‘Mavi Marmara Gemisi Olayı’yla ilgili özellikle de ‘olay’dan önce yaptığı bütün yanlışlara rağmen Recep Tayyip’in İsrail ile ilgili çıkışlarını/çıkışmalarını doğru ve haklı buluyorum. Recep Tayyip doğru söylüyor ve söylediklerinde haklıdır!
Hiç kimse bir Türk vatandaşını öldürememelidir, hele dokuzunu asla ve kata… Öldürürse de mutlaka bunun bedelini ödemelidir! Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en önemli görevlerinden biri, her hal ve şartta tek tek bütün vatandaşlarının can ve mal güvenliklerini sağlamaktır… Bunu, herhangi bir sebeple sağlayamazsa da hesabını bir şekilde muhakkak sormaktır!
Ancak…
Bir devlet, gerek vatandaşlarının can ve mal güvenliklerini sağlamak gerekse de hesaplarını sorabilmek için güçlü bir silâhlı kuvvetlere muhtaçtır. Güçlü bir silâhlı kuvvete sahip değilse hiçbir devlet ne vatandaşlarının can ve mal güvenliklerini sağlayabilir, ne de vatandaşlarının maruz kaldığı saldırıların hesabını sorabilir... Bunda hiç şüphe yok. Bu, herkesin bildiği basit ve sıradan bir gerçektir!
Peki, Türkiye’nin güçlü bir silâhlı kuvvetleri var mıdır?
Sekiz yüz bin kişilik (kara, hava ve deniz) askerî kuvvetine bakıldığında bu suale ‘evet vardır’ diye cevap vermek mümkündür…
De acaba öyle midir?
Bence değil!
Çünkü üç yüz general ve amirali olan bir silâhlı kuvvetlerin neredeyse iki yüz general ve amiralini sırf bir ‘dava’ sebebiyle şüpheli durumuna düşürmüşseniz, o silâhlı kuvvetlerin ‘güçlü’ olduğundan bahsetmek imkânsızdır! Balkan Savaşları’nı ve tüm Rumeli’yi sırf kumandanlar arasındaki alaylı/mektepli çekişmesi sebebiyle kaybettiğimizi hatırlayın…
Ayrıca…
Bir devlet, gerek vatandaşlarının can ve mal güvenliklerini sağlamak gerekse de hesaplarını sormak için güçlü bir ‘hariciye’ kadrosuna da muhtaçtır. Güçlü bir ‘hariciye kadrosu’na sahip olmayan hiçbir devlet ne vatandaşlarının can ve mal güvenliklerini sağlayabilir, ne de vatandaşlarının maruz kaldığı saldırıların hesabını sorabilir… Bunda da şüphe yok… Bu da herkesin bildiği basit ve sıradan başka bir gerçektir!
Peki, Türkiye’nin güçlü bir hariciye kadrosu var mıdır?
Dünya’nın hemen hemen bütün başkentlerinde büyükelçilikleri ve tüm büyük kentlerinde konsoloslukları bulunduğuna bakıldığında, bu suale de ‘evet vardır’ diye cevap vermek mümkündür…
De acaba öyle midir?
Bence değil!
Çünkü Dünya’nın yüz dokuz ülkesi ile Ankara’daki merkez teşkilâtında görevli hariciye kadrosuna sırf sizin gibi düşünmüyor ve yaşamıyorlar diye her fırsatta ‘monşerler’ diyerek hakaretler ediyorsanız, o hariciye kadrosunun ‘güçlü’ olduğundan bahsetmek imkânsızdır! Morali bozuk insanların güçlü oldukları nerede görülmüş ki hariciye kadrosu güçlü olabilsin?
Arkadaş! Vatandaşlarının mal ve can güvenliklerini sağlamak ve gerektiğinde bunun hesabını sormak istiyorsan, o zaman yapacağın basit bir şey vardır: Güçlü bir silâhlı kuvvetlere ve aynı şekilde güçlü bir hariciye kadrosuna sahip olacaksın!
Güçlü bir silâhlı kuvvetlere ve dahi güçlü bir hariciye kadrosuna sahip değilsen, bir de bu durumdan bilhassa sen sorumluysan o vakit yapabileceğin tek bir şey vardır: Konuşursun! Bağırırsın/çağırırsın! Söversin/sayarsın! Ama ülkeni ve kendini komik duruma düşürmekten başka hiçbir şey yapamazsın!
Recep Tayyip’in ‘Mavi Marmara Gemisi Olayı’ sonrasında yaptığı da sadece ve yalnızca budur!
M. Metin KAPLAN
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
