulamayı hak edenler de etmeyenler de bulunmaktadır.

Her ne kadar Damat Ferit Hükümeti Ankara’daki hükümete karşı olsa da hükümet içinden bazı görevliler vatan için bir şeyler yapmaya da çalışıyorlardı. Bu hususta Kurmay Albay Rahmi Apak’tan şu bilgiyi aktarmakta Kemal Girgin, “Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin Genelkurmay Başkanı Cevat ve Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa memlekete karşı İngilizler ve padişah tarafından koordineli bir suikast düzenlendiğinin bilincinde idiler ve bu nedenle güvendikleri kişileri mayıs ayının başlarından itibaren önemli görevlere getirdiler.” (S:20) Bu minval üzere göreve atananlar arasında Kazım Karabekir, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Özalp ve Mustafa Kemal en bilinen komutanlardır. Osmanlı Genel Kurmay Başkanı olan Cevat Paşa 22 Mayıs 1919 tarihinde çektiği şifreli telgraf ile vatanperverliğini ve Türk milletine ait silah ve teçhizatın düşman eline geçmemesi için çabaladığını tekrar göstermiştir. “İzmir’de Nadir Paşa’dan alınan bir telgrafta Yunanlıların Menemen’i işgalleri ve oradaki Mitralyöz ve cephaneyi bilahadise teslim aldıkları maatteessüf bildiriliyor. Devleti Yunanlılara kaptıracak fazla ne silahı ne de bir fişeği vardır. Binaenaleyh bu gibi tehlikelere maruz mallarla esliha ve cephane ile toplarımızı hiçbir dağdağaya ve böylece teslim-i silah gibi zilletlere meydan bırakılmamasını ehemmiyetli ilave eylerim.” (S:27)

Ayvalık 172. Alay komutanlığını da Mustafa Kemal Paşa’nın önerisiyle Ali Çetinkaya istemiş ve atanmıştır. Ali Çetinkaya, Mustafa Kemal Paşaya niçin atanmayı istemesi gerektiğini sorunca şu cevabı almıştır. “Ayvalık Yunan yayılmacılığının önemli merkezlerinden biridir. Hem kilisenin hem de Yunan devletinin Osmanlı toprakları üzerindeki ileri karakoludur. Yunan’ın düveli muazzamadan İzmir’den önce istedikleri yer Ayvalık’tır. İzmir yakında Yunanlılar tarafından işgal edilecek, hemen ardından Ayvalık’ta işgal edilecek.” (S:21) Atatürk bu cevabı verirken gündemi nasıl takip edip okuduğunu ve ileri görüşlülüğünü ortaya koymuştur.

İnsanda; basiretsizlik vatan hainliği ile birleşince ihanetin önüne din adamlığı değil hiçbir şey geçemiyor. Edremit’e Kaymakam Vekili olarak atanan Kadı Mansur Efendi Burhaniye’de milli müdafaa üzerine yapılan bir toplantıda kendisinin Milli Müdafaanın karşısında olduğunu bizzat bildirmiştir. (S:36) Ancak Milliyetperver bir hoca olan Burhaniyeli Hoca Şükrü Efendi İstanbul’dan gönderilen Şehzade Abdurrahim Efendi başkanlığındaki Heyet-i Nasiha’nın Havran’da Çınarlık Kahvesi önünde yaptıkları toplantıda “Biz işgali tanımıyoruz, kanımızın son damlasına kadar mücadele ederek düşmanı yurdumuza sokmayacağız. Dinimiz bize düşmanla mücadele etmeyi emrediyor. Haydi, efendiler siz geldiğiniz yere gidiniz ve sizi yollayanlara deyiniz ki, körfez halkı her şeyi göze alarak düşman süngüsüne göğsünü siper edecek ve onu yurduna sokmayacaktır.” (S:37) diyerek Heyet-i Nasiha’ya karşı çıkmış ve Kurtuluş Savaşında yer alan diğer namuslu vatanperver din adamlarıyla anılmak şerefine nail olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğunun işgalcilerle iş birliği yapan Damat Ferit Hükümetinden sağduyulu olanlardan birisi de Dâhiliye Nazırı Ali Kemal Bey’dir. Kemal Girgin’in tespitlerine göre Ali Kemal Bey “27 Mayıs 1919 da Dâhiliye Nazırı Ali Kemal Bey, Balıkesir Mutasarrıflığına bir telgraf yollayarak, Yunanistan’ın Ayvalık’a asker çıkarmasına karşı savunulmasını, bir işgale müsaade edilmemesini tavsiye etti.” (S:44) Ayvalık’ın işgaline karşıdır.

Yunan İşgal kuvvetleri komutanı ile İngiliz Yarbay işgale mukavemet edecek olduğunu hissettikleri Ayvalık Mıntıka Kumandanı Kaymak Ali Bey ile ısrarlı bir şekilde görüşmek isterler. İlk gün gelen bu istekleri savuşturan Ayvalık Mıntıka Kumandanı Kaymakam Ali Bey, ikinci gün görüşme isteğini iletmek için gelen İngiliz Mümessili Hadkinson ile yanında Üsteğmen Mustafa Bey olduğu halde görüşmeye gider. Gitmeden önce 172. Alayda gerekli emir ve talimatları vererek tedbirlerini alır. Çünkü biliyordu ki İngilizler mukavemet gösterme meylinde olan vatan ve milliyetperver Osmanlı komutanlarını bu gibi oyunlarla öldürüyorlardı. (S:44-46) Nitekim Bahriye Miralayı ile aralarında geçen konuşmadan (S: 48-50) da anlaşılacağı üzere Bahriye Miralayı savaşma isteği olup olmadığını ve elindeki asker ve top, mitralyöz gibi silah sayılarını öğrenmeye çalışmıştır.

Ayvalık Yunanlılar tarafından işgal edilince Ayvalık Mıntıka Komutanı Kaymakam Ali Bey halka veciz bir konuşma yaparak “… üzerine bastığımız topraklar son yurdumuzdur. Bu topraklar size tarih emanetidir.” (S:57) şeklinde vatan savunması hususundaki kararlılığını ve vatana olan bağlılığını ifade etmiştir. Bu günde Türkiye için kullana geldiğimiz “1000 yıldır buradaydık, gelecek 1000 yılda da buradayız.” İfadeleriyle vatan savunmasından başka alternatifimizin olmadığı, Anadolu’nun son yurdumuz olduğu ve kıyamete kadar Türklerin bu yurtta yaşayacağı kararlığı vurgulanmaya çalışılmıştır.

Ayvalık işgal olduktan sonra Türk ordusunun karargâhı önce Murateli Köyüne daha sonra Karaağaç Köyüne taşınmış ve faaliyet göstermiştir. Bu hususu Kemal Girgin “Ali [Çetinkaya] Bey Mebus olarak seçimlere girmek için ayrıldığı dönem olan Mart 1920’lere kadar Milli Mücadeleyi Gömeç’e bağlı Keremköy Karaağaç hattında yönetti.” (S:58) diyerek ifadelendirmiş ve kitabın ana konusu olan “Milli Mücadelede Gömeç” safhasının başladığının işaretini vermiştir.

Gömeç’te kalarak vaziyeti takip edip, Kuvayı Milliye kuvvetlerine kötü tesir etmeye çalışan Ayvalık Kaymakamı Osman Nuri Bey’in buradan uzaklaştırılması kararı verilir. Bunun üzerine yapılanları Kemal Girgin “Vaziyet itibarıyla daha ağır ve örfi bir muameleden kaçınılarak Kaymakam Osman Nuri’nin şimdilik bu havaliden def ve ihracı maksada kâfi geleceği düşünüldü ve 30/31 Mayıs gecesi Gömeç’te ikamet etmekte olduğu haneden ‘Mıntıka Kumandanı sizinle görüşmek istiyor.’ bahanesi alınarak doğruca bir araba ile Edremit İskelesine ve buradan İstanbul’a hareket etmek üzere olan vapura bindirilerek sevk ve def edildi. Yerine [Ayvalık’a kaymakam olarak] Cemil Bey atanmıştır.” (S:66) şeklinde aktarmaktadır.

İnsan asil ruhlu, vatansever, milliyetperver olur ve menfaatten azade sırf vatan millet uğruna Ayvalık Mıntıka Kumandanı Kaymakam Ali [Çetinkaya] Bey gibi fedayı can etmeyi göze alırsa, hem vatanını işgalden koruru hem de şan ve şeref sahibi olarak müptezel ruhlu insan müsveddelerine nasıl davranmaları gerektiği konusunda örnek gösteriliri. Ayvalık Mıntıka Kumandanı Kaymakam Ali Bey’de Harbiye Nazır Şevket Turgut tarafından üç maddelik bir rapor ile övgüye mazhar olmuştur. (S:72) Bu övgünün sebebi de Kumandanı olduğu mıntıkada Yunan işgaline müsaade etmemesidir. Bu da gösteriyor ki sadece yerel güçlerin direnişi ve bu direnişi organize den komutanlar bile teslim olmuş bir yönetimi bağımsızlık taraftarı yapabildiği gibi teslimiyetçi tarafın takdirlerini de kazanabilmektedir. Onun için Türk İstiklali bu yurdun üstünde tüten son ocak sönmeden kaybedilmeyecektir. Aliya İzzetbegoviç’in söylediği gibi “Türk öldürülmüş bile olsa mezara konulup üstü toprakla örtülmedikçe ondan ümit kesilmez. Ayvalık mıntıkası Kumandanı Ali Bey’in bu başarısı Yunanlıların onun ile bir protokol imzalamasını sağlamıştır. (S:73)

“Kuvay-ı Milliye” tabirinin ilk defa Ayvalık savunması sırasında kullanıldığını ve bunu ilk kullananın Ali Çetinkaya, Mehmet ve Hamdi Beyler tarafından icat edildiğini, daha sonra bu tabiri rik’a hattı ile yazılmış kalıpların boyanarak beyaz patika üzerine basıldığını ve sivil ile Kuva-ı Milliye mensuplarını ayırt etmek için kollarına takıldığını Kemal Girgin “Mücteba İlgürel de, Yunan ordusuna ilk kurşunun 29 Mayıs 1919’da Ayvalık’ta atıldığını ve ‘Kuvay-ı Milliye’ teriminin ilk defa yaygın şekilde Ayvalık’ta kurulduğunu belirtmektedir.” diyerek aktardıktan sonra “Kuvay-ı Milliye ifadesi silahlı bir teşkilatlanmada ilk olarak Ayvalık Cephesinde kullanılmıştır.” (S:77) hüküm cümlesi ile de kesinlik ifade eden bir tarzda neticeyi ilan etmiştir.

Ayvalık Kaymakamı Osman Nuri Bey derdest edilip Edremit’ten bir vapur ile İstanbul’a def ve ihraç edilmişti ancak Kuvay-ı Milliye kuvvetleri sadece Yunan düşmanıyla uğraşacak şekilde kalmadı İstanbul hükümetine bağlı diğer memurlar da zorluk çıkarmaya engel olmaya devam ediyorlardı. Nitekim “Bergama kaymakamı mütemadiyen İstanbul [hükümetinin] verdiği ilk emre istinaden Ayvalık Kaymakamı Osman Nuri gibi, bütün mevcudiyeti ile için için aleyhte çalışmakta, halkın moral ve motivasyonunu bozmakta idi.” (S:80)

Balıkesir Ayvalık Gömeç bölgesinde kurulan Redd-i İlhak ve Kuvayı Milliye yönetimleri buralarda işgale karşı direnen Kuvay-ı Milliye Birliklerinin ve bunlara yardım eden çetelerin iaşe, silah, cephane ve lojistik desteklerini sağlarken Milli Mücadelenin organize edilmesine kadar bir seneden fazla Yunan askerlerinin hızlı bir işgal uygulamalarının önüne geçmiş hatta durdurarak Milli Mücadele Merkezine ve Mustafa kemal Atatürk’e zaman kazandırmıştır. Balıkesir’de Kuvay- Milliye taraftarlarının öncülüğünde beş kongre toplanmış, bu kongrelerde birlik yolunda savunmanın kuvvetlendirilip desteklenmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması yolunda adımlar atılmış, hatta bir protokolle o ana kadar ki Yunan işgalinin kabul edilmesi yönündeki kararlar da 4. Kongrede tamamen reddedilmiştir.

Kemal Girgin Milli Mücadelede Gömeç adlı tarihi araştırma kitabıyla o gün savaşa katılanların kayıt altına alınmasını sağlayarak unutulmalarının önüne geçmiş, ayrıca kitapta isimleri geçen şehit ve gazi kahramanlarımızın evlatlarına bir gurur abidesi dikmiştir. Ben Şahsen yerel tarih konusunda yazılan milli şuura sahip yazarların yazdığı kitapların genel tarih konularından daha etkili olduğuna inananlardanım. Çünkü yerel tarih konularında adı geçen kahramanlar bölgede yaşayan kişilerin dedeleri, babaları, amcaları, dayıları, komşuları yani yakın akraba veya bildik tanıdık kişiler olması dolayısıyla daha milli şuurun uyanmasına vesile olurlar kemal Girgin kardeşimiz de inşallah “Milli Mücadelede Ayvalık Cephesi ve Balıkesir Kongreleri” ve “Milli Mücadelede Gömeç” kitapları ile üzerine düşen görevi yapmış milli birlik ve dirlik yolunda şuurlanmaya sebep olacak eserler yazmıştır. Kendisini tebrik eder yeni çalışmalarında başarılar dilerim.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,38 M - Bugn : 31109

ulkucudunya@ulkucudunya.com