Merhum Muhsin Yazıcıoğlu bugün toprağa verilecek, cenazesinde bulunmak isterdim, ama sağlığım da vaktim de müsait olmadığı için gidemeyeceğim… Allah rahmet eylesin; aile fertlerine, dostlarına ve sevenlerine Allah sabrı cemil ihsan etsin! Ben haklarımı helâl ediyorum; anasının ak sütü gibi helâl olsun, o yaşasa ben ölseydim, inanıyorum ki o da bana helâl ederdi… Kaldı ki etmese de ben helâl ediyorum!
Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Köşe’nin boş kalmaması lâzım, o yüzden yazmak zorundayım ve yazıyorum. Seçimler bitti. Sonuçlar resmen olmasa bile ilân edildi. Bence sonuç şu: AKP de CHP de MHP de DTP de yerinde saydılar seçimi kimse kazanamadı! İlla da galip aranıyorsa da seçimin üç galibi var: SP, BBP ve DP.
İfade, galiba açık olmadı, izah etmeye çalışayım:
Önce AKP; yaptığı bütün baskılara, kullandığı bütün devlet imkânlarına rağmen bu partinin hem oy oranı düştü, hem de kazandığı belediye başkanlıklarının sayısı azaldı. Bu açık bir mağlubiyettir, ancak hezimet de değildir. Bunu, Recep Tayyip de kabul etti… Etmese ne olacak, sonuç ve rakamlar ortada… Üstelik hedeflediği belediye başkanlıklarından sadece Trabzon’u alabildi, Diyarbakır’ı ve İzmir’i alamadığı gibi buralarda rey oranı da düştü. Böyle bakınca seçimin mağlubu AKP’dir demek mümkün… Ancak ekonomik kriz, özellikle Ankara ve İstanbul belediyelerindeki yolsuzluklar, Deniz Feneri skandalı, AKP Genel Başkan Yardımcıları Dengir Fırat’la, Şaban Dişli’yi istifa etmek zorunda bırakan suistimaller ve TRT 6 rezaleti nazarı itibara alındığında, bu neticenin dahi başarı olduğunu kabul etmek gerekir. Yani tam bir ne kâr ne zarar vaziyeti!
CHP; oy oranını 1, 2 puan yükseltti; bazı belediye başkanlıklarını meselâ Antalya’yı AKP’nin elinden aldı; İzmir, Çankaya ve Nilüfer gibi daha önce de başkanlık kazandığı bazı yerlerde rey nispetini arttırdı, ama çok arzuladığı halde İstanbul ve Ankara’da seçimleri kazanamadı.
MHP; rey nispetini 1,2 puan yükseltti; Balıkesir, Uşak, Osmaniye gibi bazı il merkezlerinde belediye başkanlıklarını kazandı; Kastamonu gibi daha önce kazandığı bazı illeri muhafaza edebildi, ama Genel Başkanın çok istediği illeri kazanamadı.
Hâlbuki bu iki muhalefet partisi; CHP ve MHP hem daha yüksek oy oranı tutturmalı ve hem de daha çok belediye başkanlığı kazanmalıydılar. Kazanamadılar! Bu, açık bir başarısızlıktır! Çünkü bu seçimde kaybetmek kazanmaktan daha zordu… Ülke insanları işsizlikten, yoksulluktan, yolsuzluktan ve en önemlisi açlıktan kırılırken, muhalefet partileri seçimi nasıl kazanamazlar?
Meselâ Bursa’da son bir ay içinde otuz sekiz bin kişi, son bir yıl içinde yüz bini aşkın insan işten çıkarılmışken muhalefet partileri Belediye Başkanlıkları’nı nasıl silip süpürmezler? Yüz bin kişinin yanına eşlerini, anne ve babalarını ilave ederseniz iktidar partisi AKP’den memnun olmayanların sayısı nereye varır? Bir ilde sırf işsizlik sebebiyle dört yüz bin kişi iktidara karşıyken o ilde Belediye Başkanlığı nasıl kazanılamaz? Benim aklım almıyor, ama gerçek bu.
Türkiye’de böyle bir ekonomik kriz varken ve bu kriz ayan beyan ortadayken; işveren ve esnaf iflas etme noktasına, köylü yok olma çizgisine; işçi, memur, serbest meslek erbabı, dar gelirli ve emekli çıldırma raddesine gelmişken, hiç olmazsa bu seçmenin reyini alamamak mümkün mü? Ve bu, vatandaşın reyini almaktan daha zor değil mi?
Değil! Çünkü CHP ve MHP alamadı!
Niçin alamadı? Çünkü vatandaşın bu dertlerine çare, problemlerine çözüm sunmak yerine fantezilerle uğraştı!
Misal mi istiyorsunuz? Alın size Bursa’dan bir misal: Vatandaş açım, açlıktan ölmek üzereyim derken, MHP adayı projelerini soran televizyon sunucusuna proje olarak Disneyland kuracağını söyledi. Adam açım diyor, aday sabret sana Disneyland kuracağım diyor ki Disneyland dediği daha büyük ve daha ışıklı bir lunaparktır… Ben ülkücüyüm ve sırf bu yüzden oyumu MHP’ye verdim, ama ülkücü olmasaydım bu adam bizimle dalga geçiyor herhalde diyerek, reyimi asla MHP’ye vermezdim. Hatta bir de ağız dolusu küfrederdim. Sonuç olarak durum CHP ve MHP için de aynı yani ne kâr ne zarar!
Öyle ise bu seçimi niye yaptı, Türkiye? Seçim kargaşası esnasında Muhsin Yazıcıoğlu rahatça öldürülebilsin diye mi?
M. Metin KAPLAN
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
