Geçen hafta Türkiye’de bilinen ve tanınan elli beş kişi gözaltına alındı… Bunlardan bazıları da tutuklandı… Bilinen ve tanınan diyorum çünkü bunlardan biri emekli bir general ve JİTEM’in kurucularından Veli Küçük, biri meşhur bir avukat Kemal Kerinçsiz, biri büyük gazetelerden birinin çok okunan bir yazarı Güler Kömürcü, biri Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin sözcüsü Sevgi Erenerol ve diğerleri… Bunlar ne yapmışlar? Bu kişiler, bir araya gelerek Türkiye’de yeni bir darbe ortamı oluşturmak için, Ergenekon isimli bir çete meydana getirmişler. Bu amacı gerçekleştirmek için faaliyet yürütmüşler… Hem de bu faaliyetlerin gizli toplantılarını, Türk Ortodoks Patrikhanesi içinde yapmışlar… Ve bu, Ergenekon isimli örgüt, Türk Gladio’su imiş… İddia bu…
Bu iddianın ne derece ciddi olduğuna elbette adalet karar verecek… Ben, işin bu yönünü tartışmaya açmak niyetinde değilim… Buna, Mahkeme karar verecek… Keza ben bu yazıyı Mahkeme’nin kararını etkilemek amacıyla da yazıyor değilim… Üstelik, bunu yapmanın suç olduğunun da bilincindeyim… Benim, maksadım başka… Bu yazıyı sonuna kadar okursanız, bunu, zaten anlayacaksınız.
Evvelâ iki sual sormak istiyorum:
Bir. Bu kişilerin Türk Ortodoks Patrikhanesi içinde toplantı yaptıkları iddiası doğru olsa bile, söz konusu bu kişiler; Türk Ortodoks Patrikhanesi’nde değil de meselâ Fener Rum Patrikhanesi içinde toplanmış olsalardı, gene gözaltına alınırlar mıydı, alınabilirler miydi?
İki. Bu kişilerden biri, Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü Sevgi Erenerol değil de meselâ Fener Rum Patrikhanesi sözcüsü Sevgi Erenerol olsa idi, gene de göz altına alınır mıydı, alınabilir miydi?
Ne ise, bu suallerin cevaplarını var ise ‘vicdanlara” bırakarak, devam edeyim!
Ancak önce, bir kaç sualle bir konuyu açıklığa kavuşturmam lâzım… Bir. Türkiye’de bir Gladio yapılanması var mı? Var!
İki. Bunun adı Ergenekon mu? Değil!
Üç. Olmadığını nereden biliyorsunuz? Biliyorum, çünkü bugün Ergenekon adlı örgüt Gladio’dur diyen kişiler, dün önce Seferberlik Tetkik Kurulu Gladio’dur dediler olmadığı meydana çıktı, sonra Özel Harp Dairesi Gladio’dur dediler olmadığı meydana çıktı, sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı Gladio’dur dediler olmadığı meydana çıktı. Şimdi de Gladio Ergenekon’dur diyorlar da o yüzden biliyorum…
Bu açıklama yeterli değil! O zaman Türkiye’deki Gladio’nun adını vereyim: Türkiye’deki Gladio’nun adı JUSMATT’tır! JUSMATT’ın ne olduğunu merak eden, arasın bulsun öğrensin…
Ama hem JUSMAT’ın ne olduğunu söylemiyorsunuz, hem de buna inanmamızı istiyorsunuz, bu oldu mu? Oldu! Niye olmasın? Biraz zahmete girin, azıcık araştırın!
Ancak size, bir sual sorarak bunun doğru olduğunun en mühim ipucunu vereyim: Ergenekon, eğer Gladio olsa idi, Gladio bir NATO örgütü olduğuna göre, ABD bunun tasfiye edilmesine müsaade eder miydi? Etmezdi!
Peki, bu kadar çok kurumu veya örgütü, bu Gladio’dur diye zan altında bırakanların amacı nedir? Gerçek Gladio’yu yani JUSMATT’ı korumaktır!
Gele gele geldim, duvara dayandım… Gidecek başka bir yer kalmadı…. Artık, asıl söylemek istediklerimi söylemek zamanıdır… Söylüyorum:
Ergenekon adlı bir örgüt varsa bile, bu, Türk Gladio’su değildir!
O zaman, bu kişilerden ne isteniyor?
Sualin cevabını, sondan geriye doğru giderek vereyim: Sevgi Erenerol’dan, Ortodoks Hıristiyanları bölmenin(!) intikamı alınmak isteniyor! Sevgi Erenerol, Türk Ortodoks Patrikhanesi’ni Fener Rum Patrikhanesi’nin “dümen suyu”na soksa idi tutuklanmazdı, tutuklanamazdı!
Güler Kömürcü’den, yazdığı; anti-Amerikan, anti-Siyonist ve ulusalcı yazıların intikamı alınmak isteniyor! Güler Kömürcü, ABD’yi, İsrail’i tenkit eden ve Türkiye’yi uyandırmaya çalışan yazılar yazacağı yerde, ABD ve İsrail’i tenkit eder gibi yapan ve fakat gerçekte ince ince öven yazılar yazsaydı göz altına alınmazdı, alınamazdı!
Kemal Kerinçsiz’den, Recep Tayyip’i üç yeni kuruşluk tazminata mahkûm ettirmesinin intikamı alınmak isteniyor! Kemal Kerinçsiz, Recep Tayyip’ten şehitlerimizin hesabını sormaya çalışmak yerine, Recep Tayyip’e yalakalık yapan bir çizgi izleseydi, şimdi cezaevi’nde çile çekeceği yerde, Türkiye’nin en zengin ve meşhur avukatlarından biri olurdu!
Veli Küçükten ise; iki şeyin intikamı alınmak isteniyor:
Bir. JİTEM’in PKK ve Kürtçülüğe karşı yaptığı başarılı mücadelenin intikamı alınmak isteniyor!
İki. Bu çok daha önemli… 1996 yılında, “ Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’i ABD öldürttü” konulu açıklamanın intikamı alınmak isteniyor!
Veli Küçük, JİTEM Komutanı olarak Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumaya çalışacağına, gününü gün etmeye çalışan bir komutan olarak yaşasaydı, ve, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’i ABD’nin öldürdüğünü/öldürttüğünü söyleyeceği yerde, dilini tutsa ve bunu söylemeseydi, hem tutuklanmazdı, hem de Tuğgeneral olarak emekli olacağı yerde Orgeneral olarak emekli olduğu gibi, şimdi evinde ailesiyle birlikte mesut ve müreffeh bir hayat sürüyor olurdu!
Ergenekon Olayı, tam anlamıyla bir CİA/MOSSAD ortak operasyonudur! Kaldı ki bu yaptıkları tek operasyon da değil… Bunlar, bir operasyon da Gaziantep’te yaptılar ve bir El Kaide hücresini çökerttiler… Hem de tam TBMM, “başörtüsü/türban” meselesini çözmek noktasına geldiği günlerde… Ne tuhaf bir tesadüf?
Meçhul değil malûm birileri, Türk Milleti’nin zekâsını ve Türk Adaleti’ni hafife alıyorlar… Haberiniz olsun!
İşbirlikçi medyanın satılık kalemlerine not: Yüreğiniz yetiyorsa, gerçek Gladio’yu içinde barındıran JUSMATT’ı ve Türkiye’de hangi çeteleri kurup, yönetip yönlendirdiğini yazın… Amma yazamazsınız! Yazarsanız, CİA sizi de fişler ve vakti saati geldiğinde cezalandırır!
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
