Evet, tam bir rezalet!
Rezalet olan ne?
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun, TBMM Genel Kurulu'nda konuşma yapması!
Neden?
Çünkü TBMM İç Tüzüğü'ne göre, Genel Kurul'a sadece Devlet Başkanları ve Başbakanlar hitap edebilirler de ondan!
Ne yani, Barroso AB Komisyonu başkanı olarak, AB'nin Devlet Başkanı veya Başbakanı statüsüne sahip değil mi?
Değil! Gerçi AB Komisyonu Başkanı olarak, uluslararası arenada Avrupa Birliği'ni temsil yetkisine sahip ama AB henüz bir devlet statüsünde olmadığı için Barroso da AB'nin Devlet Başkanı veya Başbakan'ı değil!
Hem nasıl olabilir ki? AB nihaî amaç olarak tek devlet (federasyon veya konfederasyon olarak) olmaya çalışıyorsa da şu anda sadece bir ekonomik birliktir! Kaldı ki henüz bir anayasaya bile sahip değildir!
Ama bayrağı ve parası var?
Olsun! Ortak bayrağı ve parası olsa da AB bir devlet değildir! Olacağı da yok! Üstelik, en önemli üyelerinden biri olan İngiltere, hâlâ kendi millî para birimini kullanmaya devam ediyor…
AB bir devlet olsaydı, tek bir dış politikası olurdu… AB tek bir dış politika uyguluyor mu?
Hayır! AB üyesi her devlet kendi dış politikasını uyguluyor! Bunu, Irak meselesinde açık olarak görmedik mi?
Gördük!
O zaman nasıl bir tek devlet bu? Dış politikaları ayrı, her bir üyenin kendi ordusu/ silâhlı kuvvetleri var… Bir anayasası yok… Bir hükümeti yok…
Hem sorarım size, Barroso Türkiye'den başka dünyanın neresinde bir Başbakan veya Devlet başkanı gibi karşılanıyor… Böyle bir şeye, hiç şahit oldunuz mu? Böyle bir örnek gösterebilir misiniz?
Hayır! Gösteremem!
Öyle ise Barroso, Türkiye'de neden veya niçin bir Devlet Başkanı veya Başbakan muamelesi gördü?
Bunu bilmeyecek ne var? Tabii ki AKP'nin kapatılma davasından dolayı!
Nasıl yani?
AKP için Anayasa Mahkemesi'nde kapatılma davası açıldı, süreç işlemeye başladı. Bunu, biliyorsun değil mi?
Biliyorum!
O halde, normal şartlar altında AKP'nin kapatılacağını ve Recep Tayyip ile yetmiş arkadaşının da sonunda siyasî yasaklı olacağını da biliyorsundur?
Biliyorum! Biliyorum da bunun, Barroso'nun TBMM'de konuşması/konuşturulması ile alâkasını anlayabilmiş değilim.
Anlamayacak bir şey yok… Mesele gayet açık ve basit… Recep Tayyip ve AKP, Barroso gibi adamlar vasıtası ile Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar!
Bu, nasıl olacak?
Basit! Barroso; sanki Türkiye'yi AB'ye tam ortak olarak alacaklarmış gibi, "AKP'yi kapatırsanız, Türkiye'yi AB'ye almayız" diyecek, nitekim buna benzer sözleri TBMM çatısı altında olmasa da birçok kez zaten söyledi… O zaman Anayasa Mahkemesi de "AKP'yi kapatırsak, Türkiye AB üyesi olamayacak. Öyle ise AKP'yi kapatmayalım" diyecek, sanıyorlar… Anayasa Mahkemesi'ni böyle bir baskı altına sokmaya çalışıyorlar!
Bu, gerçekten etkili olur mu?
Bilmek mümkün değil! Olabilir de olmayabilir de… Bu, Anayasa Mahkemesi üyelerinin AB'ye bakışları ile ilgili bir durum, çünkü!
Öyle ise bunu neden yapsınlar ki?
Yaparlar, yaptılar çünkü "denize düşen yılana sarılır!" Ancak böyle bir şey neden ve niçin yapılırsa yapılsın, tam bir rezalettir!
Türkiye'nin içişlerine müdahaledir! Bağımsız ve tarafsız yargıya baskıdır! Ve bunların, bir cezasının olması gerekir! Vardır!
Sonuç olarak; AB Komisyonu Başkanı Barroso'nun TBMM'de konuşmasına ve bu suretle Yargıya müdahale edilmesine izin veren TBMM Başkanı Köksal Toptan derhal ve behemehal istifa etmelidir! Rezalet, böylece tamamen ortadan kalkmasa bile, belki biraz hafifler, hafifletilir.
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
