“Gül 'tarihi fırsat'ta ısrarlı… Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'Kürt sorununun çözümüne' ilişkin bir açıklama daha yaptı.”
“Kırgızistan gezisini sürdüren Cumhurbaşkanı Gül, Kürt sorunuyla ilgili önemli bir çıkış daha yaptı ve zaman kaybetmenin sorunu daha da büyüteceği uyarısında bulundu” böyle yazıyor gazeteler.
Bir taraftan Abdullah Gül, diğer yandansa Recep Tayyip son günlerde bir “tarihî fırsat” teranesi tutturdular, tekrarlayıp duruyorlar… Hepimize gına geldi, artık… Bu ne olduğu belli olmayan“tarihî fırsat” lâfından.
Açıklasalar da öğrensek… Öğrensek de gerçekten “tarihî fırsat” ise desteklesek… Desteklesek de sonuç alınsa… Sonuç alınsa da Türkiye huzura, saadete ve refaha kavuşsa… Türkiye huzura, saadete ve refaha kavuşsa da rahatlasak!
Ama ne gezer!
Açıklamıyorlar! Açıklayamıyorlar!
Çünkü bu “tarihî fırsat” lâfı bir hikâye… Hatta hikâye bile değil, basbayağı bir masal, bu… Hem de en pespayesinden, çocuklara uykudan önce ninni niyetine okunanından.
Öyle olmasa ne olup, olmadığını açıklarlardı… Ama açıklamıyorlar, açıklayamıyorlar! Açıklayamazlar da!
Peki, ne bu, “tarihî fırsat?”
“Tarihî fırsat” canım!
Mahiyeti ne?
“Tarihî fırsat” işte!
Nedir, bu?
“Tarihî fırsat” dedik a!
Anlaşıldı! Açıklamıyorsunuz! Açıklayamıyorsunuz!
Açıklarsanız; Türk Milletinin kızacağını ve oy kaybedeceğinizi biliyorsunuz… O yüzden açıklamıyor, açıklayamıyorsunuz!
Ancak herkes sizler kadar ketum değil… Nitekim biri ne olduğunu açıkladı, “tarihî fırsat”ın!
Bakın, iyi okuyun ve siz de anlayın, o halde!
Kandil'deki terörist ağzındaki baklayı çıkardı. (26 Mayıs 2009)
PKK terör örgütü elebaşlarından Murat Karayılan, sonunda “çözümden ne anladığını” açıkça söyledi. Karayılan, İngiliz The Times gazetesinden Anthony Loyd’a Kandil dağında verdiği mülâkatta, “Türkiye, kendi yerel parlamentomuzu kurmamıza izin versin” dedi.
“Bir dönüm noktasındayız” diyen Karayılan, şöyle konuştu;
“Kürtler savaşa devam etmek istemiyorlar. Kürt sorununu daha fazla kan dökmeden çözebileceğimize inanıyoruz. Türkiye sınırları içinde, barışçı ve demokratik bir çözüme hazırız” dedi.
PKK elebaşısı, çözüm önerisini ise şöyle açıkladı;
“İngiltere, İskoçların isteğini, kendi parlamentolarını kurmalarına izin vererek kabul etti. Türklerin de bizimle yapmaları gereken bu. İrlanda tarihini okuyorum ve sürece dâhil olan insanlarla temas halindeyim. Bu sorundaki gelişmeleri ve etapları biliyorum. Türkiye’nin de sorunu, İngiltere’nin çözdüğü gibi çözmesine ihtiyaç var”
PKK militanlarına “1 Haziran’a kadar pasif savunma içinde bulunmaları emrini verdiğini” de söyleyen Karayılan, genel af ve Öcalan’ın serbest bırakılması konusundaki soruları ise şöyle yanıtladı;
“Bir savaş var. Hem Türk, hem de Kürt halkları bundan zarar gördü. İki tarafın da birbirini affetmesi gerekiyor. Buna herkes, Öcalan da dâhil olmalı. Affedebilmek barış için gerekli. Kürtler ve Türkler yeni beyaz bir sayfa açmalı”
Karayılan şöyle devam etti;
“Bir yol ayrımındayız. Türkiye, iki yoldan birini seçmeli. Eğer bizim barış teklifimizi seçmez ve bize saldırmaya devam ederse, tabii ki biz de elimizden gelen tüm imkânlarla kendimizi savunuruz. Buna, misilleme de dâhildir. Bize istedikleri kadar terörist desinler. Türkiye sonunda, PKK’nın, Kürt sorununa çözümün gerçek parçası olduğunu kabul etmek zorunda.”
PKK’nın patronu Apo’nun vekili Murat Karayılan’ın verdiği mesaj şu: ‘Anayasa değiştirilsin, Türkiye, Türklerin ve Kürtlerin cumhuriyeti olarak tescil edilsin!’
Ne güzel “tarihî fırsat”, ama öyle değil mi?
Herkese hayırlı ve uğurlu olsun!
Özellikle de Abdullah Gül ile Recep Tayyip’e…
M. Metin Kaplan
Not: Son günlerde, bilhassa bu “tarihî fırsat” açıklamalarından sonra gelen şehit tabutlarını unutmuş değilim! Ancak bunlardan bahsetmeye dahi lüzum yok… Her şey ayan beyan ortada çünkü
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
