Önce Gürcistan G. Osetya’ya saldırdı, sonra Rusya Gürcistan’a hücum etti ve Kafkaslarda savaş başladı… Hiç ihtiyaç yokken, Abhazya da G. Osetya’ya destek verdi ve birkaç gün sonra Savaş başladığı gibi aniden bitti… Netice; Gürcistan, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldu… G. Osetya’ya tam olarak sahip olamadığı gibi, G. Osetya’yı tamamen ve ebediyen kaybetti.
Her şey bu kadar basit!
Basit de aslında ne oluyor?
İşte bu sualin cevabı o kadar basit değil… Bu soruya cevap verebilmek için 1990 yılına gitmek gerekiyor.
11 Mart 1990 da Litvanya, SSCB’den resmen ayrılıp istiklâlini ilân edince, SSCB’nin çöküşü tamamlanmış oldu… İki Kutuplu Dünya son buldu… ABD, Tek Süper Güç olarak kaldı… Ne oldu ise bundan sonra oldu.
1. Saddam, ABD kendisine yol verdiği için Kuveyt’i işgal etti… ABD, Kuveyt’in işgalini bahane ederek günlerce Irak’ı bombaladı ve fiilen üçe böldü… Ortadoğu’ya gelip resmen yerleşti.
2. Dünya’yı, en azından Batı’yı, beraberce yöneten Küresel Sermaye ile Ulus Devletler ittifakı bozuldu… Önce herkes kendi amacını gerçekleştirmek üzere kendi yoluna gitti… Sonra amaçlar ve yöntemler farklı olduğu için aralarında rekabet, peşinden mücadele, en sonunda da 11 Eylül saldırıları ile savaş başladı… ABD Afganistan ile Irak’ı işgal etti… İslâm Âlemini tehdit etmeye başladı.
Rusya ise bu dönemde akıllı bir adam gibi davrandı, hiçbir şeye pek fazla karışmadı, hep kendi içi işleriyle uğraştı, evinin içini düzenledi ve gelecek için hazırlık yaptı.
SSCB dağılmasaydı, Saddam Kuveyt’i işgal edemezdi… İşgal etse bile, ABD gelip Irak’ı bombalayamazdı… Küresel Sermaye ile Ulus Devletler arasındaki ittifak bozulmazdı… 11 Eylül saldırıları yapılmazdı… ABD, Afganistan ile Irak’ı işgal, İslâm Âlemini tehdit edemezdi… Çünkü İki Blok arasındaki şiddet dengesi bütün bunlara engel olurdu.
Artık Rusya, imparatorluktan ulus devlete geçiş sürecini tamamladı… Ve şimdi yeniden bir süper güç olmak için sahne aldı… Dün ABD’nin Saddam’a yaptığının aynını bugün O da Şaakaşvili’ye yaptı… Önce G. Osetya’ya saldırması için yol verdi, sonra da ümüğünü sıktı… Geldi, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının yanında konuşlandı… Ve ABD’ye artık tek süper güç sen değilsin, ben de varım demiş oldu.
Bu, ABD’nin de işine geliyor… Çünkü O da bu fırsattan istifade Doğu Avrupa’ya Füze Kalkanı’nı kurma imkânı elde etti… Bu suretle belki de NATO’ya dâhil etmeye muvaffak olamadığı ülkeleri NATO üyesi de yapacak… Ve Başkanlık Seçimini Cumhuriyetçi Parti’nin adayının kazanmasını sağlayacak… Hoş, işine gelmeseydi de Afganistan ile Irak’ta askerî olarak iyice rezil olduğu ve sırada İran bulunduğu için hiçbir şey yapamazdı ya o da ayrı bir konu.
Netice olarak binlerce Gürcü’nün, Oset’in ve Abhaz’ın kanları aktı, canları çıktı ama nur topu gibi bir İki Kutuplu Dünya yeniden tesis edilmeye başladı… Hayırlı uğurlu olsun!
Emin olun, akan kanlar, çıkan canlar boşa gitmedi… Mazlum milletler bundan sonra biraz daha rahat yaşayacaklar… İki Kutuplu Dünya’nın oluşum süreci tamamlanınca, ABD her istediğini istediği zaman yapamayacak… Zücaciye dükkânına girmiş fil gibi etrafı kırıp dökemeyecek… Kasabanın şerifi gibi istediğine zart zurt edemeyecek!
Herkesin özellikle devlet ve siyaset adamlarının bunu bilerek, buna göre pozisyon alması gerekiyor… Bunu, şimdiden söyleyeyim.
M. Metin KAPLAN
NOT: Yeni bir kitaba (FENT-Eşref Bitlis Suikastı) başladım, bu yüzden Ülkücü Dünya Görüşü’ndeki yazılarımı herhalde uzunca bir süre yazamayacağım… Saygıdeğer okuyuculardan özür diliyorum. MMK
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
